Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/688 E. 2021/544 K. 12.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/688 Esas
KARAR NO: 2021/544
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ: 14/11/2019
KARAR TARİHİ: 12/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket ile müvekkil banka ile aralarında imzalanan hizmet sözleşmesine istinaden müvekkil bankanın — çalışan dava dışı temizlik elemanı— açmış olduğu —-esas sayılı davanın karara bağlanması ve kesinleşmesi sonucunda yapılan icra takibi ile müvekkil banka tarafından ödenen işçi alacağı olan — dava tarihine kadar işlenmiş faizi ile birlikte toplam —–alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte rücuan tahsili hususunda karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya zamanaşımı itirazlarının olduğunu, davacının davaya dayanak yaptığı sözleşme hükümlerinin geçersiz olduğunu, bahsi geçen davada müvekkil şirketin ihbar olunan taraf olarak yer aldığını, dolayısıyla müvekkilinin ihbar olunan olarak taraf sıfatı bulunmadığından aleyhine herhangi bir hüküm kurulamayacağını, dava dışı işçinin —- tarihleri arasında üst işveren konumundaki ——— hizmet alan konumunda olduğunu, tüm sorumluluğun davacı üzerinde olduğunu, açıklanan nedenlerle huzurdaki davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER: — çıktısı ——- diğer bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; asıl işveren davacının, davalı şirket tarafından çalıştırılan işçinin açmış olduğu dava sonrasında ödemek zorunda kaldığı işçilik alacaklarının rücuen tahsili istemine ilişkindir.
——- sayılı ilamı incelendiğinde; davacı işçinin ——- arası çalışmaları için zamanaşımının söz konusu olmadığı, davacının —— bulunduğu, —– hakkı kullandığına dair somut belge bulunduğu, mahsup sonrası kullanılmayan —- yıllık izninin kullanıldığına dair belge bulunmadığı, davacının yıllık ücretli izin alacağının kabulü ile — dava, kalan —ıslah tarihi olan —- tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte,—- yargılama giderinin, ——- vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine şeklinde karar verildiği—– sayılı ilamı ile davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek kesinleştiği görülmüştür.
—– dosyanın incelenmesinde; alacaklı —— tarafından,—- kesinleşmiş ilamının icraya konularak——- ilamlı icra takibi yapılarak belirtilen alacakların ve yargılama giderlerinin işlemiş faizleriyle birlikte—– olarak ilamlı icra takibin konu edildiği, — tarihinde — olarak ödendiği görülmüştür.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmalarının araştırılması için dosya mahkememizce seçilen hesap bilirkişisinden rapor alınmış, alınan bilirkişi raporuna göre; taraflar arasındaki hizmet sözleşmeleri ve teknik şartnamenin 5’inci maddesinin (i) bendi uyarınca davalı şirketin, dava dışı işçinin tüm yıllık izin ücretlerinden sorumlu olduğu, somut olayda davalının, davacının ödemiş olduğu, tüm asıl alacak miktarından sorumlu olduğu için icra takibine konu edilen yargılama giderleri, vekalet ücreti ve işlemiş faizin tamamından da sorumlu olduğu tespit edilmiş ve davalının sorumlu olduğu miktarın —- olarak belirlenmiştir.
Bilirkişi raporuna tarafların yapmış oldukları itiraz üzerine bilirkişiden ek rapor alınmış ve bilirkişinin ——— tarihli ek raporunda; kök raporda da detaylı tespit edildiği üzere taraflar arasındaki hizmet sözleşmeleri ve teknik şartnamenin 5’inci maddesinin (i) bendi uyarınca davalı şirketin, dava dışı işçinin tüm yıllık izin ücretlerinden sorumlu olduğu, somut olayda davalının, davacının ödemiş olduğu, tüm asıl alacak miktarından sorumlu olduğu için icra takibine konu edilen yargılama giderleri, vekalet ücreti ve işlemiş faizin tamamından da sorumlu olduğu, Türk Borçlar Kanunu 62/2 maddesi uyarınca “Tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olur.” düzenlemesi karşısında davacının icra takibinde ödemiş olduğu ——– davalının tamamen sorumlu olduğu belirtilmiştir. Yine davacının temerrüt faizinin değerlendirilmesinde ise, taraflar arasındaki işin ticari iş olması sebebiyle davacının temerrüt faizi talebi haklı görülmüş ve davalının —— temerrüt faizinden sorumlu olduğu belirtilmiştir.
Davacı ile davalı arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak—- kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur.Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle—- müseselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. ——– düzenlenen, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.”şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir.
Müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide Kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebilir. Bu durumda 6098 sayılı TBK nın 168. Maddesi gereğince yarı oranında indirim yapılamaz ve bu madde uygulanmaz.
Taraflar arasında düzenlenen——— önceki firma/firmaların——– yapan elemanların yeni ihale döneminde de —–çalışmaya devam etmek istemeleri halinde bu elemanlarla hizmet ilişkisini devam ettirmekle yükümlü olup bu takdirde, —- işyeri devri hükümleri uygulanır. Firma, sözleşme süresi sonunda veya sözleşmenin herhangi bir sebeple Bankaca sona erdirilmesi halinde yeniden gerçekleştirilecek tyemizlik hizmet alımı ihalesi sonucunda, Bankanın talep etmesi üzerine ——- hükümleri uyarınca temizlik işini, Bankanın çalıştırmaya devam etmek isteyeceği temizlik işçilerini ve bunların iş sözleşmelerini hiçbir yasal ihtara gerek kalmaksaızın yüklenici yeni firma/firmalara devretmeyi beyan, kabul ve taahhüt eder.
—–Firma elemanlarının kullanılmayan yıllık izinlerine ait ücretlerin ödenmesinden firma sorumludur.” hükümleri yer almaktadır.
Yine sözleşmenin 9’uncu maddesinde ise; “Kıdem tazminatı ile ilgili hususlar hariç, Firmanın çalıştırdığı işçiler ve—– ilişkileri yönünden, İş Kanunu ve ilgili diğer mevzuat açısından İşveren sıfatı firmaya ait olup, Banka hiçbir biçimde işver sıfatına sahip değildir. Banka, işçiler ve diğer ilgililker tarafından işveren sıfatıyla aleyhine açılan davalar dolayısılya ödemek zorunda kaldığı her türlü tazminat ve benzeri parasal yükümlülükler için ilgili firmaya rücu edecektir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
——sayılı ilamında; “Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava dışı işçiye ödenen kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacağından hangi tarafın veya tarafların ne oranda sorumlu olduklarına ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine, aynı sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili verilmiş mahkeme kararları ve genel hukuk prensipleri dikkate alınarak bir sonuca gidilmelidir. Davacının kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağına konu ödediği işçilik haklarından doğan bedelden, davalı şirketlerin dava dışı işçiyi çalıştırdığı dönemle sınırlı sorumlu olacağı, bu nedenle dava dışı işçinin davalılar işçisi olarak çalıştığı süre bir yıldan az olsa bile işçiyi çalıştırdığı süre ile orantılı olarak kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretinin bu alt işverenlerden tahsiline karar verilmesi gerektiği, ihbar tazminatı yönünden ise son alt işveren olan ———— neden olmadan ve ihbar önellerine uymadan dava dışı işçinin iş akdine son verdiği için bu alacak talebinin tamamından sorumlu olması gerektiği gözetilerek ve işçilik alacakları davası neticesinde davacının ödediği yargılama giderleri, faiz ve vekalet ücreti açısından da davacının davalılara rücu edebileceği işçilik alacağı miktarına göre bir oranlama yapılarak davalıların bu ilkeler çerçevesinde sorumluluğunun belirlenmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.”
——–sayılı ilamında;” Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava dışı işçiye ödenen kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağından hangi tarafın veya tarafların ne oranda sorumlu olduklarına ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine, aynı sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili verilmiş mahkeme kararları ve genel hukuk prensipleri dikkate alınarak bir sonuca gidilmelidir. Somut olayda mahkemece son alt işveren olarak dava dışı işçiyi çalıştırmasından dolayı kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağının tamamının davalıya rücuna karar verilmiştir. Ancak davalı dışında, dava dışı işçiyi davacı işyerinde çalıştıran başka alt işverenler de olmuştur. davacının kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağına konu ödediği işçilik haklarından doğan bedelden, davalı şirketin dava dışı işçiyi çalıştırdığı dönemi kapsayan kısmından sınırlı sorumlu olacağı, bu nedenle dava dışı işçinin davalı işçisi olarak çalıştığı süre bir yıldan az olsa bile işçiyi çalıştırdığı süre ile orantılı olarak kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretinin bu alt işverenden tahsiline karar verilmesi gerektiği ve işçilik alacakları davası neticesinde davacının ödediği yargılama giderleri, faiz ve vekalet ücreti açısından da işçilik alacağı miktarına göre bir oranlama yapılarak davacının davalıya bu alacağını da rücu edebileceği gözetilerek yapılacak inceleme sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” şeklinde karar verilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı ile; davacı——sayılı takip dosyasında dava dışı işçiye işçilik alacaklarından dolayı ödemede bulunduğu ve taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinde işçilik alacaklarından asıl işveren veya yüklenicilerden kimin ne oranda sorumlu olduğuna dair bir düzenlemenin bulunduğu,—— karar sayılı ilamıda gözetilerek, müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağladığı, dış ilişkide Kanundan doğan teselsül gereği borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun ödediği miktarı iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsil edebiliceği, bu durumda 6098 sayılı TBK’nın 167. maddesi gereğince yarı oranında indirim yapılamayacağının belirtildiği, bu durumda taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmelenin 9’uncu maddesi ile atıf yapılan genel şartnamenin 5’inci maddesinde, işçilik alacaklarından yüklenici olan alt işverenin sorumlu olduğu öngörülmüş olup, bu hüküm karşısında asıl işveren olan davacının dava dışı işçiye ödemiş olduğu işçilik alacağının tamamını rücu etme hakkı bulunduğu anlaşılmakla, işçinin çalıştığı dönem gözönünde bulundurularak davanın kısmen kabulü ile davacı tarafından yapılan — ödeme ile bilirkişi raporunun aksine—- işlemiş faizin dava tarihinden itibaren bu miktara 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi gereğince değişen oranlarda avans faizi uygulanmak sureti ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
—— dava tarihinden itibaren bu miktara 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi gereğince değişen oranlarda avans faizi uygulanmak sureti ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.481.58 TL karar ve ilam harcına peşin alınan 370,57 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.054,58 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-) Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 370,57 TL peşin harç, posta masrafı 110,75 TL ve 600 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.125,72 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-) Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-) Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 4.080 TL maktu/nispi vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-) Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Uyarınca 9,99 TL nispi/maktu vekalet ücretinın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-) Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —–bütçesinden ödenen 1.320 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
😎 HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansının yatırana iadesine ve bu konuda —- Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize verilecek dilekçe ile ———— Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/07/2021