Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/680 E. 2022/59 K. 24.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/680 Esas
KARAR NO: 2022/59
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 13/11/2019
KARAR TARİHİ: 24/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket davalı şirketin —— verdiğini ile davalı arasında cari hesap ilişkisine dayalı iş ilişkisi bulunduğu, davalıya verilen hizmete rağmen düzenlenen fatura bedelinin tahsil edilemediği, tahsil edilemeyen alacak için —- sayılı dosyası ile takibe girişildiği, davalının itirazı ile takibin durduğu belirtilerek; takibin devamına, %20 icra inkar tazminatı ile yargılama giderlerinin davalıya tahmiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davaya cevap verilmemiştir.
DELİLLER: —-sayılı dosyası, bilirkişi raporu, Arabuluculuk Tutanağı, dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasıdır.
Mahkememizce davanın dayanağı —– dosyası getirtilerek incelenmiştir. Yapılan incelemede davaya esas teşkil ettiği ve davanın tarafları ve konusuyla uyumlu olduğu davacının davalı borçlu aleyhine alacağı için ilamsız icra takibi başlattığı, ödeme emrinin borçlu davalıya tebliğinin üzerine davalının süresinde borca itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesi; —- Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, —– alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.—- Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın —- yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. —Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. —– Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmüne amirdir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
—– tarihli raporunda özetle; Davacı ticari defterlerini TTK’nın ön görülen sürelerinde tasdik ettirmiş olduğu, tutmuş olduğu defterlerin davacı şirket lehine delil olarak kullanılmasının Mahkemenin takdirinde olduğu, davalının cevap dilekçesi sunmadığı, defter ve kayıtlarını sunmadığı, davacının defter ve belgeleri incelenmiş olup davalının — tarihine kadar temerrüde düşmediği, bu tarih itibariyle temerrüt hesaplanmasına başlandığı, —- yılı temerrüt temerrüt faizi hesaplanırken hem davacının ibraz ettiği faturalar hem de cari hesabın gözetildiği, temerrüt faiz oranındaki değişiklerin göz önünde bulunduğu, temerrüt faizi hesaplanırken TTK 1530. Madde kapsamında fatura vadesinin — olarak alınarak davacının cari hesap alacağı ve temerrüt faizi hesaplandığı, davacının cari hesap alacağı ve belgelerin incelenmesinde — ve dava tarihine kadar ki temeerüt faizi ise —- olarak hesap edildiği beyan ve rapor edilmiştir.
HMK’nın 22’inci maddesine göre;
“(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. —-Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.(1)
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında cari hesaptan ve faturadan kaynaklı ticari ilişki olduğu, davacının bu ilişkiden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine takip başlattığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı taraf davacıya borcunun bulunmadığını bildirerek takibe itiraz etmiş olsa da, HMK’nın 222’inci maddesi gereğince davalı taraf defterlerini ibrazdan kaçındığı sabit olmuş ve davacının usulüne uygun bir şekilde tuttuğu defterlerin davacının alacağının varlığını ispat etmiş sayıldığı Mahkememizce kanaat getirilmiştir.
Tüm bu nedenlerle davacının incelenen kayıtlarında davalının davacıya —- tutarda borçlu bulunduğu ve davacının alacağının varlığını ispat ettiği anlaşılmıştır. Dosyaya mübrez işbu bilirkişi raporunun dosya kapsamı ile uyumlu, gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilerek davacının davasının kısmen kabulü ile davalının—– takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline, icra takibinin asıl alacak —-takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle aynen devamına karar verilmiştir. Ancak davacının davalıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin dosya içerisinde bilgi ve belge bulunmadığından davacının işlemiş faiz yönünden talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacının İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise —–kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması böylece borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Olayımızda davalının borcunun cari hesap ve ticari defterlere göre açık ve net olarak belirli ve belirlenebilir olduğundan İcra İflas Kanununun 67/2.maddesi gereğince asıl alacağın %20’si olan—– icra inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. Maddesinde sayılan yargılama giderleri, 326/1.2 Maddesi gereğince kısmen kabul kısmen red oranına göre taraflar sorumlu tutulmasına karar verilerek HMK’nın 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KISMEN KABULÜNE,
Davalının —- takip dosyasına yaptığı İTİRAZIN KISMEN İPTALİNE, — üzerinden takibin aynen DEVAMINA, asıl alacak —- takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
Fazlaya ilişkin talebin—–REDDİNE,
2-) Asıl alacağın %20’si olan 30.619,88 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 10.458.20 TL karar ve ilam harcından Mahkememiz dosyasına yatırılan 2.061,52 TL peşin harç ile icra dosyasına yatırılan 853,46 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 7.543,22‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-) Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, Mahkememiz dosyasına yatırılan 2.061,52 TL peşin harç ile icra dosyasına yatırılan 853,46 TL peşin harç, 6,40 TL vekalet harcı, 94,25 TL posta masrafı ve 600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.660,03‬ TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre (%90-%10) 3.294,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geri kalan harç ve masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
5-) Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-) Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1,2 uyarınca 18.494,40 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-) Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 25 ve 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul ve ret oranına göre (%90-%10) 1.188,00 TL’nin davalıdan, 132,00 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
😎 6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansının yatırana iadesine, bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize verilecek dilekçe ——– Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.24/01/2022