Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/68 E. 2020/482 K. 03.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/68 Esas
KARAR NO : 2020/482

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/09/2019
KARAR TARİHİ : 03/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davalı şirketin ticari bir ilişkide olduğunu sözleşme uyarınca müvekkilin üzerine düşen yükümlüğü yerine getirdiğini, 21/06/2019 tarihli fatura düzenlendiğini söz konusu faturanın davalı tarafa gönderildiğini, davalı tarafın bahse konu fatura üzerinden ödeme yapmaması üzerine İstanbul Anadolu ——. İcra Müdürlüğünün ——- esas sayılı dosyasında icra takibi başlattıklarını, ancak davalı tarafın söz konusu icra takibine itiraz etmesinden dolayı borçlunun borca olan itirazının iptalinin devamına, haksız itiraz eden borçlu aleyhine alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davacı taraf tarafından haksız ve dayanaksız açılan davanın reddini, yargılama giderlerinin davacı yana yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: İstanbul Anadolu ——. İcra Müdürlüğü’nün ———. Sayılı dosyası , tarafların ticari kayıtları, bilirkişi raporu, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)davasıdır.
2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesi; “(Değişik fıkra: ———) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (————–.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın ——- yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.—–Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. ———– öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmüne amirdir.
Mahkememizce dava ve cevap dilekçesi, İstanbul Anadolu —–. İcra Müdürlüğünün —— takip sayılı dosyası, taraflarca dosyaya sunulan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmiştir. Buna göre, taraflar arasında ticari satımdan kaynaklı ticari ilişkinin mevcut olduğu, davacı tarafça alacağına ilişkin İstanbul Anadolu —- İcra Müdürlüğünün —- esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığı, davalı tarafından yapılan itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı taraf,—– —— açıklamalı faturadan kaynaklı alacaklı olduğunu, davalı taraf ise bu faturaya karşı —————— bedelli iade faturası düzenlediği anlaşılmıştır.
Davalı şirket Kartal —-. Noterliğinin ——-yevmiye nolu ihtarnameyi davacıya göndererek dava konusu malların teslimi davacıdan talep ettiği görülmüştür.
Dosya, defter inceleme günü belirlenerek ve gerekli ihtaratlar yapılarak mali müşavir bilirkişiye tevdii edilmiş; ibraz edilen defterler incelenerek, mahkememizce de hükme esas alınan, denetime elverişli ve gerekçeli bilirkişi raporuna göre dosyadaki bilgi, belge, faturalar ve ibraz edilen ticari defterler ışığında, her ne kadar davacı tarafından davalı aleyhine cari hesaba ilişkin takip yapılmış ise de, dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının dava konusu ——- davalıya teslim ettiğine dair bilgi ve belge davacı tarafından dosyaya sunulmamıştır.
Yargıtay ———– Karar sayılı kararında; ”Dava, faturadan kaynaklanan satış nedeni ile alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptaline ilişkindir. Davacı satıcı, mal teslimini kanıtlamak zorundadır. Davada münhasıran karşı tarafın defterlerine dayanılmamıştır. Davacının kendi defterlerindeki kayıtlar dayanak belge ile doğrulanmadığı sürece mal teslimi hususunda tek başına delil olarak kabul edilemez. Mahkemece, ispat yükünün davacıda olduğu kabul edilerek, davacının teslime ilişkin kanıtları toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun——- tarihli kararında da belirtildiği üzere; ”…faturaya tebliğ tarihinden itibaren sekiz gün içinde (mücerret) itiraz edilmemiş olması hâli, sadece o faturanın -miktar ve fiyat yönünden- münderecatını kabul anlamını taşır, yoksa o faturada yazılı malın alıcıya mutlaka, daha önce teslim edilmiş olduğu anlamına gelmez; satıcının faturada yazılı malı alıcıya veya kanuni temsilcisine teslim ettiğini ayrıca ispat etmesi zorunludur——–
Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma hâlinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, eser ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belge olacaktır. Elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK’nın 21/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez.”
Tüm bu nedenlerle her ne kadar davacı tarafından dava konu malların bedelinin ödenmediği gerekçesiyle davalı hakkında bahse konu takip başlatmış ise de, dava konusu malların davalıya teslim edildiğine dair, sevk irsaliyesi, fiş ve benzeri belgenin davacı tarafından sunulmadığı, ispat yükünün davacı tarafta olduğu, davacının davasını ispat edemediği sonuç ve kanaatine varılarak davanın reddine, ayrıca her ne kadar davacı tarafın takip başlatması haksız ise de, davacının takip başlatmada kötü niyetli olmadığı anlaşıldığından davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin de reddine karar vermek gerekmiştir.
Yine her ne kadar dava reddedilmiş olsa da, dava konusu uyuşmazlıkla ilgili olarak yapılan arabuluculuk görüşmelerine davalının katılmadığı, mazeret de göndermediği anlaşıldığından Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 25 ve 26/2. Maddeleri gözetilerek yargılama giderlerinden davalı taraf sorumlu tutulmuş, davalı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş ve dava öncesi Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilerek 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 603,88 TL harcın mahsubuyla arta kalan 549,48 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile —— uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen —— arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 25 ve 26/2. Maddeleri gereğince davacı tarafından yapılan başvurma harcı 44,40 TL, posta masrafı 72,70 TL ve bilirkişi ücreti 700,00 TL olmak üzere toplam 817,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 25 ve 26/2. Maddeleri gereğince davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansınin yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.