Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/678 E. 2022/834 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/678
KARAR NO : 2022/834

DAVA : Tanıma Ve Tenfiz
DAVA TARİHİ : 13/11/2019
KARAR TARİHİ : 07/12/2022
Tarafları yukarıda belirtilen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından ibraz edilen dilekçe ile; davacı ile davalı —-arasında 01/01/2016 tarihinde dava dilekçesinde açıklanan bazı danışmanlık ve müzakere hizmetlerinin verilmesi husunda danışmanlık sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin ifası devam ederken 09/06/2016 ila 12/06/2016 tarihleri arasında gerçekleşen e-maillere bağlı olarak —-temsilcisinin ödemeye ilişkin yöntem önerisine bağlı olarak hem—–eşit oranlarda fatura kesilmesinin kararlaştırıldığı ve buna göre işlem yapıldığı, sonuçta söz konusu danışmanlık sözleşmesi tahtında Haziran 2016 tarihinden itibaren her iki davalının müştereken ve müteselsilen sorumlu hale geldiği; ayrıntısı dilekçede belirtilen şekilde aynı hizmetleri aynı şartlarda ifa eden beş şirketten diğer dört şirketin davacıya karşı borçlu oldukları miktarları tamamen ödedikleri ve herhangi bir uyuşmazlık meydana gelmediği halde davalıların Aralık 2016 tarihine kadar borçlarını ödemelerine rağmen bu tarihten itibaren ödeme yapmayı bıraktıkları ve bunun üzerine—– numaralı davanın ikame edildiği ve 19/03/2019 tarihinde verilen kararla yargılama giderleri ve avukatlık ücreti dahil olmak üzere TL karşılığı toplam 902.324,80 TL olan bedelin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği, buna rağmen davalı tarafça ödeme yapılmadığı ve 5718 Sayılı Kanunun 54. Maddesinde tenfiz için ön görülen bütün şartların gerçekleştiği ileri sürülerek söz konusu ——– numaralı kararının tenfizine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Harç ikmali yönünden oluşturulan tensip ara kararları:

A- Harç ikmali yönünden:
1-Davanın yabancı mahkeme ilamının tenfizine yönelik olması karşısında —–Karar sayılı ilamı ışığında 492 Sayılı Harçlar Kanunun 4. Maddesi düzenlemesi ve Yargı harçlarına ilişkin tarife hükümleri birlikte değerlendirildiğinden davanın nispi harca tabi olduğu halde dava açılırken maktu harç yatırılmış olduğu anlaşıldığından öncelikle harç ikmalinin gözetilmesi gerektiğine,
2- Yukarıda ki karara bağlı olarak 902.324,80 TL olan dava değeri üzerinden hesaplanan nispi karar harcının peşin olarak yatırılması gereken 1/4’üne tekabül eden 15.409,46 TL peşin harç miktarından dava açılırken yatırılmış olan 44,40 TL maktu karar harcının mahsubu ile eksik 15.366 TL harcın yatırılması için davacı vekiline yasa gereği duruşma gününe kadar kesin süre verilmesine; aksi halde söz konusu 492 Sayılı Kanunun 30. Maddesi ve HMK Madde 150 düzenlemelerine bağlı olarak dosyanın işlemden kaldırılacağına,
3-Aşağıda ilgili ara karar doğrultusunda davacı vekiline çıkarılacak davetiyeye bu tutanak örneği de eklenmek suretiyle eksik 15.366 TL harcın ikmal edilmesi için duruşma gününe kadar kesin süre verildiğine, aksi halde dosyanın işlemden kaldırılacağına ilişkin ihtaratın yazılmasına,
4-Belirtilen şekilde yapılacak bu tebliğe bağlı olarak davacı vekiline söz konusu kesin süre sonuçlarının ihtar edilmiş sayılacağına,.”
şeklinde olup yukarıya aynen aktarılmıştır.
Yukarıya aynen aktarılan ara kararda belirtilen eksik 15.366 TL harç 03/12/2019 tarihli sayman mutemedi alındısı ile yatırılmış olduğu belirlenmiştir.
Davacı vekili duruşmada da dilekçesini tekrar etmiştir.
Davalılar vekili tarafından ibraz edilen ve duruşmada tekrar edilen cevap dilekçesinde tenfizi talep edilen kararın kesinleşmediği, 19/03/2019 tarihli karardan sonra 06/06/2019 tarihinde düzeltme kararı verildiği ve buna göre 19/03/2019 tarihli kararın Mart ayında kesinleşmiş olmasının mümkün olmadığı, kesinleşmeyen kararın tenfizinin talep edilemeyeceği ve ayrıca söz konusu kararın tenfizi halinde—–finansman sağlanması sonucunu doğuracağı ve bu nedenle Kamu düzenine aykırılık söz konusu olduğu ileri sürülerek bu nedenle de söz konusu kararın tenfizinin mümkün olmadığı, ayrıntısı cevap dilekçesinde belirtilen şekilde —–finansman sağlanması kapsamında aracı olarak kullanılan şirketlerden biri olan —-paylarının tamamının—— paylarının %90’ının —–ait olduğu ve bu şahsın —– ailesine ait ——ve bünyesindeki firmaların çalışanı olup, uzun yıllar ——- ile birlikte çalıştıktan sonra —— girişimi akabinde —–hisselerinin evrak üzerinde muvazaalı olarak devralan ve bu suretle ——soruşturmaları kapsamında el konulan —– tek hissedarları olduğu gerçeğinin gizlenmesine yardım eden şahıs konumunda olduğu;—– terör ve örgütlü suçlar soruşturma bürosunun ——- Soruşturma sayılı dosyası üzerinden 18/08/2016 tarihinde şüpheliler—— aralarında bulunduğu şüphelilere ait bütün mal varlığı üzerine el konulduğu, bu el koyma kararının—– 18/08/2016 tarihli ve ——sayılı kararıyla onandığı; aynı soruşturma kapsamında —– sayılı kararıyla Tasarruf Mevduatı —– kayyım olarak atandığı ve sürecin devamında ——davalı şirketlere kayyım olarak atanmasına karar verildiği ve buna uygun olarak davalıların yönetim kurulunun oluşturulup 27/12/2016 tarihli —- tescil edildiği; söz konusu —— el koyma kararlarını etkisiz hale getirmek amacıyla birçok muvazaalı işlemler tesis ettiklerinin tespit edildiği ileri sürülüp buna ilişkin cevap dilekçesinde ayrıntılı açıklamalar yapılmak suretiyle Kamu Düzenine Aykırılık savunması ayrıntılı bir şekilde ortaya konulmak suretiyle ve davacının yabancı ülkede mukim olması sebebi ile 5718 Sayılı Kanunun 48. Maddesi uyarınca teminat yatırması gerektiği ileri sürülerek sonuçta davanın reddine karar verilmesi istenmiştir.
Ön inceleme duruşmasında —- ile karşılıklılık ilişkisi olmadığından teminat alınmasına yönelik itirazın karşılanması gereğine bağlı olarak engel bir dava şartı olmadığı belirlenip, davanın tabi olduğu basit yargılama usulü kapsamında ön inceleme yapılarak teminat şartı yerine geldikten sonra işlem yapılmak üzere tahkikata ilişkin ara kararlar oluşturulmuş olup, söz konusu 19/02/2020 tarihli ön inceleme duruşmasının buraya aynen aktarılması uygun görülen gerekli-yeterli kısmı:
”Tensip ara kararlarının yerine geldiği anlaşıldı.
Harç ikmalinin yapılmış olduğu anlaşıldı.
——-
Dava şartlarına yönelik itirazlar yönünden dosya incelendi;
GGD.
—– ile karşılıklılık ilişkisi olmadığından teminat alınmasına yönelik itirazın karşılanması gerektiğine,
oy birliği ile karar verildi. Tefhimle açık duruşmaya devam olundu.HMK’nın 114-115 maddeleri uyarınca yapılan inceleme neticesinde yukarıdaki kararlara da bağlı olarak sonuçta dava şartlarının mevcut olduğu görüldü.
Dosya incelendi.
GGD.
A)TEMİNAT YÖNÜNDEN:
1-Davacı şirketin tabi olduğu —— arasında karşılıklılık ilişkisi olmadığından 5718 sayılı kanunun 48. Maddesi gereğince ihtimale göre yasada belirtilen şekilde yargılama giderlerinin ve muhtemel zararların karşılanması yönünden takdiren 70.000,00 TL teminatın yatırılması için davacı vekiline 2 hafta kesin süre verilmesine, aksi halde davanın 5718 sayılı kanunun 48. Maddesi ve HMK. Madde 114/ğ düzenlemelerine bağlı olarak dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verileceğine ilişkin kesin süre sonuçlarının huzuren ihtar edilmiş olduğuna,
2-Aşağıdaki karar gereklerinin yukarıdaki teminat şartı yerine geldikten sonra yerine getirilmesi hususunun gözetilmesine,
B)TAHKİKAT YÖNÜNDEN: Yukarıdaki karara göre teminat şartı süresinde yerine getirildikten sonra geçerli olmak üzere:
1-HMK. Madde 322/1 atfı gereğince HMK. Madde 140/5 düzenlemesine bağlı olarak taraf vekillerine dilekçelerinde gösterdikleri ancak henüz dosyaya sunulmayan belgeleri varsa bunların sunulması, başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamaları yapmaları ve davalı vekilinin cevap dilekçesinde bildirdiği temyiz başvuru formunu ve onaylı tercümesini ibraz etmesi için için bugünden başlamak üzere 2 hafta kesin süre verilmesine, aksi halde dosya kapsamı ile yetinileceğine ilişkin kesin süre sonuçlarının taraf vekillerine huzuren ihtar edilmiş olduğuna,
2-Davanın niteliği, cevap dilekçesinde ileri sürülen hususların ciddiyeti ve ihtimale göre tenfiz şartlarının aydınlatılmasında bir etkisinin olup olmadığının değerlendirilebilmesinin mümkün olması bakımından olmak üzere:
a)Davacı şirket ve ortakları hakkında herhangi bir —– soruşturması olup olmadığının—– sorulmasına ve varsa bilgi verilerek sakıncası olmayan UYAP içeriğinin gönderilmesinin istenilmesine,
b)—— soruşturma sayılı dosyasına müzekkere yazılarak bilgi verilmesinin ve sakıncası olmayan UYAP içeriğinin gönderilmesinin istenilmesine,
c)—— sayılı dosyasına müzekkere yazılarak bilgi verilmesinin, davalı şirketlere kayyım atanmasına ilişkin karar örneğinin gönderilmesinin ve ayrıca sakıncası olmayan UYAP içerinin de gönderilmesinin istenilmesine,
d)——– sayılı dosyasına müzekkere yazılarak bilgi verilmesinin, hisse devrinin geçersizliğine ilişkin karar örneğinin gönderilmesinin ve ayrıca sakıncası olmayan UYAP içerinin de gönderilmesinin istenilmesine,
e)—–Esas sayılı dosyasına müzekkere yazılarak karara çıkmış ve kesinleşmiş ise kesinleşme şerhli karar örneği ile varsa karara esas bilirkişi raporu örneğinin aksi halde iddianame, tensip tutanağı, duruşma tutanakları ve temin edilmiş olan bilirkişi rapor veya raporlarının örneklerinin gönderilmesinin istenilmesine,
f)—— soruşturma sayılı dosyasına müzekkere yazılarak bilgi verilmesinin ve sakıncası olmayan UYAP içeriğinin gönderilmesinin istenilmesine,
3-Davalı şirketlerin ticaret sicil kayıtlarının tamamının örneğinin ticaret sicilinden istenilmesine,
4-Davacı şirketin ticaret sicil kayıtlarının ve tercümelerinin onaylı örneklerinin ibraz için davacı vekiline yurtdışı bağlantısı gözetilerek 1 ay kesin süre verilmesine, aksi halde bu konuda dosya kapsamı ile yetinileceğine ilişkin kesin süre sonuçlarının huzuren ihtar edilmiş olduğuna,
5-Cevap dilekçesi, davacı vekilinin zapta geçen 2. dilekçesi, davanın niteliği ve dosya kapsamı gözetilerek yukarıda ——- nolu ara karar kapsamında olmak üzere ve tenfiz şartlarına yönelik resen gözetilmesi gereken hususlara ilişkin taraf vekillerine istiyorlarsa yazılı beyanda bulunmaları ve bu konuda varsa delilleri ibraz etmeleri için —— belirtilen şekilde 2 hafta kesin süre verilmesine, aksi halde bu konuda aşağıdaki ara kararlar ve bilirkişi incelemesi ile yetinileceğine ilişkin kesin süre sonuçlarının huzuren ihtar edilmiş olduğuna,
6-Yukarıdaki bütün kararlar yerine geldikten, teminat şartının yerine geldiği gözetildikten ve süre geçtikten sonra bu konuda davacı vekilinin yazılı başvurusuna bağlı olarak işlem yapılmak üzere:
a) Dosyanın mahkememizce resen seçilecek —— hukuku yönünden de ehliyeti olan bir öğretim üyesi bilirkişi, bir mali müşavir ve —– hukuk diline de vakıf bir tercüman bilirkişiden oluşturulacak heyete tevdi edilerek dava dilekçesinde ileri sürülen iddialar ve cevap dilekçesinde dile getirilen savunmalar dikkate alınıp yukarıda ön incelemede tutanağa geçirilen uyuşmazlık noktalarını aydınlatır şekilde ve ayrıca cevap dilekçesinde ileri sürülen şekilde —– kaynak aktarımı ihtimali ve bunun tenfiz şartları ile ilgisinin olup olmaması hususlarını da aydınlatır şekilde sonuçta dava konusu kararın tenfiz şartlarının bulunup bulunmadığı yönünden ayrıntılı, gerekçeli, denetime ve hüküm kurmaya elverişli rapor düzenlenmesinin istenilmesine,

şeklinde olup yukarıya aynen aktarılmıştır.
Söz konusu 70.000 TL’lik teminat 02/03/2020 tarihli tahsilat makbuzu ile yatırılmış olduğundan ara karar gereğine uygun olarak tahkikata geçilerek bilirkişi incelemesi yoluna gidilmiştir.
Davacı vekili tarafından 09/09/2020 tarihli duruşmada 04/03/2020 tarihli dilekçesinde belirtilen şekilde bankalara müzekkere yazılmasına ve cevaplar geldikten sonra bilirkişi incelemesi yaptırılmasına ilişkin beyanda bulunulmuş ise de 09/09/2020 tarihli duruşmada alınan —– nolu ara kararda belirtilen gerekçeye bağlı olarak bankalara müzekkere yazılmasına yer olmadığına karar verilmiş ve davacı vekili tarafından 11/09/2020 tarihli dilekçe ile bu ara karara itiraz üzerine 25/09/2020 tarihinde oluşturulan ara karar ile bu ara kararda belirtilen gerekçelere bağlı olarak 09/09/2020 tarihli duruşmada alınan —–nolu ara karardan dönülmesini gerektirir bir durum söz konusu olmadığından yerinde görülmeyen itirazların reddine karar verilmek suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Deliller toplandıktan sonra yaptırılan bilirkişi incelemesi üzerine bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 20/09/2021 tarih ve 22/09/2021 işlem tarihli raporda savunmada ileri sürülen soruşturmaların kapsamları da irdelenmek suretiyle —-arasında mütekabiliyet koşulunun sağlandığı, tenfizi istenen kararın Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen ticari bir anlaşmazlıkla ilgili olduğu, —— Mahkemesinin yetkisinin taraflarca kararlaştırılmış olduğu, kararı veren Mahkemenin yetkisini aşmasının söz konusu olmadığı, 06/06/2019 tarihinde verilen kararın değişik bir nihai karar olmayıp, sadece 19/03/2019 tarihli kararın, 20/03/2019 tarihi itibari ile kesinleştiğini belirtir nitelikte olduğu, süresi içinde itiraz edilmeyerek kesinleşmiş Mahkeme kararının yeniden tebliğe çıkartılmış olmasının gerek Türk Usul Hukuku ve gerekse de —–Hukuku açısından davalılara yeni bir savunma ve temyiz hakkı kazandırmayacağının açık olduğu; —–Hukuk Dairesi’nin—–Karar sayılı kararına göre özel hukukta Kamu nitelikli kuralların genellikle aile, miras ve eşya hukukuna ilişkin olduğu ayrıca Gümrük, Vergi ve Neseple ilgili mevzuatın Türk Hukuku açısından Kamu düzeninden sayılması da dikkate alındığından dava konusu danışmanlık hizmet bedelinin diğer Türk şirketlerince kendi paylarına düşen oranda ödemiş olmalarına rağmen davalı şirketlerin kendi paylarını ödemedikleri ve dava konusu kararın bir borcun ifasına yönelik olduğu anlaşıldığından Türk Kamu düzenine aykırı olduğunun düşünülemeyeceği gibi borçluların alacaklıya olan borçlarını ödemelerine karar verilmesinin Kamu düzenine aykırılık çerçevesinde değerlendirilebilecek bir yönünün de bulunmadığı; savunmada ileri sürülen Kamu düzenine aykırılık iddiasının —– terör örgütüne finansman sağlanacağına dayandırıldığı halde dava konusu olayda böyle bir durumun söz konusu olmadığı; davanın taraflarının örgütsel ilişkiler içinde bulunup bulunmadıkları dolayısıyla davacı tarafın herhangi bir örgütle bağlantısının mevcut olup olmadığı meselesi ile tenfize konu olan alacak davası arasında herhangi bir irtibat bulunup bulunmadığı konusunun eldeki davanın yargılamasının dışında olması nedeni ile MÖHUK M.54/f.ı.c uyarınca Kamu düzenine dayalı bir tenfiz engelinin varlığından söz edilemeyeceği; dosyaya ayrı ayrı klasör halinde sunulan apostilli yabancı Mahkeme evrakı ve tercümelerinden anlaşıldığına göre kayıt duruşmasına ilişkin çağrı metninin davalıların ——– avukatlarına tebliğ edildiği, dolayısıyla yargılama sırasında davalılara savunma imkanı tanındığı, bunun yanı sıra gerek birinci başvuruya ve gerekse ikinci başvuruya ilişkin evrakların davalılara tebliğ edilerek bilgilendirildiği, duruşma günlerinin davalılara bildirilerek açıklamada bulunma imkanının tanınmış olduğu ve sonuçta savunma hakkının gözetilmiş olduğu ve sonuçta dava konusu 19/03/2019 tarihli ve —–nolu —–Mahkemesi kararının 5718 Sayılı MÖHUK m.50 uyarınca tenfiz şartlarını taşıdığı, Kamu düzenine açık aykırılığın bulunmadığı, davalıların savunma haklarının ihlal edilmediği değerlendirmeleri yapılarak ulaşılan kanaat bu şekilde açıklanmıştır.
Davalılar vekili tarafından ibraz edilen HMK. Madde 293 düzenlemesi kapsamında uzman görüşüne göre —– tarafından düzenlenmiş olan 19/10/2021 tarihli hukuki mütalaada tenfize konu kararın —– tenfizinin Türk Kamu düzenine aykırı olup olmayacağı hususunda yazılı hukuki mütalaa talep edildiği de ifade edilerek sonuçta yazılı mütalaada ayrıntılı olarak yapılan irdelemelere bağlı olarak —— hakkında yürütülen ceza yargılamasının HMK. Madde 165 uyarınca bekletici mesele yapılması gerektiği, söz konusu ceza yargılaması sonucunda—– terör örgütüne üyelik ve/veya terör örgütüne finansal destek sağlanması suçlarından mahkum olmaları halinde yabancı Mahkeme kararının tenfizinin Türk Kamu düzenine aykırılık sebebiyle reddedilmesi gerektiği kanaati açıklanmıştır.
Davacı vekili tarafından ibraz edilen HMK Madde 293 düzenlemesi kapsamında uzman görüşüne göre—— tarafından düzenlenmiş olan 20/06/2022 tarihli hukuki mütalaada tenfize konu karardan da açıkça anlaşıldığı üzere taraflar arasında akdedilen 01/01/2016 tarihli danışmanlık sözleşmesine göre sözleşme ifa edilmiş olmasına rağmen davalı tarafından kararlaştırılan ücretin ödenmediği ve yabancı Mahkeme kararı ile ödenmeyen bu ücretin hüküm altına alındığı, ücret alacağını hüküm altına alan bir yabancı Mahkeme kararının tenfizinin Türk Kamu düzenine aykırı olduğunun veya olacağının söylenemeyeceği, davalı tarafın dosyaya sunduğu ve —–tarafından hazırlanan 19/10/2021 tarihli hukuki mütalaada davalı şirketin eski hissedarları olan——hakkında ——- kapsamında açılan ceza davasının sonucunun beklenmesi gerektiğine ilişkin değerlendirmenin tenfiz hukukuna yabancı olduğu; yabancı kararın tenfizinin Kamu düzenine aykırılığının ancak yabancı kararın hüküm fıkrası ve yerine göre karar muhtevasında yer alan gerekçeler dikkate alınarak değerlendirilebileceği, tenfize konu kararın hüküm fıkrasına ve muhtevasına göre danışmanlık sözleşmesinden kaynaklanan bir borcun hüküm altına alındığı, bu hükmün icrasının Ülkemizde hiç bir şekilde Kamu düzenini bozmayacağı, dolayısıyla danışmanlık sözleşmesi gibi özel hukuk sözleşmelerinden kaynaklanan bir borcu hüküm altına alan yabancı kararın tenfizi davasının, davanın tarafları hakkında açılan bir ceza davasının sonucuna ertelenemeyeceği ve sonuçta dava konusu karar yönünden tenfiz şartlarının gerçekleştiği kanaati açıklanmıştır.Davacı vekili tarafından rapora karşı yazılı beyanda bulunulmuş ve davalılar vekili tarafından rapora karşı yazılı beyanları içerir 06/10/2021 tarihli dilekçe ile itiraz edilmiş olup, itiraz dilekçesinde belirtilen —–Esas sayılı dosyasına ve—— Soruşturma sayılı dosyasına müzekkereler yazılarak cevaplar geldikten sonra ek rapor temini yoluna gidilmiş olup, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 24/01/2022 tarihli ek raporda itirazlar ve uzman görüşü de irdelenmek suretiyle sonuçta yabancı Mahkeme kararının tenfizinin esastan inceleme yasağı da dikkate alınarak irdelenmesi gerektiği, bu yasak ve borcun sebebi gözetildiğinde tenfiz talebine konu yabancı Mahkeme kararına göre dava konusu alacağın danışmanlık sözleşmesi kapsamında verilen hizmetten kaynaklandığı, ifa edilmiş bir danışmanlık hizmetine dayalı tümüyle ticari bir ilişkiden kaynaklanan alacağın tahsilinin, —–para aktarımı sağlama amacıyla hizmet edeceği iddiasının irtibatlandırılamadığı, bekletici mesele hususunun takdirinin Mahkemeye ait olacağı açıklanarak kök rapor teyit edilmiştir.Kamu düzenine açıkça aykırılık yönünden tenfiz şartına yönelik savunma üzerinde hassasiyetle durularak gerekli bütün yazışmalar yapılarak deliller toplanmış ise de 06/07/2022 tarihli duruşmada zapta geçildiği şekilde—— Esas sayılı dosyasına yazılan müzekkereye verilen cevaba ve UYAP’taki içeriğine göre yargılamanın devam ettiği, çok sayıda iddianame olduğu ve UYAP’taki buna ilişkin kayda göre 30.000’in üzerinde evrak kaydı bulunduğu anlaşıldığından diğer yazışmalara bağlı olarak da celbedilen klasörler halindeki deliller gözetilerek sağlıklı irdeleme yapılabilmesi ve dikkatten önemli bir ayrıntının kaçmaması için taraf vekilleri ile sorumluluk paylaşımı yoluna gidilerek özgüleme ve disipline yönelik ara kararların oluşturulduğu 06/07/2022 tarihli duruşma tutanağının gerekli kısımlarının buraya aynen alınması uygun görülmüş olup, söz konusu 06/07/2022 tarihli duruşma tutanağının gerekli içeriği:”.
Müzekkerelere cevap verildiği, önceki duruşmada alınan ——nolu ara kararına göre yazılan müzekkereye UYAP üzerinden verilen cevaba ve UYAP’taki içeriğine göre yargılamanın devam ettiği ve çok sayıda iddianame olduğu gibi UYAP’taki buna ilişkin kayda göre 30.000’in üzerinde evrak kaydı bulunduğu anlaşıldı.Davacı vekili tarafından ibraz edilen 29/06/2022 tarihli dilekçe ile yazılı beyanlarda bulunularak uzman görüşü sunulduğu ve bunun karşı tarafa tebliğinin talep edildiği, uzman görüşünün davalılar vekiline 30/06/2022 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu anlaşıldı.
Davacı vekili tarafından ibraz edilen 23/05/2022 tarihli dilekçe ile yazılı beyanlarda bulunularak—–bu dilekçede belirtilen şekilde müzekkere yazılmasının talep edildiği anlaşıldı.Davacı vekilinden soruldu: zapta geçen dilekçelerimizi ve önceki beyanlarımızı tekrar ederiz, celse arasında sunmuş olduğumuz ——- tarafından düzenlenmiş hukuki mütalaa ile de böyle bir tenfiz davasında kamu düzenine aykırılık iddiasının ceza dosyalarıyla ilişkilendirilemeyeceği bir kez daha ortaya konmuştur, tenfiz şartlarının da tamamı ile gerçekleştiği bir kez daha ispatlanmıştır, dedi.Davalılar vekilinden soruldu: önceki beyanlarımızı tekrar ederiz, davacı vekilinin zapta geçen dilekçeleri ve sunulan uzman görüşü yönünden aleyhe olan hususları kabul etmiyoruz, dedi.
Dosya incelendi:
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Davacı vekilinin yerinde görülen talebi gibi 23/05/2022 tarihli dilekçesinde belirtilen şekilde:
a)—–müzekkere yazılarak bugüne kadar davacı şirkete herhangi bir ödeme yapıp yapmadıklarının bildirilmesi ve ödeme yapılmış ise buna ilişkin bedeller ve tarihler ile ödemelerin hangi hizmetlere istinaden yapıldığı hususlarında cevap verilmesinin istenmesine,
b)—– müzekkere yazılarak bugüne kadar davacı şirkete herhangi bir ödeme yapıp yapmadıklarının bildirilmesi ve ödeme yapılmış ise buna ilişkin bedeller ve tarihler ile ödemelerin hangi hizmetlere istinaden yapıldığı hususlarında cevap verilmesinin istenmesine,
c)—– ünvanlı şirketlere kayyım olarak atanılıp atanılmadığı, atanılmış ise bu şirketlerden davacı şirkete 2016 ve 2017 yıllarında herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının bildirilmesi ve ödeme yapılmış ise buna ilişkin bedeller ve tarihler ile ödemelerin hangi hizmetlere istinaden yapıldığı hususlarında cevap verilmesinin istenmesine,
2-Davanın niteliği, kamu düzenine aykırılık olup olmamasına ilişkin hususun aydınlatılması yönünden oluşturulan ara kararlar, buna bağlı olarak temin edilen ve birinin içeriği zapta geçen şekilde olan kapsamları, önceki duruşmada alınan —— nolu ara kararına konu iddianamenin dahi 2 klasörü kapsar şekilde olması, müzakere öncesi inceleme yönünden yeterli süre ihtiyacı, müzakere öncesi incelenmiş olarak sağlıklı ve ayrıntılı bir şekilde müzakerenin yapılabilmesi, kamu düzenine aykırılık olup olmaması meselesinin aydınlatılması yönünden taraf vekillerinin bu konudaki beyanlarına aynı eşit derecede değer verilerek aydınlatılma yöntemine, sorumluluğuna ve ihtiyacına bağlı olarak yaşanan zorluk, dosya kapsamı gözetilerek:
a)Davalı vekiline kamu düzenine aykırılık savunmasına dayanak yaptığı soruşturma ve kamu davaları kapsamında olup atıf yapılan metinler yönünden dosya numarası, tarihi, atıf yapılan evraka ilişkin sayfa-parağraf-satır özgülemesi yapılmak suretiyle savunmaya dayanak atıflarla ilgili sayfaların yöntemli bir şekilde ve 2 nüsha halinde dilekçe ekinde sunulması için 1 ay kesin süre verilmesine; aksi halde kamu düzenine aykırılık iddiasından vazgeçilmiş sayılacağına ilişkin kesin süre sonuçlarının huzuren ihtar edilmiş olduğuna,
b)Yukarıdaki karara göre süresinde sunum yapıldığında dilekçe ve eklerinin bir örneğinin davacı vekiline tebliği ile tebliğden başlamak üzere ve sadece sunumdaki atıfların teyidi yönünden mümkün olacak müşterek beyanı temine el verişli sınırlar içinde sunulan metinlerin ve atıfların atıf yapılan kaynağa uyumlu olup olmadığı yönünden beyanda bulunması için 1 ay kesin süre verilmesine, aksi halde yukarıdaki 2/a’ya göre yapılacak sunumdaki atıflara ve fiziki dosya kapsamına göre yapılacak inceleme ile yetinileceğine ilişkin kesin süre sonuçlarının huzuren ihtar edilmiş olduğuna,

şeklinde olup yukarıya aynen aktarılmıştır.
Söz konusu 06/07/2022 tarihli duruşmada alınan—- nolu ara kararına göre ilgili şirketlere ve —- yazılan müzekkerelere verilen cevaplara göre eldeki davaya konu ödeme ile aynı mahiyette ödemelerin—— ünvanlı şirketler adına yapılmış olduğu belirlenmiştir.Yukarıya aynen aktarılan 06/07/2022 tarihli duruşmada alınan—– nolu ara karar doğrultusunda davalılar vekili tarafından ibraz edilen ve Kamu düzenine aykırılık savunması yönünden özgüleme ve atıfları içeren, özgüleme ve atıflara bağlı olarak dosya kapsamı ile uygunluğu denetlenen 05/08/2022 tarihli dilekçe ile; önem arz eden Kamu düzenine aykırılık savunması yönünden dosya kapsamına yansıyan bütün savunmalara topluca yer verilerek sonuçta: davalı şirketlerin ortakları ve şirketler gurubunun hakim hissedarı —–(%80) ile küçük hissedarı ——-(%20) hakkında —— nolu (iddianamenin iadesi öncesi dosya no —–soruşturması ile —– örgütüne üyelik suçundan iddianame düzenlendiği ve—- sayılı davasının açıldığı; —- girişiminin ardından —-dahil olmak üzere ——ailesine ait olan şirket ve mal varlıklarına el konulmasından kısa bir süre önce şirketin hakim hissedarı—–, şirketlerine ait imza yetkilerini ve hisselerini muvazaalı bir şekilde —– organizasyonu içerisinde paravan kuruluşlara devrederek yurt dışına kaçtığı; —– ağır ceza mahkemesi’nin—–Esas sayılı söz konusu dosyası üzerinden işlem gören davada —– örgüte yardım suçundan cezalandırılmasına karar verilerek kaçak durumda olan —– yönünden dosyanın tefriken —– Esasına kaydedildiği, söz konusu 10/12/2021 tarihli kararla birlikte —–ve bağlı şirketlerin örgütsel faaliyetin odağı haline geldiğinden bahisle—– kayyım olarak atandığı ve ayrıca 5237 Sayılı yasanın 54 ve 55. maddeleri uyarınca müsadere kararı verildiği; —– etkin mücadeleye başlanması üzerine hileli ve muvazaalı işlemlerle şirket hisselerinin ve varlıklarının yurt dışına kaçırıldığı, müsadere kararları nedeni ile şirket varlıklarının millileşmesinin önüne geçmek amacıyla sözleşmeler ve hisse devirleri yapılarak yargı yerinin yabancı Mahkemeler olarak belirlendiği, dava konusu sözleşmenin de bu kapsamda olduğu; dava konusu danışmanlık sözleşmesinin muvazaalı olduğu;—— sayılı kararı ile hisse devirlerinin geçersiz sayılmasına karar verildiği, bu karara itirazların reddedildiği;—— el koyma kararının hemen öncesinde veya sonrasında geçmiş tarihli yapmış oldukları muvazaalı anlaşmalar ile şirketlere —- borçlar yaratarak ilgili tutarların yurt dışına aktarımına teşebbüste bulundukları ve söz konusu anlaşmaların hiç bir şekilde gerçek irade beyanlarını yansıtmayıp, muvazaalı işlemler ile —– sayılı ve 18/08/2016 tarihli el koyma kararının bertaraf edilmesi amacına yönelik olduğu; dava konusu kararın tenfizinin de söz konusu el koyma kararının uygulanmasını engelleyecek nitelikte olması nedeni ile açıkça Kamu düzenine aykırılık teşkil ettiği; davacı şirketin faaliyetlerinin doğrudan terörizmin finansmanına yönelik olup, hakkında Türk Mahkemelerince müsadere kararı verilen şirketlerin mal varlıklarını ilişkili oldukları eski sahiplerine ulaştırmaya yönelik olduğu; davacı şirket namına —— olan hukuka aykırı ve konusu suç olan ilişkilerini perdeleyerek eldeki davanın konusunu olağan bir ticari münasebet gibi göstermeye çalışıldığı savunularak Kamu düzenine aykırılık nedeni ile davanın reddine karar verilmesi istenmiştir.
Davacı vekili tarafından ibraz edilen 16/09/2022 tarihli dilekçe ile davalılar vekilinin söz konusu 05/08/2022 tarihli dilekçesine karşı yazılı beyanlarda bulunulmuş olup, davalı tarafın huzurdaki dava ile hiç bir ilintisi olmayan dosyalara gelişi güzel ve global ifadelerle atıflar yapılarak savunmalarına dayanak teşkil edebilecek hiçbir vakıa olmamasına karşın türlü ceza dosyalarının ve soruşturma dosyalarının birbirlerine karıştırarak hayali hukuki vakıalar yaratmaya çalıştığı; alelade bir ticari uyuşmazlığın bir ”komplo teorisi”ne dönüştürülerek ödemekle yükümlü oldukları borçları ödememek için mesnetsiz iddialar ortaya atıldığı; davacının hiçbir şekilde hiçbir sıfatının olmadığı dosyalara yapılan atıfların beyhude olduğu ve hiç kimsenin bir başkasının taraf olduğu dosyalar ileri sürülerek hukuki haklarından mahrum bırakılamayacağı; 20/06/2022 tarihli uzman görüşünde de belirtildiği üzere herhangi bir kişi hakkında suç duyurusunda bulunulmasının veya ceza davasının açılmasının da tamamen ticari alacağa ilişkin yabancı Mahkeme kararının tenfizine yönelik bir hukuk davasında hiçbir kıymeti ve bağlayıcılığının olmadığı; ileri sürülen ceza dosyalarının davayı sürüncemede bırakmaya yönelik olduğu; ileri sürülen ceza dosyaları—– silahlı terör örgütünü kurma, silahlı terör örgütüne üye olma, örgüt faaliyeti çerçevesinde özel belgede sahtecilik suçları kapsamında 84 sanığın yargılanmasının yapıldığı bir ceza davası olup, ceza davasına konu suçlar ve kişiler ile huzurdaki bu tenfiz davası arasında hiçbir hukuki ve fiili bağlantının kesinlikle bulunmadığı, bu hususun rapor ve ek raporda da tespit edildiği; huzurdaki davanın tarafı bile olmayan —–yalnızca adının geçmesi sebebi ile——gerekçeli kararının eldeki bu tenfiz davasıyla ilgili olduğunun ileri sürülmesinin davacının ticari ilişkiden kaynaklı alacağının tahsiline engel olmaya yönelik olduğu, —– Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılamanın tarafı bile olmayan davacı şirketin böyle bir yargılamayla adının aynı cümlede anılmasının bile kabul edilemez nitelikle olduğu; —— Soruşturma sayılı dosyanın tarafının davacı şirket olmadığı gibi soruşturmaya dayanak suç duyurusunun manidar bir şekilde tenfiz davasının açıldığı 13/11/2019 tarihinden hemen sonra 04/12/2019 tarihinde davacı şirketin hissedarı aleyhine davalı şirketler tarafından yapılmış olduğu ve asıl gayenin huzurdaki davayı uzatmaya yönelik olduğu; taraflar arasındaki ticari ilişkinin, davacının —— kurulu diğer müşterileriyle arasındaki ticari ilişkiler ile birebir aynı şartları taşıdığı; tenfize konu alacağın önemli bir bölümünün zaten —— Mahkemelerinde yapılan yargılama nedeni ile doğan yargılama giderleri ve avukatlık ücretlerinden oluşması nedeni ile sarfedilmiş yargılama gideri ve avukatlık ücretleri ile bir terör örgütünün finanse edileceğinin iddia edilmesinin ciddiyet arz etmeyen ve haya sınırlarını aşan bir iddia olduğu; —– tarafından müzekkereye verilen cevabın davalıların iddialarını çürütür nitelikte olduğu; davalıların aynı grup içerisinde ——yönetimi altında olan şirketlerin sözleşme bedellerinden kendi paylarına düşen meblağı davacı şirkete eksiksiz olarak ödedikleri, üstelik davalılarla ilişkisi bulunmayan diğer şirketlerin de üzerlerine düşen bedelleri eksiksiz olarak davacı şirkete ödemiş oldukları ve bu şirketler aleyhine hiçbir şikayetin ve soruşturmanın bulunmuyor olmasının da davalıların iddialarının inandırıcılıktan yoksun olduğunu gösterdiği; ayrıntısı bu dilekçede belirtilen şekilde davalılar tarafından sunulan uzmanın bizzat kendisinin de yer aldığı diğer akademisyenlerle birlikte kaleme alınan eserdeki görüşüyle de çelişir bir şekilde ve eldeki dosya kapsamı yeterince incelenmeden hazırlanmış olan uzman görüşünün esas alınabilecek bir nitelikte olmadığı; yargısal uygulamaya göre de Kamu düzenine ilişkin irdelemenin yabancı Mahkeme hükmünün yada hüküm fıkralarının esas alınarak yapılması gerektiği ileri sürülerek davalılar vekilinin itirazlarının yerinde olmadığı belirtilmek suretiyle dava konusu ilamın tenfizine karar verilmesi istenmiştir.
Son duruşmada bekletici mesele talebine konu söz konusu davaların bekletici mesele yapılmasına yer olmadığına ve yapılması gereken bir tahkikat işlemi olmadığına karar verilmiş olup, duruşmada alınan beyanlar ve bu kararların mahiyeti gözetilerek söz konusu 07/12/2022 tarihli duruşma tutanağının gerekli-yeterli kısımlarının buraya aynen alınması uygun görüldüğünden buna göre sonuçta 07/12/2022 tarihli duruşma tutanağının gerekli-yeterli kısımları:
”.Önceki duruşmada alınan—— nolu ara kararına göre yazılan müzekkereye cevap verildiği anlaşıldı.
Davacı vekili tarafından 01/12/2022 tarihli dilekçe ile müzekkere cevabına ilişkin olarak yazılı beyanlarda bulunulduğu anlaşıldı.Önceki duruşmada alınan—–nolu ara karar yönünden herhangi bir bilgi verilmediği için——Esas sayılı dosyası üzerinden verilen kararın kesinleşmesi yönünden herhangi bir yazışma yoluna gidilmediği anlaşıldı.Davacı vekilinden soruldu; zapta geçen dilekçemizi ve önceki beyanlarımızı tekrar ederiz, davalıların ileri sürdüğü tüm savunmalar teker teker çürütülmüştür, bekletici meseleye ilişkin savunmada ahde vefa ilkesinin arkasından dolanmaya yönelik niteliktedir, kötü niyetli bir savunmadır, basit yargılamaya tabi davanın karara çıkması gerektiği düşüncesindeyiz, davanın daha fazla uzaması adil yargılanma hakkının ihlalini doğuracaktır, dosya tekemmül etmiştir, karar verilmesini istiyoruz, dedi.Davalılar vekilinden soruldu; önceki beyanlarımızı ve özellikle 06/07/2022 tarihli duruşmadan sonra verdiğimiz —— dilekçemizi tekrar ediyoruz, bekletici mesele talebimizi tekrarla, bekletici mesele yapılmasını istediğimiz davanın sanıkları ile huzurdaki davanın davacısının yetkilisi-yöneticisi olan—– ileride müsadereye tabi tutulacak mal varlıklarını yurt dışına kaçırılmaya çalışıldığı ve sanıkların örgüte bile isteye yardım ettikleri, davalı şirketlerin müsadere edildikleri izah edilmişti, buna ilişkin iddianamedeki ve bilirkişi raporundaki tespitleri sunmuştuk, yine dosyaya uzman görüşü sunmuştuk, davanın kabulü halinde ödenecek paralar terörün finansmanında kullanılacaktır, bu nedenle ve kamu düzenine aykırılık olması sebebiyle davanın reddine karar verilmesini istiyoruz, dedi.
Davacı vekili söz aldı; savunmanın genişletilmesi yasağına aykırı davalılar vekili ifadelerini kabul etmiyoruz, dedi.
Bekletici mesele talebi yönünden soruldu;
Davalılar vekili: bekletici mesele talebimizi tekrar ediyoruz, dedi.
Davacı vekili:bekletici mesele yapılması ihtimalinde onlarca yıl sürecek ceza yargılamasına bağlı olarak, eldeki davanın yargılaması gecikecektir, adil yargılanma hakkı ihlal olacaktır, ayrıca ceza yargılamalarının müvekkille ilgisi yoktur, ceza yargılamasının ilişkili olanlar yönünden bile beklenmesine gerek olmadığına yönelik Yargıtay uygulaması da mevcuttur, dedi.
Dosya incelendi.
GGD:
1——– Esas sayılı davalarının niteliği, eldeki davanın niteliği, kamu düzeni ile ilgili irdeleme yönünden temin edilen içeriklerinin eldeki dava yönünden aydınlanma bakımından yeterli olması ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde söz konusu davaların bekletici mesele yapılmasına yer olmadığına,
2-Yukarıdaki karara da bağlı olarak yapılması gereken bir tahkikat işlemi olmadığına,
oy birliği ile karar verildi. Tefhimle açık yargılamaya devam olundu.
Dosya incelendi. Davanın aydınlandığı yapılması gereken bir tahkikat işlemi olmadığı anlaşılmakla tahkikatın bittiği bildirilerek son beyanlar soruldu:
Davacı vekili: talebimiz gibi karar verilsin dedi.
Davalılar vekili: tenfizi istenen karar kamu düzenine aykırı olduğu için ve ilgili meblağlar terörün finansmanında kullanıldığı ve kullanılacağı için davanın reddine karar verilmesini istiyoruz dedi.
Davacı vekili söz aldı; dava konusu meblağın önemli bir bölümü yargılama gideridir, davalıların savunması ciddiyetsizdir dedi.Davalılar vekilinden son sözü tekrar soruldu; önceki beyanlarımızı tekrarla, davanın reddine karar verilsin dedi.
Dosya incelendi. Yargılamanın bittiği bildirildi
şeklinde olup yukarıya aynen aktarılmıştır.
Milletlerarası Özel Hukuk Ve Usul Hukuku Hakkında 5718 Sayılı Kanunun (MÖHUK) ilgili maddeleri:

İKİNCİ BÖLÜM : YABANCI MAHKEME VE HAKEM KARARLARININ TENFİZİ VE TANINMASI
TENFİZ KARARI
Madde 50 – (1) Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların —–icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.
(2) Yabancı mahkemelerin ceza ilâmlarında yer alan kişisel haklarla ilgili hükümler hakkında da tenfiz kararı istenebilir.
GÖREV VE YETKİ
Madde 51 – (1) Tenfiz kararları hakkında görevli mahkeme asliye mahkemesidir.
(2) Bu kararlar kendisine karşı tenfiz istenen kişinin —– yerleşim yeri, yoksa sâkin olduğu yer mahkemesinden,—- yerleşim yeri veya sâkin olduğu bir yer mevcut değilse —— mahkemelerinden birinden istenebilir.
TENFİZ İSTEMİ
Madde 52 – (1) Kararın tenfiz edilmesinde hukukî yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir. Tenfiz istemi dilekçe ile olur. Dilekçeye karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenir. Dilekçede aşağıdaki hususlar yer alır:
a) Tenfiz isteyenle, karşı tarafın ve varsa kanunî temsilci ve vekillerinin ad, soyad ve adresleri.
b) Tenfiz konusu hükmün hangi devlet mahkemesinden verilmiş olduğu ve mahkemenin adı ile ilâmın tarih ve numarası ve hükmün özeti.
c) Tenfiz, hükmün bir kısmı hakkında isteniyorsa bunun hangi kısım olduğu.
DİLEKÇEYE EKLENECEK BELGELER
Madde 53 – (1) Tenfiz dilekçesine aşağıdaki belgeler eklenir:
a) Yabancı mahkeme ilâmının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilâmı veren yargı organı tarafından onanmış örneği ve onanmış tercümesi.
b) İlâmın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesi.
TENFİZ ŞARTLARI
Madde 54 – (1) Yetkili mahkeme tenfiz kararını aşağıdaki şartlar dâhilinde verir:
a) Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması.
b) İlâmın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilâmın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması.
c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması.
ç) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması….”
şeklinde olup yukarıya aynen aktarılmıştır.
Sonuç olarak yukarıya aynen aktarılan yasal düzenlemeler, taraflar arasındaki ticari sözleşme, tenfizi talep edilen kararların tercümeleri ile onanmış örnekleri, dosya kapsamına uygun olup Mahkememizce de isabetli görülen rapor-ek rapor; ceza davalarının tarafları, tenfiz hukukuna ve dosya kapsamına uygun 20/06/2022 tarihli uzman görüşü; tenfize konu kararda belirtilen miktarın önemli bir bölümünün yargılama giderlerine ve avukatlık ücretine ilişkin olması, nihayetinde toplam 902.324,80 TL paraya ilişkin olması, el koyma-müsadere—— kayyımlığı da gözetildiğinde gelecekte Kamu düzenini herhangi bir şekilde etkiler yansımanın varid olmaması; aynı mahiyetteki ödemelerin başka şirketler tarafından yapılmış olması ve bu cümleden olmak üzere bu konuda —– yönetiminde olan iki farklı şirket adına da ödemelerin yapılmış olması, hem —– yönetiminde ve davalılarla ilgili olan şirketler ve hem de davalılarla ilgisi olmayan şirketler yönünden benzer ödemelerin yapılmış olması, davalılarla ilgisi olmayan şirketler yönünden herhangi bir şikayet ve soruşturma bilgisinin de dosyaya yansımamış olması; tenfiz şartlarının irdelenmesinin yasada belirtilen sınırlar içerisinde ve işin esasına girilmeden mümkün olması; savunmalara yansıyan hassasiyetin öncelikle esas hakkında görülen-görülecek davada yapılacak/yapılması gereken savunma kapsamında karşılanarak olabilecek danışıklı işlemlerin ve özellikle terörün finansına yönelik işlemlerin esas hakkındaki davada ortaya konulmasının Mahkeme kararlarına değer verilmesi ve hukuk güvenliğinin gözetilmesi gerekleri yönünde öncelenmesi; MÖHUK Madde 54/c düzenlemesinde ”Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması.” şeklinde yer alan düzenlemeden de anlaşılacağı üzere kamu düzenine aykırılık şartı yönünden esas alınacak kriterin ”hüküm” olması ve sadece değerlendirmelere-hukuk anlayışına-Kamu düzeni anlayışına bağlı farklılık gösterebilecek kamu düzenine aykırılık’ın yeterli görülmeyip herhangi bir tartışmaya-irdelemeye-yoruma bağlı olmayacak şekilde açıkça aykırılık’ın aranması; terörle mücadelenin topyekün bir mücadele olup, Uluslararası müşterek sorumluluk ve karşılıklı yansımalarının bulunması; Türk Mahkemelerinin kararlarının başka ülkelerde olabilecek tenfizinde de olması gereken mehabet ve güvenin mütekabiliyet esası içinde tahkimi; aksine değerlendirmenin tenfiz hukuku yönünden ve sair Uluslararası hukuk bakımından farklı yansımaları; nihayetinde ilelebet payidar kalacak Devletimizin gücü ve bunu besleyen Aziz Milletimizin sarsılmaz iradesi karşısında söz konusu bile edilmemesi gereken parasal değer ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde kamu düzenine açıkça aykırılığın olmadığı ve sonuçta MÖHUK’da öngörülen tenfiz şartlarının yerine gelmiş olduğu kanaatine varıldığından sübut bulan davanın kabulüne ilişkin olmak üzere aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Son olarak belirtmek gerekir ki 6758 Sayılı Kanunun madde 19/6 düzenlemesinde yer alan harç muafiyeti sadece—– kayyımlığında olan şirketlerin açtığı davalarda söz konusu olup, eldeki davada ise—–kayyımlığında olan şirketler davalı konumunda olduğu için söz konusu harç muafiyeti kapsamında olmadığı sonucuna varılarak harca hükmedilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE,
—– 19/03/2019 tarih ve——nolu kararının TENFİZİNE,
2-Dava değeri üzerinden hesaplanan 61.637,81 TL nispi karar harcından, peşin harç ve ikmal edilen harcın toplamı olan 15.409,46 TL’nin mahsubu ile eksik 46.228,35 TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından peşin ödenen harçlar dahil olmak üzere davacı tarafça yapılan toplam 21.632 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama giderinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı vekili için dava değeri üzerinden tarife gereğince hesap ve takdir edilen 117.256 TL nispi avukatlık ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-5718 Sayılı Kanunun 48. Maddesi gereğince ve 02/03/2020 tarih, seri nolu:—- sıra no:—-, özel no:——, 70.000 TL bedelli tahsilat makbuzu ile yatırılan teminatın kararın kesinleşmesinden sonra bu konuda yapılacak talebe bağlı olarak davacı tarafa iadesine,
7-Artan avansın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
İlişkin olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı aleni olarak yapılan yargılama sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde——Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.