Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/677 E. 2021/501 K. 02.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/677 Esas
KARAR NO: 2021/501
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 15/01/2018
KARAR TARİHİ : 02/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin icra takibine konu faturalar karşılığında; —kanalında belirli tarihlerde davalı için yayın yaptığını, söz konusu faturaların davalı şirkete — tarihinde tebliğ edildiğini, — karşı tarafça kabul edilmiş olup, itiraz edilmediğini, —— tarihli mutabakat mektuplarının davalı şirket tarafından kabul edildiğini ve imzalandığını, davalı şirketin işbu fatura içeriklerine bugüne kadar hiçbir şekilde itiraz etmediğini, hal böyleyken, yapılan yayınlarda müvekkili şirket tarafından söz konusu reklam ve tanıtım hizmetlerinin eksiksiz olarak sunulduğunu, fakat davalı şirketin, söz konusu faturaları ödemekten imtina ettiğini ve sürecin bugüne kadar geldiğini, bu faturaların ödenmemesi nedeniyle davalıya aleyhine——– dosyası ile detaylı olarak belirttikleri fatura alacağına ilişkin icra takibi başlatıldığını, ancak davalı/borçlu şirketin yasal süresi içerisinde ödeme emrine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini belirterek, fazlaya ilişkin her türlü dava, talep ve beyan hakkı saklı kalmak kaydıyla, davalı /borçlu tarafından — takip dosyasına vaki itirazlarının ——— yönünden iptali ile takibin devamına, davalı yanın kötü niyetli itirazından dolayı asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça müvekkili şirket aleyhine ——– sayılı dosyası ile dayanaksız ve kötüniyetli olarak takip başlatıldığını, yaptıkları itiraz üzerine davacı tarafça aleyhlerine işbu itirazın iptali davası ikame edildiğini, davacı tarafın dava dilekçesindeki beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında takip konusu borcu doğuracak nitelikte ticari ilişki olmadığını, davacı ile müvekkili arasında akdi ve cari hesap bakımından bir ilişki bulunmadığını, müvekkili şirkete herhangi bir fatura tebliği yapılmadığını, müvekkili ile davacı arasında hukuki bir ilişki mevcut olmadığını, davacının cari hesap içerisinde takip konusu gösterdiği faturaların müvekkili şirkete tebliğ edilmemiş olup, ticari defterlerinde yer almadığını, müvekkili şirket ile davacı firma arasında bu faturalara dayalı herhangi bir ticari ilişki mevcut olmadığını, davacı tarafın dava dilekçesinde ticari ilişkinin içeriğinden bir tek kelime dahi bahsetmemiş olup, salt alacaklı gözüküyor bahsiyle itirazın iptali davasını dayanaksız ve kötüniyetli olarak ikame ettiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi ve ekleri,—–sayılı görevsizlik kararı dosyası, —- raporu, dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasıdır.
Mahkememiz tarafından yapılan yargılamasında dosyanın———- Karar sayılı görevsizlik kararı üzerine Mahkememiz esasına kaydedilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve tarafların sulh olmaması nedeniyle uyuşmazlık belirlenerek işin esasının incelemesine geçilmiştir.
2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesi; —— Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, ———- alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. ——-Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın—– yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.—Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. ——–Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmüne amirdir.
Davaya konu —- dosyası getirtilerek incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile örtüştüğü görülmüştür.
Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, taraflar arasında mal ve hizmet alım-satımına dayalı ticari ve hukuki ilişki bulunduğu ve bu kapsamda davacı tarafından cari alacaktan kaynaklı alacağının davalı tarafından ödenmemesi üzerine davacı tarafından bu cari alacağa ilişkin olarak ilamsız icra takibi başlattığı, davalının vaki itirazı nedeniyle takibin durduğu ve yasal süresi içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafın bildirdiği tüm deliller toplanmış, davalı taraf ise davaya cevap vermiş ancak defter ve kayıtlarını birlikişi incelemesine esas olmak üzere hazır etmemiştir. Böylelikle dosya taraflar arasındaki alacağın varlığı ve miktarına ilişkin rapor verilmesi için bilirkişiye tevdi edilmiştir. Bilirkişi tarafından verilen rapor taraflara tebliğ edilmiş ve denetimi yapılmıştır. Yapılan incelemede davacı tarafından usulüne uygun olarak tutulan ticari defterlerinin alacağın varlığını aynen tevsik ettiğine yönelik görüş bildirildiği görülmüştür. ——– raporda açıklandığı gibi davacının talep etmiş olduğu takip konusu alacağına ilişkin faturaları usulüne uygun tutarak yasal defterlerine kaydettiği, davacının kayıtlarının HMK 222/5 maddesi gereğince kesin delil niteliği taşıdığı, davalının ise dava konusu faturalara ilişkin mal alımını gelir idaresi başkanlığına ——-bildirmiş olduğu, dolayısıyla teslim tesellüm hususunu davacının ispat ettiği anlaşılmıştır. Tüm bu nedenlerle davacı ve davalı tarafın incelenen kayıtlarında davalının davacıya—-tutarda borçlu bulunduğu ve davacının alacağının varlığını ispat ettiği anlaşılmıştır. Dosyaya mübrez işbu bilirkişi raporunun dosya kapsamı ile uyumlu, gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilerek davacının davasının kabulü ile davalının —— Esas sayılı dosyasına karşı yapmış olduğu itirazının İİK’nın 67/1. maddesi gereğince kısmen iptali ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa avans faiz uygulanmak suretiyle devamına karar verilmiştir. Her ne kadar davacı tarafça takip öncesi işlemiş faiz talep edilmiş ise de, taraflar arasında TTK 1530.maddesi uyarınca ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan sözleşme veya vade farkı uygulanacağına dair yazılı bir sözleşme bulunmadığı, dosya kapsamına göre davacı tarafından davalıya gönderilmiş herhangi bir ihtarname mevcut olmadığından davacının takip öncesi işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacının İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması böylece borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Olayımızda ise her ne kadar davacı tarafça davalıdan icra inkar tazminat talebinde bulunulmuş ise de alacağın teknik inceleme ile ortaya çıkması, likid olmaması karşısında 2004 sayılı İİK’da yer alan İcra İnkar Tazminatının yasal koşulları oluşmadığından talebin reddine karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. Maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. Maddesi gereğince davanın kabul ve red oranına göre taraflar sorumlu olduğuna karar verilerek 6100 Sayılı HMK’nın 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
Davalının —- dosyasına asıl alacak — kısmına yönelik yapmış olduğu itirazın İPTALİ ile icra takibinin asıl alacağa ———– takip tarihinden itibaren ——- değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-) Şartları oluşmadığından icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
3-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.265.18 TL karar ve ilam harcına peşin alınan 358,85 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 906,33 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, davacı tarafından peşin yatırılan harçtan kabul ve red oranına göre bakiye 208,83 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-) Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvurma harcı, 247,25 TL posta masrafı ve 1.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 595,84 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre 1.131 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan masrafların davacı üzerine bırakılmasına,
5-) Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-) Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 4.080 TL nispi vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-) Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 2.491,66 TL nispi/maktu vekalet ücretinın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
😎 HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansının yatırana iadesine ve bu konuda —- Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kabul edilen kısım için gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek dilekçeyle ———- Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık; reddedilin kısım yönünden ise HMK.’nın 341/2. maddesi gereğince karar tarihi itibariyle kararın miktar yönünden İstinaf kanun yoluna başvuru sınırının altında kaldığı anlaşılmakla, KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/07/2021