Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/658 E. 2022/136 K. 14.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/658 Esas
KARAR NO: 2022/136
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 12/11/2019
KARAR TARİHİ: 14/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilin uzun yıllar araç kiralama işi yaptığını —-servis bakım işlemlerini davalı şirket servislerinde yaptırmaya özen gösterdiğini, —– bedeli talep edildiğini, müvekkil şirket tarafından bu bedelin ödendiğini davalı tarafa ihtarname ile bu durum bildirilmiş ise de davalı yanca ödeme yapılmadığı gibi ihtarnamenin herhangi bir tarafa iletilmediğini müvekkil şirkete —- arıza mevcut olmasına rağmen davalı tarafın arızanın bakımının özel serviste yaptırılmasına dayanarak —– ödemeyi reddetmesinin basiretli bir tacir gibi davranmadığını gösterdiğini mevcut arızanın herhangi bir bakım eksikliği veya onarım yanlışlığına dayanmadığını haklı davalarının kabulü ile ——– ihtarnamenin tebliğinden itibaren işlemiş faizi ile birlikte tahsiline yargılama ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın aracını ayıplı olduğunu düşünse dahi ticari hayatın pratikliği açısından ayıp ihbarı için süreler tanındığını bu ihbar sürelerinin aracın tesliminden sonra —gizli ayıpta ise aracın tesliminden sonra — gün olduğunu, davacı tarafın yasal yükümlülük süresi içerisinde bir bildirimde bulunmadığını ayıp ortaya sonradan çıksa dahi satılanın alıcıya devrinden başlayarak — yıl süre geçtikten sonra zaman aşımına uğradığını somut olayda ise aracın satım ve teslim edildiği tarihin –olduğunu iş bu davanın ise aracın teslim alındığı tarihten itibaren— açıldığını bu nedenlerden ötürü öncelikle zaman aşımından reddini yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dava dilekçesi ekleri , Arabuluculuk Tutanağı, dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava ayıplı mal nedeniyle oluşan zararın giderilmesine yönelik alacak davasıdır.
Davacı taraf, davalıdan satın aldığı — giderilmesi istemiyle — ettiklerini, servis tarafından —- —— bedeli talep edildiğini, müvekkili tarafından bu bedelin ödendiğini, müvekkilinin ödediği bedelin davalıdan tahsilini talep etmiş, davalı taraf ise ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını, ayrıca davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Dosya tarafların iddia ve savunmaları ile dava konusu aracın ayıplı olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesine tabi tutulmuştur. —- tarihli raporunda özetle; davacıya ait — plakalı aracın adblue tankının arızası nedeniyle — yetkili servise getirildiği, ancak aracın —- kazaya karıştığı göz önünde bulundurulduğunda adblue tankının arızasının —– üretim ve imalat kaynaklı arıza olarak değerlendirilmeyeceği beyan ve rapor edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve denetimi sağlanmıştır. Bilirkişi raporuna taraf vekillerinin itirazları sonucunda ek rapora gönderilmiş olup bilirkişinin —tarihli ek raporunda özetle; davacının iddialarının zamanaşımına uğradığını, servis tarafından—— kullanılarak —– olarak düzenlenen —-tutarlı faturanın ödenmesi gerektiği beyan ve rapor edilmiştir.
Yapılan yargılamaya alınan bilirkişi raporlarına ve tüm dosya kapsamına göre; davaya konu —– tarihinde tescil ettirildiği, dava konusu meydana gelen —-giderilmesi istemiyle —- tarihinde davalının yetkili servislerinden —– teslim edildiği, —- olduğu,— olduğu, servis tarafından — adı altında —–arızasının —- olduğu, garanti süresinin geçmiş olmasına rağmen gizli ayıplı olduğu iddiasıyla ücretsiz olarak değiştirilmesinin talep edildiği, davalının bu istemi kabul etmemesi üzerine işbu davanın açıldığı görülmüştür.
Borçlar Kanununun 231’inci maddesine göre;
“Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz.
Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz.”
Konuyla ilgili Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 8, 9, 10, 11 ve 12’inci maddelerine göre;
Ayıplı mal
MADDE 8-(1) Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır.
(2) Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak kabul edilir.
(3) Sözleşmeye konu olan malın, sözleşmede kararlaştırılan süre içinde teslim edilmemesi veya montajının satıcı tarafından veya onun sorumluluğu altında gerçekleştirildiği durumlarda gereği gibi monte edilmemesi sözleşmeye aykırı ifa olarak değerlendirilir. Malın montajının tüketici tarafından yapılmasının öngörüldüğü hâllerde, montaj talimatındaki yanlışlık veya eksiklik nedeniyle montaj hatalı yapılmışsa, sözleşmeye aykırı ifa söz konusu olur.
Ayıplı maldan sorumluluk
MADDE 9- (1) Satıcı, malı satış sözleşmesine uygun olarak tüketiciye teslim etmekle yükümlüdür.
(2) Satıcı, kendisinden kaynaklanmayan reklam yoluyla yapılan açıklamalardan haberdar olmadığını ve haberdar olmasının da kendisinden beklenemeyeceğini veya yapılan açıklamanın içeriğinin satış sözleşmesinin akdi anında düzeltilmiş olduğunu veya satış sözleşmesi kurulma kararının bu açıklama ile nedensellik bağı içinde olmadığını ispatladığı takdirde açıklamanın içeriği ile bağlı olmaz.
İspat yükü
MADDE 10-(1) Teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim tarihinde var olduğu kabul edilir. Bu durumda malın ayıplı olmadığının ispatı satıcıya aittir. Bu karine, malın veya ayıbın niteliği ile bağdaşmıyor ise uygulanmaz.
(2) Tüketicinin, sözleşmenin kurulduğu tarihte ayıptan haberdar olduğu veya haberdar olmasının kendisinden beklendiği hâllerde, sözleşmeye aykırılık söz konusu olmaz. Bunların dışındaki ayıplara karşı tüketicinin seçimlik hakları saklıdır.
(3) Satışa sunulacak ayıplı mal üzerine ya da ambalajına, üretici, ithalatçı veya satıcı tarafından tüketicinin kolaylıkla okuyabileceği şekilde malın ayıbına ilişkin açıklayıcı bilgiyi içeren bir etiket konulur. Bu etiketin tüketiciye verilmesi veya ayıba ilişkin açıklayıcı bilginin tüketiciye verilen fatura, fiş veya satış belgesi üzerinde açıkça gösterilmesi zorunludur. Teknik düzenlemesine uygun olmayan ürünler ise hiçbir şekilde piyasaya arz edilemez. Bu ürünlere, Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun ve ilgili diğer mevzuat hükümleri uygulanır.
Zamanaşımı
MADDE 12- (1) Kanunlarda veya taraflar arasındaki sözleşmede daha uzun bir süre belirlenmediği takdirde, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile, malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda taşınmazın teslim tarihinden itibaren beş yıldır.
(2) Bu Kanunun 10 uncu maddesinin üçüncü fıkrası saklı olmak üzere ikinci el satışlarda satıcının ayıplı maldan sorumluluğu bir yıldan, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda ise üç yıldan az olamaz.
(3) Ayıp, ağır kusur ya da hile ile gizlenmişse zamanaşımı hükümleri uygulanmaz.
Somut olayda dava konusu aracın davacı —- tarihinde tescil ettirildiği, dava konusu meydana gelen — giderilmesi istemiyle — tarihinde davalının yetkili servislerinden—süresinin dolduğu, her ne kadar davacı taraf dava konusu araçta gizli ayıbın meydana geldiğinden bahsetmiş olsa da, dava konusu aracın —- gitmesi ve bilirkişi tarafından da bu yönde bir tespite yer verilmemiş olması da birlikte değerlendirildiğinde dava konusu aracı davalının davacıya devretmekte ağır kusurlu olduğu hususu ispat edilememiştir. — duruşmada davalı vekilinin zamanaşımı itirazları rededilmiş ise de, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek — tarihli karar duruşmasında bu karardan dönülmüş ve davalı vekilinin süresinde yapmış olduğu zamanaşımı itirazı da göz önüne alınarak davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın ZAMANAŞIMI NEDENİYLE REDDİNE,
2-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından; başlangıçta peşin alınan 52,49 TL harcın peşin harcın mahsubuyla bakiye 28,21‬ TL harcın davacıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
3-)Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-)Davalı tarafından yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1, 13/2 maddesi uyarınca 3.073,11 TL nispi vekalet ücretinın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —- bütçesinden arabulucuya ödenen 1.320 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
7-)HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK.’nın 341/2. maddesi gereğince karar tarihi itibariyle kararın miktar yönünden İstinaf kanun yoluna başvuru sınırının altında kaldığı anlaşılmakla, KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/02/2022