Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/650 E. 2021/973 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/650 Esas
KARAR NO: 2021/973
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 11/11/2019
KARAR TARİHİ: 16/12/2021
BİRLEŞEN(—- ESAS) DOSYADA :
BİRLEŞEN DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ: 11/11/2019
KARAR TARİHİ: 16/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin borcundan dolayı davalılar/ borçlular aleyhine, —- sayılı icra dosyası üzerinden icra takibi başlattığını, müvekkil firmanın davalıların takibe itiraz gelmesi üzerine —- tarihinde dava şartı arabuluculuk yoluna başvurduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, dava dışı sigortalı — müvekkil tarafından teminat altında olduğunu,— satış faturaları düzenlendiğini, dava dışı sigortalı davalı — akdettiğini, sigorta konusu emtianın, —- yüklendiğini, teslimat adresinin –olduğunu, taşımaya konu——— türündeki muhtelif — teslim anında —–firmasının yönetici ve çalışanları tarafından hasar gördüğü ve kullanılamaz durumda olduğunun sigortalı firmaya bildirildiğini, hasarın — şerh düşüldüğünü, hasar ihbarı gelmesi üzerine müvekkil şirketin — hasar dosyasını düzenleyerek ekspertiz faaliyetlerini icra etmesi için — anlaştığını, — raporda hasar tazminatı — olarak tespit edildiğini, müvekkil şirket tarafından hasar tazminatının — tarihinde zarar görene ödendiğini, düzenlenen ekspertiz raporunda hasar ile ilgili — arasında yapılan —- sırasında sandıkların araç içindeki sabitlemesinin yetersiz olması sonucu birbiri üzerine devrilmesiyle meydana gelmiş olabileceği kanaatine varılmıştır.” şeklinde görüş bildirildiğini, ——-hasarın taşımanın hangi evresinde olursa olsun sorumluluğunun bulunacağı gerek kanun hükümlerince açık bir şekilde belirtilmiş olup, davalı/borçlunun borcunun olmadığına dair iddialarının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, halefiyet ilkesi gereğince rücu haklarının hukuken haklı olduğunu, zarara yol açan fiilin, ister haksız fiilden, ister akitten, isterse kusursuz sorumluluk hallerinden doğsun, sigortacının sorumlu kişiye karşı rücu hakkını kullanabildiğini, bu sebeple de dava ve takip haklarının bulunduğunu, davalı tarafın yasal evraklar, ekspertiz raporu ve banka ödemesi ile likit bir alacağa karşı kötüniyetli olarak borcu olmadıgı yönünde itiraz ettiğini, müvekkilinin alacağını almasında gecikmeye sebebiyet verdiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davanın kabulüne, borçlunun takibe, asıl alacağa, faize ve ferilerine ilişkin haksız itirazlarının iptaline, takibin devamına, davalı borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı —- Vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın yetkisiz yerde açıldığını, müvekkilinin adresinin — olması sebebiyle yetkili İcra Müdürlüğünün — İcra Müdürlükleri; dolayısıyla yetkili mahkemenin de— olduğunu, davacının taleplerinin zamanaşımı sebebiyle usulden reddi gerektiğini, hasarın taşıma esnasında gerçekleştiğinin ispata muhtaç olduğunu, cmr belgesinde hasara ilişkin bir çekince bulunmadığını, müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, emtiaların yükleme, sabitleme ve boşaltma işleminin müvekkili tarafından yapılmadığını, davacı tarafın dayanmış olduğu ekper raporunun yanlı bir delil olup, olay hakkında kesin bulgular içermediğini, eksperin, rücu muhatabı olarak diğer davalı —— gösterdiğini, davacı firmanın sigortalısı tarafından müvekkiline herhangi bir hasar ihbarı veya bildirimin söz konusu olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkilinin sınırlı sorumluluk hükümlerinden faydalandığını, – dava şartı yokluğu ve haksız alacak taleplerinden dolayı davanın reddine, davacının %20’den az olmayan oranda kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine yargılama giderleri ve avukatlık ücretlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Asıl davada —–tarafından 6100 Sayılı HMK’nın 126-131 maddeleri kapsamında davaya cevap dilekçesi verilmemiştir. Davalı şirket kendisini vekille temsil de ettirmemiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile borçlular — aleyhine —– dosyası üzerinden icra takibi yapıldığını, icra borçlularının icra takibine haksız itirazda bulunulduğunu, dava şartı olarak arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, ancak anlaşamama tutanağının düzenlendiğini, dava dışı sigortalı——tarafından teminat altına alındığını, sigorta konusu emtia, sigortalı firmanın adresinde —–sorumluluğunda yüklendiğini, taşımaya konu hava emiş makinesine ait —- malzemelerin fabrikaya teslim anında —– yöneticileri ve çalışanları tarafından hasar gördüğü ve kullanılamaz durumda olduğu sigortalı firmaya bildirildiğini, hasar —- üzerine şerh düşüldüğünü, davacı müvekkilinin —- yürütülmesi için başkaca ——şirketi ile anlaştığını ve rapor hazırlandığını, rapora göre —– arasında yapılan karayolu taşıması sırasında sandıkların araç içindeki sabitlemesinin yetersiz olması sonucu birbiri üzerine devrilmesiyle meydana gelmiş olabileceği kanaatine varıldığını, tespit edilen —-hasar tazminatını zarar görene ödediğini, icra dosyası borçlusu —- itirazda bulunarak sorumluluğun —–olduğunu beyan etmiş olduğunu, meydana gelen hasarın müvekkili tarafından karşılandığını ve takibin devamı ile alacağın icra borçlularından tahsili gerektiğini, zarara yol açan fiil, ister haksız fiilden, ister akitten, isterse kusursuz sorumluluk hallerinden doğsun, sigortacı sorumlu kişiye karşı rücu hakkını kullanabildiğini, bu nedenle dava ve takip haklarının olduğunu, müvekkil tarafından —- bağlayıcı olduğunu ve icra inkar tazminatı taleplerinde haklı olduklarını, davamızın kabulüne, davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline, davaya konu icra takibinin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosyada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin adresinin —- nedeniyle yetkili icra müdürlüğünün —- olduğundan yetkili mahkemenin de —- Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davacının delilleri tarafımıza tebliğ edilmediğini, davacı taleplerinin zamanaşımı sebebiyle usulden reddi gerektiğini, dava konusu taşıma esnasında oluşan hasarın ispata muhtaç olduğunu, cmr belgesinde hasara ilişkin bir çekince bulunmaması eşyanın tam ve eksiksiz tespit edildiğini ispatladığını, emtiaların yükleme, sabitleme ve boşaltma işlemi müvekkili tarafından yapılmadığını, davacı tarafından alınan ekspertiz raporunun yanlı olduğunu, kesin bulgular içerdiğini, raporda rücu talebinin davalı —–yöneltildiğini, bu nedenle müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun olmadığını, davacı firmanın sigortalısı tarafından müvekkiline hasara ilişkin herhangi bir ihbarı veya bildirimi olmadığını, davanın—– Firmasına da ihbar edilmesi gerektiğini, —- dava şartı yokluğu ve haksız alacak taleplerinden dolayı davanın reddini, davacının icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini savunmuştur.
DELİLLER: —– dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Asıl ve Birleşen Dava, İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
Asıl ve birleşen dava yönünden esasen icra takibi de davada birlikte açılmış; birleşen dosya davalı vekilinin yetki itirazı nedeniyle işbu davalı yönünden dosya tefrik edilmiş ve yetkisizlik kararı verilmiştir. ——ilamıyla mahkememiz kararı kaldırılmış ve dosya yeniden mahkememize gelmiştir. Bu sefer ilgili dosya asıl dosya ile birleştirilerek yargılamaya devam edilmiş ve tahkikat tamamlanmıştır. Bu aşamadan önce her iki davalı yönünden dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşmaları icra edilmiş ve ön inceleme duruşmasında tarafların sulh olmaması nedeniyle uyuşmazlık belirlenmiş ve tahkikata geçilerek deliller toplamış incelenmiş ve aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır. Açıklanan hususlara göre icra takibi ve dava esasen davalılara karşı birlikte açıldığından yapılacak açıklamalar ve gerekçenin her iki davalı yönünden geçerli olduğu ifade edilmelidir. Ne var ki hüküm tekniği ve tefrik-birleşme kararları gereğince hükmün sonuç kısımları ayrı ayrı yer alacaktır.
Asıl ve birleşyen dosya yönünden davaya esas—– dosyası getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür.
2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesi;—–Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. ——- Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın —– yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. —-Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.——Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmüne amirdir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun “Halefiyet” başlıklı 1472. maddesinde ” (1) Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. —- Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.” hükmü bulunmaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 875/1 maddesinde “Taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur.” denilmek suretiyle taşıyıcının sorumluluğu düzenlenmiş, sorumluluktan kurtulma halleri 876 ve 878 maddelerinde, sorumluluğun sınırı ise 882 maddede belirtilmiştir.sorumluluktan kurtulma halleri 876 ve 878 maddelerinde, sorumluluğun sınırı ise 882 maddede belirtilmiştir. 886. madde de ” Zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879 uncu maddede belirtilen kişiler, bu Kısımda öngörülen sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz.” denilmiştir.
6102 Sayılı TTK.’nın 876 Maddesinde;” (1) Zıya, hasar ve gecikme, taşıyıcının en yüksek özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği sebeplerden meydana gelmişse, taşıyıcı sorumluluktan kurtulur,” hükmü düzenlenmiştir.
6102 Sayılı TTK.’nın 886 Maddesinde;”(1) Zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879 uncu maddede belirtilen kişiler, bu Kısımda öngörülen sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz,” hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda anlan yasal düzenlemeler ,yapılan yargılama ve toplanan deliler ışığında somut olaya bakıldığında; dava dışı sigortalı —- davacı sigorta şirketi arasında —- tanzim tarihli- — tarihli emtia blok nakliyat abonman sigorta poliçesi bulunduğu tartışmasızdır. Dava dışı sigortalı ile davalı ——- taşıma sözleşmesi yapılmış ve bu kapsamda taşımaya konu emtia araca yüklenerek — teslim için gönderilmiştir. Teslim sırasında taşımaya konu malın hasarlı olduğu anlaşılmış ve CMR belgesine bu durum şerh edilmiştir. Hasar ihbarı üzerine davacı sigorta şirketi tarafından eksper atanarak zarar tespit edilmiş ve netice itibariyle zarar gören sigortalıya — ödeme yapılmıştır. Davacı sigorta şirketi 6102 sayılı TTK’nın 1472 maddesine göre halefiyet ilkesi gereğince ödediği tazminatın tahsili için —— dosyasından icra takibi başlatmış ve vaki itirazlar üzerine bir senelik yasal süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce taraflarca gösterilen deliler toplanmış ve dosya bilirkişi raporu düzenlenmesi için üç kişiden oluşan bilirkişi hetetine verilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan rapora göre özetle olayda; dava dışı —– dava —– arasında taşıma sözleşmesi yapıldığı, taşımanın fiilen diğer davalı —–tarafından gerçekleştirildiği hasarın taşıma sırasında meydana geldiği, her iki davalının zarardan müteselsilen sorumlu oldukları, hasarın poliçe kapsamında kaldığı ve rücu edilebileceği yönünde tespit ve görüşlerini içeren rapor vermişlerdir. Bilirkişi raporu taraf ve taraf vekillerine tebliğ edilerek vaki beyan ve itirazlar da değerlendirilmiştir. Bu kapsamda dosya ek rapor düzenlenmesi için aynı heyete tevdi edilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından verilen ek raporda kök rapordaki görüşlerinin korunduğu bildirilmiştir. Mahkememizce yapılan değerlendirmede uyuşmazlığa CMR Konvansiyonun uygulanması gerektiği, meydana gelen zararın ekspertiz raporu ve işbu raporu doğrulayan bilirkişi heyet raporuna, göre kadri maruf olduğu, davalıların taşıma sözleşmesi ve fiil taşıyıcı olarak CMR, 3,17,34 vd hükümlerine göre doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları anlaşılmıştır. Ancak davacı sigorta şirketinin CMR hükümlerine göre gerçek zarar tutarına ilişkin takipten önce ihtarı bulunmadığından ve dolayısıyla temerrüt icra takibiyle oluştuğundan işleyen faiz talebi yerinde bulunmamıştır. Binaenaleyh; bilirkişi raporlarının gerekçeli, hüküm kurmaya elverişli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilerek usulüne uygun olarak alacağın varlığına ve miktarına ilişkin ispatlanan davanın kısmen kabul; kısmen reddi ile, davalı-borçluların—- sayılı takip dosyasına konu —- asıl alacağa yönelik yapmış olduğu itirazlarının iptali ile , icra takibinin işbu asıl alacağa takip tarihinden itibaren, CMR Konvansiyonunun 27. maddesi uyarınca yıllık — oranında faiz uygulanmak ve fiili ödeme günündeki— —üzerinden hesaplanmak suretiyle devamına, fazlaya/faizi ilişkin —– talebin ise reddine, karar verilmiştir.
Davacının İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise—— kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda , asıl alacağın varlığı ve miktarının davalı tarafından tayin ve tespit edilebilir ve dolayısıyla alacak/borç likit ve muayyen olmadığından alacağın miktarı ve varlığı yargılama ve bilirkişi raporuna göre saptandığından davacının İcra İflas Kanununun 67/2.maddesi gereğince şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebi dinlenmemiştir. Öte yandan davalı —— İcra İflas Kanununun 67/2.maddesi gereğince kötü niyet tazminatı talebi de takibin asıl alacağa ilişkin haklı olması ve işlemiş faiz talebine ilişkin de kötü niyete ilişkin hiçbir delil gösterilmediğinden reddedilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. Maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, ASIL VE BİRLEŞEN dosyalar yönünden hükümde ayrı bir başlık açılarak 326/1. Maddesi gereğince davalılar tüm yargılama giderlerinden müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Ayrıca bu kapsamda her iki dava dosyası ve davalılar yönünden ortak olarak yapılıp Bakanlık tarafından ödendiği anlaşılan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi ——-bütçesinden arabulucuya ödenen arabuluculuk ücretinin de davalılardan ortaklaşa ve zincirleme alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle; 6100 Sayılı HMK’nın 26, 297/2 maddeleri gereğince ayrı ayrı aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A- MAHKEMEMİZİN—– SAYILI ASIL DAVA DOSYASI YÖNÜNDEN;
1-)Davanın KISMEN KABUL;KISMEN REDDİNE,
2-)2004 sayılı İİK’nın 67/I Maddesi gereğince davalı-borçlu —- takip dosyasına konu —- asıl alacağa yönelik yapmış olduğu itirazının İPTALİ ile , icra takibinin işbu asıl alacağa takip tarihinden itibaren, CMR Konvansiyonunun 27. maddesi uyarınca yıllık % 5 oranında faiz uygulanmak ve fiili ödeme günündeki —– üzerinden hesaplanmak suretiyle DEVAMINA, fazlaya/faizi ilişkin—–talebin Reddine,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nın 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin, koşulları oluşmadığından REDDİNE,
B- MAHKEMEMİZİN —- SAYILI BİRLEŞEN DAVA DOSYASI YÖNÜNDEN;
1-)Davanın KISMEN KABUL;KISMEN REDDİNE,
2-)2004 sayılı İİK’nın 67/I Maddesi gereğince davalı-borçlu —- sayılı takip dosyasına konu—- asıl alacağa yönelik yapmış olduğu itirazının İPTALİ ile icra takibinin işbu asıl alacağa takip tarihinden itibaren, CMR Konvansiyonunun 27. maddesi uyarınca yıllık % 5 oranında faiz uygulanmak ve fiili ödeme günündeki —- üzerinden hesaplanmak suretiyle DEVAMINA, fazlaya/faizi ilişkin — talebin Reddine,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nın 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin, koşulları oluşmadığından REDDİNE,
4-)Davalı —- 2004 sayılı İİK’nın 67/II maddesi gereğince haksız ve kötü niyetli takip tazminatı talebinin REDDİNE,
C- YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN ;
1-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.017,09 TL karar ve ilam harcına başlangıçta peşin alınan 1.004,28 TL harcın ve ilamsız icra takibinde yatırılan 18,50 TL harcın mahsubuyla bakiye 2.994,31 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
2-)Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı 1.004,28 TL peşin harcı, 6,40 TL. vekalet harcı, 203,15 TL posta masrafı ve 1.800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3,058,23 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. maddeleri uyarınca AÜT uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
4-)Davacı asıl ve birleşen davada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 8.444,88 TL nispi vekalet ücretinın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-)Davada kendisini vekille temsil ettiren —– lehine vekalet ücreti hesap ve takdirine yer olmadığına,
6-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider/delil avansının yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, asıl ve birleşen dosya davacı vekilinin ve birleşen dosya davalı vekilinin yüzlerine karşı ,asıl dava dosyası davalısı şirket temsilcisinin yokluğunda; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 sayılı HMK’nın 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince iki hafta içinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle—— Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/12/2021