Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/645 E. 2022/60 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/645 Esas
KARAR NO : 2022/60

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/11/2019
KARAR TARİHİ : 27/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin —- kurulmuş olduğunu davalı ile— sözleşmesi imzalamak istediğini, müvekkilinin davalıya ait — — gösterip göstermeyeceğini ciddi suretle araştırdığını, davalının—-yazdığını, — markanın —- kullanılabilir olduğunun bildirildiğini, bu kapsamda —- ön sözleşmesinin imzalandığını, ancak davalı tarafından dürüstlük kurallarına aykırı hareketle —- kullanılabilir yetkinin olmadığının anlaşıldığını, —- markasının kullanım yetkisinin—– kendilerinin yetkisinde olduğunu beyan ettiklerini, müvekkilinin yapmış olduğu araştırmada davalı şirketin resmi ———- yetki verilebileceğinin beyan edildiğini, sözleşme öncesi görüşmelerde bu konuda netlik kazandığını ve ön sözleşme imzalandığını, ——– ödenmesi koşulu ile anlaşmaya varıldığını, sözleşmenin bir diğer önemli unsurunun —- sözleşme imza tarihinden itibaren 5 ay sonra başlayacağının olduğunu, bu tarihten sonra müvekkilinin yaklaşık ——- masraflar yaptığını, müvekkili şirketin —–isminin kullanılabileceğine güvenerek ön sözleşmeyi akdettiğini, asli unsurun eksik olduğunu, bu kapsamda giriş bedeli olarak ikame edilen — değerindeki giriş bedelinin iadesini, —- dosyasından icra takibine konu edildiğini, davalının haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini beyanla itirazın iptalini, takibin devamını ——- aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının basiretli bir tacir olarak gerekli araştırmayı yaptığını, gerek TTK, gerekse Yargıtay içtihatlarının basiretli bir tacirin nasıl olması gerektiğini etraflıca açıklamış olup, basiretli davranmayan bir tacirin iyiniyet ve dürüstlük kurallarına dayalı olarak hak iddia etmesini mümkün kılmadığını, fesih olgusunun tartışılması gerektiğini, müvekkili tarafından sözleşmenin fesh edildiğini, ancak fesih nedeninin davacının iddia ettiği gibi sözleşmenin imzalanmaması nedeni ile olmadığını, sözleşmelerin yazılı olmasının şart olmadığını, sözlü irade beyanı ile de kurulabildiğini, davacının ön sözleşme —-başladığını, kar elde ettiğini, sözleşmenin 9 madde hükmü kapsamında —- alanın ifa etmesi gereken yükümlülüklerini ifa etmediğini, bu sebeple sözleşmenin fesh edildiğini, davacının ana sözleşmeyi kabul ettiğini, davacının haksız ve mesnetsiz iddialarının kabulü mümkün olmayıp, müvekkilinin davacıya ödemekle yükümlü olacağı hiçbir bedel bulunmadığını, davacı tarafın haksız olarak elde etmiş olduğu kazanç ve müvekkil ile akdettikleri ——- imzalanması gerekli olmayıp, davacı tarafın aktif ticari hayata başlamış olması nednei ile akdedilmiş olduğu tartışmasız olan ve fesih ihtarının kabulü ile tartışmasız ikrar edilmiş olan ana —- gereği yükümlülüklerini yerine getirmemeleri —- müvekkile borcu bulunmadığını ileri sürerek haksız ve mesnetsiz davasını reddi ile vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı yandan tahmiline karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER : Arabuluculuk Tutanağı —- — , Bilirkişi Raporu, dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava , 2004 Sayılı İİK’nın 67.maddesi gereğince İptali ve Tazminat istemine ilişkindir.
Basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete rağmen taraf vekillerinin sulh olmak istemediklerine yönelik beyanları üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş ve karar duruşmasına katılan davacı vekilinin son sözleri dinlenip zapta geçirilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Davaya esas —- sayılı dosyası getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Dosyaya —- tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesinde; “(Değişik fıkra: 17/07/2003-4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga fıkra:17/07/2003-4949 S.K./103.md.)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır.
—– bir ürün veya hizmetin imtiyaz hakkına sahip tarafın belirli bir süre şart ve sınırlamalar dâhilinde işin ——ilgi ve destek sağlamak suretiyle imtiyaz hakkına konu ticari işleri yürütmek üzere ikinci tarafa verdiği imtiyazdan doğan uzun dönemli ve sürekli bir iş ilişkileri bütününe dayanan, birbirinden bağımsız iki taraf arasında kurulan bir sözleşmedir. —–sisteminde,——– mallarının kullanımının —- bırakılması yer almaktadır. Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmemiş olan —– sözleşmesi, bir şey ya da hakka ilişkin kullanma, yararlanma hakkının devrini hedef tutar. —–sözleşmesi sona erdikten sonra, —- alan,—- kendisine sözleşme ile tanımış olduğu fikri ve sınaî unsurları kullanmaya son vermeli ve bunlara ilişkin markalar, tanıtıcı işaretler, sınaî resim ve modellerin,—– işletme adı ve işaretlerinin kullanımını bırakmalı, malzemeleri de iade etmelidir.
6098 Sayılı TBK’nın 27.maddesinde’ Kanunun emredici hükümlerine ,ahlaka, kamu düzenine ,kişilik haklarına aykırı veya konusu imkansız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür. Sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmının hükümsüz olması, diğerlerinin geçerliliğini etkilemez. Ancak, bu hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa ,sözleşmenin tamamı kesin olarak hükümsüz olur. ‘hükmü mevcuttur.
6098 Sayılı TBK’nın 77.maddesinde de ‘Haklı bir sebep olmaksızın ,bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.’ düzenlemesi bulunmaktadır.
Yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliller ve yapılan yargılama ışığında somut olaya bakıldığında;——- sözleşmesi düzenlendiği ve bu sözleşme gereğince davacının — giriş ücreti ödediği, —- olmadığının ve şirketin orada faaliyet yürütemeyeceğinin anlaşılması üzerine sözleşmenin feshi ile ödenen meblağın iadesi için icra takibi başlatılmıştır. Yapılan icra takibine itiraz üzerine bir yıllık hak düşürücü süre içinde bu davanın açıldığı görülmüştür. Mahkememizce usulü işlemlere müteakip taraflarca gösterilen deliller toplanmış, inclenmiş ve dosya sözleşmenin feshi ve alacak miktarı konusunda rapor düzenlemesi için bir bilirkişiye verilmiştir. —- dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan işbu raporda özetle ve mealen ; ‘Taraflar arasında düzenlenen—-sebebinin hukuki imkansızlık niteliğinde olduğu, ifa imkansızlığı kapsamında sözleşmenin TBK 27.maddesi gereğince kesin hükümsüz olduğu, bu kapsamda ödenen bedelin (50.000 USD) iadesinin istenebileceği’ yönünde tespit ve görüşlere yer verilmiştir. Bilirkişi raporu davacı vekiline ve vaki vekillikten çekilme nedeniyle davalı şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Bilirkişi raporuna karşı taraflarca herhangi bir itiraz öne sürülmemiştir. Bu kapsamda mahkemizce dosya kapsamına uygun ,gerekçeli, hüküm kurmaya elverişli, yeterli ve yerinde olduğu anlaşıldığından benimsenen bilirkişi raporu, tanık beyanı ve yazılı tüm deliller gözetildiğinde taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin kesin hükümsüz olmasına göre sözleşme gereğince ödenen 50.000. USD bedelin, TBK 27 ve 77. maddelerine göre sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde davalı şirket tarafından davacıya iade edilmesi gerektiği anlaşılmış, davacı şirketin davasını, TMK’nın 6 ile HMK’nın 190 maddeleri nazarında açıkça ispat ettiği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır. Binaenaleyh davacının davasının kabulü ile, davalı-borçlunun —- yapmış olduğu itirazın iptali ile icra takibinin, — alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/A maddesi uyarınca kamu bankalarının aynı——– türünden 1 yıl vadeli mevduata uyguladıkları en yüksek faiz uygulanmak ve fiili ödeme günündeki —— üzerinden hesaplanmak suretiyle devamına karar verilmiştir.
Davacı tarafın İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda alacağın gerçek miktarı belli olmasının yanında, davalı taraf da borcunun varlığı ve miktarını açık ve net olarak bizzat sözleşme kapsamında belirleyip tespit edebilir durumdadır. Dolayısıyla davalı-borçlu yönünden alacak/borç likit ve muayyendir. Bu nedenlerle davalının itirazının haksızlığına karar verilmesi ve tazminatın amacı da gözetildiğinde İcra İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi gereğince koşulları oluşmakla asıl alacağın takip tarihindeki TL karşlığının %20’si olan 58,718,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. Maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. maddesi gereğince tamamen aleyhinde hüküm verilen davalı taraf sorumlu tutulmuştur. Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi —- ödenen arabuluculuk ücretinin de yargılama gideri kapsamında davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nın 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KABULÜNE,
2-) 2004 sayılı İİK’nın 67/I maddesi gereğince davalı-borçlunun —- sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın İPTALİ ile icra takibinin, — alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/A maddesi uyarınca kamu bankalarının —- uyguladıkları en yüksek faiz uygulanmak ve fiili ödeme günündeki — döviz satış kuru üzerinden hesaplanmak suretiyle DEVAMINA,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nın 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin kabulüyle, 6098 sayılı TBK’nın 99.maddesine göre asıl alacak ——- döviz satış kuru 5,8718 TL üzerinden karşılığı 293.590,00 TL ‘nin %20’si olan 58,718,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 19.744,00 TL karar ve ilam harcının 2.506,10 TL peşin harç, 1.140,00 TL tamamlama harcı ile icra dosyasında yatırılan 1.485,77 TL harcın mahsubuyla bakiye 14.612,13 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile —- arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-)Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı 2.506,10 TL peşin harç, 1.140,00 TL tamamlama harcı, 6,40 TL vekalet harcı, 100,25 TL posta masrafı, 750,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.547,15 TL yargılama giderinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden işbu vekil için, karar tarihinde yürürlükte —— 13/1 maddesi uyarınca hesaplanan 28.682,80 TL nispi vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( yazı işleri müdürü tarafından bölge adliye ve adli yargı ilk derece mahkemeleri ile cumhuriyet başsavcılıkları idari ve yazı işleri hizmetlerinin yürütülmesine dair yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı şirket temsilcisinin yokluğunda ;6100 sayılı HMK’nın 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.