Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/590 E. 2021/670 K. 27.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/590 Esas
KARAR NO : 2021/670

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/11/2019
KARAR TARİHİ : 27/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkil şirket ile davalı taraf arasında ticari ilişki olduğunu davalı tarafın müvekkil şirkette aldığı mallara karşılık cari hesap bakiyesinde yer alan ödenmemiş faturadan dolay müvekkil şirketin davalı borçlu şirketten 2.001,28 TL alacağının olduğunu, bunun üzerine müvekkil şirketin—— sayılı dosyasında icra takibi başlattığını ancak davalı şirket borca itiraz ederek takibi durdurduğunu bu nedenle davalı borçlunun bu haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davalı müvekkil şirket ile davacı şirket arasında imzalanan sözleşme şartlarına göre müvekkil şirketin sorumluluğunu eksiksiz yerine getirdiğini davacı şirket tarafından davaya konu faturayı kabul etmediklerini bu nedenle borca itiraz ettiğini, davanın reddine karar verilmesini talep ettiğini beyan etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi ve ekleri,— Defter ve Belgeler, Bilirkişi raporları ve dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasıdır.
Mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve tarafların sulh olmaması ve arabuluculuğa da başvuırmaması nedeniyle uyuşmazlık belirlenerek işin esasının incelemesine geçilmiştir.
2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesi; “(Değişik fıkra: 17/07/2003-4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga fıkra:17/07/2003-4949 S.K./103.md.)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmüne amirdir.
Davaya konu—-incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile örtüştüğü görülmüştür.
Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, taraflar arasında mal ve hizmet alım-satımına dayalı ticari ve hukuki ilişki bulunduğu ve bu kapsamda davacı tarafından cari alacaktan kaynaklı alacağının davalı tarafından ödenmemesi üzerine davacı tarafından bu cari alacağa ilişkin olarak ilamsız icra takibi başlattığı, davalının vaki itirazı nedeniyle takibin durduğu ve yasal süresi içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların bildirdiği tüm deliller toplanmıştır. Böylelikle dosya taraflar arasındaki alacağın varlığı ve miktarına ilişkin rapor verilmesi için bilirkişiye tevdi edilmiştir. Bilirkişi tarafından verilen rapor taraflara tebliğ edilmiş ve denetimi yapılmıştır. Yapılan incelemede; davacı tarafın 2017 yılına ait yasal defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresi içerisinde usulüne uygun olarak yaptırmamış olduğu, davalı —- yasal defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresi içerisinde usulüne uygun olarak yaptırmış olduğu, davacı tarafından, davalı adına düzenlenen, takip konusu cari hesaba dayanak 2017 yılına ait faturaların, davalı ticari defterlerin de kayıtlı olduğu, 2017 yıl sonu bakiyelerinin birbirini doğrular nitelikte olduğu, davalı tarafından 2018 yılı başında tek taraflı olarak yapılan virman işlemi yapıldığı, davacı yana olan bakiye borcun, davacı yandan alınan teminat olarak kayıtlarda gösterildiği, davacı tarafından, davalı adına düzenlenen fatura içeriği ürün/hizmetlerin, taraflar arasında akdedilen sözleşme şartlarına uygun olup olmadığı, toplam iş bedelinin ne kadar olduğu, toplam iş bedelinin yüzde kaçının davacı tarafından tamamlandığı, davacı tarafından eksik bırakılan iş miktarının olması halinde, davalı tarafından, davacıya süresi içinde herhangi bir ihtarın yapılıp yapılmadığı, işin tamamlanması amacıyla davalı tarafından ikame hizmet alınıp alınmadığı hususlarının uzmanlık konumuz dışında kaldığı üzere herhangi bir değerlendirme yapılamadığı, davalı tarafından 2018 yılında yapılan tek taraflı—- işlemini kabul etmemesi halinde, davacının, davalı yandan takip tarihi itibariyle 2.001,28 -TL Alacaklı olacağının tespit edildiği, her ne kadar bilirkişi raporunda davacının 2017 yılına ait defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresi içerisinde usulüne uygun olarak yaptırmadığı tespit edilmiş ise de, davacının cari hesaba dayanak 2017 yılına ait dava ve takip konusu faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olduğunun tespit edilmesi, ayrıca —- arasında— yardımcısı olarak çalıştığını davalı şirket ile iş yaptıklarını kendisinin de söz konusu— ve ücretinin ödenmediğini” şeklinde beyanda bulunması ve yine aynı celsede dinlenene ——olarak ekip —- ile iş yaptıklarını kendisinin de söz konusu—- ve davaya konu 25/10/2017 tarihli faturayı kendisinin götürdüğünü söz konusu ücret ödenmediği için de işi bıraktığını ” şeklinde beyanda bulunması karşısında teslim tesellüm hususunu davacının ispat ettiği anlaşılmıştır. Tüm bu nedenlerle tarafların incelenen kayıtlarında davalının davacıya 2.001,28 TL tutarda borçlu bulunduğu ve davacının alacağının varlığını ispat ettiği anlaşılmıştır. Dosyaya mübrez işbu bilirkişi raporunun dosya kapsamı ile uyumlu, gerekçeli, denetime açık, hüküm —– ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilerek davacının davasının kabulü ile davalının— karşı yapmış olduğu itirazının İİK’nın 67/1. maddesi gereğince iptali ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa avans faiz uygulanmak suretiyle devamına karar verilmiştir.
Davacının İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması böylece borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Olayımızda ise her ne kadar davacı tarafça davalıdan icra inkar tazminat talebinde bulunulmuş ise de alacağın teknik inceleme ile ortaya çıkması, likid olmaması karşısında 2004 sayılı İİK’da yer alan İcra İnkar Tazminatının yasal koşulları oluşmadığından talebin reddine karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. Maddesinde sayılan yargılama giderleri, 326/1. Maddesi gereğince tamamen davalı taraf sorumlu tutulmuştur. Ayrıca bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinın 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi—– ödenen arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilerek HMK’nın 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KABULÜNE,
Davalının —- Esas sayılı takip dosyasına yaptığı İTİRAZIN İPTALİNE, icra takibinin asıl alacak 2.001,28 TL’ye takip tarihinden itibaren %19,50 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle aynen DEVAMINA,
2-) Şartları oluşmadığından davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin REDDİNE,
3-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 136,71 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubuyla mahsubuyla bakiye 92,31 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-) Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 44,40 TL peşin harcı, 6,40 vekalet harcı, 69,75 TL posta ücreti ve 650 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 814,95 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-) Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile —- arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
6-) Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettiğinden —davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-) HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzlerine karşı HMK.’nın 341/2. maddesi gereğince karar tarihi itibariyle kararın miktar yönünden İstinaf kanun yoluna başvuru sınırının altında kaldığı anlaşılmakla, KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.