Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/557 E. 2020/560 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/557 Esas
KARAR NO: 2020/560
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/10/2019
KARAR TARİHİ : 17/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; Davacı şirket ile davalı borçlu şirketin yıllardır ticari ilişki içerisinde olup bu ilişki çerçevesinde davacı şirketin muhtelif tarihlerde davalı borçluya süt ürünleri malzeme satışı yaptığını, yapılan tüm satışların faturalandırıldığını, tarafların ticari defterlerine kaydedildiğini, —- yılı cari hesap ekstresinden de anlaşılacağı üzere davalı tarafın — tarihi itibariyle davacıya olan borcun —– tarihinden sonra davalı tarafından sürekli iade faturaların kesilerek davacıya gönderildiğini, bu iade faturaların davacı tarafından kabul edilmediğini, davalının hiç bir hukuki gerekçe sunmadan keyfi olarak kestiği ve davacıya gönderdiği iade faturaların —-icra takip tarihine kadar devam ettiğini, borcun ödenmemesi üzerine , davalı hakkında ———– sayılı dosyası marifetiyle icra takibinin yapıldığını, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiğini, davalının gönderilen bu ödeme emrine karşılık ” alacaklıya müvekkilin herhangi bir borcu bulunmamaktadır” diyerek kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, davalı tarafın kestiği iade faturaların hiç bir yasal dayanağının bulunmadığını, ticari uyuşmazlıklarda dava şartı olan arabuluculuk müessesesine başvurulduğunu, arabuluculuk toplantılarında davacı tarafın yoğun çaba ve gayretlerine rağmen borçlu tarafın borcu ödemeyi kabul etmediğini, arabuluculuk görüşmesi sonunda anlaşamama tutanağının düzenlendiğini, davanın kabulü ile davalı şirketin —– sayılı icra takibinin asıl alacağı olan —- vaki itirazının iptaline, alacağın takip tarihinden itibaren ticari avans faizleri ile birlikte tahsiline, fazlaya dair hakların saklı kalmak kaydıyla takibin devamına, davalı borçlunun takip konusu asıl alacağın % 20′ sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, dava masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesin talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle : Davalı şirketin — çapında birçok büyük şirket ile çalışmakta olduğunu, tüm ticari ilişkilerinde üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmekte olduğunu, davalı şirketin davacı yan olan ——— ticari ilişkisinde de tüm sorumlulukları yerine getirmiş olup davacı yana herhangi bir borcu bulunmadığını, icra takibinin yetkisiz İcra Müdürlüğünde açılmış olduğu gibi bu davanın yetkisiz mahkemede ikame edildiğini, davanın usulden reddinin gerekmekte olduğunu, davacı tarafın icra takibini başlatmakta ve bu davayı açmakta kötü niyetli olduğu sabit olup İİK Madde 67 gereği alacak miktarının % 20’sinden aşağı olmamak üzere davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin gerekmekte olduğunu, davacı şirketin davalı şirkete teslim etmiş olduğu ürünlerin bir kısmında halk sağlığına zararlı, kansorejen madde içeren —– maddesinin tespit edildiğini, başkaca bir kısmında ise şişme, bombaj ve ambalaj ile ürün arasında hava boşluklarının tespit edildiğini, davacı şirketin davalı şirkete ayıplı ürün teslim etmiş olduğunun sabit olduğunu, davalı şirket ise karşı taraf ile imza etmiş olduğu sözleşme gereği kendisine ayıplı ürün teslim edilmesi sebebiyle sözleşmenin 8. Maddesine dayanarak cezai şart faturaları kesmiş ve yine sözleşmenin 10. Maddesine dayanarak bu faturaları davacı şirketin cari hesabından mahsup ettiğini, davalı şirketin sözleşmeden ve ticari ilişkiden doğan tüm yükümlülükleri eksiksiz şekilde yerine getirmiş olup davalı şirketin ticari defterleri incelendiğinde de görüleceği üzere hiçbir şekilde davacı şirkete borcunun bulunmadığından davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: ———–Sayılı dosyası, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasıdır.
6100 sayılı HMK.nun 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Aynı yasanın 7. maddesinde ise, davalının birden fazla olması halinde, davanın bunlardan birinin yerleşim yerinde açılabileceği hükme bağlanmıştır. Öte yandan, sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda, aynı kanunun 10. maddesi uyarınca sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de dava açılması mümkündür.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 17. maddesinde “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Yetki sözleşmesi tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yapıldığı takdirde HMK’nın 17. maddesi uyarınca geçerlidir. Yalnızca tacirler ve kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi yetkili kılabilir. Bu yeni düzenleme, —– tarihinden sonra açılacak davalar bakımından uygulanmakla birlikte, Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 19. maddesinin 2. bendi “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içermektedir.
Mahkemece re’sen yetkisizlik kararı verilebilecek haller, dava şartı olan, kesin yetki halleridir. HMK’nın 18. maddesi kesin yetkinin olduğu hallerde tarafların yetki sözleşmesi yapamayacaklarını açıkca düzenlemiştir. Bu nedenle yetki sözleşmesi kesin yetkinin olduğu hallerde yapılamaz. Yetki sözleşmesinin yapılmış olması da re’sen yetkisizlik kararı verilebilecek hallerden değildir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve yapılan yargılamaya göre somut olayda davalı tarafça usulüne uygun olarak ilk itiraz olarak yetki itirazında bulunulmuştur. Bu kapsamda dosyaya bakıldığında taraflar arasında imzalanan Çerçeve Sözleşmesinin 14. Maddesi gereğince ihtilaf halinde İstanbul Mahkemelerinin yetkili olacağının kararlaştırıldığı görülmüştür. Sözleşmedeki yetki şartı, Hukuk Muhakemeleri Kanunun 17. ve 18. maddelerinde sayılan koşulları taşıdığından sözleşmenin tarafları bakımından geçerli ve bağlayıcı bulunmaktadır.
Bütün bu hususlar karşısında Yetki sözleşmesi (şartı) ile münhasır olarak İstanbul mahkemeleri yetkili kılındığından ve davalı tarafça usulüne uygun olarak cevap dilekçesi ile ilk itiraz olarak yetki itirazında bulunulup yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğu bildirildiğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 17. maddesi uyarınca Mahkememizin —Yetkisizliğine,Yetkili Mahkemenin—–Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunun tespitine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-)6100 sayılı HMK’nın 17, 19. Maddeleri gereğince Mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-)6100 sayılı HMK’nın 19/3.Maddesi gereğince yetkili mahkemenin İSTANBUL ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ olduğunun Tespitine,
3-)6100 Sayılı HMK’nın 20.maddesi uyarınca taraflardan birinin süresi içinde Kanun yoluna başvurulmayarak kararın kesinleştiği tarihten veya Kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak talepte bulunması halinde dosyanın—– Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
4-)Yargılama giderlerinin 6100 Sayılı HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine, yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmezse talep halinde dosya üzerinden davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
5-)6100 Sayılı HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca taraflardan birininin,süresi içinde Kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; Kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde mahkememiz tarafından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine ve 6100 Sayılı HMK’nın 331/3 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile —– Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/12/2020