Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/519 E. 2023/67 K. 30.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/519 Esas
KARAR NO: 2023/67
DAVA: Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ : 25/10/2019
KARAR TARİHİ: 30/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı şirket ile 30.03.2015 tarihinde toplam 63.000,00-TL bedelli olan 2 adet su üstü radarı, 2 adet deniz telsizi, 1 adet — —- 1 adet ——, 1 adet —-, 3 adet —– satın aldığını, karşılığında aldığı mallara ilişkin davalı tarafından müvekkiline adres ve —– olmadığı gerekçesiyle kötü niyetli olarak bir fatura tanzim edilmediğini, bu malzemelerin karşılığında müvekkilinin 30.03.2015 tarihinde aynı gün 4.000,00 TL elden nakit ödeme, aynı gün 30.03.2015 tarihinde 50.000,00 TL bedeli —- şubesinden—— (davacı amcası) hesabından davalı şirket sahibi —— yeğeni şirket 2. Sahibi ——– hesabına havale yaptığını, 10.08.2015 tarihinde 10.000.00 TL bedelli keşidecisi —– (davacı dayısı) olan çeki elden teslim ettiğini, 24.05.2016 tarihide 700.00 TL bedeli elden davalı şirket çalışanı (servis elemanı)——(—– öz dayısı)’e verdiği ve yine 30.12.2016 tarihinde 12.000,00 TL bedeli davacı dayısı —— tarafından ——- hesabına havale yapıldığını ve toplam 76.700,00 TL davalı şirkete alınan mal karşılığı bedel ödendiğini, dava konusu takip sonrası hazırlanan ödeme emri müvekkillerinin denizde balık avında olduğu sırada, 25.09.2019 tarihinde eşi —— tebliğ edildiğini, takip ve ödeme emri usul ve yasanın aradığı şartları taşımamasına karşın, davacı/borçlu müvekkilinin eşi gönderilen tebligatı denizde olan müvekkiline bildiremediğini, ve süresi içinde gereken itirazın yapılamadığını, takibin kesinleşmesine müteakip müvekkille ait olan —— plakalı ticari minübüse haciz kaydı konulduğunu, müvekkilinin alacaklı gözüken davalıya böyle bir borcu olmadığını, davalı şirket ile
yapılan ticaret neticesinde müvekkilinin TL üzerinden alış veriş yapıldığını, takibe konu edilen ve ekte bildirilen imzasız, Cari hesap Hareket ekstresini kabul etmediği bir ekstre olduğu ve gerçeği yansıtmadığını, ödeme emrinde bildirilen —– faturaları müvekkilime gönderilmediğinden bahisle haksız olarak müvekkili aleyhine başlatılan icra takibinin iptaline, müvekkilinin davalıya hiçbir şekilde borcunun bulunmadığının tespitine,—–Sayılı takibi hakkında teminatsız olarak İhtiyati Tedbir Kararı verilmesine, davalının kötü niyetli olmasından dolayı %20 tazminata mahkum edilmesine, yargı giderleri ile vekalet ücretininde davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından icra takibine konu olan alacak, taraflar arasındaki 30/10/2015 tarihli başka bir ticari ilişkiden kaynaklı bir alacak olduğu, davacı taraf üç tane teknesi için müvekkilimden 30/10/2015 tarihinde, bir adet—— marka telsiz, bir adet —— Takip cihazı, —– anten, bir adet——- cihaz satın aldığı, bu satılan ürünler dolar üzerinde bedellendirildiği ve bunlara ilişkin bakım-onarım ve servis fişleri de düzenlendiği, satılan bu cihazlardan —— tarihinde montajı yapılmış olup diğer satılan ürün ve cihazların da davacının talimatı ve bilgisi dahilinde tekneye bırakıldığı, yapılan bu satıştan 1 yıl 2 ay sonra davacı tarafın talebi ile bu cihazlar bir üst model cihaz ile değiştirildiği, davacının fiyat farkını kabul etmediği, davacı ile bu yeni oluşan alacak-borç durumunda mutabakat sağlandığı ve sözleşme bu şekliyle devam ettiği, davacı tarafın ödeme konusunda mutabakata bağlı kalmadığı, davacı ile uzun süreli bir ticari geçmişi olan müvekkilin bu sattığı ürünlere ait bedelin ödenmesini davacıya söylemesine karşın davacının, ödeme yükümlülüğünü sürekli ertelediği, yukarıda belirtilen maddi ve hukuki gerekçeler ışığında; açılan davanın bütün talepler yönünden reddine, Yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, %10 kötü niyet tazminatının karşı tarafa yükletilmesine, %20 icra-inkar tazminatının karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir

DELİLLER:—– esas sayılı icra dosyası,— tarihli yazı cevabı ve dosya kapsamındaki sair belgeler v.s
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava Menfi Tespit (Alım Satım) davasıdır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesinde; Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevi düzenlenmiş olup, bu hükme göre “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” Ancak aynı maddenin ikinci fıkrasında istisna öngörülerek “Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” ifadesine yer verilmiştir.
Türk Ticaret Kanununun 4. Maddesinde; nispi ve mutlak ticari davalar düzenlenmiş olup her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava olup, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın maddenin ilk fıkrasında a, b, c, d, e ve f bentlerinde sayılan hususlardan doğan hukuk davaları ise mutlak ticari dava niteliğindedir. TTK m. 5 uyarınca aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi, tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
Aynı kanunun 12.maddesine “bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ——– tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır.” Anılan Yasanın 11.maddesinde “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, ——– çıkarılacak kararnamede gösterilir.”; 15.maddesinde de “İster gezici olsun ister bir dükkanda veya sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanan ve geliri 11.maddenin 2.fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” düzenlemeleri bulunmaktadır. Bir kimsenin Vergi Usul Kanunu’na göre esnaf sayılması, TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez.—— kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanun’unun 3’üncü maddesinde; Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun——– belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nun 1463.maddesinde de, önce 17.maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17.maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
Gerçekten, 19.02.1986 tarih 19024 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile T.T.K.’nun 1463.maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre;Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesinin 1.fıkrasının ——– nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların —–birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.——-Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; mahkememizce davalıların uyuşmazlık konusu olayın gerçekleştiği iddia edilen ——kayıtlarının ilgili —– istendiği, davacı—- ait vergi kayıtlarının incelenmesinde basit usul ile vergilendirildiği, kazancının gelir vergisinden muaf olduğu, işletme ve bilanço esasına göre defter tutmadığının belirtildiği bu haliyle davacının 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesi kapsamında esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlayıcı faaliyette bulunmadığı anlaşılmakla davacı taraf tacir olmadığından huzurdaki davanın nisbi ticari dava olarak kabul edilemeyeceği, aynı zamanda mutlak ticari davalardan da olmadığı anlaşılmakla davanın Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekmekte olup görev yönünden davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca mahkememizin görevli olmaması nedeniyle; 6100 sayılı HMK’nın 115/1-2 maddesi uyarınca DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-)6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 1, 2. maddeleri uyarınca görevli mahkemenin —— ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-)6100 Sayılı HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca taraflardan birininin, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak talepte bulunması halinde dava dosyasının GÖREVLİ—– ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
4-)Yargılama giderlerinin 6100 Sayılı HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmezse talep halinde mahkememizce bu durumun tespiti ile dosya üzerinden davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
5-)6100 Sayılı HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca taraflardan birinin, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde mahkememiz tarafından resen davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek 6100 Sayılı HMK’nın 331/3 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 sayılı HMK’nın 341/1,342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince iki hafta içinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle — Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/01/2023