Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/517 E. 2020/408 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/517 Esas
KARAR NO: 2020/408
DAVA: Tazminat
DAVA TARİHİ : 24/09/2018
KARAR TARİHİ: 15/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasında yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı ile davalı şirket arasında ——– tarihli ——– imzalandığını, bu sözleşmeye göre davalı şirket ———– parselde inşa edilen, ———-isimli binanın ——–numaralı —- adet bağımsız bölümlerini tamamlayıp teslim etmeyi gerektiğini, davacı tarafta belirli meblağda ödemeye yapmayı taahhüt ettiğini, davacı tarafın sözleşmeden doğan yükümlülüklerinin tümünü eksiksiz şekilde yerine getirdiğini, ödemelerini zamanında, eksiksiz ifa ettiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin —— tarihinde imza edildiğini, sözleşmede konut tesliminin —— çalışmasından itibaren 30 ay içerisinde yapılacağını, bu sürenin bir kereye mahsus olmak üzere uzatılabileceğinin kararlaştırıldığını, davacı tarafa aylar sonra —- ‘ de konut tesliminin yapıldığını, davalı firma tarafından davacı tarafa ———- tarihinde teslime davet yazısının gönderildiğini, bahsi geçen taşınmazların teslime hazır halde olduklarının bildirildiğini, davalı şirketin taahhüt ettiği teslim tarihinin üzerinden 3 yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına karşılık şu aşamada hala konutların tesliminden kaçınılmasının kabulü hukuken mümkün ve muteber olmayıp; bu husus taraflar arasındaki sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğini, davalı şirketin taraflar arasında akdedilen sözleşmeye aykırı davrandığını, sözleşmesel yükümlülüklerini ihlal ettiğini,———————— ilamında da belirtildiği üzere , dairelerin sözleşmede kararlaştırılan sürede teslim edilmemesi halinde , konut teslimi ile birlikte cezai şartın kira kaybı tazminatının da istenebileceği, konut tesliminin belirli süreye bağlandığı durumlarda bu sürenin dolması ile ifa yerine getirilmediğinden temerrütün oluştuğu——- uygulamasının olduğu, dava konusu –adet dairenin geç teslimi sonucu kira kaybından doğan zararın bilirkişi marifetiyle tespit edilerek davacı lehine tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davaya konu edilen bağımsız bölümler, sözleşme ile belirlenen süre içerisinde, sözleşme ekinde yer alan teknik şartname ve mimari projeye uygun olarak inşa edildiğini, süresi içerisinde teslime davet edilen davacı tüm ihtar ve uyarılara rağmen taşınmazını teslim almadığını, davalı şirket ile davacı taraf arasında ——– inşa edilen — isimli projenin ———– numaralı bağımsız bölümlerinin satışı için ——tarihinde sözleşme aktedildiğini, bu sözleşmeye göre davalı şirket, -aylık temel atma ve ankraj çalışmasından itibaren ———- ay içerisinde konutun inşasını ve davacıya teslimini üstlendiğini, ayrıca, yine taraflar arasındaki sözleşmeye göre, davalı şirket bir kereye mahsus olmak üzere ve ayrıca cezai şart ve kira kaybı tazminatı ödemeksizin ve ——– geçmeksizin teslim süresini —- uzatabileceği sözleşme ile kararlaştırıldığını, davalı şirket davaya konu edilen bağımsız bölümleri , sözleşme ile taahhüt edilen süreden çok önce yerine inşa ettiğini, davacıya ————-tarihlerinde ayrı ayrı iadeli taahhütlü mektup ile bildirdiğini, taşınmazını tüm ihtar ve bildirimlere rağmen teslim almayan davacıya taşınmazlarını teslim alması ve ayrıca tapu devrini de gerçekleştirmesi için ———- yevmiye numaralı ihtarname ile davacının ayrıca ihtar edildiğini, işlemler için davet edildiğini, davacı tarafın bu ihtarnameye de cevap vermediğini ve taşınmazını ancak —– tarihinde teslim aldığını, taşınmazın geç teslim alınmasında davalı şirketin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, sözleşmeye konu edilen bağımsız bölümlerin sözleşme ile belirlenen süreden çok önce teslime hazır hale getirilmiş olduğunu,ihtara rağmen konutunu teslim almayan davacının mütemerrit hale geldiğini, davacının taşınmazın geç teslim edildiğine dair iddiasının usulsüz ve aykırı olduğunu, davacı tarafça talep edilen tazminat talebi hukuka aykırı olmakla birlikte oldukça fahiş olduğunu, davacının hangi bağımsız bölüm için ne kadar kira kaybı tazminatını talep ettiği hususunun yeterince açık olmadığını, davacının mail yazışmalarına yönelik deliline itiraz ettiklerini , bu nedenlerden dolayı haksız davanın reddini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: —Tüketici Mahkemesinin ———– sayılı dosyası, dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
—-Tüketici Mahkemesinin ———- sayılı dosyasında; “Uyuşmazlıkta taşınmazın kiraya verilememesi nedeniyle uğranılan ekonomik kayıp söz konusu olduğuna göre, davacı bu hukuki işlem içerisinde tüketici konumunda olmadığından, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici işlemi olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Nitekim —– Adliye Mahkemesi———– sayılı ilamı da bu yöndedir. Bu durumda eldeki davada uyuşmazlık 6502 sayılı kanun kapsamında kalmadığından davanın Asliye Ticaret mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
1- Davanın Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ SEBEBİYLE HMK 114/1-c, 115/2 Maddesi uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE , görevli mahkemenin ———– Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunun tespitine,
2-Dosyanın; mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleştiği tarihten itibaren 2 haftalık süre içinde talep edilmesi halinde görevli ———- ASLİYE TİCARET MAHKEMELESİNE GÖNDERİLMESİNE,” şeklinde karar verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde,bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara, Ticaret Mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine göre tarafların sıfatına veya bir ticari işletme olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari dava olarak sayılan davalar mutlak ticari dava; tarafların tacir sıfatını haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalar ise nispi ticari davadır.
6102 sayılı TTK madde 5/3 maddesi gereğince Asliye Hukuk-Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişkinin işbölümü değil artık görev ilişkisi olduğu hususu da tartışmasızdır.
Dava, davacı ile davalı arasında yapılan harici satış sözleşmesi gereği, dava konusu üç adet dairenin geç teslimi sonucu kira kaybından doğan zarar ———–kira kaybı tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesi talebinden ibarettir.
Yukarıda belirtilen kanun maddeleri ve tüm dosya kapsamı incelendiğinde, davacının tacir olmadığı, bahse konu taşınmazın ise ticari bir işyeri veya işletme olmadığı, davacının söz konusu taşınmazı kiraya verecek olmasının kendisinin tacir olarak nitelendirilmesini gerektirmeyeceği, dava türü bakımından TTK’da sayılan mutlak ticari davanın şartlarının oluşmadığı, nispi ticari davanın şartlarının irdelenmesinde, her iki tarafın tacir olmadığı ve uyuşmazlığın, tarafların ticari işletmeleriyle ilgili bir husus olmayıp; davacının dava dilekçesindeki anlatımına ve özellikle sonuç ve istem kısmındaki talebine göre bahse konu taşınmazı alıp kiraya vererek gelir elde etmek olduğu, bu hali ile davanın nispi ticari dava da olmadığı, tarafları tacir olan davada ticari ilişkiye dayalı bir uyuşmazlıklarda bunun asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerekeceği, olayımızda ise davacının talebinin ticari ilişkiye dayanmadığı anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin ————— Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği usulden REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Görevli ve yetkili mahkemenin ———Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
4-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 20. Maddesi gereğince kararın kesinleşmesine müteakiben iki hafta içinde talep halinde dava dosyasının yetkili ve görevli mahkeme olan ——– Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına (kararın tebliği ile ihtarat yapılmış sayılmasına), bu usuli kararın verilmesi ve bu kararla birlikte harç hususunun re’sen karara bağlanması hususlarının re’sen gözetilmesine; re’sen gözetilmesi gereken hususlar dışında kalan yönlerden ise gerekirse talebe bağlı olarak değerlendirme yapılmasına,
5-Süresinde başvuruda bulunulması halinde yargılama harç ve giderlerinin 6100 Sayılı HMK 331/2. maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemede verilecek nihai kararla birlikte değerlendirilmesine,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde ———- Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 15/10/2020