Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/511 E. 2023/510 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/511 Esas
KARAR NO: 2023/510
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 24/10/2019
KARAR TARİHİ: 13/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;21/10/2014 tarihinde —— yakınlarında meydana gelen trafik kazasında karşı taraf sigorta şirketine —— poliçe nolu ZMSS ile sigortalı —— plakalı araç sürücüsü 8/8 kusuru ile, müvekkilİ sevk ve idaresindeki —— plakalı motosiktete çarparak müvekkilinin ağır yaralanmasına sebebiyet verdiğini, olayla ilgili cezai soruşturma —— sayılı dosyası üzerinden yürütüldüğünü, davaya konu kaza sonrasında çarpışmanın etkisiyle müvekkilinin bacağında kırıklar oluştuğunu, birkaç kez ameliyat olmak durumunda kaldığını, bu ameliyatlar sonucunda bacağına halen taşımakta olduğu 6 vida ve bir uzun demir takıldığını, müvekkilinin davaya konu kaza sebebiyle uzun bir tedavi süreci geçirmiş, bu süreçte çalışamamış ve bakıma muhtaç kaldığını, nitekim halen tam bir iyileşme söz konusu olmayıp, maluliyeti sebebiyle çalışamadığını, bu bakımdan geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik ile bakıcı gideri zararları mevcut olduğunu, davaya konu kaza sebebiyle davacı müvekkilinin —— Hastanesi tarafından tanzim olunan 25/05/2018 tarihli Sağlık Kurulu raporuna göre 922 oranında maluliyeti doğmuştur. Ancak bize göre maluliyet oranı bu orandan daha fazladır ve sürekli maluliyet oranının tespiti gerektiğini, iş bu davanın ikamesinden önce davalısigorta şirketine başvurulmuş olup, ——- nolu hasar dosyasından müvekkile 83.678,00-TL ödeme yapıldığını, ancak yapılan bu ödeme müvekkilinin gerçek zararını karşılamaktan çok uzak olduğunu, bu sebeple bakiye zararın tazmini amacıyla taraflarınca hukuk uyuşmazlıklarında ticari dava şartı olarak arabulucuya başvurulduğunu, arabuluculuk süreci anlaşmama ile sonuçlanmış ve eldeki davanın ikame edilmesi zarureti doğduğunu, arz ve izah olunan sebeplerle; trafik kazasından kaynaklana bedensel zarar sebebiyle fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla, 6100 sayılı yasanın 107. Maddesine göre belirlenecek maddi tazminat miktarına ileride arttırmak kayıt ve koşulu ile şimdilik sürekli iş görmezlik-iş gücü kaybı tazminatı olarak 100-TL, geçici iş göremezlik tazminatı olarak 100-TL, bakıcı gideri olarak 100-TL olmak üzere 300-TL maddi tazminatın, davalı sigortaya başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP /TALEP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ——– plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde ——- nolu , 28.02.2014-28.02.2015 vadeli Zorunlu Mali Mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin poliçe sebebiyle sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, yaralanma ve ölümlerde poliçe de kişi başına azami teminatın 268.000-TL olduğunu, dava konusu kazanın meydana gelmesinin ardından davacı tarafın maluliyet zararının tazmini için müvekkili şirkete başvurusu üzerine yapılan değerlendirme sonrasında davacının uğramış olduğu bedeni zararın tespit edildiğini ve 83.678,00-TL tutarındaki tazminat miktarının 29.05.2017 tarihinde davacıya ödenmek suretiyle davacının maluliyete ilişkin zararı tazmin edildiğini ve müvekkili şirketin poliçeden kaynaklanan sorumluluğunu yerine getirdiğini, müvekkili şirketin nezdindeki poliçe sebebiyle davacıya karşı sorumluluğunun doğabilmesi sigortalı aracın kazanın oluşumunda kusurlu olmasına bağlı olduğunu ve sorumlu olacağı miktarın sürücünün kusur oranına göre belirlenmesi gerektiğini, bu nedenle; sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunup bulunmadığı, var ise kusur oranının —— belirlenmesini talep ettiklerini, davacı taraf , kaza sebebiyle yaralamalı trafik kazasında yaralanarak vücut fonksiyonunu %22 oranında kaybettiğini iddia etmekte olup davacının maluliyet iddiasının ispatı gerektiğini, davacının dava dilekçesinde iddia edildiği gibi malul kalıp kalmadığının, eğer malul kaldı ise maluliyet tazminat miktarının tespiti gerektiğini, davacının sürekli malul kalıp kalmadığının —— tarafından tespit edildikten sonra eğer sürekli maluliyet durumu var ise maluliyet zararının aktüerya bilim dalı ile uğraşan aktüerler tarafından yapılması gerektiğini, davacı tarafın iddia edildiği gibi sürekli iş göremezliği söz konusu ise bu durumda —— kendisine herhangi bir aylığın bağlanıp bağlanmadığı ve —— herhangi bir ödeme alıp almadığı belirlenerek maluliyet zararının kurumca giderilip giderilmediğinin ve ne ölçüde giderildiğinin saptanması gerektiğini, ödenen sosyal sigorta gelirleri ile zarar tamamen karşılanmış ise söz konusu dönem için tazminat ödenmesi gerekmeyeceğini, bu devrede yapılan sigorta yardımları daha fazla ise, kalan miktar, çifte ödemeyi önlemek için ikinci dönemin tazminat hesabından düşülmesi gerektiğini, belirtilen sebeplerle davanın esastan reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

DELİLLER: Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı, Davacının Nüfus Kaydı. Trafik Tescil Kayıtları, Trafik Kazası Tespit Tutanağı, ZMMS Poliçesi, Hasar Dosyası,TEB ödeme dekontu, —— D.iş Sayılı Dosyası, —— Hastanesi Kayıtları, Engelli Sağlık Kurulu Raporu, —— Esas Sayılı Dosyası, —— Kusur Raporu, —— Maluliyet Raporu, —– Kayıtları, ——- Başkanlığı Raporu, Bilirkişi Hesap Raporu, Dosyadaki Sair Bilgi Ve Belgeler.

İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİNE GÖRE VAKIA VE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLARI :Dava, Trafik Kazası nedeniyle 6098 Sayılı TBK’nin 54. maddesi gereğince açılan Maddi Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) istemine ilişkindir.6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesindeki yollamasıyla dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak öncelikle resen gözetilmesi gereken başta arabuluculuk dava şartı olmak üzere HMK’nin 114 ve 115.maddeleri gereğince dava şartları ve hak düşürücü süre incelenmek suretiyle ön inceleme duruşması icra edilmiş ve uyuşmazlık belirlenmiştir. Akabinde esasları, süreci ve hukuki sonuçları açıklanarak taraflar sulh olmaya davet ve teşvik edilmelerine karşın duruşmaya katılan davacı vekilinin beyanına göre tarafların sulh yoluna gitmek istemediklerinin anlaşılması üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş, deliller toplanıp incelenerek tahkikat tamamlanmış ve karar duruşmasına katılan davacı vekilinin son sözleri dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır. Somut olaya geçmeden önce dava konusu olayın hukuki temeli ve uyuşmazlığın çözümüne etki eden yasal düzenlemelere kısaca değinmekte yarar vardır.Türk Borçlar Kanunun 49.maddesinde, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”, yine aynı kanunun 50.maddesinde, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır” denilmektedir. Bilindiği üzere Haksız fiil ise öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmaktadır. Haksız fiilin unsurları ise eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak gösterilmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğmalı, zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ile zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir. Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6 ve 6100 Sayılı HMK’nin 190. maddelerinie göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı, haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır. 6098 Sayılı TBK’nin 50.maddesine göre de zarar gören , zararını ve zarar verenini kusurunu ispat yükü altındadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur” aynı Yasa’nın 85/1. Maddesinde“bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiştir. 86/1. Maddesi “işletenin, mücbir sebepten veya zarar görenin ya da üçüncü kişinin ağır kusurundan, zararlı sonucun ileri geldiğini ispat etmesi şartıyla sorumluluktan kurtulacağı” hükümlerini içerdiği, aynı yasanın 88. maddesinde ise “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.” düzenlemesi ile motorlu araçların işletilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, ayrıca birden fazla kişinin zararı tazminat ile yükümlü olması durumunda zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtilmiştir. Bu haliyle Karayolları Trafik Kanunu, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasını benimsemiştir. Yine TBK’nin 61. maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” demekle birden çok kişi aynı zarardan aynı sebeple ya da çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır. Buna göre, araç işletenin sorumluluğunun dayanağı 2918 sayılı KTK’nin 85. maddesi ve sürücünün sorumluluğu ise TBK’nin 49. maddesidir ve aralarındaki ilişki, aynı zarardan çeşitli nedenlerden dolayı sorumlu olma halidir. Zarar gören, zarar miktarının tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların tamamından, dilerse yalnız birinden isteyebilecektir. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ise, motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir sorumluluk sigortası türüdür. Bu sebepledir ki, sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunması halinde sözkonusu olup poliçe limitiyle sınırlıdır. Zira, kanunun emredici hükmü gereği yaptırılan zorunlu trafik sigortalarında sigortacı, işletene düşen hukuki sorumluluğu teminat altına aldığına göre, ancak işletenin sorumlu olduğu oranda zarardan sorumlu olacaktır. İşletene hukuken yükletilemeyen zarardan, onun sorumluluğunu teminat altına alan sigortacının sorumlu tutulması da mümkün değildir. Zira sigorta şirketinin sorumluluğu 2918 Sayılı KTK’nin 86/1 maddesi gereğince işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusuru oranında poliçe limitiyle sınırlıdır.Yine aynı yasanın 88/1 maddesi gereği de bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Kaza tarihinde yürürlükte olan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir. Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında,bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi,kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim,durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir. Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır.2918 Sayılı KTK’nin 90. maddesinin yaptığı atıf gereğince uygulanması gereken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun Bedensel zarar başlıklı 54. Maddesinde ise “Bedensel zararlar özellikle şunlardır:1. Tedavi giderleri. 2. Kazanç kaybı. 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. ” Buna göre bedensel zarara uğrayan kimse tamamen veya kısmen çalışamamasından ve ilerde ekonomik yönden uğrayacağı yoksunluktan kaynaklanan zarar ve ziyanı ile bütün masraflarını zarar verenlerden isteyebilir. Bunlar doktrin ve Yargıtay uygulamaları ile geçici işgöremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, sürekli işgöremezlik, kalıcı sakatlık ya da maluliyet nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kaybı, tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan her türlü masraflar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak kabul edilmektedir.Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar ışığında somut olaya gelince; 21.10.2014 tarihinde —– ili, ——– ilçesinde davacının sevk ve idaresindeki ——- Plakalı motosiklet ile dava dışı sigortalı ——– adına kayıtlı yine dava dışı —— sevk ve idaresindeki ——- plaka sayılı otomobilin karıştığı maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazası meydana gelmiştir. Meydana gelen trafik kazası nedeniyle ——– Büro Amirliği tarafından kaza tespit tutanağı düzenlenmiş ve kazada kusurun tamamen davalı sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsünde olduğu belirlenmiştir. Trafik kazasına karışan araç dosyada bulunan tescil kayıtlarına göre kaza tarihinde dava dışı ——– adına kayıtlı olup 28/02/2014-28/02/2015 başlangıç ve bitiş tarihli zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile davalı sigorta şirketine sigortalı olduğu ve kişi başına sakatlanma ve ölüm halinde 268.000,00 TL teminat verildiği tespit edilmiştir. Mahkememizce dava konusu talebin sonuçlandırılması için esaslı üç unsur üzerinde durulmuştur. Bunlar kusur, malüliyet ve hesap üçlüsüdür. Buna göre mahkememizce taraf vekillerince gösterilen tüm deliller ve resen getirtilmesi gereken bilgi ve belgeler dosyaya kazandırılmıştır. Akabinde öncelikle kazara kusuru ilişkin uyuşmazlık bulunduğundan kusur durum ve oranının tespiti için dosya ——- Dairesine gönderilmiş ve rapor alınmıştır. Daire tarafından düzenlenen 30.12.2020 tarihli raporda özetle, Sürücü —— % 100 oranında kusurlu olduğu, sürücü ——- kusursuz olduğu bildirilmiştir. —– raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve vaki beyan ve itirazlar değerlendirilmiş ancak birbirini doğrulayan gerek kaza tespit tutanağı gerekse gerekçeli ve yeterli görülen ——– raporu gözetilerek kusur konusunun aydınlandığı ve kusurun tamamen davalıya sigortalı araç sürücüsünde olduğu kabul ve takdir edilmiştir. Bu sırada davacının geçici ve kalıcı maluliyet durumunun ve tedavi gideri kapsamında bakıcı ihtiyacının bulunup bulunmadığının tespiti bakımından kazadan itibaren tüm tedavi ve tetkiklere ilişkin sağlık kuruluşlarından bilgi ve belgeler celbedilmiş ve davacının adresine göre ——- Başkanlığından kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik esas alınarak rapor düzenlenmesi istenmiştir. Anılan kurum tarafından düzenlenen 05.11.2021 tarihli raporda davacının % 6 oranında meslekte kazanma gücü kaybı bulunduğu, ve iyileşme süresinin olaydan itibaren dokuz aya kadar uzayabileceği , başka birinin sürekli bakımına muhtaç olmadığı yönünde tespitlere yer verilmiştir. Bu rapor da taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve yapılan itirazlar gözetilerek aynı konuda ——- Kurulundan rapor alınmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur. ——– tarafından ön rapor verilerek ön rapor verilerek bir kısım tıbbı bilgi ve belgeler istenmiş ve akabinde randevu verilerek davacı muayeneye çağrılmıştır. Ne var ki bu süreçte davacı vekilinin beyanına göre aynı kazaya ilişkin açılan ——— Esas sayılı dosyasından mahkememizce istenilen hususlarda ——– tarafından rapor düzenleneceği beyan edilmekle işbu raporun dosyaya kazandırılması amaçlanmış ve bir yandan ——— tarafından istenen eksiklikler tamamlanmaya çalışılmıştır. Bu süreç sonunda dosya ——– gönderilmeden ——– tarafından ——— Esas sayılı dosyasına verilen rapor işbu dosyaya ibraz edilmiştir. Davacı vekili tarafından ibraz edilen ve dosyamız davacısına ve davaya konu kazaya ilişkin olduğu apaçık ortada olan ve mahkememizce araştırılan hususlara dair düzenlendiği anlaşılan 30.01.2023 tarihli rapora göre özetle; davacının geçirdiği trafik kazasına ilişkin olarak iş göremezlik süresinin 14 aya kadar uzayabileceği , geçici iş göremezlik süresi içinde 2 ay süreyle başkasının yardımına ihtiyaç duyacağı, % 16.2 meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, başka birinin sürekli bakımına muhtaç olmadığı yönünde rapor verilmiştir. Bu rapor da kuşkusuz taraf vekillerinin denetimine sunulmuş olup rapora karşı bir itiraz kayda geçmemiştir. Bu sırada davacı vekilinin beyanı ve talebine göre dosya gün beklenmeksizin tazminat hesabı konusunda ——– Kurulu listesinden resen seçilen nitelikli hesaplamalar uzmanı bir bilirkişiye verilmiş ve kusur ve maluliyet durumlarına göre tazminat hesabı yapılarak rapor düzenlenmesi istenmiştir. Bilirkişi Aktüerya uzmanı——– tarafından hazırlanan 18.05.2023 tarihli raporda özetle ;Yapılan ödemenin yerindeliğinin tespiti açısından ödeme tarihi esas alınarak yapılan hesaplamada; poliçe başlangıç tarihinin 28.02.2014 yani 01.06.2015 tarihinde yürürlüğü giren ZMMS Genel Şartlarının yürürlük tarihinden ÖNCE ve ödemenin de 29.05.2017 ‘de yani ———– 01.06.2015 Yürürlük Tarihli ZMMS Genel Şartlarını iptal kararından önce gerçekleştiği dikkate alınarak, ödemenin yapıldığı tarihte geçerli olan Yargıtay kararları göz önünde tutulduğunda ——- Yaşam Tablosu kullanılarak ——- Rant Yöntemine göre hesaplama yapılmasının uygun olduğu, Günümüz rapor/hesap tarihi esas alınarak yapılan hesaplamada; Karayolları Trafik Kanunu ‘nun bazı Maddelerinde değişiklik yapan, 09.06.2021 Tarihinde ——- Kabul edilerek 19.06.2021 tarihinde ——— yayınlanan kanunun yürütmesi ile ilgili “Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu” tarafından 04.12.2021 tarihinde ——- yayınlanarak yürürlüğe giren “KARAYOLLARI MOTORLU ARAÇLAR ZORUNLU MALİ SORUMLULUK SİGORTASI GENEL ŞARTLARINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR GENEL ŞARTLAR” ın 14.02.2023 ‘de ——– yayınlanan ——–. Sayılı kararı ile iptal edildiği de dikkate alınarak, Rapor/Hesap tarihi esas alınarak yapılan hesaplamada en güncel yüksek yargı kararlarından olan ——— Sayılı ve benzer kararları da dikkate alınarak yaşam tablosu olarak ——– Yaşam Tablosu kullanılarak ——– Rant Yöntemine göre hesaplama yapıldığı, Dava dışı ——-tarafından davacıya yapılan Geçici + Sürekli İş Göremezlik ödemesinin bulunmadığı varsayılarak davacının hesaplanan zararlarından bu yönde herhangi bir indirimin söz konusu olmadığı, Dava Dışı ——- tarafından davacıya bağlanan gelirin Peşin Sermaye Değerinin bildirilmesinden sonra yeniden hesaplama yapılabileceği, Davalı ——- şirketi. tarafından 29.05.2017 tarihinde 83.678,17 TL ödeme yapıldığı, davacı tarafın dava dilekçesi ve diğer beyanları, davacı tarafın hasar Dosyası, dava dilekçesine cevap ve diğer beyanları incelenmiş olup yapılan ödemenin hangi zarar kalemine istinaden yapıldığına dair herhangi bir bilgiye rastlanamadığı, yapılan ödemenin davacının hesaplanan Sürekli İş Göremezlik Zararı ile karşılaştırıldı; Davacı —– hesaplanan Geçici İş Göremezlik zararının 13.653,90 TL, Geçici Bakıcı Gideri zararının 2.268,00 TL olduğu, davalı —— şirketi. tarafından yapılan Geçici Bakıcı Gideri ve Geçici İş Göremezlik ödemesi olmadığı, Yargıtay kararlarına istinaden kaza tarihi itibariyle Geçici Bakıcı Gideri ve Geçici İş Göremezlik zararlarının karşılanacağı Kişi Başı Tedavi ve Sağlık Giderleri Teminatı Limitinin 268.000,00 TL olduğu, teminat limiti aşan zararının olmadığı, Ödeme Tarihi Esas alınarak Yapılan Hesaplamada, yapılan ödemenin yerindeliğinin takdiri Sayın Mahkeme ‘ye ait olmak üzere, davacı ——- hesaplanan PSD Düşülmemiş Sürekli İş Göremezlik zararının 101.275,31 TL olduğu, davalı —– şirketi tarafından yapılan 83.678,17 TL ödeme ile davacının Sürekli İş Göremezlik Zararının 9682,62 oranında karşılandığı, Rapor/HesapTarihi Esas alınarak Yapılan Hesaplamada: Pasif Dönemde eski adıyla ——- karşılık gelen Vergi İstisnası Hariç Asgari Ücret esas alınarak Sürekli İş Göremezlik Oranına göre hesaplanan PSD Düşülmemiş Sürekli İş Göremezlik zararının 607.230,18 TL olduğu, yapılan ödemenin ödeme tarihi ile rapor/hesap tarihi arasında geçen süre zarfında 969 yasal faiz oranında güncellenerek tenzili sonrası bakiye Sürekli İş Göremezlik zararının 478.592,76 TL olduğu, kaza tarihi itibariyle cari Sürekli İş Göremezlik zararının karşılanacağı Kişi Başı Ölüm ve Sakatlanma Tazminatı Bakiye Limitinin 184.321,83 TL olduğu, teminat limitini aşan zararının 294.270,93 TL olduğu, 2022 Yılı sonrası eski adıyla ——– karşılık gelen Vergi İstisnası Dâhil Asgari Ücret esas alınarak Sürekli İş Göremezlik Oranına göre hesaplanan PSD Düşülmemiş Sürekli İş Göremezlik zararının 645.142,68 TL olduğu, yapılan ödemenin ödeme tarihi ile rapor/hesap tarihi arasında geçen süre zarfında %69 yasal faiz oranında güncellenerek tenzili sonrası bakiye Sürekli İş Göremezlik zararının 516.505,26 TL olduğu, kaza tarihi itibariyle cari Sürekli İş Göremezlik zararının karşılanacağı Kişi Başı Ölüm ve Sakatlanma Tazminatı Bakiye Limitinin 184.321,83 TL olduğu, teminat limitini aşan zararının 332.183,43 TL olduğu, mütalaa olunmuştur. Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ olunmuştur. Davacı vekili tarafından bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçesi verilerek aynı zamanda dava belirsiz alacak davası olarak açıldığından talep artırılmış ve harç tamamlanmıştır. Davalı vekili tarafından yapılan ödemenin zararın karşıladığına ve hesaplamanın yanlış olduğuna yönelik bir kısım itirazlar öne sürülmüştür. Mahkememizce dosya kapsamı ve taraf vekillerinin beyan ve itirazları gözetilerek yapılan değerlendirmede öncelikle kusur durum ve oranının tartışmasız bir şekilde belirlendiği ve kusurun davalı sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsünde olduğu tespit edildiğinden varsa doğan zarardan poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere davalının sorumlu tutulması mümkündür. Yine ——- raporuna göre davacının maluliyet oranı ve bakıcı ihtiyacına konu süre de Yargıtay uygulamasına göre kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine göre belirlenmiş olup hükme esas alınması yerinde gerekmiştir. Bilirkişi hesap raporuna gelince, raporda , davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin gözetildiği ve tenzil edildiği, davacının zararının tablo halinde gösterilip hesaplandığı görülmüştür. Öte yandan olayın iş kazası niteliğinde olmadığı anlaşıldığından rücuya tabi bir ödeme bulunmayacağı değerlendirilmiştir. Hülasa; yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler kapsamında haksız fiil niteliğindeki trafik kazası ile malüliyet arasında illiyet bağı bulunduğu, ortaya çıkan maluliyet nedeniyle hesap ve talep olunan tazminat alacaklarından (geçici ve kalıcı iş göremezlik ile tedavi gideri kapsamında bakıcı gideri) davalı sigorta şirketinin sorumlu tutulabileceği sarihtir. Binaenaleyh; mahkememizce taleple bağlılık ilkesi, talep arttırım dilekçesi, sigorta poliçesinin türü, tarih ve kapsamı ile limiti, poliçede tedavi gideri teminatının yazılmamış veya verilmemiş olmasının sigortacının sorumluluğunu ortadan kaldırmaması , davalı yönünden KTK’nin 97.maddesine göre yapılan başvuruya bağlı olarak hesaplanan sekiz iş günü sonrasına tekabül eden temerrüt tarihi, özellikle kusur, hasar (maluliyet) ve hesaba (tazminat) ilişkin genel olarak denetimi yapılan ve hüküm kurmaya yeterli ve elverişli görüldüğü için benimsenen —— ve Aktüerya bilirkişi tarafından düzenlenip ibraz edilen raporlar da gözetildiğinde; davacının davasını TMK’nin 6, HMK’nin 190 maddeleri gereğince usulüne uygun olarak ispat ettiği sonuç ve kanaatiyle davanın kabulü ile; 184.321,83 TL, kalıcı iş göremezlik,13.653,90 TL geçici iş göremezlik ve 2.268,00 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 200.243,73 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 16/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte; davalı Sigorta Şirketinin Kalıcı İş göremezlik tazminatı için kişi başına ölüm/sakatlanma teminatı olarak Sigorta Poliçesi Limiti Olan 268.000,00 TL ile geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri yönünden ise Sağlık Giderleri Teminatı olarak 268.000,00 TL ile ayrı ayrı sınırlı ve sorumlu olması kaydıyla, davalı sigorta şirketinden alınarak, davacıya verilmesine karar verilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden aynı yasanın 326/1 maddesi gereğince tamamen davalı sigorta şirketi sorumlu tutulmuştur. Bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi —— bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın kabulü ile, 184.321,83 TL, kalıcı iş göremezlik,13.653,90 TL geçici iş göremezlik ve 2.268,00 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 200.243,73 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 16/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte; davalı Sigorta Şirketinin Kalıcı İş göremezlik tazminatı için kişi başına ölüm/sakatlanma teminatı olarak Sigorta Poliçesi Limiti Olan 268.000,00 TL ile geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri yönünden ise Sağlık Giderleri Teminatı olarak 268.000,00 TL ile ayrı ayrı sınırlı ve sorumlu olması kaydıyla, davalı sigorta şirketinden alınarak, davacıya verilmesine,
2-)Harçlar Kanunu gereğince kabul edilen miktar üzerinden alınması gereken 13.678,65 TL karar ve ilam harcından; başlangıçta alınan 44,40 TL peşin harç, 683,00 TL tamamlama harcının mahsubuyla bakiye 12.951,25 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-) Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı 44,40 TL peşin harç, 683,00 TL tamamlama harcı, 297,75 TL posta masrafı, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti, 323,00 TL —- fatura ücreti olmak üzere toplam 3.392,55‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davacı vekili için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca hesap ve takdir edilen 31.034,12 TL nispi vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı sigorta şirketi vekilinin yokluğunda ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle ——- Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/07/2023