Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/510 E. 2020/85 K. 11.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/510 Esas
KARAR NO : 2020/85
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 24/10/2019
KARAR TARİHİ: 11/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili nezdinde ——— plakalı aracın sigortalandığını, —– tarihinde ——– plakalı aracın, sigortaladığı araca çarparak olay yerinde kaçması neticesinde sigortalı araçta ————TL maddi hasar meydana geldiğini ve bu bedelin sigortalısına ödendiğini, bu bedeli de karşı taraftan rücuen talep etme hakkının olduğunu, bu nedenle ———————.İcra Müdürlüğü ———— E. Sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, itiraz edildiğinden arabuluculuk sürecinde de bir sonuç çıkmadığını, bu nedenle bu davaya açmak zorunda kaldıklarını, davanın kabulüne, icra dosyasınndaki itirazın iptali ve takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına ve yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapılmış, davaya karşın cevap dilekçesi verilmediği ve duruşmaya da katılmadığı görülmüştür.
Deliler
——–İcra Müdürlüğü ———– E. Sayılı dosyası dosta arasına alınmıştır.
Davacı—————–şirketine yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
——–plakalı ve ———- plakalı araçların tescil bilgilerine dair —————- dosya arasına alınmıştır.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava trafik kazası sebebiyle sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin açtığı itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde,bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara, Ticaret Mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine göre tarafların sıfatına veya bir ticari işletme olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari dava olarak sayılan davalar mutlak ticari dava; tarafların tacir sıfatını haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalar ise nispi ticari davadır.
Somut olayda uyuşmazlık 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısının haklarına halef olması sebebiyle açılmış itirazın iptali davasıdır.
TTK’nın 1472. maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı dava, aslında bir tazminat davası olup, aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak ——- gün ve ———E ——– K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. ——- gün ve ——- E ————– K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Türk Borçlar Kanununun 52. maddesine de dayanabileceği; sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır. Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun ————– gün ve —- E.——– K. sayılı kararına göre de “Sigortacının sigorta poliçesinden ——– olmayıp kanundan aldığı bir salâhiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir.”
Yukarıda belirtilen kanun maddeleri ve anılan içtihatlar ışığında somut olaya gelindiğinde; davacı ve davalı arasında sigorta ilişkisi bulunmadığı, her ne kadar dava dilekçesinde —— plakalı aracın davacı————- tarafından sigortalandığı belirtilmiş ise de dosyaya sunulan sigorta poliçesinden de anlaşılacağı üzere ——— plakalı aracın sigorta şirketi tarafından sigortalanan araç olduğu, —————plakalı aracın ise davalı tarafa ait olduğu belli olup, söz konusu durum mahkememizce maddi hata olarak değerlendirilip yargılamaya devam olunmuş, sigortalının tacir olmadığı, sigortalının aracının ticari araç olmadığı, uyuşmazlığın haksız fiile dayalı itirazın iptali davası olduğu anlaşıldığından ve davanın genel hükümler çerçevesinde asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin ——————– Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna karar vermek gerekmiştir.(Aynı yönde ———– Adliye Mahkemesi —–.Hukuk Dairesi ——- tarih ———-E-K sayılı ilamı).
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı HMK 114/1 – c ve 115/2 maddeleri gereği usulden REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Görevli ve yetkili mahkemenin—————- Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
4-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 20. Maddesi gereğince kararın kesinleşmesine müteakiben iki hafta içinde talep halinde dava dosyasının yetkili ve görevli mahkeme olan —————Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına (kararın tebliği ile ihtarat yapılmış sayılmasına), bu usuli kararın verilmesi ve bu kararla birlikte harç hususunun re’sen karara bağlanması hususlarının re’sen gözetilmesine; re’sen gözetilmesi gereken hususlar dışında kalan yönlerden ise gerekirse talebe bağlı olarak değerlendirme yapılmasına,
5-Yargılama harç ve giderlerinin 6100 Sayılı HMK 331/2. maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemede verilecek nihai kararla birlikte değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde —————- Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.11/02/2020