Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/491 E. 2022/648 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/491 Esas
KARAR NO:2022/648

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:22/10/2019
KARAR TARİHİ:29/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; —tarihinde, saat — sıralarında——meydana gelen yaralamalı ve ölümlü trafik kazasında, maliki davali — sevk ve idaresinde bulunan—plakalı aracı ile şeride tecavüz ederek müteveffanın maliki olduğu ve olay günü sevk ve idaresinde bulunan—plakalı araca çarptığını, meydana gelen trafik kazasında müvekkillerinden küçük —– babası, diğer müvekkillerinin müşterek çocukları olan mütevveffa — olay yerinde hayatını kaybettiğini, kaza mahalline gelen — ekibi tarafından tutulan — tarihli — kazanın, —- plakalı araç sürücüsü davalı— 2918 sayılı KTK’nun 84. Maddesinde belirtilen asli kusurlardan şeride tecavüz etme nedeni ile mütevvefanın sevk ve idaresindeki —- plakalı otomobile çarpması sonucu meydana geldiği tespit edildiğini, davalı—kusurlu olduğu müteveffanın ise kusursuz olduğunun belirlendiğini, olay nedeni ile —- esas sayılı dosyasında davalı — hakkında taksirle ölüme ve yaralamaya sebebiyet verme nedeni ile dava açıldığını, söz konusu dosyada davalı sürücü hakkında—ay hapis cezası verildiğini, davalı araç sürücüsü —meydana gelen kazada aslı ve tek kusurlu olan taraf olduğunu, müteveffanın olay tarihinde— 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi—yıllık bir devlet memuru olduğunu ve aylık maaşı ek ödemelerle birlikte brüt—- civarında olduğunu ileri sürerek öncelikle müvekkillerinin ileride doğabilecek mağduriyetlerinin önlenebilmesi açısından davalı —plakalı araç ve davalı— adına tespit edilecek taşınmaz ve âraç kayıtlarına teminatsız olarak ihtiyatı tedbir konulmasına, müteveffanın çocuğu — manevi tazminatın davalı — şirketi yönünden—-poliçesinde yazan miktarla sınırlı olmak üzere, diğer davalılar yönünden tamamından sorumlu olmak üzere kaza tarihi olan — tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müteveffanın çocuğu —için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik — maddi tazminatın kaza tarihi olan— tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, — manevi tazminatın Davalı— şirketi yönünden kasko poliçesinde yazan miktarla sınırlı olmak üzere, diğer davalılar yönünden tamamından sorumlu olmak üzere kaza tarihi olan — tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müteveffanın annesi — için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik— maddi tazminatın kaza tarihi olan —- tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müteveffanın babası –manevi tazminatın davalı — şirketi yönünden —poliçesinde yazan miktarla sınırlı olmak üzere, diğer davalılar yönünden tamamından sorumlu olmak üzere kaza tarihi olan —- tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, müteveffanın babası — için fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik —maddi tazminatın kaza tarihi olan — tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, dava harç ve giderleri ile ücreti vekâletin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP:
Davalı—-vekili cevap dilekçesinde; KTK 97 uyarınca sigorta şirketine kanunda belirtilen evraklar ile müracaat edilmemiş olduğunu, 6704 sayılı Kanun ile değişik 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi uyarınca zarar görenin, dava ikame etmeden veya tahkim yoluna müracaat etmeden evvel sigorta şirketine yazılı olarak müracaat etmekle yükümlü olduğunu, başvuru dilekçesinde bahsi geçen —–tarihli kazaya karıştığı belirtilen— plakalı aracın müvekkili şirkete — tarihleri arasında geçerli olmak üzere genişletilmiş — poliçesi ile sigortalı olduğunu, kaza başına manevi tazminat teminat limitinin — olduğunu, sigorta şirketinin, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğunu, kusur tespiti yapılması amacıyla dosyanın — sevkini talep ettiklerini, kazazedenin koruyucu tedribatları kullanıp kullanmadığının araştırılması gerektiğini, müterafık kusur durumu tespiti gerekmekte olduğunu, Yargıtay’ın uygulamalarına bakılırsa manevi zararın kişilik değerlerine saldırı sebebiyle meydana gelen objektif bir saldırı olduğunu belirttiğini, ancak bu objektif unsurla yetinmediğini, manevi varlığında objektif olarak meydana gelen bu eksilmeyi yaşaması, duyması, onu hissetmesi, bunun sonucunda da acı elem, izdirap duyması’ gerektiğini belirterek sübjektif unsuru da aramakta olduğunu, davaya konu dosyada kazaya karışan aracın —- poliçesinde belirtildiği üzere kaza başı teminat limitinin— olduğunu, kazaya karışan iki aracın mevcut olduğunu, diğer kazazedelerin olası talepleri göz önünde bulundurulması gerektiğini, aksi halde kaza başı teminat limitinin aşılması ve diğer kazazedelerin tazminat taleplerinin karşılanmaması durumu ile karşı karşıya kalınabileceğini, dava dilekçesinde bahsi geçen —- tarihlikazaya karıştığı belirtilen, —-plakalı aracın müvekkili şirkete — tarihleri arasında geçerli olmak üzere —Poliçesi ile sigortalı olduğunu, söz konusu poliçede teminat limiti kişi başı — olduğunu, başvuruya konu kaza sebebiyle davacı müvekkili sigorta şirketine başvuru yapıldığını, müvekkili sigorta şirketi nezdinde açılan hasar dosyası altında –rapor hazırlandığını, hazırlanan rapor sonucuna göret — tablosuna, — teknik faiz ve sigortalı araç sürücülerinin —kusur oranına istinaden — tarihinde müteveffanın annesi, babası ve çocuğuna toplam— tazminat ödemesi yapıldığını, hasar aşamasından yapılan ödemenin, poliçe tanzim tarihi itibariyle amir genel şartlara uygun olarak hesaplandığını, bakiye tazminatın söz konusu olmadığını, yapılan bu ödeme ile müvekkili şirketin sorumluluğunun sona erdiğini, sigorta şirketinin sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğunu, meydana gelen trafik kazasının, müteveffa bakımından bir iş kazası olduğunu, dosyada mübrez ifade tutanaklarından da anlaşılacağı üzere —-şoförlüğü yaptığını, iş kazası olması sebebi ile açılmış başka bir davanın olup olmadığının, işveren poliçesinden destek tazminatını kapsayan bir ödeme yapılıp yapılmadığının,—- tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının ve aylık bağlanıp bağlanılmadığının tespit edilmesi gerektiğini, tazminat hesabi yapılmasına karar verilmesi halinde, ödenen tutarlar hesaptan mahsup edilmesi gerektiğini, müterafik kusur durumu göz önünde bulundurulması gerektiğini, hesaplamada —mortalite tablosunın esas alınması gerektiğini, şikayete konu uyuşmazlığın tamamen haksız fiilden kaynaklandığını, bu taleplerde de uygulanacak ancak kanuni faiz olacağını, bu durunda müvekkili şirketin, sigortalısının sorumlu olduğu yasal faizden sorumlu olacağını, müvekkilinin dava açılmasına sebebiyet vermesi söz konusu olmadığından faiz, yargılama gideri ve vekalet ücretinden de sorumlu olmayacağının kabulü gerektiğini savunarak davanın reddine, müvekkili şirket aleyhine yargılama giderlerine, faize ve vekalet ücretine hükmolunmamasını beyan ve talep etmiştir.
Davalı— Şirketi temsilcisi —– cevap dilekçesinde; kazaya karışan aracın müvekkili şirkete ait araç minibüs olduğunu, memlekete düğüne giderken kazanın —- köprüsünde meydana geldiği, şirketlerine ait — plaka sayılı aracın müteveffanın kullandığı—- plaka sayılı araçla çarpışması sonucu araçlarının tamamen pert olduğunu, aracın sigortaya iade edildiğini, sayın mahkemece kusur tespitinde tarafların kusurlarını oranları dahilinde mahallinde yapılacak keşifle tespit edilmesini, kusurun araç sürücüsü —- tek taraflı olarak keyif, —-incelemesi trafik raporları birlikte değerlendirilmesi gerekirken bu hususların ne derecede dikkate alındığı savunarak davanın reddine, yeniden keşif yapılmak sureti ile kusur oranının tespitine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir. 6100 Sayılı HMK’nin 126-131 maddeleri kapsamında davalı— tarafından cevap dilekçesi verilmemiştir ancak işbu davalı — tarafından — raporuna karşı itiraz dilekçesi sunulmuş olup özetle; başvuruya konu kaza sebebiyle sigorta şirketine başvuru yapıldığını, sigorta şirketi nezdinde açılan hasar dosyası altında rapor hazırlandığını, hazırlanan rapor sonucuna göre — tablosuna, —teknik faiz ve sigortalı araç sürücüsünün —kusur oranına istinaden—-tarihinde müteveffanın annesi, babası ve çocuğuna toplam —– tazminat ödemesi yapıldığını, yapılan işbu ödeme ile poliçe tanzim tarihi itibariyle amir Genel Şartlar’a uygun olarak hesaplandığını ve ödendiğini, müteveffanın ölmeden önceki son — ay almış olduğu maaşına bakılarak hesaplama yapılması gerekirken günümüz asgari ücreti üzerinden hesaplama yapılması ve buna göre destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi yerleşik Yargıtay içtihatlarına aykırı olacağını, Türk Borçlar Kanunu gereği, Sayın hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği tazminat miktarı adalete uygun olması gerektiğini, kazazede koruyucu tedribatları kullanıp kullanmadığının araştırılması gerektiğini müterafik kusur durumu tespitinin gerektiğini, manevi tazminat miktarı belirlenirken, adalete uygun tazminat miktarının belirlenmesi gerektiğini, zarar göreni yatıştırıcı ve zarar vereni caydırıcı bir manevi tazminat tutarı, sosyal ve ekonomik durumlara göre değil, onların kişisel özelliklerine, eğitim ve kültür düzeylerine, davranış biçimlerine, özyapılarına göre belirlenmesi gerektiğini, manevi tazminat sorumluluklarının doğması halinde bu hususların göz önüne alınmasını talep ettiklerini, davaya konu dosyada kazaya karışan aracın—poliçesinde ve–sigortası içinde koruma sigorta bedelleri çerçevesinde ödemelerin sigorta tarafından ödenmesi gerektiğini, müteveffanın vefatı sebebi ile işbu davada davacı olmadığı halde destekten yoksun kalan kimseler varsa mahkeme tarafından re’sen tespit edilmesi gerektiğini, meydana gelen trafik kazasının, müteveffa bakımından bir iş kazası olduğunu, işbu nedenle öncelikle davanın — Başkanlığı’na ihbar edilmesi ve — da davaya dahil edilmesini talep ettiklerini, davanın, davacıya yeterli ödeme yapılmış olması sebebiyle reddine,—tarafından karşılanmayan giderlerin ispatına, ispat edilememesi halinde talebin reddine, kazanın meydana geldiği yerin —- olması nedeniyle davanın görev-yetki yönünden reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.Davalı—tarafından— tarihinde usulüne uygun olarak vekaletname ibraz edildiği ve işbu davalı vekili tarafından süresi dışında cevap dilekçesi ibraz edilmiş olup yukarıda özetlenen davalı —- tarafından ibraz edilen dilekçe benzer şekilde takrarlanarak dosyaya ibraz edilmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçeleri ve ekleri, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Son Tutanağı,—Ticaret Sicil Kayıtları, Sosyal ve Ekonomik Durum Araştırmaları, Tanıklar, — Raporları, dosyadaki diğer tüm bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ :
Dava, Trafik Kazası Nedeniyle 6098 Sayılı TBK’nin 53/3 Ve 56 Maddeleri Gereğince Açılan Destekten Yoksun Kalma Nedeniyle Maddi Ve Manevi Tazminat (ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) İstemine İlişkindir.6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada; mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve uyuşmazlık belirlenmiştir. Akabinde esasları, süreci ve hukuki sonuçları açıklanarak taraflar sulh olmaya davet ve teşvik edilmelerine karşın karşın duruşmaya katılan davacı vekilinin beyanına göre tarafların sulh yoluna gitmek istemediklerinin anlaşılması üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş, deliller incelenmiş ve karar duruşmasına katılan davacı vekilinin son sözleri dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır. Öncelikle dosyaya mübrez Hukuk Uyuşmazlıklarda Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağına göre zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı da hemen kaydedilmelidir.
Somut olaya geçmeden üzere dava konusu olayın hukuki temeli ve uyuşmazlığın çözümüne etki eden yasal düzenlemelere kısaca değinmekte yarar vardır.Bilindiği üzere haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmaktadır.Haksız fiilin unsurları ise eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak gösterilmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğmalı, zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ile zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir. Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6 ve 6100 Sayılı HMK’nın 190. maddelerinie göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı, haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır. 6098 Sayılı TBK’nin 50.maddesine göre de zarar gören ,zararını ve zarar verenini kusurunu ispat yükü altındadır.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasa’nın 85/1. maddesinde, “ bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, —bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde,—- aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı” aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiştir. Yine aynı yasanın 88/1 maddesi gereği de bir —-aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.6098 sayılı TBK’nin 61 ve 62. maddelerinde düzenlenen müteselsil sorumluluk esaslarına göre ise; birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır. Müteselsil sorumlulukta, kural olarak borçlulardan her biri 6098 sayılı TBK’nin 162 ve 163. maddelerine göre, borcun tamamından sorumludur. 6098 sayılı TBK’nin 167 maddesi uyarınca, sorumluların iç ilişkide kusur oranına göre, birbirlerine rücu hakları da mevcuttur. 6098 sayılı TBK’nin 168 maddesi uyarınca ise diğerlerine rücu hakkına sahip olan borçlulardan her biri ,tediye ettiği miktar kadar alacaklının haklarına halef olmaktadır.Kaza tarihinde yürürlükte olan— Şartları’nın A-1. maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede —- aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, — limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, ——; —bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebepledir ki, sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunması halinde sözkonusu olup poliçe limitiyle sınırlıdır. Zira, kanunun emredici hükmü gereği yaptırılan — sigortacı, işletene düşen hukuki sorumluluğu teminat altına aldığına göre, ancak işletenin sorumlu olduğu oranda zarardan sorumlu olacaktır. İşletene hukuken yükletilemeyen zarardan, onun sorumluluğunu teminat altına alan sigortacının sorumlu tutulması da mümkün değildir. Zira sigorta şirketinin sorumluluğu 2918 Sayılı KTK’nin 85/son maddesi gereğince işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusuru oranında poliçe limitiyle sınırlıdır. —- araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir.Destekten yoksun kalma tazminatı ise 6098 sayılı TBK’nin 53/3 maddesinde düzenlenmiş olup “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.” şeklinde hükme bağlanmıştır. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse 6098 sayılı TBK’nin 53 maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Davalı destekten yoksun kalmadan ileri gelen somut zararı gidermek zorundadır. Bu nedenle tazminat hesabından önce zarar tutarını belirlemek gerekir. Bunun yanında amaç zarar görenin malvarlığındaki eksilmeyi gidermek olduğuna göre, ölüm nedeniyle desteğini yitirenin elde ettiği çıkarlar varsa, bunların da zarar tutarından indirilmesi gerekir. Aksi halde zarar görenin malvarlığında olaydan önceki duruma göre bir artış meydana gelmiş olur. Buradaki amaç zarar görenin malvarlığını zenginleştirmek değil, desteğini yitiren kişiye ölümden önceki yaşam düzeyini sürdürebilme olanağı tanımaktır.
Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar ışığında somut olaya gelince dosyada bulunan belge ve kayıtlara —- tarihinde davalı şirket adına kayıtlı ,diğer davalı sigorta şirketine — ile sigortalı olan davalı gerçek kişi — sevk ve idaresindeki —adına kayıtlı ve kendisinin sevk ve idaresi altında bulunan — plaka sayılı araçların karıştığı trafik kazasında—vefat etmiştir. Davacılar müteveffanın anne ve babası ile oğlu olup destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat yönünden hak sahibi olacakları yukarıda açıklanan hususlar ve nüfus kayıtları doğrultusunda tartışmasızdır. Yine davalıların da yasal mevzuat gerekince kusur oranında meydana gelen zarardan müştereken ve müteselsilin sorumlu tutulabilecekleri malumdur. Öyleyse öncelikle kusur durum ve oranının irdelenmesi gerekecektir. Dosyaya mübrez Trafik Kazası tespit tutanağı ve olay nedeniyle — tarafından düzenlenen — tarihli rapora göre kazada kusurun— oranında davalı sürücü — olduğu belirlenmiştir. Mahkememizce davalı sürücünün şerit ihlali sonucunda kazının meydana geldiği sabit görülerek kusurun tartışmasız davalı sürücü de olduğu kabul ve takdir edilmiştir. Bu belirleme ışığında müteveffanın gelirine göre tazminat hebası yapılacağından kendisinin— olarak çalıştığı anlaşıldığından kazadan önceki son maaşı üzerinden hesaplama yapılması gerekecektir. Yine davacı küçüğün yetiştirme giderlenin tazminat hesabında dikkate alınması gerekeceği açıktır. Yüksek Yargıtay içtihatlarına göre davacıların ve desteğin bakiye ömür süresinin ise —Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi ve işleyecek (bilinmeyen) devre hesaplamasında her yıl için gelirin —- iskonto edilmesi esasına dayanan progresif rant yönteminin kullanılmasıyla tazminatların gerekmektedir. Mahkememizce bu kapsamda tazminat hesabı için dosya nitelikli hesaplamalar — verilmiştir. —tarafından hazırlanan kök rapora yapılana itirazlar üzerine 3. kez ek rapor alınmak zorunda kalınmıştır. — tarafından verilen ek ve kök raporlardan yararlanılarak dosya kapsamı ve davacılar vekilinin ıslaha —dilekçesi birlikte değerlendirildiğinde mahkememizce yapılacak ve denetlenecek raporlar ve ıslah talebine göre hüküm kurulabileceği anlaşılmıştır ve yargılamayı uzatan —raporlarına ve işlemlerine yönelik talepler dinlenmemiştir. Zira davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu miktar ile diğer davalıların sorumlu olduğu miktarlar farklılaştığından —raporlarında tespit edilen toplam tazminat miktarlarına göre matematiksel bir dağılım ile sonucun tespit edilebileceği görülmüştür. — raporuna göre davacı baba için toplam — davacı anne için —,davacı çocuk için — destek zararı hesaplanmış ve bu miktarlardan davalı sigorta şirketinin yapmış olduğu — güncel değer) ödeme tenzil edilmiştir . Bu tenzile göre bakiye — her bir davacının payına dağıtılmış ve diğer davalılar yönünden de geri kalan — davacıların aylarına oranlanıp dağıtılmak suretiyle sonuç tazminatlar elde edilmiştir. Davacı vekili tarafından sunulan ıslah dilekçesinde de anılan hesaba göre ıslah talep ve işlemi yapıldığı ve yapılan hesabın —raporlarıyla karşılaştırıldığında denetimin mümkün olduğu tespit edilmiştir. Bu kapsamda özellikle benimsenen — raporuna göre davalı sigorta şirketinin yapmış olduğu ödeme çıkartılarak ve tahsilde tekerrür oluşturmamak, sigorta şirketi yönünden poliçe limitini geçmemek üzere her bir davacı yönünden ayrı ayrı, talep, ıslah ve temerrüt tarihleri gözetilerek davalıların sorumluluğu ve miktarları ayrı ayrı gösterilmek suretiyle aşağıdaki şekilde destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmiştir. Hüküm fıkraları oldukça ayrıntılı ve uzun olduğundan buruda tekrar edilmesine gerek görülmemiştir.Davacının Manevi Tazminat davasına gelince ; bilindiği üzere 6098 Sayılı TBK’nin 56/2 maddesinde ” Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
4721 Sayılı TMKnin 4.maddesinde ise ‘ Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hakim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir’ düzenlemesi bulunmaktadır. 6098 sayılı TBK’nin 56. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. — günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Bu açıklamalar ışığında tekrar somut olayımıza döndüğümüzde ; davacıların ölenin anne baba ve çocuğu olması, anne ve babanın evlatlarını ,çocuğun küçük yaşta babasını kaybetmesinin yarattığı ve yaratacağı manevi zararın ağırlığı, dava konusu trafik kazasında davalı gerçek kişinin tam ve ağır kusurlu olması, olaydan ve davadan sonraki tutum ve davranışları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, olay ve dava tarihindeki ekonomik ve sosyal şartlar, paranın satın alma gücü, manevi tazminatın bir sebepsiz zenginleşme aracı olmaması ilkesi nazarında zarar veren açısından da her halükarda caydırıcılık etkisine sahip olmasının gerekmesi, belirlenen tazminatın davacılarda yaratacağı huzur ve tatmin duygusu ve benzer olaylara ilişkin güncel içtihat ve yargısal uygulamalar ve kararlar da gözetilerek davacıların manevi tazminat talebinin haklı ve yerinde olduğu sonuç ve kanaatiyle; davacı anne ve baba için talep gibi ayrı ayrı —davacı çocuk için ise talebin kısmen kabulü ile— manevi tazminatın hakkaniyete ve adalete uygun olacağı tespit ve tayin edilerek davalı sigorta şirketinin poliçedeki manevi tazminat klozu ve miktarı da gözetilmek ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ayrı ayrı verilmesine hükmedilmiştir.6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerine gelince; maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden yapılan yargılama giderleri ortak olduğundan ve manevi tazminat miktarına takdire bağlı olarak hükmedildiğinden manevi tazminat davasında davalılar yönünden davacı çocuğun manevi tazminat talebinin reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan vekalet ücreti dışındaki tüm yargılama giderleri HMK’nin 326/1-3 maddelerine göre külliyen davalılar üzerinde bırakılmıştır. Bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi — bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de davalılardan müştereken ve müteselsilin alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-)Davanın KABULÜNE,
2-)Davacı (Baba) —- maddi tazminat — davasının KABULÜ ile, toplam —maddi tazminatın; davalılar — yönünden — kısmına haksız fiil/kaza tarihi olan —tarihinden— kısmına ise ıslah tarihi olan —- tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ; davalı sigorta şirketi yönünden ise toplam — maddi tazminatın — kısmına temerrüt tarihi olan— tarihinden itibaren, — kısmına ıslah tarihi olan– tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan (davalı sigorta şirketin, trafik sigorta poliçesi limiti olan — ile sınırlı ve sorumlu olması ve tüm davalılar yönünden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen alınarak davacı— verilmesine,
3-)Davacı (Anne) —maddi tazminat (—) davasının KABULÜ ile toplam— maddi tazminatın; davalılar —yönünden— kısmına haksız fiil/kaza tarihi olan—tarihinden,– kısmına ise ıslah tarihi olan — tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ; davalı sigorta şirketi yönünden ise toplam — maddi tazminatın— kısmına temerrüt tarihi olan — tarihinden itibaren, — kısmına ıslah tarihi olan — tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte; davalılardan (davalı sigorta şirketinin, trafik sigorta poliçesi limiti olan — ile sınırlı ve sorumlu olması ve tüm davalılar yönünden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen alınarak davacı—verilmesine,
4-)Davacı (Çocuk) — maddi tazminat (–) davasının KABULÜ ile toplam — maddi tazminatın; davalılar —yönünden — kısmına haksız fiil/kaza tarihi olan — tarihinden, — kısmına ise ıslah tarihi olan —tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ; davalı sigorta şirketi yönünden ise toplam — maddi tazminatın — kısmına temerrüt tarihi olan — tarihinden itibaren, — kısmına ıslah tarihi olan —tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte; davalılardan (davalı sigorta şirketin, trafik sigorta poliçesi limiti olan — ile sınırlı ve sorumlu olması ve tüm davalılar yönünden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen alınarak işbu davacı— verilmesine,
5-)Davacı (Baba) —manevi tazminat davasının KABULÜ ile; —manevi tazminatın davalı — yönünden haksız fiil/kaza tarihi olan — tarihinden; davalı Sigorta şirketi yönünden ise temerrüt tarihi olan —tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte; (davalı sigorta şirketinin poliçesi limiti olan — ile sınırlı ve sorumlu olması ve tüm davalılar yönünden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı — verilmesine,
6-)Davacı (Anne) —manevi tazminat davasının KABULÜ ile; — manevi tazminatın davalılar—yönünden haksız fiil/kaza tarihi olan —tarihinden; davalı Sigorta şirketi yönünden ise temerrüt tarihi olan — tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte; (davalı sigorta şirketinin kasko poliçesi limiti olan —- ile sınırlı ve sorumlu olması ve tüm davalılar yönünden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı —- verilmesine,
7-)Davacı (Çocuk) — manevi tazminat davasının kısmen KABULÜ ile; — manevi tazminatın davalılar —- yönünden haksız fiil/kaza tarihi olan— tarihinden; davalı Sigorta şirketi yönünden ise temerrüt tarihi olan— tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte; (davalı sigorta şirketinin—kasko poliçe limitiyle sınırlı ve sorumlu olması ve tüm davalılar yönünden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak işbu davacı — verilmesine, fazlaya ilişkin — davanın/talebin Reddine,
8-)Harçlar Kanunu gereğince kabul edilen miktarlar (—- üzerinden alınması gereken — karar ve ilam harcından; peşin alınan— harç ile ıslah sonrasında yatırılan —harcın mahsubuyla bakiye— karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
9-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —bütçesinden ödenen— arabuluculuk ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına,
10-)Davacılar tarafından yapılan —- başvurma harcı —peşin harcı, — ıslah harcı, — vekalet harcı olmak üzere toplam — harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara müştereken verilmesine,
11-)Davacı tarafından yapılan — posta ücreti, — Mahkememizce temin edilen bilirkişi ücreti olmak üzere toplam — yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara müştereken verilmesine,
12-)Davacı (Baba) — maddi tazminat (—) davasında kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan — nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
13-)Davacı (Anne) — maddi tazminat (—) davasında kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan — nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
14-)Davacı (Çocuk) — maddi tazminat (—) davasında kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan —nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
15-)Davacı (Baba) — manevi tazminat davasında kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 10/1,10/4 maddesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan — maktu vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
16-)Davacı (Anne) — manevi tazminat davasında kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 10/1,10/4 maddesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan — nispi/ maktu vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
17-)Davacı (Çocuk) — manevi tazminat davasında kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 10/1,10/4 maddesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan — nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
18-)Davalılardan — kendilerini vekille temsil ettirdiğinden davacı (Çocuk)— manevi tazminat davasında reddedilen miktar yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 10/1, 10/2, 3/2 maddeleri uyarınca hesaplanan—nispi/maktu vekalet ücretinin bu davacıdan alınarak işbu davalılara müştereken verilmesine,
19-)Davalılar tarafından vekille temsil dışında yapılmış yargılama gideri bulunmadığından işbu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
20-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( — Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına,) Dair, davacılar vekilinin ve davalı — vekilinin yüzlerine karşı ; davalı sigorta şirketinin ve davalı — temsilcisinin yokluğunda 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren — hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle — Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.