Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/484 E. 2020/556 K. 15.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. … Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/484 Esas
KARAR NO : 2020/556
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 22/10/2019
KARAR TARİHİ :15/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin murisine ait —- plakalı aracın tek taraflı kaza yaptığını, aracın davalı —– sigortalandığını, meydana gelen kazada davacıların murisinin %100 kusurlu olduğunu, kaza sonrası eksper görevlendirilmiş ve kendi eksperleri tarafından hasar ve zarar tespit edilmiş olmasına rağmen aracın yapılmadığını, sigorta sözleşmesinde belirtilen risklerin gerçekleşmesi neticesinde davalı tarafın maddi zararları teminat altına almayı taahhüt ettiğini, bu nedenle hasarın karşılanması için davalı sigortaya müracaat edilmiş ancak talebin ret olmasından dolayı arabuluculuğa müracaat edilmesi neticesinde anlaşma sağlamadığını, şimdilik —- bedelinin/ hasar bedelinin temerrüt tarihinden işletilecek ticari faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalıya ödetilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının davaya konu ettiği alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını, açılan davanın belirsiz alacak davası olarak görülemeyeceğinden davanın hukuki yarar yokluğundan reddinin gerektiğini, dava konusu hasar üzerine davacı yanca yapılan başvuru neticesinde düzenlenen ekspertiz raporunda sigortalı aracın onarımının mümkün olduğunu, araçta oluşan hasar bedelinin —– olduğu tespit edildiğini, bu nedenle davacının aracın pert olduğu yönündeki iddialarını kabul etmediklerini, bu sebeplerle haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama ücreti masrafları ve ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller
—–plakalı araca ilişkin hasar ve sigorta poliçe örneği dosya arasına alınmıştır.
İlgili emniyet müdürlüğüne yazılan müzekkere yanıtı dosya arasına alınmıştır.
İlgili icra müdürlüğüne yazılan müzekkere yanıtı dosya arasına alınmıştır.
———– yazılan müzekkere yanıtı dosya arasına alınmıştır.
Sigorta hukuku alanında uzman bilirkişi raporu dosyaya sunulmuştur.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava —- tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle davalı şirket nezdinde sigortalı bulunan —-plakalı araçta hasar olup olmadığı/aracın pert olup olmadığı ve buna bağlı olarak HMK 107.maddesi uyarınca açılmış maddi tazminat davası davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde,bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara, Ticaret Mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine göre tarafların sıfatına veya bir ticari işletme olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari dava olarak sayılan davalar mutlak ticari dava; tarafların tacir sıfatını haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalar ise nispi ticari davadır.
28.11.2013 tarihli ve 28835 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 3/1-k Maddesinde, Tüketicinin “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlandığı, 3/1- ı- bendinde Tüketici işleminin ise ” Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmış olduğu anlaşılmıştır.
Tüketici Mahkemelerinin görevini düzenleyen 73/1 Maddesinde “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.”
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 83/2 Maddesinde ” Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmüne yer verildiği, anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen kanun maddeleri ve yerleşik içtihatlar ışığında somut olaya gelindiğinde; davacılar, davacıların murisi —–ile davalı arasındaki Sigortası Poliçesi gereği, trafik kazası sonucunda sigortalı araçta oluşan hasarın tazminini talep etmekte; talebinin dayanağını da davalı ile aralarındaki sigorta poliçesi ve genel şartları oluşturmaktadır. Araç hususi oto olup ve davacılar murisi tacir olmayıp, davacılar murisi ile davalı arasında da herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı anlaşılmakla, uyuşmazlıkta davalı sigortacı hizmet sunucusu; davacılar murisi sigortalı ise tüketici konumunda olup, taraflar arasında akdedilen sigorta sözleşmesi bir tüketici işlemidir. O halde, davanın tüketici hukuku hükümleri çerçevesinde tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin —- Nöbetçi Tüketici Mahkemeleri olduğuna karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.——-
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği usulden REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Görevli ve yetkili mahkemenin —– Nöbetçi Tüketici Mahkemeleri olduğuna,
4-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 20. Maddesi gereğince kararın kesinleşmesine müteakiben iki hafta içinde talep halinde dava dosyasının yetkili ve görevli mahkeme olan —– Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına (kararın tebliği ile ihtarat yapılmış sayılmasına), bu usuli kararın verilmesi ve bu kararla birlikte harç hususunun re’sen karara bağlanması hususlarının re’sen gözetilmesine; re’sen gözetilmesi gereken hususlar dışında kalan yönlerden ise gerekirse talebe bağlı olarak değerlendirme yapılmasına,
5-Süresinde başvuruda bulunulması halinde yargılama harç ve giderlerinin 6100 Sayılı HMK 331/2. maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemede verilecek nihai kararla birlikte değerlendirilmesine,
Dair, davacılar vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde ——Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.15/12/2020