Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/477 E. 2022/102 K. 07.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/477 Esas
KARAR NO: 2022/102
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 21/10/2019
KARAR TARİHİ: 07/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; — tarihinde müvekkili şirket nezdinde —- plakalı aracın karışmış olduğu, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, düzenlenen trafik kazası tespit tutanağında dava dışı araç sürücüsü — plakalı aracın poliçe genel şartlarına ve — bir şekilde alkollü şekilde kullandığını, — tarihinde yürürlüğe giren —-bendi gereğince “aracın alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar” sigortalıy başlıca rücu nedeni olup kaza tespit tutanağına göre dava dışı sürücünün kaza sırasında— alkollü olduğunu, Dava dışı araç sürücüsü — alkollü olması nedeniyle tam ve asli kusurlu olarak sebebiyet verdiği kaza nedeniyle dava dışı — yaralanmış olup, müvekkili şirket tarafından dava dışı — ödenmiş olan — aluliyet tazminatının tahsili için araç maliki davalı şirket — rücu hakkı doğduğunu, bu nedenle— tarihinde —- dosyası üzerinden icra takibi başlatılmış olduğunu, bunun üzerine düzenlenen ödeme emrine davalı borçlu şirket tarafından itiraz edildiğini, İcra Müdürlüğünce | itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verildiğini, bu nedenle, davalı borçlunun takip dosyasına vaki borca ve ferilerine ilişkin itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın oluş biçimi ve kaza—- tutanaklarında detaylı belirtilmediğinden ve kusur oranları yanlış değerlendirildiğinden tarafların gerçek kusur oranları ve sorumluluklarının net bir şekilde ortaya konamadığı, kaza sırasında müvekkili şirketin aracının sevk ve idaresine sahip olan — hız limitinin düşük olduğu bir yolda asgari ve azami limitleri göz önünde bulundurarak seyrederken arkasından gelen — plakalı ağır vasıta olan çekici niteliğindeki aracı süren —- takip takip mesafesini korumadığı ve gereğinden hızlı olduğu için müvekkil şirkete ait araca çarpmamak için ani bir şekilde ve yanlış karar alarak, şerit değiştirme kurallarına uymaksızın dikkatsizce şerit değiştirdiğini, trafiğin en hızlı bir şekilde aktığı sol şeride ani bir geçiş yaparak sol şeridi kapatmış olduğu, bunun sonucu olarak arkadan hızlı bir şekilde gelen— plakalı araç ile çarpıştığını, çarpışmanın verdiği savrulma ile müvekkil şirketin aracına çarptığını, Trafik kazasının meydana gelmesi ile müvekkili şirkete ait aracı kullanan— alkollü olması arasında hiçbir şekilde illiyet bağı bulunmadığını, buna rağmen—-gerekçe gösterilerek müvekkili şirkete rücu edildiğini, Oysa somut olayda bu hükmün hukuki dayanak olarak — kullanılamayacağını, zira kazanın alkollü içki kullanan bir kişinin kusuru ile meydana getirdiği bir kaza olmayıp, yaralanan kişinin ve çekiciyi kullanan kişinin ağır kusurları nedeniyle meydana geldiğini, müvekkiline ait aracı kullanan —- alkollü olması ile kazanın oluşumu arasında nedensellik bağının bulunmadığını, kaza sırasında müvekkili şirkete ait aracın kimseye çarpmadığını, zararın diğer iki aracın çarpışması sonucu meydana geldiğini, —- kararına göre müvekkil için —– kusur oranı tespit edildiğini, buna göre müvekkiline ait aracı kullanan şoförün kusurunun diğer sürücülerden daha az olduğunu, illiyet bağının kurulmamış olmasından dolayı sigorta şirketinin böyle bir talepte bulunmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkili şirketin bu kazada trafikte kural ve limitlere uyan bir sürücü olarak feri olarak zarara uğrayan taraf olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava ve cevap dilekçesi, arabuluculuk tutanağı,—– dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, sigorta sözleşmesine konu aracın karıştığı trafik kazasında sürücünün alkollü olması nedeniyle rizikonun kapsam dışı kaldığı iddiasına dayalı rücuen itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce davanın dayanağı —– dosyası getirtilerek incelenmiştir. Yapılan incelemede davaya esas teşkil ettiği ve davanın tarafları ve konusuyla uyumlu olduğu davacının davalı borçlu aleyhine alacağı için ilamsız icra takibi başlattığı, ödeme emrinin borçlu davalıya tebliğinin üzerine davalının süresinde borca itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesi;—- Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.—- Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın—- yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.—Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. —– Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmüne amirdir.
Hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibarıyla sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması, tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının kanıt yükü 6762 sayılı TTK’nın 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. —- uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla, olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisi ile meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine, aksi hâlde kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir ——-
Bu durumda mahkemece; kazanın münhasıran alkol etkisinde meydana gelip gelmediğinin, uzman bilirkişi heyetinden alınacak raporla saptanması gerektiği; rücuya konu edilen zararın teminat dışı kaldığını ispat yükünün davacı sigortacıda olduğu ve bu hususun somut biçimde ispat edilememesi halinde rücu hakkının doğmayacağını kabulün zorunlu olduğu da gözönünde bulundurularak; makine mühendisi ve bir nörolog bilirkişiden oluşan bilirkişi kurulundan, tüm dosya kapsamı ile ceza dosyasındaki tespit ve beyanlar da dikkate alınmak suretiyle, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka unsurların da kazada etkili olup olmadığının tespiti hususlarında ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre davacının rücu hakkı olup olmadığının belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir——
Toplanan tüm deliller değerlendirildiğinde yapılan yargılama sonucunda; kusur durumuna ve alkolün kazanın gerçekleşmesindeki etkisine ilişkin dosya kapsamında —- sayılı dosyasında alınan — taihli bilirkişi heyet raporunda dava dışı sürücü— plaka sayılı ——araç sürücüsü) — %70 (Yüzde yetmiş) oranında kusurlu olduğu, davalı sürücü —- %30 (Yüzde otuz) oranında kusurlu olduğu, davacı sürücü —– kusursuz olduğu beyan ve rapor edildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen —– doğrultusunda kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti bakımından Mahkememiz işbu dosyasında trafik bilirkişisi, nöroloji uzmanı ve hukukçu bilirkişi marifetiyle rapor aldırılmıştır. Bilirkişi heyetinin —- tarihli raporunda özetle; — plaka sayılı —- asli derecede kusurlu ve kusur oranının %70 (Yüzde yetmiş) oranında olduğu, —- tali derecede kusurlu ve kusur oranının %30 (Yüzde otuz) oranında olduğu, —-kusurunun oluşmasında alkolün etkisinin bulunduğu, — plaka sayılı araç sürücüsü —— kusursuz olduğunun beyan ve rapor edildiği, işbu raporun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu, davaya konu trafik kazasının meydana gelmesinde münhasıran alkol etkisinin bulunmadığının tespit edildiği, bu nedenle rizikonun sigorta poliçesi kapsamı dışında kalmayacağı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın REDDİNE,
2-) Karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 405,53 TL harcın mahsubuyla arta kalan 324,83 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-) Yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-) Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-) Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-) Davalı taraf kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 5.100,00 TL maktu/nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-) HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize verilecek dilekçe ile ——– Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/02/2022