Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/445 E. 2021/838 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/353 Esas
KARAR NO: 2021/751
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2019
KARAR TARİHİ: 14/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ile müvekkil şirket arasında —– — verildiğini, —- söz konusu kurulumu yapmasına rağmen davalının para borcunun ifasını gereği gibi ve tam bir şekilde yerine getirmediğini, bu nedenle davalı/borçluya karşı —- dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, borçluya ödeme emrinin —tarihinde tebliğ olduğunu, davalı/borçlunun — itiraz dilekçesiyle yetkiye, borcun tamamına ve tüm ferilerine itiraz ettiğini, bunun üzerine takibin durdurulduğunu, taraflar arasında arabuluculuk süreci başlatılmış olup, görüşme sonucunun anlaşamama ile sonuçlandığını, hiçbir gerekçe ihtiva etmeden sadece süreci uzatmaya matuf olarak kötüniyetle itiraz edildiğini, davaya konu ticari ilişki sonucu faturaların borçluya usulüne uygun bir şekilde tebliğ edildiğini, Borçlunun da faturaları kabul ettiğini ve herhangi bir itirazda bulunmadığını, fazlaya dair ve önceden doğmuş ve/veya doğacak sair her türlü hakları saklı kalmak kaydı ile; davalının,—-dosyasına vaki haksız ve kötüniyetli itirazlarının tamamının iptali ile takibin devamına, faiz ve masrafların davalıdan tahsiline, davalının itiraz edilen tutardan fatura asıl alacağına isabet eden olan —– olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine, mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; —- hükmünün yer aldığını, —- tutanağında davalı şirket adına görüşmelerin — tarafından takip edildiğini, anlaşmazlık tutanağının da — tarafından imzalandığını,—- dosyasına yapılan itirazın da, vekil vasıtasıyla yapıldığını, dava dilekçesinin, davaya konu edilen uyuşmazlığı takip eden — yerine, davalı şirkete tebliğ edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkil —— faaliyet gösterdiğini, hukuki uyuşmazlıkların çözüm yerinin —- olduğunu, müvekkil şirket ile davacı şirket arasında, cari hesap sözleşmesi veya cari hesap ilişkisi bulunmadığını, Müvekkil şirketin, icra takibine konu edilen faturalardan kaynaklı bir borcunun da bulunmadığını, faturanın, tek başına alacağın varlığını kanıtlamayacağını, müvekkil şirketin, takip öncesinde temerrüte de düşürülmediğini, bu nedenle, işlemiş faize ilişkin itirazlarının da haklı ve yerinde olduğunu, davacı tarafça, yasa ve usule aykırı olarak düzenlenen faturalara karşı, her seferinde iade faturası düzenlendiğini ancak alacak taleplerinin reddedildiğini, konuya ilişkin, müvekkil şirket yetkilisi olan kişiler ile kabul anlamına gelecek herhangi bir mail yada başka bir yazışmada yapılmadığını ileri sürerek haksız ve kötü niyetli olarak açıldığı anlaşılan davanın reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER : ——dosyadaki diğer tüm bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava , İtirazın İptali ve tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
Basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete karşın tarafların sulh olmak istememeleri üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş ve karar duruşmasına katılan taraf vekillerinin son sözleri dinlenerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Davaya konu —- sayılı dosyası getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusuyla uyumlu olduğu görülmüştür. Dosyaya mübrez —— tutanağına göre de —- dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı tarafın yaptığı ilk itiraz niteliğindeki yetki itirazı, olaya uyan —- para borçlarının alacaklının yerleşim yerinde ifa edilmesi gerektiğinden ve davacının muamele merkezinin mahkememiz yargı çevresinde bulunduğu anlaşıldığından dinlenmemiş ve yargılamaya devam edilmiştir.
Bilindiği üzere ; —-Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.—- Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın —- aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. —-)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. ——– Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır.
Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre somut olaya baktığımızda; davacı şirket tarafından —-dosyasından davalı hakkında hizmet sözleşmesi kapsamında düzenlenen faturaya dayalı olarak icra takibi başlatıldığı ,takibe yapılan itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve bir senelik hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce yukarıda açıklanan usul işlemlerine ve tarafların tacir sıfatlarına göre taraf vekillerince dava ve cevap dilekçelirende gösterilen ve dayanılan deliller toplanmış ve dosya bilirkişi raporu düzenlenmesi için bir mali müşavir bilirkişiye verilmiştir. Bu kapsamda öncelikle davacının ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda —– tarafından verilen işbu raporda özetle; taraflar arasında ticari ve akdi ilişki tespit edilerek cari hesap ilişkisi kapsamında davacının takip tarihi olan — olduğu ancak talebin — olduğu yönünde tespit ,hesap ve görüş bildirilmiştir. Bilirkişi raporu davacı taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve taraflara beyan ve itirazlarını bildirmeleri için gerekli yasal süre tanınmış ve buna ilişkin sunulan beyanlar ve itirazlar da değerlendirilmiştir. Bu işlemlere müteakip davalının adresi/merkezi mahkememiz yargı çevresi dışında olduğundan —-talimat yazılarak davalı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak rapor düzenlenmesi istenmiştir. — kanalıyla verilen ve bilirkişi —tarafından düzenlenen işbu raporda ise takibe ve davaya konu edilen—-faturanın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, —- beyan edildiği ve ödemeye ilişkin bir belge sunulmadığı ve sonuç itibariyle alacağın bulunduğu yönünde tespit ve görüşlere yer verilmiştir. Yine işbu bilirkişi raporu da taraf vekillerine usule uygun olarak tebliğ edilmiş ve vekillere beyan ve itirazlarını bildirmeleri için gerekli yasal süre tanınmış ve buna ilişkin sunulan beyanlar ve itirazlar da diğerlendirilmiştir. Mahkememizce alınan her iki bilirkişi raporunun da denetimi yapılmış ve dosya kapsamıyla tamamen uyumlu oldukları görülmüştür. Yapılan değerlendirmede dosyaya mübrez —- göre taraf şirketlerin her ikisinin de uyuşmazlığa konu faturayı — bildirdikleri ve yapılan bildirimlerin birbirleriyle uyumlu olduğu anlaşılmıştır. Filvaki davalı şirketin faturayı ticari defterlerine işlediği ve vergi dairesine bildirdiği anlaşılmakla artık faturaya konu mal veya hizmeti almadığını ya da bedeli ödediğini ispat etmesi gerekmektedir. Zira Ticari defterlere kaydedilmiş ve vergi dairesine bildirilmiş faturanın akdi ilişkinin varlığını da kanıtladığı kabul edilmektedir. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir. Davalı bu yönde bir savunma öne sürmediği gibi herhangi bir ispat/delil vasıtasına dayanmamış, bilgi ve belge sunmamıştır. Böylece davacının asıl alacağa ilişkin davasını —- maddeleri nazarında usulüne uygun olarak tutulan her iki tarafın ticari defter ve kayıtları ile açıkça ispat ettiği anlaşılmıştır. Somut olayda aksine bir belge ve bilgi bulunmadığından —– temerrütün icra takibiyle oluştuğu anlaşılmakla işlemiş faize yönelik talep ise dinlenmemiştir. Binaenaleyh dosyaya mübrez bilirkişi raporlarının da gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilerek davacının davasının kısmen kabul; kısmen reddi ile, davalı-borçlunun —- asıl alacak kısmına yapmış olduğu itirazının İPTALİ ile icra takibinin, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans işlemlerinde uygulanan — ve değişen oranlarda ticari temerrüt faizi işletilmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin —- talebin/davanın reddine, karar verilmiştir.
Davacının İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise —– kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında —- çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Bu açıklamalar ışığında somut olayda asıl alacağın gerçek miktarı belli olmasının yanında, davalı taraf da borcunun varlığı ve miktarını açık ve net olarak sözleşme ilişkisi, fatura, ticari defter ve belgeleri ve öncesinde yaptığı ödemelere göre açıkça belirleyip tespit edebilir durumdadır. Mamafih davalının asıl alacağa ilişkin olarak itirazının haksızlığına karar verildiğinden ve davalı-borçlu yönünden takibe konu temel alacak/borç muayyen olduğundan— şartları oluşmakla asıl alacağın —– icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmesi gerekmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında—-esas alınarak belirlenmiştir. Bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında —gözetilerek dava öncesi —- bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de kabul ve ret oranına göre karşılıklı olarak taraflardan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle —- gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KISMEN KABUL;KISMEN REDDİNE,
2-)—- gereğince davalı-borçlunun — sayılı takip dosyasında —- asıl alacak kısmına yapmış olduğu itirazının İPTALİ ile icra takibinin, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans işlemlerinde uygulanan — değişen oranlarda ticari temerrüt faizi işletilmek suretiyle DEVAMINA, fazlaya ilişkin — talebin/davanın REDDİNE,
3-)Davacının, —- % 20’si olan —icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken — karar ve ilam harcının, peşin alınan — ve ilamsız icra takip dosyasında yatırılan– peşin harcın mahsubuyla bakiye — harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-)Davacı tarafından yapılan — harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)Davacı tarafından yapılan — posta masrafında oluşan yargılama giderinden davanın kabul (%98) ve red (%2) oranına göre — yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerine bırakılmasına, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-)—- bütçesinden ödenen kabul edilen miktar (%98) üzerinden hesaplanan — arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
8-)—- bütçesinden ödenen red edilen miktar (%2) üzerinden hesaplanan —arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak –gelir kaydına,
9-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1, maddesi uyarınca 4.080,00 TL nispi/maktu vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-)Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1,13/2 maddeleri uyarınca reddedilen kısım üzerinden hesaplanan —– nispi vekalet ücretinın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansının yatırana iadesine ve bu konuda —- —- maddesi gereğince resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı ;—- gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle—-Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/10/2021