Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/435 E. 2022/721 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/435 Esas
KARAR NO : 2022/721

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 24/05/2018
KARAR TARİHİ : 27/10/2022
Tarafları yukarıda belirtilen dava hakkında ——- Karar sayılı görevsizlik kararının kesinleşmesi ve süresinde yapılan başvuruya bağlı olarak mahkememizin başlıktaki esasına tevzi edilen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 23.02.2016 ile 03.10.2016 tarihleri arasında ——adına gerçekleştirilen 13 adet—— işlemleri ile toplam 41.974.-USD tutarın isim ve hesap bilgileri uyuşmazlığı olmasına rağmen sehven davalıya ait —–numaralı hesaba gönderildiğinin tespit edildiğini,——- hesabına alacak geçmesi gereken 41.974.-USD tutarın sehven davalıya ait ——–numaralı hesaba gönderilmiş olmasından dolayı 41.974.-USD tutarı, tekrar alıcı ——-banka kaynaklarından ödenmek zorunda kaldıklarını, banka zararına dönüşen 41.974.-USD tutarın ticari avans faizi ile birlikte taraflarına iade edilmesi talebiyle davalıya —— Noterliğinin ——-yevmiye numaralı 24.04.2017 tarihli ihtarname keşide ettiklerini, buna rağmen davalı tarafından hiçbir şekilde ödeme yapılmadığını, bu sebeple davalı hakkında ihtarname gereği söz konusu tutarın ödenmesi talebini içeren şekilde ——-İcra Dairesinin ——- esas sayılı dosyası nezdinde ilamsız takip başlatıldığını, ancak müvekkili banka tarafindan davalı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine, davalı tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak 09/02/2018 tarihinde itiraz edildiğini, bu nedenle davalının haksız ve hukuka aykırı olarak icra takibine itiraz etmesi üzerine müvekkili banka tarafından huzurdaki davayı ikame etme zorunluluğunun hasıl olduğunu ileri sürerek davalarının kabulü ile itirazının iptaline, icra takibinin devamına ve haksız itiraz nedeniyle davalının %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki davanın, yasal mesnedi olmayan haksız bir dava olduğunu, davada yer alan iddiaların, maddi olaylarla örtüşmeyen, davalı yan tarafından çarpıtılarak beyan edilmiş iddialar olduğunu ve bunları kabul etmediklerini, dava dilekçesinin tamamında yer alan Sehven beyanı/iddiasının asılsız olduğunu, davalı tarafından müvekkiline yapılan hiçbir ödemenin sevhen yapılmadığını, 23.02.2016 ile 03.10.2016 arasında ——adına gerçekleştirilen 13 adet ——işlemi ile toplamı 41.974.-USD tutarın müvekkiline ait ——- hesaba gönderildiğinin doğru olduğunu, ancak, 13 adet —— işlemi karşılığı gönderilen bu nakitlerin müvekkilinin hesabına geçmesinin sehven değil bizzat ——- bilgisi ve davacının da bunu kabulüyle olduğunu, bunun aksinin bankacılık yasası/mevzuattı ve uygularları gereği mümkün olmadığını, müvekkilinin, ——- 17.11.2009 tarihinden 28.12.2016 tarihine kadar Satış Ve Pazarlamadan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak çalıştığını,——-bir aile şirketi olmasının da zaafıyla; bir takım kayıt dişı giderlerin finansmanini bu neviden işlemlerle karşılamakta olduğunu, bunu da ekseriyette müvekkili konumunda yöneticilerinin mecburi güven gösterme duygusunu suiistimal ederek, bazen de şirket ortakları haricinde soyadı tutmayan güvendiği üçüncü sahısların hesaplarını, davacı yan neviden bankalarla irtibat kurarak yürütmekte olduğunu, hesabı kullanılan yöneticinin (davalı) işvereninin talimatlarına uymak zorunda bırakıldığını, sürekli daha da ——kayıtdışı işlemleri yapmaya zorlanıldığını, işlemlerin yönetici tarafından istedikleri doğrultuda yapılmadığında da yöneticiye bu işlemler nedeniyle şantaj yapılarak ya istifaya zorlanmakta yada iş akdine tek taraflı son verilmekte olduğunu, sonrasında işlem yapılan bankadan bankanın mevzuata aykırı işlem yaptığını bildiğinden ——işlemi karşılığı nakit resmi talep edilerek tahsil edilmekte olduğunu,—— toplamda 82.958,00-$. uhdesine geçirmekte olduğunu, bu rakamın 41.974,00-$. ni bankayı ve müvekkilini, bankacılık sistemini kullanmak suretiyle dolandırmakta olduğunu, davacının, yaklaşık sekiz ay içinde bilerek 13 defa gerekleştirdiği işlemi sehven değil bilerek tamamladığını, ilk işlemde parayı geri iade etmesi gerekirken etmediğini,——-kendisinden talep etiğinde de hesap sana ayit değil ödeyemem demesi gerekirken ikinci bir defa mevzzuata aykırı işlem yapıldığını, gönderici tarafından yapılmış ödeme ——- talimatında davalıya ait——numarası açık ve net bildirildiğini ve bu hesap numarasına ödeme gönderilmesi talimatı verdiğini, söz konusu ödemenin ——- talimatlarını yurtdışından teslim alan davacı yanın ——üzerinde yer alan ve talimatı gönderici tarafından verilen şahsi ——hesap numarasına ait hesaba ödemeyi, bu işlemi 1 sene içerisinde 13 defa bilerek, onaylayarak gerçekleştirdiğini ve gerekli mercilerden onay alarak işlemlere devam ettiğini, herhangi bir sehven işlemin söz konusu olmadığını, eğer işlemlerde sehven bir hata yapılmış olsa gönderici, alıcı veya işlemi gerçekleştiren söz konusu kurumlar tarafından itirazların olması gerektiğini ve işlemelerin 1 yıl süre ile devam etmesinin imkansız olacağını, bankacılık yasasına göre, ——-( yurtdışı döviz ödemelerinde ) hesap ve isim uyuşmazlığı olduğu zaman iade ya da düzeltme yapılması gerektiğini, müvekkilinin 7 yıl süre ile çalıştığı —— Satış ve Pazarlamadan sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevini sürdürdüğünü ve bu süre içerisinde direkt Yönetim Kuruluna bağlı çalışarak, görev aldığı süre içerisinde 250 milyon TL üzerinde şirket cirosunundan sorumlu olarak çalıştığını, bu süre içerisinde tarafına verilen emir ve talimatların özel sektördeki çalışma şartları içerisinde yerine getirilmek zorunda kalındığını, çalıştığı işyerinden mobbing ( yönetim baskısı ) nedeni ile 28.12.2016 tarihinde istifa etmeye zorlandığını, hiçbir kanuni hakkkı verilmediğini ve 16.01.2017 tarihinde ——Noterliğinden —— nolu ihtarın keşide ödenmeyen tüm yasal haklarım talep ettiğini savunarak sürerek sayın mahkemenin resen taktir edeceği nedenlerle maddi ve manevi tazminat talep ve dava haklarının saklı tutarak öncelikle davanın mükerrer tahsilat yapan ——- ihbarına, huzurdaki davanın reddini ve davacı yanın haksız takip nedeniyle %20 den aşağı olmamak üzere tazminat ödemeye mahkum edilmesini, Yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER: ——- esas sayılı dosyası, ——Asliye Ceza Mahkemesinin ——.sayılı dosyası, ——İş Mahkemesinin ——Esas sayılı dosyası, Ticaret Sicil Kayıtları, Nüfus Kayıtları, İhtarnameler, Banka Kayıt ve Dekontları, Tanık, Bilirkişi Raporu, dosyadaki diğer tüm bilgi ve belgeler.
TANIK,; —– dava dışı ——- firmasında satış destek personeli olarak çalışırdım. —— benim çalıştığım şirketin yan şirketidir. Davaya konu 41.974,00 USD’nin davalı——- sehven gönderilmesi imkansızdır. Bana göre—— yönetimi muvafakat verdiği için bu para davalı —— gönderilmiş olabilir. Aksinin mümkün olduğunu düşünmüyorum. Böyle bir muvafakat veya talimat olmadan davalı ——- bu paranın gönderilmesi mümkün değildir. Davalı —–şirketinin pazarlama ve satış müdürüdür. —— şirketi ihracat yaptığı için banka ile—— işlemleri sürekli olur. Davalı——- pozisyonu itibariyle bankaya herhangi bir talimat verme ve banka ile işlem yapma yetkisi yoktur, demiştir.
İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİ, VAKIA VE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLAR:
Dava, 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesi Gereğince İtirazın İptali, Takibin Devamı Ve Tazminat (Bankacılık İşlemleri Nedeniyle Sebepsiz Zenginleşmeden Kaynaklanan) İstemine İlişkindir.
6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi yollamsıyla dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322. maddeleri gereğince basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete rağmen duruşmaya katılan davacı vekilinin sulh olmak istemediklerine yönelik beyanı üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlem ve incelemeleri yerine getirilip tamamlanmış ve araştırılacak bir husus kalmadığı tespit edilerek, son duruşmada taraf vekillerinin sözlü açıklamaları da dinlenip zapta geçirilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Öncelikle davaya esas ——- Esas sayılı dosyası fiziki olarak getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesinde; “(Değişik fıkra: 17/07/2003-4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga fıkra:17/07/2003-4949 S.K./103.md.)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır. Sebepsiz zenginleşme ise; haklı bir neden olmaksızın bir kimsenin malvarlığının başka bir kimsenin malvarlığı aleyhine çoğalmasıdır. Sebepsiz zenginleşme davası, haksız olarak başkasının mal varlığından veya emeğinden zenginleşen kimsenin, bu zenginleşmeyi geri vermesi amacını taşır. Bu şekilde, hukuki değerler arasında bozulmuş olan denge yeniden tesis edilmiş olur. Sebepsiz zenginleşme 6098 sayılı TBK’nin 77-82. maddeleri arasında düzenlenmiştir. TBK’nin 77/I maddesinde “Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlü olacağı” ifade edilmiştir. Zenginleşen kimsenin malvarlığının, herhangi bir mal edinmeden de artış göstermesi ve malvarlığının azalması gerekirken haklı bir sebebe dayanmadan azalmayıp mevcut durumunu muhafaza ettirmesi de madde hükmünde ifade edildiği üzere sebepsiz zenginleşme sayılmaktadır. Davanın sebebi sebepsiz zenginleşme olmakla kural olarak, muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. Temerrüt ya bir ihtar ile ya da dava açılması suretiyle gerçekleşir. İade talebinde bulunulmadan temerrüt faizi işlemez. (BK.m.101/1, TBK.m.117/1) Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre, borçludan faiz talep edilebilmesi için zenginleşenin bir ihtar ile ya da aleyhine bir takip ya da dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir. Borçlunun temerrüdü, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmişse bu sürenin bitiminden itibaren oluşur. İade talebinde bulunulmadan temerrüt faizi işlememektedir. Sebepsiz zenginleşmede ise sebepsiz zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak, sebepsiz zenginleşmenin iyi niyetli olduğu hallerde temerrüt için bildirim şarttır. (TBK.m.117/2)Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre uyuşmazlığa konu somut olayda; ——. sayılı dosyasından davalı hakkında ——yevmiye sayılı ihtarnamesi dayanak gösterilerek genel takip yoluyla icra takibi yapıldığı ve gönderilen ödeme emrine karşı yapılan itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve bir senelik hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Söz konusu dayanak ihtarnamenin içeriğine göre davacı bankanın 23.02.2016 ilâ 03.10.2016 tarihleri arasında davalın hesabına isim ve hesap numarası uyuşmazlığı nedeniyle sehven gönderildiği iddia edilen 41.974.USD paranın iadesinin istendiği görülmüştür. Mahkememizce taraflarca gösterilen ve resen getirtilmesi gereken tüm deliller toplanmış ve değerlendirilmiştir. Bu kapsamda uyuşmazlığa ve iadesi istenen alacağın miktarının hesaplanması konusunda rapor düzenlenmesi için dosya ——- konusunda uzman bir bilirkişiye verilmiştir. Bilirkişi —— tarafından hazırlanan 07.12.2021 tarihli raporda özetle ve mealen ; Bankaların Havale/Uluslararası Para Transferi Uygulamalarının, konuya ilişkin ilgili Bankacılık Mevzuatı ve kanun maddelerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda, Dava Konusu 13 Adet —— Transferi işlemleri incelenmiş olup, her 13 havale işleminde de Havale Alıcısı ile Alıcı —— numarasının birbirinden farklı olduğu tespit edilmiştir. ——– 2008/6 Sayılı Genelgesinden de anlaşılacağı üzere havaleyi ödemekle yükümlü olan Banka (Davacı) —– bilgilerinin doğruluğunu teyit etmekle yükümlü olduğunu, davacı Banka Bilişim Altyapısı sayesinde ——– ile İsim/Ünvan bilgilerini kolaylıkla tespit etme imkanına sahip olmasına rağmen her ne kadar Dava dilekçesinde Havale tutarlarının,——Hesabı yerine sehven Davalı —— hesabına yatırıldığını iddia etmiş olsa da hatanın 13 kez tekrarlanmış olması çelişki yarattığını, bankaların yasal otoritelerden alınan izinle kurulabildiğinden ve denetime tabi olduğundan “nitelikli” tacir sıfatını haizdirler ve basiretli tacir ölçüsünde özen göstermeleri yeterli değildir. Bankalar güven kurumu olmaları sebebiyle de işlerinde basiretli tacirden çok daha fazla özenli olmaları gerektiğini, Sonuç olarak, Davacı Banka Yasal Mevzuat ve Bankacılık Uygulamaları gereği Alıcı ——–Hesap numarası ile Alıcı Adı/Ünvanı’nı teyit etmekle yükümlüdür. Davacı Bankanın, Dava Konusu 13 Adet—— Havalesinde, ——İsim uyuşmazlığını fart ettiği anda Havale tutarını geri iade etmesi ya da Havale tutarını havuz hesapta tutarak Gönderici Banka’ya Düzeltme için——-Mesajı göndermesi ve Düzeltme Mesajının cevabı gelene kadar beklemesi gerektiğini, Havale Ödeyicisi Sorumluluğu gereği düzeltme mesajı gelmesi durumunda havale tutarını——-ve İsim/Ünvan bilgileri doğrulanmış şekilde Havale alıcısına ödemesi gerekeceği yönünde tespit ve görüşlerini içeren rapor sunmuştur. Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve vaki beyan ve itirazlar da kuşkusuz değerlendirilmiştir. Öte yandan olaya ilişkin olarak davalı hakkında dolandırıcılık suçundan düzenlenen iddianame kapsamında——- karar sayılı ilamıyla davalının CMK’nin 223/2-e maddesi gereğince beraatine karar verilmiştir. Mahkememizce yapılan inceleme ve değerlendirmede esasen davacı banka ile dava dışı ——– arasında bankacılık anlamında ticari ilişki bulunduğu, davalının dava dışı şirketin satış ve pazarlamadan sorumlu genel müdür yardımcısı sıfatıyla üst düzey çalışanı olduğu, gönderilen havalelerin dava dışı şirketin bilgisi ve rızasına bağlı olarak davacı banka tarafından gönderildiği, yapılan işlemlerin sayısı ve niteliği itibariyle bankacılık sistemin ve kuralları bir yana işlemlerin sehven yapılmasının hayatın olağan akışına da uygun olmadığı, davalın dava dışı şirketten ayrılması ve ayrılmak zorunda kalmasına müteakiben işbu davaya konu olayların gündeme getirildiği, dava dışı şirket ile davalı arasında davalının işçi alacaklarına dair açtığı ——- Esas sayılı dosyasının da bulunduğu, olayların gerçekleşme biçimini ceza dosyasının ve mahkememizce dinlenen tanık beyanlarının da doğruladığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla savunmanın maddi gerçeğe ve hukuki sebep ve sonuçlara uygun olduğu düşünülmüştür. Açıklanan hususlar da bin yana Bankalar; faaliyet alanları, kuruluşları, yönetimleri, iç denetim sistemleri, finansal raporlamaları, öz sermayeleri, sermaye yeterlik oranları ve bağımsız denetimleri 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile düzenlenen güven kuruluşlarıdır. Bankaların hukuki sorumlulukları, başta TBK olmak üzere birden fazla mevzuatta düzenlenmiştir. 6102 sayılı TTK uyarınca, tüm tacirlerin ticari işleriyle ilgili olarak basiretli bir tacir gibi davranmaları gerektiği düzenlenir. Bankalar, kamu nezdinde güven uyandıran kuruluşlar olarak kendi faaliyet alanlarının gerektirdiği ölçüde basiret ve özenle davranmalıdır. Kamu nezdinde oluşturulan bu güven bankaların işlemlerinde sıradan bir tacirden daha yüksek bir özen göstermelerini gerektirir. Güvenin korunması ilkesi, güvenen nezdinde bir güven unsurunun oluşmasına sebebiyet veren güvenilenin, yarattığı bu güvene uygun davranışlarda bulunması ve bunun sonuçlarına da katlanması anlamı taşır. Bankalar, yükümlülüklerini yerine getirirken objektif özen ile davranmak durumunda olup birer itimat kurumları olan bankalar, işlemlerini buna uygun yapmak durumundadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18/2’nci maddesi gereğince; tacir, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi lazımdır. Nitekim bankaların, tacir olarak bütün işlemlerinde basiretli davranma yükümlülüğü herhangi bir tacirden farklıdır. Bu sebeple bankalardan beklenen basiret ölçüsü ve özen yükümlüğü şüphesiz daha ağırdır. Bu tespitlere göre somut olayda davacı banka adına farklı tarihlerde 13 farklı ——işleminin farklı banka personelleri tarafından sehven gerçekleştirildiğini kabul etmek veya düşünmek bilgi, bilinç, basiret, özen, kusur gibi hukuki kavramların ve onlara yüklenen anlam ve sonuçların inkar edilmesi anlamını taşıyacaktır. Ayrıca 6098 sayılı TBK’nin 555 vd. maddelerinde düzenlenmiş olan havale, hukuksal niteliğine göre bir ödeme vasıtasıdır. Havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine de mevcuttur. Bu yasal karinenin tersini ileri süren havaleci, bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Somut olayda; uluslararası niteliği de olduğu anlaşılan, bir başka anlatımla farklı ülke ve bankalardan dava dışı şirket adına davacı bankaya gönderilen döviz havalelerinin dava dışı alıcı ——-hesabı yerine sehven aynı şirketin üst düzey çalışanın hesabına aktarıldığı iddiasının ispat edilemediği de ortadadır. Burada davacı bankada davalının da hesabının bulunmasının bir tesadüf olamayacağı gibi defalarca bu hesaba hatalı havale işlemi yapılmasının da bir banka personeli alışkanlığına bağlanamayacağı vazıhtır. Diğer yandan davacı bankanın takip ve dava konusu parayı dava dışı müşterisi şirkete ödemiş olmasının ve şirketin bankayı ibrasının somut olay nezdinde bir anlam ve önemi de görülmemiştir. Binaenaleyh; dosyaya sunulan ve gerekçeli ,hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğu değerlendirilen bilirkişi raporu, tanık beyanı ve sair tüm deliller ışığında davacı bankanın, TBK’nin 77 vd. TMK, 6 ve HMK, 190. maddeleri nazarında davasını ispat edemediği; savunmanın olayların gerçekleşme biçim ve akışına uygun olduğu ve hukuki sebep ve sonuçları itibariyle davalıyı haklı kıldığı sonuç ve kanaatiyle davanın reddine karar verilmiştir. (AY-138/1) Ne var ki, davalı vekilinin, 2004 sayılı İİK’nin 67/2 maddesi gereğince kötüniyet tazminatına yönelik talebi ise, hüküm sonucuna yapılan yargılama ve ispat kurallana göre ulaşılması yanında davacının davalıya ızrar kastıyla ve kötü niyetle takip yaptığına yönelik davalının soyut beyan ve talebi dışında hukuki bir tespit; kesin ve inandırıcı şekilde yeterli delil bulunmadığından kabul edilmemiştir. 6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden aynı yasanın 326/1. maddesi gereğince aleyhinde karar verilen davacı taraf sorumlu tutulmuştur. Ayrıca bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi ——- bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Davalı vekilinin 2004 sayılı İİK’nin 67/2maddesi gereğince haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle tazminat talebinin, koşulları oluşmadığından reddine,
3-)Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının, başlangıçta peşin alınan 1.967,48 TL harçtan mahsubuyla bakiye 1.886,78 TL harcın karar kesinleştiğinde talebi halinde davacıya iadesine,
5-)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —— 13/1 maddesi uyarınca hesaplanan —— nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-)Davalı tarafından vekille temsil dışında (HMK’nin 323/1/ğ) yapılmış başkaca bir yargılama gideri bulunmadığından işbu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-) 6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansın yatırana iadesine, (Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına) Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; ——- Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.