Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/423 E. 2021/32 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/423 Esas
KARAR NO: 2021/32
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 16/10/2019
KARAR TARİHİ: 14/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasında yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket, davalı şirkete ticari satış ve montaj hizmeti verdiği, davacı şirketin davalı şirketten —- alacaklı olduğu, davacı şirket alacağını—– sayılı icra dosyası ile talep ettiğini, davalı şirketin İcra dosyasına itiraz ettiğini ve takibi durdurduğunu, davacı şirketin arabulucuya başvurduğunu,———dosya numarası ile sonuçlanan arabuluculuk dosyasında davacı ile davalı anlaşma olmadığını, davalı şirketin icra takibine yetki itirazında bulunduğu, takibin konusu sözleşmeden kaynaklı para borcu olduğunda sözleşmede aksine bir şart konulmamış ise para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödeneceğinden, ifa yeri de alacaklının yerleşim yeri olduğu, davacı şirketin alacağını üç adet faturanın oluşturduğu, davalı şirketin iş bu faturaları ticari defter ve kayıtlarına işlemiş olduğu halde haksız itiraz ile ödeme yapmaktan kaçındıklarını, bu nedenle öncelikle davalı şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesinden BA Formunun istenmesini talep ettiklerini, davalı tarafından ——sayılı icra dosyasıyla yapılan takibe haksız itirazın iptali ile —– İçin takibin devamına, dava konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatının tarafımıza ödenmesine, Mahkeme masrafları ve ücreti vekâletin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir
Davacı vekili tarafından dava dosyasına sunulan —– tarihli cevaba cevap dilekçesinde, özetle; Davalı şirketin cevap dilekçesindeki iddiaların hukuki dayanağının olmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığı iddiasının ve yetki itirazlarının doğru olmadığı, İlgili vergi dairesinden tensip ara karara göre BA Formu geldiğini, — olarak iki fatura işlendiğini, diğer faturanın bedelinin — düşük olduğu için formda yer almadığını, ——sayılı yasanın 257. maddesi ne göre ihtiyati haciz talep edebilmek için gerekli koşullarının oluştuğunu, davalının mal kaçırma durumu söz konusu olup İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre ihtiyati haciz kararı verilmesini ve davanın kabul edilmesini talep etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddia etmiş olduğu tüm alacak kalemleri zamanaşımına uğradığını, davada ——yetkili olduğunu, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi ve tanık beyanları ile dava konusu alacağın mevcudiyeti ile tutarının kesinlik kazanacağını, açılan davayı kabul etmediklerini, davacı tarafın iddiasının aksine fatura ve bunun karşı tarafa tebliğ edildiğine ilişkin beyan tek başına bir ticari ilişkinin kanıtının olmadığını, bir ticari ilişki olduğunun net bir şekilde tespit edilmesi için faturada konusu hizmetin/malın usule uygun şekilde karşı tarafın uhdesine geçirilmiş olması gerektiğini, faturayı düzenleyen tarafın aradaki ilişkiyi ve hizmetin eksiksiz ifa edildiğini ispat yükümlülüğünün olduğunu, Mahkemece yapılan yargılama, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; faturaya dayalı takip başlatmış ise de faturanın tek başına alacağı ispata yeterli olmadığını, malın teslim edildiğinin de davacı tarafça ispat edilmesi gerektiğini, Davaya dayanak alınan faturanın Türk Ticaret Kanunu’nun 23. maddesi gereğince kesinleşmiş ve tarafları bağlayıcı olduğunun kabul edilebilmesi için, fatura konusu işle ilgili yanlar arasında sözleşme yapıldığının yasal delillerle kanıtlanması ve bedeli uyuşmazlık konusu işin de kabul edilebilir yeterlikte iş sahibine teslim edildiğinin yüklenici tarafından kanıtlanmış olması zorunlu olduğunu, mahkemenin kabulünde ve somut olayda olduğu gibi, açıklanan koşullar gerçekleşmeden sadece faturanın karşı tarafa tebliğ edilmiş ve itiraz edilmemiş olması yanlar arasında akdi ilişkinin kurulmuş olduğunu, iş bedelinin istenebilir olduğunu kanıtlamayacağını, haksız ve hukuka aykırı davanın reddi ile her türlü yargılama gideri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı vekili tarafından dava dosyasına sunulan — tarihli İhtiyati haciz kararının kaldırılması istemli dilekçesinde ise özetle; taraflarının beyanı alınmaksızın verilmiş olunan ihtiyati haciz kararına –sistemi üzerinden—–tarihinde muttali olduklarını, karara öncelikle yetkisiz Mahkeme tarafından verilmiş olduğu sebebiyle itiraz ettiklerini, davacı tarafından malın teslim edilip edilmedi ispatlanmaksızın sadece BA BS formalarına dayanılarak karara varılmasının uygun olmadığı, davalı hakkında verilen ihtiyati haciz kararına itirazlarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: —- sayılı dosyası ——- ,dosyadaki sair bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava , İtirazın İptali ve tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
Basit yargılamaya tabi işbu davada mahkememizce açılan dava üzerine dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davetiye sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve tarafların sulh olmaması nedeniyle uyuşmazlık belirlenmek suretiyle tahkikata geçilmiş ve deliller incelenip değerlendirilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Burada öncelikle davalı tarafın yetki itirazının olaya uyan HMK’nın 10. ve TBK’nın 89/1 Maddesi kapsamında para borçlarının alacaklının yerleşim yerinde ifa edilmesi gerektiğinden ve davacının muamele merkezinin mahkememiz yargı çevresinde bulunduğun anlaşıldığından dinlenmemiştir. Öte yandan davalının zamanaşımı itirazı da TBK’nın 146 maddesine göre alacak on yıllık zamanaşımına tabi olduğundan yerinde bulunmamıştır.
Mahkememizce davaya esas —– sayılı dosyası getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Ayrıca davalı şirketlerin bağlı bulunduğu vergi dairesi müdürlüğüne müzekkere yazılarak —-yılına ait BA-BS formları celp edilmiş ve gösterilen tüm deliler toplanıp değerlendirilmiştir.
2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesi;—– Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.—-Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın —- yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.—-Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. —– Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmüne amirdir.
Yukarıda yapılan açıklamalar, toplanan deliller ve yapılan yargılamaya göre somut olayda —— sayılı dosyasından davalı hakkında mal ve hizmet ilişkisi nedeniyle kesilen faturalara bağlı olarak düzenlenen ve bedeli ödenmeyen faturalar nederiyle icra takibi başlatıldığı ,takibe yapılan itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve bir senelik yasal hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve dosya bilirkişi raporu düzenlenmesi için bir mali müşavir bilirkişiye verilmiştir. Bilirkişi SMMM —- tarafından hazırlanan rapor taraflara tebliğ edilmiştir. Bilirkişi tarafından davalı defterleri yargı çevremiz dışında olduğu ve inceleme günü ibraz da edilmediği için yalnız davacının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan işbu rapora göre sözleşme ilişkisinin varlığı tespit edilmiş ve usulüne uygun olarak tutulan davacının ticari defter ve belgelere göre davacının davalıdan —— alacaklı olduğuna ilişkin görüş bildirilip rapor verildiği görülmüştür. Bilirkişi raporuna karşı taraf vekillerinin beyan ve itirazları da alınıp değerlendirilmiştir. Bu kapsamda alınan bilirkişi raporunun denetimi yapılmış ve dosya kapsamı ve mübrez delillerle uyumlu olduğu görülmüştür. Taraf şirketlerin bağlı olduğu vergi dairesine verilen ve dosyaya giren —– yılına ait BA-BS formlarına göre uyuşmazlığa konu faturaların miktar itibariyle beyan sınırının üstünde olan iki adetinin taraflarca vergi dairelerine bildiriminin yapıldığı ve bu bildirimlerin birbirleriyle uyumlu olduğu, dosya kapsamı ve rapor içeriğine göre de akdi ilişkinin bulunduğu ve faturalara konu hizmetin davalı tarafından alındığı anlaşılmıştır. Bilirkişi raporu, servis bakım raporları ve özellikle vergi dairesi kayıtlarına göre ticari ve akdi ilişkinin bulunduğu ve davalının ödemeye ilişkin bir savunma yapıp delil sunmadığı da gözetildiğinde davanın aydınlandığı inancıyla ayrıca davalının ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir. Zira davalı şirket ödemeye ilişkin bir beyanda bulunmamış, akdi ilişkiye ve teslime yönelik savunma ve bir kısım usulü itirazlarda bulunmuştur. Binaenaleyh dosyadaki delil ve belgelere göre işbu savunmaya itibar edilmemiş ve davacı tarafın akdi ilişki yanında faturalara konu hizmeti verdiğini ve bu kapsamda davasını, TMK’nın 6. HMK’nın 25, 190,194 ve 222 . maddeleri nazarında usulüne uygun olarak tutulan ticari defter ve belgeleri ile açıkça ispat ettiği sonuç ve kanaati hasıl olmuştur. Binaenaleyh dosyaya mübrez anılan bilirkişi raporunun da gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilerek davacının davasının kabulü ile, davalının ——- sayılı dosyasına karşı yapmış olduğu itirazının İİK’nın 67/1. maddesi gereğince iptali ile icra takibinin asıl alacağa —- takip tarihinden itibaren avans işlemlerinde uygulanan %19,50 ve değişen oranlarda ticari temerrüt faizi uygulanmak suretiyle devamına karar verilmiştir. Öte yandan özellikle davalı vekilinin faize yönelik itirazları nedeniyle; davacı tarafından icra takibinde işlemiş faiz istenmesine rağmen, davada asıl alacağa ilişkin talepte bulunulmuş ve buna göre harç yatırılmış olması gözetilerek taleple bağlılık ilkesine göre hüküm kurulduğu ve bu anlamda hükümde takibin ‘aynen devamına’ ifadesi yerine ‘devamına’ kelimesinin kullanıldığı ve böylece takibin sadece asıl alacak yönünden devamına karar verildiği bilinmelidir.
Davacının İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise —– kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda davalının itirazının haksızlığına karar verilmesi ve davalının tek başına borcunun varlığını ve gerçek miktarını tahkik ve tespit edebilir durumda olması nedeniyle alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla İcra ve İflas Kanununun 67/2.maddesi gereğince koşulları oluştuğundan asıl alacağın %20’si olan —- icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine de hükmedilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. Maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. Maddesi gereğince tamamen davalı taraf sorumlu tutulmuştur. Ayrıca bu kapsamda 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13)maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gereğince—– bütçesinden AÜT uyarınca ödenen arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle; 6100 Sayılı HMK’nın 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm verilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KABULÜNE,
2-)İİK’nın 67/1 Maddesi gereğince davalının —– sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın İPTALİ ile icra takibinin asıl alacağa — takip tarihinden itibaren —- avans işlemlerinde uygulanan %19,50 ve değişen oranlarda ticari temerrüt faizi uygulanmak suretiyle DEVAMINA,
3-)İİK’nin 67/2 maddesi gereğince asıl alacağın %20’si olan 2.201,91 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 752,08 TL karar ve ilam harcına başlangıçta peşin alınan 117,56 TL harcın ve ilamsız icra takibinde alınıp dava açılırken mahsup edilen 70,46 TL harç toplamı olan 188,02 TL harcın mahsubuyla bakiye 564,06 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri gereğince AÜT uyarınca —- bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-)Davacı tarafından yapılan 44.40 TL başvurma harcı 117,56 TL peşin harç ve 94,25 TL posta masrafı, 6,40 TL vekalet harcı, 10,10 TL vekalet pulu ve 650,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 922,71 TL yargılama giderinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan …Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca 4.080,00 TL nispi/maktu vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider/delil avansının yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile ——-Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/01/2021