Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/385 E. 2022/160 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/385 Esas
KARAR NO: 2022/160
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 04/06/2018
KARAR TARİHİ: 17/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —şirketinin sigortalısı olan sürücü— istikametinden —— kavşağına geldiği esnada direksiyon hakimiyetini kaybederek gidiş istikametine göre yolun sağ tarafına devrilmesi neticesinde tek taraflı, maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen kazada müvekkilinin yaralandığını, kaza nedeniyle —başvuruda bulunduklarını, ancak herhangi bir cevap verilmediğini belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla işgücü kaybından doğan— daimi maluliyet tazminatı ve — geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam — tazminatın davalı — başvuru tarihi olan ——— tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP : Davalı — vekili cevap dilekçesinde özetle; Söz konusu olay — tarihinde gerçekleşmiş olup, zarar ve tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarih olduğundan, kaza sebebiyle uğranılan zararın tazmin talebi ancak – yıllık zamanaşımı süresinin ve ——yıllık uzamış ceza zamanaşımının dolduğunun,—- tarihleri arasında sigortalandığı, poliçeden dolayı sakatlanma halinde kişi başına azami sorumluluk limiti kaza tarihinde — olup sigortalı araç sürücüsünün kusur oranında ve zarar nispetinde olduğu, hiçbir surette davayı kabul anılamına gelmemek kaydıyla, zorunlu trafik sigortası sorumluluk sigortası olup, bu nedenle bu sigorta ile sigorta ettiren kişinin işleteni olduğu motorlu araçların üçüncü kişilere verdikleri zararların karşılanması amaçlandığı, dava konusu trafik kazası, —- yapılan değişiklikler önce meydana gelmiş olduğu için tazminat hesabında —-az alınmasının, davacının herhangi bir sosyal sigorta kurumuna bağlı olup olmadığının, bağlı olması halinde bu kurum tarafından yapılan ödemeler müvekkil şirketten talep edileceğinden ötürü, mükerrer ödemeden imtina amacıyla bu hususun açıklığa kavuşturulmasının gerektiği, kusur tespitinin yapılabilmesi için dosyanın— gönderilmesine, davacıya —-tarafından yapılan herhangi bir ödemenin olup olmadığının araştırılmasına, haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini masraf ve ücreti vekaletin davacıya tahmilini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER: Kaza Tespit Tutanağı, İfade Tutanağı, Alkol Raporu, ——diğer bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava, Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) istemine ilişkindir.
Dosya Mahkememize—-tarafından verilen yetkisizlik kararı sonucunda sehven gönderildiği—- Mahkemesinin verdiği gönderme kararına göre gelmiştir. Mahkememizce yargılama basit yargılama usulüne göre kaldığı yerden sürdürülüp tamamlanmış ve aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Bilindiği üzere Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmaktadır. Haksız fiilin unsurları ise eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak gösterilmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğmalı, zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ile zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir. Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6 ve 6100 Sayılı HMK’nın 190. maddelerinie göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı, haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.6098 Sayılı TBK’nın 50.maddesine göre de zarar gören ,zararını ve zarar verenini kusurunu ispat yükü altındadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiştir.
—— maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı—– göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden,——- motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Türk Borçlar Kanunu’nun 49. Maddesinde ise haksız fiil tanımlanmış, 72. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemi ile açacağı davaların bağlı olduğu zamanaşımı süreleri özel olarak düzenlenmiştir. TBK’nın 72. maddesinde üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüş olup bunlar, zararın ve tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıllık sübjektif ve nispi nitelikteki kısa zamanaşımı süresi, herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık objektif ve mutlak nitelikte uzun zaman aşımı süresi ile olağan üstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresidir. 2918 sayılı KTK’nın 109/I. maddesinde de, “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak — yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak—– yıl içinde zaman aşımına uğrar” hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Aynı fiil bazen, hem sorumluluğu gerektiren hem de ceza kanunlarına göre cezayı gerektiren bir fiil olabilir. Bu fiile göre, Ceza Kanununun daha uzun bir zaman aşımı süresi öngördüğü hallerde, tazminat davasının daha önce zaman aşımına uğraması tutarlı bir çözüm oluşturmaz. Zira cezalandırma, müeyyide olarak tazminattan daha ağırdır. Bu sebeple, kanun koyucu uyum sağlamak amacıyla ceza davası için öngörülen zamanaşımı süresince tazminat davasının da devamını temin bakımından genel olarak 6098 sayılı TBK m. 72/I maddesinde özel olarak da—– düzenlemiştir.
Burada üzerinde durulması gereken, —- fıkrasında belirtilen, ceza kanununda öngörülen daha uzun zaman aşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece fiilin Ceza Kanununa göre cezayı gerektiren bir fiil olmasının yeterli olması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zaman aşımının uygulanabilmesi için sadece fiilin cezayı gerektiren bir eylem olmasını yeterli görmekte; bunun dışında, eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma yapılmasını, ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zaman aşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten veya sigorta şirketi) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zaman aşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür.———
Yukarıdan beri yapılan açıklamalar ve yasal düzenleme ile içtihatlar ışığında somut olaya gelindiğinde davacının yolcu olarak bulunduğu olay tarihi itibariyle davalı —– tarihli tak taraflı trafik kazası sonucu yaralanmıştır. Kazadan sonra davacı hakkında — tarafından düzenlenen —- tarihli tıbbi raporda sol klavikula kırığı tespit edilmiştir. Mahkememizce alınan —– tarihli raporunda da, —–yıl önce meydana gelen kırığın kaynamasının tam olduğu ,sol ve sağ klavikula arasında —–bulunduğu, çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işlemleri yönetmeliğine göre — meslekte kazanma gücü kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme süresinin —- aya kadar uzayabileceği yönünde tespit ve görüşlere yer verilmiştir. Buna göre olayda —–düzenlenen ve somut olayda eyleme uyan taksirle yaralama suçunun ceza zamanaşımı süresi aynı Kanun’un 66/1-e maddesine göre – yıl olduğundan açılan dava – yıllık dava zamanaşımı süresine tabidir. Zira —- tavan zamanaşımı süresi, failin fiilen zararın öğrenilmesi vs. durumun bulunduğu hallerde uygulanabilen süredir. Gelişen durumun varlığı halinde, açılacak tazminat davalarının bu —- zamanaşımı içinde açılması gerekmektedir. Ancak gelişen durumun varlığının bulunmadığı hallerde uygulanacak zamanaşımı süresi ise,— tavan zamanaşımı süresi değil, —- yıllık ceza zamanaşımı süresidir. Bu nedenle, davacının maluliyetlerinde gelişen durum yok ise, ilk maluliyet tarihinden itibaren ceza zamanaşımı uygulanacak; gelişen durumun varlığının kabul edilmesi durumunda ise gelişen durumun öğrenilmesi tarihinden itibaren iki yıl ve her halükarda — yıllık tavan zamanaşımı süresi içinde talep edilmiş olup olmadığı irdelenmelidir.—- Yukarıda anılan raporlar üzerinden açıklandığı üzere davacının maluliyetinde gelişin bir durum olmayıp kazaya bağlı kırık kaza tarihi olan — ay sonrasına tekabül eden —- tarihi itibariyle iyileşmiş ,belirginleşip son bulmuş; maluliyete ilişkin zarar öğrenilmiştir. Dava ise —— sonra açılmıştır. Böylece olayda uygulanması gereken — yıllık zamanaşımı süresi dava tarihi itibariyle dolmuştur. Binaenaleyh; davalı vekili tarafından süresi içinde verilen cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunulduğu tespit ve tayin edilerek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. maddesi gereğince davacı taraf sorumlu tutulmak suretiyle; 6100 Sayılı HMK’nın 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın, KTK’nın 109/2 maddesi gereğince zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-)Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL harçtan mahsubuyla bakiye 44,80 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-)Davalı tarafından vekille temsil dışında (HMK.323/1/ğ) yapılmış yargılama gideri bulunmadığından işbu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1, 13/2 maddeleri uyarınca 3.300,00 TL nispi vekalet ücretinın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansın yatırana iadesine,——-
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekililin yokluğunda ; 6100 sayılı HMK’nın 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; ——— Adliye Mahkemesinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
17/02/2022