Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/375 E. 2022/334 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/375
KARAR NO : 2022/334

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/10/2019
KARAR TARİHİ : 30/03/2022

Tarafları yukarıda belirtilen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen ihtiyati tedbir talepli dilekçe ile; davacı şirket ile davalı —– bu yana ticari ilişki bulunduğu, bu davalı ile —— uyarınca bu davalı şirkete davalı — vadeli ve —bedelli teminat mektubu ile davalı —- bedelli teminat mektubu olmak üzere iki adet teminat mektubunun verildiği, taraflar arasında imzalanan sözleşmede işlerin 31/12/2017 tarihinde biteceğinin belirtildiği, sözleşmeler konusu işlerin davacı tarafça eksiksiz bir şekilde bitirilip teslim edildiği, sözleşme tarihinin sona ermesinden yaklaşık 1 yıl sonra davacı şirketin konkordato talebinde bulunduğu—-sayılı dosyası üzerinden— başlamak üzere geçici mühlet kararı verildiği ve — tarihli duruşmada ise talebin kabul edilerek davacı şirket hakkında İİK. madde 289/3 uyarınca 1 yıl süre ile kesin mühlet verildiği, davalı——- verdiği teminat mektubunun hukuka aykırı olarak paraya çevrilmesi işlemlerine başlandığının öğrenilmesi üzerine konkordato mühlet kararını veren mahkemeye başvurularak işlemin hukuka aykırı olduğu, davacı şirketin davalı— borcunun olmadığı gibi aksine alacaklı olduğu, alacakların —– üzerinden takibe konulduğu ve takibe itiraz edilmediği gibi takipten kaynaklanan borcun takip dosyasına yatırılmak suretiyle ödendiği belirtilerek teminat mektubunu hukuka aykırı şekilde paraya çevrilmesinin önlenmesi için tedbir talebinde bulunulduğu ve mahkemece 10/07/2019 tarihli ara karar uyarınca tedbir talebinin kısmen kabulü ile söz konusu teminat mektubunun tedbiren 3 ay süre ile nakde çevrilmesinin önlenmesine ve bu 3 aylık sürede davacı şirketin söz konusu banka teminat mektubu nedeniyle borçlu olmadığının tespiti için tedbir talepli dava —– karar verildiği halde davalı— söz konusu tedbir kararı çıkmadan ——- teminat mektubunu haksız ve kötü niyetli şekilde paraya çevirdiği, bu işlemde davalı — kadar bu bankanında kusurlu olduğu; dava konusu diğer teminat mektubunun paraya çevrilmesi işleminden ise davalı — tarafından davacı şirketin yetkilisine gönderilen 09/07/2019 tarihli mesaj üzerine yapılan araştırma sonucu öğrenildiği ve—- numaralı ihtarname ile yapılan işlemin açıklanması ve her– onayı olmaksızın yapılan borçlandırıcı işlemin iptal edilmesinin ihtar edilmesinin ardından bu bankanın —- yevmiye numaralı ihtarnamesinin davacı şirkete 16/07/2019 tarihinde tebliğ edildiği ve bu ihtarnameden söz konusu teminat mektubunun paraya çevrilmiş olduğunun anlaşıldığı ve buna cevaben yapılan işlemin hukuka aykırı olduğu ve dava açılacağına ilişkin ikinci ihtarnamenin 19/07/2019 tarihinde bu bankaya gönderildiği ve bu banka tarafından gönderilen 25/07/2019 tarihli yazıda yapılan işlemin kredi kullandırma olmayıp teminat mektubunun — tazminininden ibaret olduğunun belirtildiği ve sonuçta açıklanan şekilde her iki banka açısından da teminat mektuplarının haksız ve hukuka aykırı olarak paraya çevrilmiş olduğu ve bütün davalıların sorumlu olduğu, teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin kısmen ya da tamamen yerine getirilmemesi şartına bağlandığı ve davacı şirkete yapılan herhangi bir eksik iş ihtarı olmadığı gibi teminat mektuplarının paraya çevrilmesinden önce söz konusu— dosyası üzerinden yapılan cari hesap ve fatura alacaklarından kaynaklı icra takibine herhangi bir itiraz olmaksızın dosya borcunun tamamının icra dosyasına ödenmiş olduğu, davacı şirketin davalı şirkete borçlu olmadığı gibi alacaklı olduğu, davacı şirketin daval—– olduğu; teminat mektuplarının paraya çevrilmesi işlemlerinin borçlandırıcı işlemler olduğu halde bu işlemlerin yapılabileceğine—— görüşü ya da mahkeme kararı bulunmadığı, davalı — teminat mektuplarını haksız şekilde paraya çevrilmesini sağlayarak sebepsiz zenginleşip davacıyı zarara uğrattığı ve diğer davalıların konkordato davasından haberdar olup davaya müdahil olmaları nedeniyle borçlu olunmadığına ve tedbir talebinde bulunulduğuna ilişkin davacının çabasını bilebilecek durumda oldukları halde hukuka aykırı talep üzerine paraya çevirerek kusurlu davrandıkları, ayrıca şarta bağlı olarak düzenlenen teminat mektuplarının sadece talep üzerine paraya çevrilmiş olması sebebiyle de bankaların kusurlu oldukları ve davacının bu nedenle uğradığı zararlardan müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, arabuluculuk başvurusunun anlaşamama tutanağıyla sona erdiği ileri sürülerek öncelikle dava sonuna kadar davacı şirkete karşı dava konusu iş ve teminat mektuplarından kaynaklanacak icra takibi yapılmaması için tedbir kararı verilmesi; davacı şirketin davalı — herhangi bir borcunun olmadığının, aksine fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL alacaklı olduğunun tespitine; nakde çevrilen toplam –dava sırasında ödenmek zorunda kalınması halinde zararın doğum tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte istirdatına; haksız ve hukuka aykırı paraya çevirme işlemlerinden dolayı meydana gelen zararın tespit edilerek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Dava değeri olarak belirtilen toplam 1.995.245,00 TL üzerinden eksik harcın ikmali yönüne gidilmiş olup davacı vekili tarafından 14/11/2019 tarihli —-alındısı ile harç ikmali yapılmıştır.
Davacı vekili duruşmada da dava dilekçesini tekrar etmiştir.
Davalı–vekili duruşmada da tekrar ettiği cevap dilekçesinde ödemeye engel bir karar olmadığı, ödeme talebine bağlı olarak ödeme yapıldığı, teminat mektubunun nakde çevrilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, —- taahhüdünün söz konusu olduğu, müvekkili bankanın sorumluluğunun söz konusu edilemeyeceği, diğer davalı şirketin haksız tahsilinin söz konusu olması ihtimalinde esasen teminat mektubu bedelinin bankaya iadesinin gerektiği savunularak davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı — duruşmada da tekrar ettiği cevap dilekçesinde davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı olmadığı, ayrı ayrı dava açılması gerektiği, müvekkili yönünden davanın tefrik edilmesinin gerektiği, müvekkili bankanın taraf sıfatının bulunmadığı, teminat mektuplarının davalı– tarafından haksız ve dayanaksız olarak tazmin edildiği iddiası yönünden söz konusu firmaya yönelik olarak ve aralarındaki sözleşme hükümlerine dayanarak istirdat davası açılması gerektiği, teminat mektubunu ile davacı şirketle davalı — arasındaki temel hukuki ilişkiden bağımsız olarak müvekkili bankanın –yükümlülüğü altına girdiği, kayıtsız şartsız bir ödeme taahhüdünün söz konusu olduğu, nakde çevirme işleminin konkordato dosyası üzerinden verilen tedbir kararından önce olduğu, işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı savunularak davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı –vekili tarafından ibraz edilen cevap dilekçesinde —- tutarında fatura düzenlendiği ve bu fatura tutarı alacağı söz konusu olmadığından işin başında alınmış olan teminat mektuplarının nakde çevrilmek suretiyle tahsil edildiği, bu işlemin taraflar arasındaki sözleşmenin 8. ve 17. maddelerine uygun olduğu, taraflar arasındaki mal alım sözleşmesinde –Mahkemeleri’ nin yetkili olduğuna dair yetki şartı bulunduğu ileri sürülerek yetki itirazı ile birlikte davanın esas bakımında da reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Dilekçe teatisi kapsamında yetki itirazına karşı bir cevap verilmemiştir.
İhtiyati tedbir talebinin ön inceleme duruşmasında değerlendirilmesine yönelik tensip ara kararı oluşturulmuştur.
İbraz edilen Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı —–göre– ve — numaralı, —— tarihinde yapılan başvurunun taraflarla ilgili olduğu, tarafların davete uyduğu ancak görüşme sonunda anlaşma sağlanamadığına dair 18/09/2019 tarihli son tutanak düzenlendiği — dava şartının yerine getirilmiş olduğu belirlenmiştir.
Yetki itirazına yönelik usuli itirazın incelendiği ön inceleme duruşmasında alınan beyanların, yapılan irdelemelerin ve oluşturulan kararların yer aldığı söz konusu 30/03/2022 tarihli duruşma tutanağı içeriği:
”…
Davacı—-katıldı. Belli yerde açık duruşmaya devam olundu.
Davalı—vekilinin UYAP üzerinden mazeret bildirdiği ve yeni duruşma gün ve saatini UYAP’tan öğreneceğini belirttiği anlaşıldı.
Tebligatların yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı anlaşıldı.
Mazeret talebi yönünden soruldu:
Davacı vekili: mazeretin takdirini mahkemeye bırakıyoruz ancak ön inceleme duruşmasının yapılmasını istiyoruz dedi.
Davalı –vekili: mazeretin takdirini mahkemeye bırakıyoruz ancak ön inceleme duruşmasının yapılmasını istiyoruz dedi.
Davalı — vekili: mazeretin takdirini mahkemeye bırakıyoruz ancak ön inceleme duruşmasının yapılmasını istiyoruz dedi.
GGD.
1-Mazeret talebinin içeriği, zapta geçen beyanlar, ön inceleme duruşması olması, mazeret bildiren vekilin temsil ettiği davalı adına bütün savunmaların yapılmış olması, davanın niteliği, dava tarihi, geçen süre, hedef süreye ilişkin müşterek sorumluluk ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde talik nedeni olmamak, vekil-müvekkil ilişkisi yönünden bir anlam içermek üzere daval—. vekilinin mazeretinin kabulüne,
2-İşlem sonucu UYAP üzerinden öğrenileceğinden bu konuda başkaca bir karar oluşturulmasına yer olmadığına,
3-Ön inceleme duruşması yapılmasına,
oy birliği ile karar verildi. Tefhimle açık yargılamaya devam olundu.
Tensip tutanağında da belirtildiği gibi davada HMK’nun 118 ila 186. Maddelerinde düzenlenen yazılı yargılama usulünün uygulanması gerektiği anlaşıldı.
Tensip ara kararlarının yerine geldiği anlaşıldı.
HMK-119-121 maddeleri uyarınca dava dilekçesi ve ekleri incelendi, Dava dilekçesi ve eklerinde herhangi bir eksikliğe rastlanmadı.
HMK-114-115 maddeleri uyarınca yapılan inceleme neticesinde dava şartlarının mevcut olduğu görüldü.
HMK-116-117 maddeleri uyarınca yapılan inceleme neticesinde yetki itirazının karara bağlanması gerektiği anlaşıldı.
Yetki itirazı yönünden soruldu:
Davalı — vekili: diğer davalı şirket adına ileri sürülen yetki itirazının takdirini mahkemeye bırakıyoruz dedi.
Davalı — diğer davalı şirket adına ileri sürülen yetki itirazının takdirini mahkemeye bırakıyoruz dedi.
Davacı vekili: taleplerimiz arasında teminat mektuplarının paraya çevrilmesinden dolayı uğranılan zararda olduğu için mahkemenizin yetkili olduğunu düşünüyoruz, yetki itirazının reddine karar verilmesini istiyoruz dedi.
Davacı şirket ile davalı — sözleşmenin 22. Maddesine göre– Mahkemelerinin yetkili olduğuna dair yetki şartının bulunduğu anlaşılmakla hem bu yönden hem de ihtimale göre ifa yeri yönünden soruldu:
Davacı vekili: sözleşme ile ilgili tespite bir diyeceğimiz yoktur, bunun ve ifa yerinin takdirini mahkemeye bırakıyoruz dedi.
Davalı— vekili: tarafı olmamamızla birlikte sözleşmedeki tespite bir diyeceğimiz yoktur, davanın bizi ilgilendiren yönü itibariyle — Mahkemelerinde davanın görülmesini isteriz, ancak bu hususların ve ifa yerinin takdirini mahkemeye bırakıyoruz dedi.
Davalı –tarafı olmamamızla birlikte sözleşmedeki tespite bir diyeceğimiz yoktur, davanın bizi ilgilendiren yönü itibariyle — Mahkemelerinde davanın görülmesini isteriz, ancak bu hususların ve ifa yerinin takdirini mahkemeye bırakıyoruz dedi.
Dosya incelendi.
HMK. Madde 17 ve Madde 7 düzenlemelerine bağlı olarak yetki itirazının yerinde olduğu anlaşılmakla bütün davalılar yönünden yargılamanın bittiği bildirildi.
…”
şeklinde olup yukarıya aynen aktarılmıştır.
Yetki sözleşmesine ve yetki itirazına ilişkin HMK. düzenlemeleri:

YETKİ SÖZLEŞMESİ
Madde 17- (1) Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.
YETKİ SÖZLEŞMESİNİN GEÇERLİLİK ŞARTLARI
Madde 18- (1) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hâllerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz.
(2) Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesi şarttır.
YETKİ İTİRAZININ İLERİ SÜRÜLMESİ
Madde 19- (1) Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir.
(2) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.
(3) Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir.
(4) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.”
şeklinde olup, yukarıya aynen aktarılmıştır.
Dosyaya örneği sunulan ve taraflar arasında ihtilafsız olan —– tarihli ve “Mal Alım Sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin 22. Maddesinde uyuşmazlıkların çözümünde — Mahkemelerinin yetkili olacağının kararlaştırılmış olduğu belirlenmiştir.
HMK. madde 17 kapsamında yapılan irdeleme sonunda yukarıya aynen alınan bu maddeye ilişkin yasal düzenleme, bu düzenlemenin kesin yetki olması, taraflar arasında ihtilafsız sözleşmede yer alan yetki şartına göre — Mahkemelerinin yetkili olması, cevap dilekçesi ile birlikte yetki itirazının süresinde ileri sürülmüş olması karşısında bu düzenlemeye bağlı yetki itirazının yerinde olduğu ve davalının birden fazla olması halinde ortak yetkiye ilişkin HMK. madde 7 düzenlemesi ile dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde –Mahkemelerinin yetkili olduğu ve bütün davalılar yönünden de yetkisizlik kararı verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak taraflar arasındaki yetki sözleşmesine, HMK. madde 17 düzenlemesine ve süresinde yapılan yetki itirazına bağlı olarak Mahkememizin yetkisine itirazın yerinde olduğu ve HMK. madde 7 düzenlemesine de bağlı olarak yetki itirazının kabulü ile Mahkememizin yetkisizliğine ilişkin olmak üzere aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yetki itirazının kabulü ile Mahkememizin bütün davalılar yönünden YETKİSİZLİĞİNE ve davanın USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine bağlı olarak ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 20/1 maddesinde belirtilen 2 haftalık süre içinde, taraflardan birinin talebi halinde dosyanın görevli ve yetkili — Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Süresinde başvuruda bulunulması halinde harç ve yargılama giderleri ile avansa ilişkin hususların 6100 sayılı HMK.’nın 331/2 maddesi gereğince görevli ve yetkili Mahkemece değerlendirilmesine,
4-Süresinde başvuruda bulunulmaması halinde HMK. Madde 20 düzenlemesine bağlı olarak davanın açılmamış sayılmasına yönelik gerekli usuli kararın resen verilmesi gereğinin gözetilmesine,
5-Yukarıdaki hüküm fıkralarında belirtilen ihtimallerde gözetilerek yargılama sonucunda ve resen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse resen yapılacak giderde mahsup edilmek ve HMK. Madde 333 düzenlemesi gözetilmek sureti ile avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
6-Tedbir talebinin yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
İlişkin olmak üzere davacı vekilinin, davalı — vekilinin ve davalı — vekilinin yüzlerine karşı aleni olarak yapılan yargılama sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.