Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/313 E. 2023/130 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/313 Esas
KARAR NO: 2023/130
DAVA: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/10/2019
KARAR TARİHİ: 16/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı bankanın——– kredi sözleşmesi imzalandığını, davacı firmaca kredi kullandırılmış ve borçlu şirket edimlerini yerine getirmediğinden hesap kat ihtarı keşide edilerek kredi hesapları kat edildiğini, kredi borçlusu şirket tarafından kredinin teminatını teşkil etmek üzere araçlar rehin edilmiş olup, rehinli araçların sigortası davalı şirket tarafından yapıldığını, davacının söz konusu sigorta sözleşmesinde dain-i mürtehin olarak yer aldığını, kredi borçlusu şirketin —– ayında basında yer alacak şekilde faaliyetini sonlandırmış olduğunu, davalı şirket ekte yer alan —–tarihli yazı ile davacı Banka’ya başvuruda bulunarak Banka lehine rehinli araçların sigorta poliçelerinin devamı için 3.018.914,56.-TL ödeme yapılmasını talep ettiğini, bunun üzerine davacının hak kaybına uğramamak için davalı sigorta şirketine ödeme yaptığını, davalıya araçların poliçelerinin yenilenmesi için yapılan başvurunun davalı tarafından araçların pert olduğu gerekçesi ile ret edildiğini, davalı şirketin ret cevabını mail ile bildirdiğini, davacı lehine rehin edilen araçların pert olduğunun bildirilmesi üzerine 27.09.2018 tarihli ihtar ile davalı şirketten araçlara ilişkin hasar tazminatlarının taraflarına ödenmesinin talep edildiğini, ancak davalı şirketin 02.10.2018 tarihli yazısı ile poliçe prim alacağı nedeni ile TIK 1431/5 ve BK139. madde çerçevesinde takas mahsup hakkını kullandığını, ödeme yapmayacağını bildirildiğini, bunun üzerine, davalı şirkete 10.10.2018 tarihli yazı ile başvuruda bulunarak takas mahsup hakkının kullanılamayacağı ve hasar bedelinin ödenmesi tekrar talep edilmiş ise de davalı şirketin bu talebi bir önceki gerekçeler ile reddettiğini, daha sonra bu hususta arabuluculuğa da başvuruda bulunulmuş ise de arabuluculukta da anlaşma sağlanamadığını, dain-i mürtehin sıfatı ile hasar bedelinin davacıya ödenmesi gerektiğinden, hasar tazminatının ——– poliçe borcuna mahsup edilmesinin yasal olarak mümkün olmadığını, ——tazminat alacaklısı olmadığından, bu şirketin borcuna mahsup edilemeyeceğini, davalının takas mahsup iddiasının yasaya açıkça aykırı olduğunu, TTK. 1480.maddesinin; “sigortacı, zarar görene ödeyeceği sigorta tazminatını, sigorta sözleşmesinden doğan alacakları ile takas edemez.” hükmüne havi olduğunu, yasal düzenlemeye uygun olarak sigorta sözleşmesinden doğan, zarar görene ödenecek tazminatın takas mahsup hakkına konu edilmesi mümkün olmadığını, poliçede dain-i mürtehin kaydı olduğundan sigorta tazminatının müvekkili bankaya ödenmesi gerektiğini, davacı—– borcu da bulunmadığından, davalının takas mahsup hakkı kullanılmasının hukuken mümkün olmadığını, —-tarafından yapılan bildirim üzerine rehinli araçların sigorta poliçeleri için —- tarihlerinde yapılan bildirimler üzerine davacı Banka tarafından davalı firmaya —-ödeme yapıldığını,—— bendi gereğince sigorta tazminatlarının davacıya ödenmesi gerektiğini, davacı bankaya rehinli —- plakalı araç —- plakalı araç —– sayılı dosyasından satıldığını, bu aradaki farkı talep etme gereği doğduğunu, ödeme yapılmaması üzerine ——- numarası ile arabuluculuğa başvurulmuş ve görüşmeler sonucu olarak anlaşamama tutanağı imzalandığını, tazminatın ödenmemesi nedeniyle dava açma zorunluluğu hasıl olduğunu, tahkikat sonucunda davacının zararının değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile —- araçlar için ödenmesi gerekli tazminat miktarı —–plakalı araçlar için ilişkin şimdilik toplam —- tazminat bedelinin kazanın gerçekleştiği tarihten itibaren ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP /TALEP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin çerçeve sözleşmesi ve buna bağlı poliçelerden kaynaklı dava dışı sigorta ettiren müflis —— kesinleşmiş prim alacağı ve başkaca alacakları bulunduğunu, alacaklarının iflas dosyasında hazırlanan sıra cetvelinde kabul edildiğini, alacakların iflas dosyasında hazırlanan sıra cetvelinde kabul edildiğini, davalının kesinleşmiş prim alacakları için, kanun ve sözleşmeden kaynaklı hakkına dayanarak poliçelere bağlı hasarlardan kaynaklı tazminatları alacağından düşerek takas hakkını kullandığını, prim alacağını düşme takas hakkının öncelikli dayanağı TTK madde 1431/5 olduğunu, davalı sigortacının takas ve prim alacağı düşme uygulamasının TTK madde 1431/ 5 sigortacı prim alacağını 1480. madde hükmü saklı kalmak üzere ödenecek tazminattan veya bedelden düşebileceğini, bu halde TTK. 129. maddesi hükmü sigorta sözleşmeleri hakkında uygulanmaz hükmüne uygun olduğunu, prim alacağını düşme takas hakkının TBK 98. Ve 139. madde hükümlerinin de TTK 1431/5 madde ile benzer imkanı vermekte olduğunu, TTK 1431/5 hükmü sigorta konusu malvarlığı üzerinde sınırlı ayni hak olan alacaklı içinde uygulanabilir olduğunu, sigortacının mesela rehinli alacaklıya veya hacizde icra veznesine sigorta parasını öderken muaccel prim alacaklarını düşebileceğini, davacı şirketin sınırlı ayni hak sahibi olarak, sigortacının takas hakkı sonrasında, ayni hakkının üzerinde devam edeceği araçlara dair poliçeler den kaynaklı bir sigorta tazminatı mevcut olmadığını, davalının prim alacağı davacı tarafın talep ettiği araçlarla ilişkin hasar bedellerinden çok daha yüksek olduğunu, bu hasar tazminatlarının da prim alacaklarına mahsup edilmesi ile davacı tarafın talep edebileceği bakiye bir hasar tazminatı kalmadığını,davacının aktif husumet ve taraf ehliyeti bulunmaksızın haksız ve dayanaksız olarak açtığı davanın esasa girilmeksizin davanın usulden reddini, davacı tarafın davasının esastan reddini, her halükarda reddini, vekalet ücret sözleşmesinde asgari vekalet ücret tarifesinin 3 misli olarak kararlaştırılan vekalet ücretinin tamamen ödemeyi ve davacı tarafın disiplin para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER : Hukuk Uyuşmazlıkları Dava Arabuluculuk Son Tutanağı, —-Odası —- Kayıtları,—-Sözleşmesi, Kat ihtarları, —– ve Hasar Dosyası, Dava Konusu Araçlara Ait Tescil Kayıtları,—- dosyası, Bilirkişi Raporu, dosyadaki sair bilgi ve belgeler.

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:Dava, Davacı bankanın Genel Kredi Sözleşmesi nedeniyle Dain-i mürtehin sıfatıyla iflas eden kredi borçlusu şirket adına kayıtlı ve rehinli araçların satışından gelen paranın prim borcuna mahsup edilmemesi ve kendisine ödenmesi —— istemine ilişkinidir.
6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince davanın değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve uyuşmazlık belirlenmiştir. Akabinde daha önce dava şartı zorunlu arabuluculuk sürecinden sonuç alınamadığından bu sefer taraflar sulh olmaya davet ve teşvik edilmelerine karşın duruşmaya katılan taraf vekillerinin sulh olmak istemediklerine yönelik beyanları üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri ve delillerin inclenmesi tamamlanmış ve karar duruşmasına katılan taraf vekillerinin tahkikata ve davaya ilişkin son sözleri de alınıp zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun, “prim ödeme” kenar başlıklı 1430 ve 1431. maddelerinde aynen;
a) Prim ödeme borcu
aa) Genel olarak
Madde 1430- (1) Sigorta ettiren, sözleşmeyle kararlaştırılan primi ödemekle yükümlüdür. Aksine sözleşme yoksa sigorta primi peşin ödenir. Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.
(2) Sigorta primi nakden ödenir. İlk taksidin nakden ödenmesi şartıyla, sonraki primler için kambiyo senediverilebilir; bu hâlde, ödeme kambiyo senedinin tahsili ile gerçekleşir.
(3) Sigorta ettiren, sigortacının sorumluluğu başlamadan önce, kararlaştırılmış primin yarısını ödeyerek sözleşmeden cayabilir. Sözleşmeden kısmi cayma hâlinde, sigorta ettirenin ödemekle yükümlü olduğu prim, cayılan kısma ilişkin primin yarısıdır.
bb) Ödeme zamanı
Madde 1431- (1) Sigorta priminin tamamının, taksitle ödenmesi kararlaştırılmışsa ilk taksidin, sözleşme yapılır yapılmaz ve poliçenin teslimi karşılığında ödenmesi gerekir. Karada ve denizde eşya taşıma işlerine ilişkin sigortalarda sigorta primi, poliçe henüz düzenlenmemiş olsa bile, sözleşmenin yapıldığı anda ödenir.
(2) İzleyen taksitlerin ödeme zamanı, miktarı ve priminin vadesinde ödenmemesinin sonuçları, poliçe ile birlikte yazılı olarak sigorta ettirene bildirilir veya bu şartlar poliçe üzerine yazılır.
(3) Sigorta priminin taksitle ödenmesinin kararlaştırıldığı hâllerde, riziko gerçekleşince, ödenecek tazminata veya bedele ilişkin primlerin tümü muaccel olur.
(4) Başkası lehine yapılan sigortada, prim borcu için sigorta ettirenin aleyhine yapılan takip semeresiz kalmışsa, zarar sigortalarında sigortalı, can sigortalarında lehtar, bu durumun sigortacı tarafından kendilerine bildirilmesi hâlinde, primi ödemeyi üstlenirlerse sözleşme bu kişilerle devam eder; aksi hâlde, sigortacı sigorta ettirene karşı sahip olduğu hakları kullanır.
(5) Sigortacı prim alacağını, 1480 inci madde hükmü saklı kalmak üzere ödenecek tazminattan veya bedelden düşebilir. Bu hâlde, Türk Borçlar Kanununun 129 uncu maddesi hükmü sigorta sözleşmeleri hakkında uygulanmaz” denilmektedir.
Madde 1480- (1) Sigortacı ,zarar görene ödeyeceği sigorta tazminatını .sigorta sözleşmesinden doğan alacakları ile takas edemez. Düzenlemesi bulunmaktadır.
Madde 1456- (2) Sigortacıya ,mal üzerinde sınırlı ayni hak bulunduğu bildirildiği takdirde ,ayni hak sahiplerinin izni bulunmadıkça ,sigortacı sigorta tazminatını sigortalıya ödeyemez. denilmiştir.
Yukarıda anlan yasal düzenlemeler , toplanan deliller ve yapılan yargılama ışığında somut olaya bakıldığında; bankanın kurumsal şube müşterisi olan dava dışı——–isimli şirket ile genel kredi sözleşmesi bulunduğu , borçlu şirketin edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin kat edildiği ve kredi borçlusu şirket tarafından kredinin teminatı olarak rehin verilen araçların sigortasının davalı şirketi tarafından yapıldığı, sözleşmede davacı bankanın dain-mürtehin sıfatı bulunduğu, rehinli araçların pert olması nedeniyle hasar tazminatının kendisine ödenmesini istemiş, davalı sigorta şirketi ise poliçe prim alacağı nedeniyle 6102 sayılı TTK’nin 1431/5 maddesi gereğince TBK’nin 139. maddesi kapsamında takas mahsup hakkını kullandığın savunmuştur. Mahkememizce davanın niteliğine ve tarafların hukuki durumuna göre gösterilen ve getirtilmesi gereken belgeler dosyaya kazandırılmıştır. Bu işlemlere müteakip dosya üç kişiden oluşan bilirkişi heyetine verilerek rapor istenmiştir. Bilirkişiler ——- tarafından hazırlanan 14.06.2022 tarihli raporda özetle ve mealen; Sigorta sözleşmesinin objektif esaslı unsurlarından olan sigorta ettirenin prim ödeme borcu, sigorta sözleşmesinden doğan asli borçlardandır. Prim, sigorta sözleşmesinin esaslı unsurlarından olduğundan taraflar üzerinde uzlaşma sağlamadığı takdirde sigorta sözleşmesi kurulmaz. TTK m. 1401 hükmü gereğince prim borcu, sigortacının TTK m. 1427 hükmünde düzenlenen ödeme yapma borcunun karşılığını oluşturur. Bu itibarla, sigorta sözleşmesi kanun gereği tam iki taraflı —— sözleşme sayılmaktadır. Şu var ki sigorta sözleşmesini tam iki taraflı kılan, Türk Ticaret Kanunu düzenlemesidir. Salt borçlar hukuku açısından bakıldığında, sigorta sözleşmesinin tam iki taraflı sözleşme sayılması olanaklı değildir. Çünkü prim borcunun karşılığını oluşturan sigortacının sigorta tazminatını veya bedelini ödeme borcu şarta bağlıdır. Riziko (risk) adı verilen şart gerçekleşmedikçe, bu borç doğmaz. Bu şekilde sigorta sözleşmesi yürürlükte kaldığı sürede, şart gerçekleşmediği takdirde, sigortacı tarafından tahsil edilen primlerin iade edilmesi gerekirdi. Zira karşılık (sinallagma) ilişkisinde bir edim diğerinin varlık sebebini oluşturur. Başka bir deyişle karşılıklı edimlerin kaderleri birbirine bağlanmıştır, mesela birinin imkânsızlaşması diğerinin de sona ermesine yol açar (TBK m. 136/l1).Taraflar Sigorta Sözleşmesinin kurulması ile primlerin taksitlee ödenmesine karar verebilirler. Sigortacı devam eden taksitlerin ödememesi halinde prim bedellerinin ödenmesini talep edebilir. Sigorta ettirenin prim bedellerini ödememesi halinde, Sigortacı da TTK m. 1431/V hükmü uyarınca doğrudan doğruya takas hakkını kullanarak, sigorta ettirenin hak kazandığı tutardan, prim tutarının takas edilmesini sağlayabilir. Devamla davacı ile davalı sigorta şirketi arasındaki alacaklar değerlendirildiğinde TBK 139. Maddesine göre iki kişinin karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimler birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her biri alacağını takas edebilir. Saygideğer Mahkeme tarafından Dain-i Mürtehin sıfatına sahip olan davacının Sigorta ettirenin haklarına ve yükümlülüklerine sahip olacağı kanaatine varması halinde davalının takas uygulaması yerinde kabul edilebilecektir. Yukarıda açıklanan nedenlerle; Aşağıdaki özet hasar tablosunda da incelendiği üzere, 6 araçta meydan gelen hasarların, trafikte kaza sonucu oluştuğu, bu türden kazaların istisna halleri hariç olmak üzere sürücünün kusuruna bakılmaksızın temin edilir türden hasarlar olduğu, —– istisna edilmiş haller ile teminat kapsamı haller açısından yapılan incelemede, hasarları istisna ve teminat harici duruma düşürecek türden bir bulguya rastlanmadığı, Yukarıda listede, 6 numaralı araç için poliçede Dain-i Mürtehin notunun——- kayıt ve not edildiğinin tespit edildiği, Dosya münderecatından Sigortalının düzenlenen poliçelerden doğan prim alacaklarının sabit olduğu, Mahkeme tarafından Dain-i Mürtehin sıfatına sahip olan davacının Sigorta ettirenin haklarına ve yükümlülüklerine sahip olacağı kanaatine varması halinde davalının takas uygulaması yerinde kabul edilebileceği yönünde tespit ve görüşlere yer verilmiştir. Mahkememizce bilirkişi heyeti raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve beyan ve itirazlar incelenip değerlendirilmiştir. Yapılan inceleme ve değerlendirmede olayın çözümünün 6102 sayılı TTK’nin 1480, 1431/4,1431/5 ve 1456/2 maddelerinin irdelenmesiyle mümkün olduğu tespit edilmiştir. Buna göre öncelikle dava dışı sigortalanın iflas ettiği ve sigortalı bazı araçların satışından gelen paranın akıbetinin belirlenmesi önem taşımaktadır. Öncelikle TTK’nin 1456/2 maddesine bakıldığında olayda sigortalı müflis şirkete ödenmiş bir tazminat bulunmadığından sınırlı ayni hak sahibi olarak davacı bankanın bir hak öne sürmesi mümkün değildir. Yine aynı yasanın 1480.maddesi açısından bakıldığında da davalı sigorta şirketinin olayda zarar görene ödediği bir tazminat söz konusu olmayıp işbu maddeden de davacı lehine bir çıkarım yapılamamıştır. Dolayısıyla TTK’nin 1431/4, 1431/5 maddeleri birlikte değerlendirildiğinde de somut olayda başkası lehine yapılan bir sigorta bulunmadığından 6102 sayılı TTK’nin 1431/5 maddesi gereğince davalı sigortacının dosya mündericatı ve bilirkişi raporuyla da varlığı sabit olan sigorta prim alacağını olayda olduğu gibi rehinli araçların satışından gelen paradan mahsup edebileceği kabul edilmelidir. Kaldi ki , sigorta sözleşmelerinin esaslı unsurundan birisi prim alacağı ve prim alacağının ödenmiş olması olup, sigortacı prim alacağını tahsil etmeden ,rehin alacaklısı ve dain-i mürtehin sıfatıyla sigortalı yerine geçen davacı bankaya dava dışı sigortalı şirketin iflası sonucunda şirkete ait satılan araçlardan gelen parayı ödemesi ve ödenmesini söylemek temel hukuk kurallarına, sigorta sözleşmesinin ruhuna ve amacına da açıkça aykırı bulunmuştur. Binaenaleyh, somut olayda tarafların mukayese edilen hukuki durum ve konumu ile genel kredi ilişkisi- sigorta sözleşmesi ilişkilerine dair objektif ölçü ve hakkaniyet ilkesi nazarında davacının işbu maddi tazminat talebine ilişkin yasal ve maddi koşulların oluşmadığı sonuç ve kanaatiyle, TMK, 6 ve HMK,190.maddeleri nazarında ispat edilemeyen ve yerinde görülmeyen davanın reddine karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. maddesi gereğince tamamen aleyhine hüküm verilen davacı taraf sorumlu tutulmuştur. Ayrıca bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi—-bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Yapılan Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 3.757,05 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 3.577,15 TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca——– bütçesinden ödenen 1.320.00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-)Davalı tarafından vekille temsil dışında (HMK.323/1/ğ) yapılmış yargılama herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından işbu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-)Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davalı vekili için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca hesap ve takdir edilen 33.800,00 TL nisp vekalet ücretinın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansın yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; —— Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/02/2023