Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/282 E. 2019/19 K. 04.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :2019/282 Esas
KARAR NO : 2019/19

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/10/2019
KARAR TARİHİ : 04/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ile 2016 yılının 3. ayında ——— —- Blok, bodrum kat ve zemin kat olmak üzere yapılacak olan bina inşaatına ait malzemeli dış cephe kara mantolama ve iç cephe kara sıva alçı ve boya işi yapma konusunda aralarında sözlü bir anlaşma yaptıklarını, müvekkilinin sözleşmede olmamasına rağmen aynı site içerisinde 2 katlı villanın da iç sıvası, saten boyası, iskele kurularak dış cephe kara sıvası ile binanın iç pencere kenarlıklarını da müvekkilinin yaptığını, davalı şirket yetkilisi—– referans olması ile sözleşme imzalanmadan işe başlandığını, ancak aylar sonra müvekkiline ödemeler konusunda sıkıntı çıkarıldığını, işlerin devamında ortaklıktan çıkarılan ———– müvekkil şirketin kaşesi olmadan, müvekkil şirketin ismi geçirilmeden davalı ile müvekkil şirketin yürütmüş olduğu işle ilgili tarihi belirsiz bir yüklenici sözleşmesi imzaladığını, İstanbul Anadolu—–.Asliye Ticaret Mahkemesi’nde ————— E.sayılı ve İstanbul Anadolu –.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin —İş dosyası ile binanın yapım işlerini gerçekleştirdiğini kabul ettiğini, davalı iş sahibi olarak yüklenici sözleşmesine uymadığını, müvekkiline işin bedeli olarak sözleşmenin 7. maddesinde 3+1 17 nolu daire 360.000 TL olarak anlaşılmış ve işin %70’inin tamamlanmasından sonra tapu devrinin gerçekleştirileceği, geri kalan meblağın ise iş bitiminden sonra ödeneceği belirtildiğini, müvekkilinin binanın %70’ini bitirdikten sonra tapu devrini istediğinde tapu devri davalı tarafça gerçekleştirilmemiş olup binanın %90’ı bitirilerek inşaatın bitimine az bir süre kala tapu devri gerçekleştirdiğini, müvekkiline iş karşılığının bir kısmını 360.000 TL ödeme amacıyla 17 nolu daire 186.000 TL gösterildiğini, masraflarının müvekkiline ödettirildiğini, bu daire üç yıl sonra ancak 260.000 TL’ye satabildiğini, bu dairenin fahiş bedelle belirlenmesi davalının kötü niyetini ortaya koyduğunu, müvekkilinin konut kredisi adı altında bankadan 70.000 TL kredi almış ancak banka tarafından konut kredisi davalı şirket adına yatırıldığını, ancak davalı şirketin müvekkiline sadece 35.500 TL gönderdiğini, davacının kötü niyetli olduğunu, geri gönderilen kredi miktarının davalının borcu ile aynı miktarda olması davalının kötü niyetini ortaya koyduğunu, müvekkilinin yaptığı işin bedeli ödenmediği gibi zarara uğratıldığını, müvekkilinin bir süre sonra binanın inşaatında saf dışı bırakılmaya çalıştığını, davalının müvekkilinin kurduğu iskeleyi kendisi kullandığını ve iskelenin bir aylık kirası olan 20.000 TL’yi de kullanmadığı halde müvekkiline ödettiğini, davalının, müvekkilinin çalıştırdığı işçileri işten çıkartarak yerine kendi işçilerini getirdiğini, işlerin tamamlanması için müvekkilinin malzeme tedarik ettiğini, davalının kendi işçilerine her biri için 3000 TL maaş belirleyerek işçilerin parasını müvekkilinden aldığını, ancak işçilerin sigortasını davalının yatırdığını, ve işçilerin maaşını da asgari ücret olarak gösterdiğini, sözleşmede olmamasına rağmen çalışan işçilerin stopajını müvekkilinden almış ve sorumlu tuttuğunu, davalı sözleşme dışı işlere karşılık da eski şirket ortağına ödeme yaptığından bahisle ödeme yapmadığını, bedel ödeme borcu eserin teslimi anında muaccel olduğunu, müvekkilinin bütün sorumluluklarını yerine getirdiğini ancak davalının işin bedelini ödemediğini, müvekkilinin yaptığı işin bedelinin belirlenerek gecikme faiziyle birlikte ödenmesini, fazlaca ve sözleşme dışı alınmış olan meblağların ödenmesini arz ve talep etmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava eser sözleşmesinden kaynaklı tazminat davasıdır.
01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 03/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5’inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 5/A maddesine göre: “(1) Bu kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, dava konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
6235 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 3’üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen 18/A maddesine göre: “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
Tüm dosya kapsamından; dava arabuluculuğa el verişli olmakla beraber dava şartı arabuluculuk kapsamında kalabilmesi için uyuşmazlık konusunun para alacağının ödenmesine ilişkin olması ve talep sonucunun tazminat veya alacağa ilişkin olması ya da her ikisini birlikte içermesi gerekir. TTK nun 5/A maddesindeki düzenleme ile talep sonucuna değil dava konusuna açıkça vurgu yapılarak dava konusunun bir miktar paranın ödenmesi olması şartı aranmış olduğu, tazminat davasının dava şartı arabuluculuk kapsamında kaldığının kabulü gerekmiştir.
Bu hali ile davacı yanın arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı, dava konusu tazminat talebi bakımından zorunlu arabuluculuğun söz konusu olduğu, dava şartının gerçekleşmediği, bu hususun da hakim tarafından re’sen gözetilmesi gereken ve eksikliği giderilemeyecek bir konu olduğu, 6100 sayılı HMK 114/2 maddesi gereğince özel kanunlardaki dava şartlarının da incelenmesi gerekeceğinden HMK 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.(Aynı yönde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi —-.Hukuk Dairesi 28.06.2019 tarih —– E-K sayılı ilamı).
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 138. Maddesi Gereğince: ”(1) Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir. ”
Ayrıca her ne kadar iş bu dosyaya henüz ön inceleme günü tayin edilmemiş ise de usulen dinlenmesi mümkün olmayan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş olup, dava şartlarının hakim tarafından yargılamanın her aşamasında resen incelenmesi gerektiğinden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/2 ve HMK 115/2 maddeleri gereği dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Karar kesinleştiğinde varsa bakiye gider avansının yatırana iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.