Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/266 E. 2019/15 K. 01.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/257 Esas
KARAR NO : 2019/13

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 27/09/2019
KARAR TARİHİ : 01/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasında dosya incelendi:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili,27/09/2019 tarihli dava dilekçesinde;araç maliki ve işleteni —,maliki ve işleteni olduğu aracın sürücüsü —- sevk ve idaresinde bulunduğu sırada 01/07/2017 tarihinde dava dışı —- plakalı araç ile çarpışma sonucu araç içerisinde yolcu olarak bulunan—— yaralanmasına sebep olduğunu, meydana gelen kazada kusurun %100 oranla araç sürücüsüne ait olduğunu, bu nedenle zarar gören kişiye karşı ödemek zorunda kaldıkları tazminatı rücuen sigortalısı araç maliki davalıdan alınmasının talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP/TELEP : Dosya kapsamında cevap dilekçesi bulunmamaktadır.
DELİLLER :Araç Kaydı. Dosyadaki bilgi ve belgeler,
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava sigorta şirketi tarafından sigortalısına karşı açılan rücuen tazminat isteminden ibarettir.
Öncelikle davacı tarafça davalı tarafa ait ——— plakalı araç kaydına ihtiyati tedbir konulması talep edilmiş ise de ihtiyati tedbir talep harcı olan 73,10 TL’nin yatırılmaması nedeniyle talebin değerlendirilmesine olanak bulunmasa da ilgili aracın dava konusu olmaması nedeniyle ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkün görülmemiştir. Öte yandan öncelikle davada aşağıda izah edildiği üzere görev yönünden inceleme ve değerlendirme yapılmıştır.
Bilindiği üzere görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu değildir. Mahkemece re’sen ilk önce görevli olup olmadığı incelenip karara bağlamalıdır.
Davanın açıldığı 29/04/2016 tarihinde yürürlükte olan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında öncelikle görev açısından inceleme yapılmıştır.
28.11.2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanunun 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Bir hukukî işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Yukarıda anılan yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalara göre; somut olayda, davacı sigorta şirketi tarafından davalı sigortalısına karşı 6502 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 28/05/2014 tarihinden sonra (27/09/2019) rücuen tazminat davası açıldığı anlaşılmıştır. Davalı tarafın maliki olduğu kazaya karışan —- plakalı aracın poliçe ve kaydına göre hususi araç olduğu görülmektedir. Böylece davalının tüketici kapsamında kaldığı ve buna göre görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır. Bu nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca mahkememizin görevli olmaması nedeniyle; davanın 6100 sayılı HMK’nın 115/1-2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca mahkememizin görevli olmaması nedeniyle; Davanın, 6100 sayılı HMK’nın 115/1-2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca taraflardan birininin, süresi içinde Kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; veya Kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurarak talepte bulunması halinde dava dosyasının görevli İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemesine gönderilmesine
3-Yargılama giderlerinin 6100 Sayılı HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmezse talep halinde dosya üzerinden davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
4-6100 Sayılı HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca taraflardan birininin,süresi içinde Kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; Kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde mahkememiz tarafından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde yazılı dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verilmiştir.