Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/238 E. 2021/800 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/238
KARAR NO: 2021/800
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan ve Tüketiciye Halefen Rücuan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 25/09/2019
KARAR TARİHİ: 03/11/2021
Tarafları yukarıda belirtilen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı bankanın —-davalı şirket arasında —– kapsamında davalı şirkete pos cihazı tahsis edildiği; söz konusu pos cihazı hesabı kullanılarak davacı bankaya ait kartlar ile diğer bankalara ait kartlarla ödeme yapan kart hamili müşterilerin daha sonrasında hizmet alamadıkları gerekçeleri ile ödeme yapmış oldukları harcamalara itiraz ettikleri ve —— gereği davacı banka tarafından, hizmet alamadıkları gerekçeleri ile harcama itirazında bulunan —– ilgili bankalarına toplamda —- asıl alacak tutarı ödeme yapmak zorunda kalındığı ve ödendiği; davalı üye işyeri ile yapılan tüm görüşme ve yazışmalara rağmen bu bedelin davalı tarafça davacı bankaya ödenmemesi üzerine üye işyeri sözleşmesinin davacı bankaya tanıdığı yetkiye dayalı olarak davalıya ——- yevmiye numaralı ihtarının keşide edildiği; keşide tarihine kadar işlemiş faiz ve masrafları ile birlikte toplam —tarihinden itibaren — iş günü içinde ödenmesinin ihtar edildiği, ihtarnameye rağmen ödeme yapmayan davalı hakkında—– sayılı dosyası üzerinden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu bunun üzerine zorunlu arabuluculuk sürecinin işletildiği, anlaşma olmaması üzerine bu davanın açılmak durumunda kalındığı ve itirazın haksız olduğu ileri sürülerek itirazın iptaline, takibin devamına ve %20′ den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davacı vekili görev konusunun da irdelendiği ön inceleme duruşmasında dava dilekçesini tekrar ederek taraflar arasında ticari ilişki olması nedeniyle mahkememizin görevli olduğu ifade edilmiştir.
Ön inceleme duruşmasına mazereti nedeniyle katılamayan davalı vekili tarafından ibraz edilen cevap dilekçesinde kart hamili tüketiciler tarafından da açılan takipler ve davalar olması nedeniyle mükerrer ödeme yapılmak durumunda kalındığı da belirtilmek suretiyle hukuki dayanağı olmayan ve haksız olduğu ileri sürülen davanın reddine ve davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesi talep edilmiştir.
Celp edilip incelenen icra dosyasına göre davacı tarafından davalı aleyhine yürütülen takibe ilişkin olduğu, takip tarihinin —olduğu ve — asıl alacak miktarı ile birlikte talep edilen diğer faize ve masrafa ilişkin kalemler toplamı olan —– üzerinden takip yapıldığı, süresinde yapılan itirazla takibin durmuş olduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda uyuşmazlık davalıya tahsis ettiği pos cihazını kullanan tüketicilerin-müşterilerin hizmet almadan yaptıkları ödemelerin tüketicilere ödenmesine bağlı olarak tüketicilere halef olan banka tarafından üye ilişkisine bağlı davalıya rücu etmesi sebebiyle başlatılan itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde,bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara, Ticaret Mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine göre tarafların sıfatına veya bir ticari işletme olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari dava olarak sayılan davalar mutlak ticari dava; tarafların tacir sıfatını haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalar ise nispi ticari davadır.
——– olarak tanımlandığı, —– Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmış olduğu anlaşılmıştır.
Tüketici Mahkemelerinin görevini düzenleyen 73/1 Maddesinde “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.”
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 83/2 Maddesinde ” Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmüne yer verildiği, anlaşılmıştır.
———- halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağına ilişkin içtihatları ışığında somut olaya bakıldığında davacı tarafın tüketicilere halef olarak eldeki davayı açmak durumunda kalması nedeniyle görev kurallarının tüketici kavramına göre aydınlatılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Yukarıda belirtilen kanun maddeleri ve anılan içtihatlar ışığında halef olunanın tüketici olması ve davacının tüketicinin haklarına dayalı olarak rücu talebinde bulunması, taraflar arasındaki ——– ziyade tüketicilerle olan kredi kartı kullanımına ilişkin müşteri ilişkisinin baskın karakter arz etmesi, taraflar arasındaki üyelik sözleşmesi olmayıp tüketicilerle olan ilişki nedeniyle ödenmiş bedelin rücu edilmesi nedeniyle kredi kartı ilişkisinin belirleyici olması, halefiyete ilişkin kurallar ve buna bağlı olarak özellikle ——–alan düzenleme, taraflardan birinin tüketici olmasının görev kuralında belirleyici olması, davacının ise tüketicilere halef olarak bu davayı açmış olması karşısında mahkememizin görevsiz olduğu, Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu sonuç ve kanaatine varıldığından davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine ilişkin olmak üzere aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE ve davanın görev yönünden dava şartı yokluğuna bağlı olarak USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine bağlı olarak ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 20/1 maddesinde belirtilen 2 haftalık süre içinde, taraflardan birinin talebi halinde dosyanın görevli ——-Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Süresinde başvuruda bulunulması halinde harç ve yargılama giderleri ile avansa ilişkin hususların 6100 sayılı HMK.’nın 331/2 maddesi gereğince görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Süresinde başvuruda bulunulmaması halinde HMK. Madde 20 düzenlemesine bağlı olarak davanın açılmamış sayılmasına yönelik gerekli usuli kararın resen verilmesi gereğinin gözetilmesine,
5-Yukarıdaki hüküm fıkralarında belirtilen ihtimallerde gözetilerek yargılama sonucunda ve resen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse resen yapılacak giderde mahsup edilmek ve HMK. Madde 333 düzenlemesi gözetilmek sureti ile avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
İlişkin olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı aleni olarak yapılan yargılama sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ——— Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/11/2021