Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/210 E. 2019/23 K. 08.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/210 Esas
KARAR NO : 2019/23

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ : 02/04/2019
KARAR TARİHİ : 08/10/2019

İstanbul Anadolu —–Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/114 Esas 2019/124 Karar sayılı dosyası görevsizlik nedeniyle mahkememize gönderilmiş olup yukarıda bildirilen sırasına kaydı yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin,———– Civarı mevkiinde bulunan——parselde kayıtlı 355,81 m²’lik fabrika binasını —–yılında satın almış ve adına tapuya kaydı yapıldığını, taşınmazın güncel rayiç bedeli 2.000.000,00 TL olduğunu, müvekkil şirket yetkilileri, kamuoyunda ———- olarak bilinen İmar Kanunu madde 16’ya eklenen geçici 16.madde ile dava konusu taşınmazı kat mülkiyetine geçirmek için yapmış olduğu başvuru esnasında, müvekkil şirkete ait taşınmazın, davalı şirkete ait ————— mevkiinde bulunan ——–parselde kayıtlı arsa niteliğindeki taşınmaza bir kısmının tecavüz halinde olduğunu öğrendiğini,müvekkil şirket yetkilileri, dava konusu taşınmazı üzerinde bina inşa edilmiş haliyle dava dışı üçüncü kişiden satın aldığını, taşınmazı iyiniyetli olarak iktisap eden müvekkili şirketin, taşınmazının komşu taşınmaza tecavüzü olduğunu bilmeyip bilebilecek durumda da olmadığını, üvekkil şirketin, yapının inşa edildiği esnada taşınmaza malik olmayıp sonradan malik olduğunu ve tapu kütüğündeki tescile güvenerek iyi niyetle mülkiyeti kazandığını, Medeni Kanun 1023.maddesi bu hali düzenlemiş olup iyiniyetli üçüncü kişilerin bu kazanımının korunacağını hükme bağladığını, ayrıca yapının değeri açıkça arazinin değerinden fazla olduğunu, dolayısıyla yapının yıkımını istemek müvekkil şirketi büyük zarara uğratacağını ve hakkaniyete de aykırı olacağını, müvekkilinin mütecaviz kısım için keşif ve bilirkişi marifetiyle tespit edilecek miktarı davalı yana ödemeye hazır olduğunu beyanla, ——————– parselde bulunan taşınmazın tecavüz edilen kısmına denk gelen metrekaresinin takdir edilecek bedeli karşılığı tapu kaydının iptal edilerek ilgili yasa hükümleri uyarınca müvekkil adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
İstanbul Anadolu ————–. Asliye Hukuk Mahkemesinin ———- Karar sayılı kararıyla mahkemelerinin görevsizliğine dair “1-Davanın 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi delaletiyle 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı noksanlığından USULDEN REDDİNE, 2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, 3-HMK’nın 20/1 maddesi gereğince talepte bulunanların süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili İSTANBUL ANADOLU NÖBETÇİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE GÖNDERİLMEK ÜZERE İSTANBUL ANADOLU HUKUK MAHKEMELERİ TEVZİİ MÜDÜRLÜĞÜNE TEVDİİNE” karar verilmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava TMK 724 ve devamı maddeleri uyarınca taşkın yapı hukuki sebebine dayalı tapu iptal ve tescil davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde,bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara, Ticaret Mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine göre tarafların sıfatına veya bir ticari işletme olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari dava olarak sayılan davalar mutlak ticari dava; tarafların tacir sıfatını haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalar ise nispi ticari davadır.
6102 sayılı TTK madde 5/3 maddesi gereğince Asliye Hukuk -Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişkinin işbölümü değil artık görev ilişkisi olduğu hususu da tartışmasızdır.
Yargıtay ——–. Hukuk Dairesinin 12/11/2015 tarih —————Karar sayılı ilamında:”Davacılar vekili, müvekkili ile davalı banka arasında 12/06/2009 tarihinde imzalanan protokol uyarınca davalı bankaya devredilen taşınmazların borcun devir tarihinden itibaren 2,5 yıl içerinde ödenmesi halinde davacılar tarafından geri alınabileceğine ya da göstereceği 3. kişilere satılacağına dair hüküm kurulduğunu, bu sürenin ek protokolle uzatılmasına rağmen davacıların mali durumları nedeniyle taşınmazların geri alınamadığını ve bulunduğu bölgede imar planı değişikliği yapıldığından taşınmazların 3. kişiye satışının da imkansız hale geldiğini, esasen taraflar arasına yapılan inançlı işlem niteliğindeki protokollerin resmi şekle uygun olmadığından nispi muvazaa bulunduğunun kabulü ile mürtehinin merhunu temellük yasağı gereğince kanuna karşı hile niteliğindeki sözleşmenin hükümsüz sayılması gerektiğini, buna göre yolsuz tescil işleminin iptali ile dava konusu taşınmazların eski malikleri adına tescilini, bu hususta kanaatin aksi yönde oluşması halinde ise imar durumunda meydana gelen beklenmedik değişiklik sebebi ile taraflar arasındaki protokolün mahkemece uyarlanarak müvekkillerine tanınan hakların makul bir süre için uzatılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı ————–. ile müvekkil banka arasında kredi sözleşmesi imzalandığı ve teminat olarak da dava konusu gayrimenkullerin tapu kaydı üzerine müvekkili banka lehine ipotek tesis edildiğini, davacıların kredilerin vadesi dolduktan sonra müvekkili bankaya başvurarak dava konusu gayrimenkulleri müvekkili bankaya devretmek istediklerini bildirdiklerini, bu hususta 12/06/2009 tarihli protokolün imzalandığını, muvazaa iddiasının bir tarafın ancak başka iki taraf arasında yapılan bir işlem ile ilgili olarak ileri sürebileceğini, davacı tarafın sözleşmenin iptali yerine uyarlanması talebinin de çelişkili talep olduğunu, davada zamanaşımı, hak düşürücü sürelerin dolduğunu, yetki ve görev itirazlarının bulunduğunu belirterek kötü niyetli açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, taraflar tacir olup, davanın konusunun tarafların ticari işletmesiyle ilgili olduğu, davacılardan ——–. ile davalı arasında banka kredi sözleşmesi imzaladığı diğer davacıların da müşterek borçlu sıfatıyla imzaladıkları, bu sözleşmeye dayalı olarak taşınmaza ipotek konulduğu ve borcun tahsili içinde protokol düzenlendiği, TTK 4/F maddesi gereğince de bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlemine ilişkin düzenlemelerden kaynaklanan davaların da ticari dava sayıldığı, tarafları tacir olan bu gibi davalarda görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine, HMK 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde başvurulması halinde dosyanın görevli Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık taraflar arasındaki 12/06/2009 tarihli protokol nedeniyle taşınmazın tapusunun iptali istemine ilişkin olup, davada HMK’nın 12. maddesi uyarınca taşınmazların bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesi görevli olduğundan, Mahkemece işin genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı ve bankacılık işlemi olarak kabul edilerek görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.” belirtilmiştir.
Yargıtay ———. Hukuk Dairesinin 15/01/2015 tarih —————- Karar sayılı ilamında:”Davacı vekili, davacı şirket ile davalı yüklenici arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, ancak davalı yüklenicinin süresi içinde inşaatı bitirerek teslim etmediğini ileri sürerek, sözleşmenin geriye etkili feshi ile tapu iptali ve tescile karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; dava konusu arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin konusunun gayrimenkulün aynına ilişkin olduğu, HMK’nın 2. maddesi uyarınca görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin HMK’nın 2. maddesi gereğince görevsizlik nedeni ile reddine, dosyanın talep halinde görevli ve yetkili Nöbetçi İstanbul Anadolu Asliye Hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili feshi ve tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Uyuşmazlık davanın ticari dava olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Yasası’nın 3. maddesinde bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi gereğince her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklanan hukuk davaları, çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın kanun maddesinde sayılı davaların ticari dava olduğunu ve ticaret mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, yine Türk Ticaret Yasası’nın 5/1. maddesinde aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir.
Dava konusu somut olayda davalı yüklenici şirket, davacı iş sahibi şirkete ait taşınmaz üzerinde arsa payı karşılığı konut inşaatı işinin yapımını üstlenmiş, anılan iş davalı yüklenici şirketin ticari işletmesiyle ilgili bulunmakta ve davalı yönünden ticari iş niteliği arzetmektedir. Yine davacı şirkete ait konut inşaatı işinin yapıldığı ve davacı şirketin de ticari işletmesiyle ilgili olduğu anlaşılmaktadır. Buna rağmen yerel mahkemece somut olayda her iki tarafın TTK anlamında ticari şirket sayılıp, aralarındaki ilişkinin ticari işletmeyi ilgilendirmediği, sözleşmeye konu gayrimenkulün aynına ilişkin olduğu, HMK’nın 2. maddesi gereğince dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle açılan davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğu gerekçesiyle, görevsizlik kararı vermesi isabetli olmamıştır.
Tüm bu nedenlerle görevli mahkeme İstanbul Anadolu —-. Asliye Ticaret Mahkemesi’dir. İşin esasının incelenip sonucu dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.” belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen kanun maddeleri ve anılan içtihatlar ışığında somut olaya gelindiğinde; davanın TMK 724 ve devamı maddeleri uyarınca taşkın yapı hukuki sebebine dayalı tapu iptal ve tescil davası olduğu, dava türü bakımından TTK’da sayılan mutlak ticari davanın şartlarının oluşmadığı, nispi ticari davanın şartlarının irdelenmesinde, her iki tarafın tacir olduğu ancak uyuşmazlığın, tarafların ticari işletmeleriyle ilgili bir husus olmayıp; davacının dava dilekçesindeki anlatımına ve özellikle sonuç ve istem kısmındaki talebine göre muradının, davacıya ait olup da davalının taşınmazına tecavüz ettiğinin iddia edildiği kısmının TMK 724 ve devamı maddeleri uyarınca tapusunun iptali ve tescili talebinden ibaret olduğu, bu hali ile davanın nispi ticari dava da olmadığı, özellikle az yukarıda belirtilen Yargıtay —-Hukuk Dairesi içtihadında da vurgulandığı üzere tarafları tacir olan davada ticari ilişkiye dayalı bir tapu iptal ve tescil talebi varsa bunun asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerekeceği, olayımızda ise tapu iptal ve tescil talebinin ticari ilişkiye dayanmadığı anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin İstanbul Anadolu — Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca her ne kadar iş bu dosyaya henüz duruşma günü tayin edilmemiş ise de usulen dinlenmesi mümkün olmayan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş olup, dava şartlarının hakim tarafından yargılamanın her aşamasında resen incelenmesi gerektiğinden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği görev yönünden usulden REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Görevli Mahkemenin İstanbul Anadolu —. Asliye Hukuk Mahkemesi OLDUĞUNA,
4-Dava hakkında daha önceden İstanbul Anadolu —-. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verildiğinden; mahkememizce verilen karar İstinaf yasa yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği takdirde, olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için merci tayini (Yargı yeri belirlenmesi) açısından re’sen dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi —-Hukuk Dairesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
5-Dava hakkında daha önceden İstanbul Anadolu ——-. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verildiğinden; Mahkememizin görevsizliğine dair kararın İstinaf yasa yolundan geçmek suretiyle kesinleşmesi durumunda, kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde (HMK 20. maddesi) Mahkememize başvurması halinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu ——. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
6-Süresinde müracaat edilmemesi halinde HMK 20/5 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına, bu usuli kararın verilmesi ve bu kararla birlikte harç hususunun re’sen karara bağlanması hususlarının re’sen gözetilmesine; re’sen gözetilmesi gereken hususlar dışında kalan yönlerden ise gerekirse talebe bağlı olarak değerlendirme yapılmasına,
7-HMK’ nın 331/2 maddesi gereğince harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin yetkili ve görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.