Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/179 E. 2021/14 K. 07.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/261 Esas
KARAR NO: 2021/56
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/09/2019
KARAR TARİHİ : 21/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı —— olan — alacağın ödenmesi için—— sayılı dosyasında—— gönderildiğini, davalı tarafından işbu ödeme—— Kanunun gereği arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, davalı tarafın taleplerini kabul etmemesi üzerine taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını, davalı/Borçlunun itirazının haksız olduğunu, borcunu ödememek için zaman kazanmaya yönelik olduğunu, fatura ve Ticari Defterler üzerinde yapılacak inceleme sonucunda haklılıklarının ortaya çıkacağını, bu nedenlerle —— dosyasından yapılan icra takibine borçlu tarafından yapılan itirazın iptaline karar verilmesi, % 20’dan az olmamak üzere tazminat ödetilmesine karar verilmesi ile mahkeme masraf ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında —- tesisatı suyunun koruma amaçlı —– olması gereken limit aralığına getirilmesi hususunda anlaşma yapıldığını, bu anlaşma karşılığında müvekkili tarafından davacıya —– ön ödeme yapıldığını, geri kalan ödemenin işin tamamlandıktan sonra ödenmesine karar verildiğini, yapılan işlemler sonucunda sulun pH değerinin dahada yükseldiğini, sonrasında yapılan işlemlerin suyun —– değerinin düşürülmesi konusunda bir işe yaramadığını, tüm bu işlemler aliminyum+ çelik alaşımlı kazanlara ve alüminyum radyatörlere verilecek zararı önleyemediğini, çözüm sağlamak için suyun üç defa boşaltıldığını, müvekkili olan firma yetkililerinin usulüne uygun biçimde yapılan hiçbir işin satılan hiçbir ürünün bedelini ödemekten imtina etmeyeceklerini, somut olayda zarara uğratıldıklarını, taahhüt edilen iş tamamlanmadığı için de ödeme yapmadıklarını, bunu davacı tarafada beyan ettiklerini belirterek işbu davanın reddine karar verilmesini ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: —- sayılı dosyası ,—–Bilirkişi Raporları, dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava , İtirazın İptali ve tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
Mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve tarafların sulh olmaması nedeniyle uyuşmazlık belirlenmiş ve tahkikata geçilerek tahkikat tamamlanmış ve duruşmaya katılan taraf vekilinin son sözleri dinlenerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır. Bu arada davalı tarafın yetki itirazının HMK-10 ve TBK-89/1 maddeleri kapsamında dinlenmediği da kaydedilmelidir. Öncelikle davanın yasal dayanığının hatırlatılmasında yarar vardır.
2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesi; —– Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. — Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın —-yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.—-Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.—–Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmüne amirdir.
Davaya konu —- sayılı dosyası getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Yapılan açıklamalar, toplanan deliller ve yargılamaya göre somut olaya bakıldığında;—– sayılı dosyasından davalı hakkında cari hesap ilişkisine bağlı olarak kesilen faturaya dayalı olarak icra takibi başlatıldığı ,takibe yapılan itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve bir senelik yasal süre içerisinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve dosya bilirkişi raporu düzenlenmesi için bir mali müşavir bilirkişiye verilmiştir. Bilirkişi SMMM —— tarafından hazırlanan rapor taraflara tebliğ edilmiştir. Bilirkişi tarafından davacı tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan işbu rapora göre davacı ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu sonuç olarak davacının —- alacaklı olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Davalı şirketin merkezinin — olması hasebiyle davalı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde de istinabe yoluyla—- bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi SMMM ——tarafından hazırlanan raporda da davacının alacağı aynen teyit edilmiştir. Bilindiği üzere 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Bu kapsamda somut olaya bakıldığında fatura tarihleri— ile tek taraflı durum tespitini içeren ihtarname—- arasındaki zaman farkına göre süresinde ayıp ihbarının yapılıp ihtarname içeriğinde usulüne uygun olarak seçimlik haklara yönelik hukuki bir talep öne sürülmediği ve dahi savunmaya konu ayıplı hizmet ile davacının hizmeti ve faturalar arasında illiyet bağı kurulamadığı sonucuna erişilmiş ve bu konuda ayrı bir araştırma ve bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek görülmemiştir. Davalı tarafca açıkça yemin deliline de dayanılmadığından hizmetin ayıplı ifa edilip edilmediği hususunda yemin teklif etme hakkı da hatırlatılamamıştır. Dolayısıyla davalının faturalar nedeniyle hizmet almadığına ve/veya hizmetin tam ve eksiksiz şekilde verilmediğine ilişkin savunmasını yazılı ve kesin delillerle ispat yükünü yerine getiremediği düşünülmüştür. Binaenaleyh davacı tarafın davasını ise, TMK’nın 6. HMK’nın 190, 194 ve 222 .maddeleri nazarında usulüne uygun olarak tutulan her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarına göre ispat ettiği anlaşılmıştır. Bu kapsamda dosyaya mübrez sözü geçen bilirkişi raporlarının gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yerinde oldukları da kabul ve takdir edilerek davacının davasının kabulü ile, davalının —- sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile icra takibinin asıl alacağa —- takip tarihinden itibaren avans işlemlerinde uygulanan %19,50 ve değişen oranlarda ticari temerrüt faizi uygulanmak suretiyle aynen devamına karar verilmiştir.
Davacı tarafın İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda alacağın gerçek miktarı belli olmasının yanında, davalı taraf da borcunun varlığı ve miktarını açık ve net olarak belirleyip tespit edebilir durumdadır. Bu nedenlerle davalının itirazının haksızlığına karar verildiğinden ve taraflar yönünden alacak/borç likit ve muayyen olduğundan İcra İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi gereğince koşulları oluşmakla asıl alacağın %20’si olan —- icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. Maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. Maddesi gereğince tamamen davalı taraf sorumlu tutulmuştur. Ayrıca bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi — bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilerek 6100 Sayılı HMK’nın 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm verilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KABULÜNE,
2-) İİK’nın 67/1 Maddesi gereğince davalının —– sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın İPTALİ ile icra takibinin asıl alacağa (8.244,23 TL) takip tarihinden itibaren avans işlemlerinde uygulanan %19,50 ve değişen oranlarda ticari temerrüt faizi uygulanmak suretiyle aynen DEVAMINA,
3-) İİK’nın 67/2 maddesi gereğince asıl alacağın %20’si olan 1.648,84 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 563,16 TL karar ve ilam harcından, 99,58 TL peşin alınan harcın ve ilamsız icra takibinde alınan 41,22 TL harcın (140.80) mahsubuyla bakiye 422,36 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-) Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca—– bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-) Davacı tarafından yapılan 44.40 TL başvurma harcı 99,58 TL peşin harç ve 93,95 TL posta masrafı ve 600,00 TL bilirkişi ücreti, 619,00 TL Talimat gideri, 6,40 TL vekalet harcı, 10,10 TL vekalet pulu olmak üzere toplam 1.473,43 TL yargılama giderinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-) Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
😎 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansının yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile ——- Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/01/2021