Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1182 E. 2022/110 K. 08.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/1182 Esas
KARAR NO: 2022/110
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ: 31/12/2019
KARAR TARİHİ: 08/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin—-olduğunu, —gösterdiğini, birçok —- binlerce sağlık firması ile çalıştığını, davalı borçlu —-firmasının ise— gösterdiğini, —- dışındaki faaliyetlerini hakim hissedar olduğu —- yürütmekte olduğunu, şirketin göz bilimi ——-olduğunu, bu şirketler arasında— bulunmakta olduğunu, her üç şirketin imza yetkilisinin—olduğunu, müvekkili şirket ile — tarihinde —– imzalandığını, sözleşme gereği davalı borçlunun sözleşmeye konu ürünlerin imalatını ve teminini sağlamakta olduğunu, müvekkilinin, bu ürünlerin —–tanıtım ve satışını, siparişlerin alınmasını, yüklenmesini, dağıtımını, kalite kontrolünü markalanması ve depolanmasını sağladığını, — maddesi uyarınca sözleşme süresinin — yıl olduğunu, sözleşme — “Sözleşmeyi uzatmak isteyen tarafın, mevcut dönemin sona ermesinden önce — günden az olmamak kaydıyla diğer tarafa bildirimde bulunmak sureti ile sözleşmeyi sonlandırabileceğinin” hüküm altına alındığını, müvekkili şirketin üretimde yapılan patent ihlalinin tespiti sonucunda müşterilerden iade almak zorunda kalması sebebiyle söz konusu hüküm uyarınca —- tarihinde yazılı olarak davalı şirkete bildirimde bulunduğunu ve sözleşmeyi uzatmak niyetinde olmadığını, dolayısı ile sözleşmeyi yenilemeyeceğini belirttiğini, müvekkil şirketi tarafindan sözleşmenin yenilenmeyeceğine ve feshine ilişkin gönderilen mektuba karşı —– tarafindan imzalı ve müvekkil şirkete olan borç miktarını ve ödeme —- mektubu gönderildiğini, bunun üzerine müvekkili şirket yetkilileri tarafından —- tarihinde borç teyit mektubuna cevaben, gönderilen mektuptaki taksit ve ödeme planına itirazlar ile birlikte borcun ——- tarihine kadar ödenmesi ve borç kabul mektubunun taraflar arasındaki sözleşmenin diğer tarafı—-olduğundan,—– bu şirket tarafından onayının beklendiği, bu nedenle —olarak değil de — adına imzalanması gerektiğinin belirtildiğini, müvekkili tarafından verilen cevap yazısına karşılık — tarihinde davalı borçlu şirketin ve —-iştirakin hissedarı olan ana şirket —- tarafindan imzalı borç teyit mektubu gönderildiğini ve borcun belirtilen tarihten önce ödenmesi için şirketin —onay beklendiğinin belirtildiğini, müvekkili şirket tarafindan —tarihine kadar ödeme beklendiğini, daha sonra kabul edilmeyen ödeme planına göre—- tarihlerinde herhangi bir ödeme olmadığını, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından davalı firmaya—- yevmiye numaralı ihtarname gönderildiğini, ödenmeyen ve haksız olarak kabul edilmeyen borca ilişkin olarak — dosyası üzerinden —için ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin— imza yetkilisi —-tarihinde borcun tamamına ve ferilerine itiraz edildiğini, davalı borçlu şirket tarafından itiraz edilen icra takibinin, borçluya kesilen, borçludan kaynaklı patent ihlali nedeni ile iade edilen ürünlere dair faturalara dayandığını, ayrıca takip konusu alacağın likit alacak olduğunu, dava dilekçesi ekinde mahkemeye sunulan taraflar arasındaki tüm bilgi ve belgeler ile davalı tarafın ticari defterleri incelendiğinde davalı şirketin müvekkil şirkete borcu olduğunun açık olarak anlaşılacağını, davalı şirketin imza yetkilisi —-, müvekkili şirketin —– imzaladığı davalı— borç teyit mektubu istendiğinde —– adına borç teyit mektubu gönderdiğini, hileli bir hareketle müvekkili şirkete olan borcun ödenmesinden kaçınılmaya yönelik bir harekete yönelik mi yoksa—-davalı borçlu şirkete —– göstermek için mi olduğunun anlaşılamadığını, bu nedenlerle davalının ——icra dosyasına yapmış olduğu haksız itirazın iptali ile kısmi davaya ilişkin fazlaya dair ve ıslah hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik —üzerinden takibin devamına, takip konusu alacağa takip tarihinden itibaren —-cinsinden bankaların uygulayacağı en yüksek mevduat faizi uygulanmasına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin —– bulunduğunu, müvekkili şirketten bağımsız olarak kurulan ve tamamen bulunduğu —- şirketleri ile müvekkil şirketi arasında hukuki sorumluluk anlamında hiçbir bağ bulunmadığını, her üç şirketin de muhasebe kayıtları, yönetim biçimi ve kuruluş amaçlarının birbirlerinden tamamen farklı olduğunu, müvekkili şirketin sadece üretim yapan bir şirket olduğunu, —– şirketlerin alacak borç ilişkilerinin müvekkili şirketin iştigal konusu olmadığını, davacı şirketin tamamen soyut ve gerçek dışı beyanlarla müvekkili şirket ile diğer şirketler arasında organik bir bağ olduğunu iddia ettiğini,—– kurulan şirketlerin müvekkili şirketin iştiraki olmadığını, bu hususun gerçek dışı bir iddia olduğunu, bahse konu şirketlerin, müvekkil şirketten bağımsız olarak kurulmuş firmalar olduğunu, müvekkili şirket kayıtlarında ilgili firmaların müvekkili şirketin iştiraki olduğuna ilişkin hiçbir kayıt olmadığını, üç farklı ülkede kurulan ve her biri ayrı tüzel kişilikler olan şirketlerin, mesnetsiz ve soyut gerçeklerle müştereken sorumlu tutulmasının hukuksuz ve geçersiz olduğunu, davacının iddialarının ticaret hukuku kurallarına aykın olduğunu, davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, huzurdaki davanın icra takibine itiraz davası olduğunu, davacının icra dosyasında müvekkili şirketten — alacak talep ettiğini, ancak huzurdaki davanın icra dosyasında istenen alacağın — tutarındaki rakam üzerinden— olarak açıldığını, huzurdaki davada harca esas değerini —gerektiğini, davanın —- üzerinden harçlandırıldığını, davacının icra dosyasında talep ettiği alacağının — talep etmesinin kötü niyetli olduğunu, ayrıca icra dosyasındaki alacağının—- dava konusu yapmasının alacağının haklılığından emin olmadığını gösterdiğini, davacı şirketin —- kişi olduğunu, —- uyarınca teminat göstermek zorunda olduğunu, davacı şirket tarafından iade edildiği iddia edilen ürünlerin müvekkili şirkete teslim edildiğine yönelik beyanların uydurma ve gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin davacı şirketten herhangi bir ürün iade almadığını, davacı şirketin müvekkil şirketi haksız yere sorumlu tutmak istediğini, dava dilekçesinin —– sayfasında bahse konu ürünlerin müvekkil şirketi tarafından gümrükten teslim alındığının iddia edildiğini, ancak gümrükten teslim hususunda dosyaya hiçbir belge sunmadığını, müvekkil şirkete teslim edilen herhangi bir iade faturası olmadığını, müvekkil şirketin söz konusu faturalardan —- yevmiye numaralı ihtamame ile haberi olduğunu, söz konusu ihtamameye —– nolu ihtamamesi ile cevap verilerek davacı firmaya hiçbir borcun olmadığının belirtildiğini, müvekkil şirketin borçlu olmadığı bir faturayı kayıtlara işlemesinin mümkün olmayacağını, müvekkili şirketin ülkemizde ürettiği—- malzemelerini— ihraç ettiğini, katma değeri yüksek ihraç konusu ürünlere—– bazı firmaların dava açtığını bu davaların müvekkili şirket lehine sonuçlandığını davacı firmanın sonuçlardan haberi olduğunu, kaldı ki bu davaların —- açıldığını, sözleşmede yer alan açık hükme göre patent davasından haberdar olan davacının bu davayı gerekçe göstererek sözleşmeyi feshetmesinin haksız ve hukuka aykın olduğunu, davacı şirketin, satın aldığı malları pazarlayamadığından, kendi kusuru ile iade etmek istediğini, müvekkili şirketin burada herhangi bir kusurunun olmadığını, müvekkili şirketin hiçbir borç kabul yazısı olmamasına rağmen müvekkil aleyhine kötü niyetli icra takibi başlatıldığını, haksız, hukuka aykırı ve kötü niyetli olarak açılan davanın reddine, İİK 68. maddesi uyarınca davacı aleyhine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili bila tarihli ıslah dilekçesinde özetle; İtirazın iptali olarak ikame edilen davanın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak suretiyle kısmi alacak davası olarak ıslah ettiklerini beyan etmiştir.
Davacı vekiline ıslah harcını tamamlamak üzere süre verilmiş, davacı tarafça ıslah harcı tamamlanmıştır.
Davalı vekili —- tarihli ıslah dilekçesine karşı beyan dilekçesinde özetle; Davacı tarafın ıslah talebini kabul etmediklerini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller
Tarafların—-dosya arasına alınmıştır.
—– dosyası dosya arasına alınmıştır.
Davalı şirkete yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
—- yazılan müzekere cevabı dosya arasına alınmıştır.
—- alanında kariyer sahibi bir sözleşme yorum denetim uzmanı, ——alanında uzman bilirkişi ile bir mali müşavir bilirkişi heyet raporu dosyaya sunulmuştur.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava, başlangıçta açılan, davalı tarafça— icra dosyasına yapılan itirazın —— kısmı yönünden iptali davasının ıslah edilmesi sonucu, taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca bir kısım malların davalı tarafa sözleşme uyarınca iade edilip edilmediği, iade edilmişse koşulların oluşup oluşmadığı, tarafların edimlerini eksiksiz olarak yerine getirip getirmediği, bunun sonucunda davacı tarafın davalı taraftan —- alacağı bulunup bulunmadığına dair kısmi alacak davasıdır.
Dosyada davalı vekili tarafından, harcın tamamlanması hususunda talepte bulunulmuş olup, talep ön inceleme duruşmasında değerlendirilmiş, davanın HMK 109.maddesi uyarınca kısmi dava olarak ıslah edilmiş olduğu ve kısmi dava olarak açılan —– yönünden dava açılırken harcın ikmal edilmiş olduğu anlaşılmakla harç tamamlanmasına yer olmadığına kararı verilmiştir.
Dosyada davalı vekili tarafından, teminat gösterilmesi hususunda talepte bulunulmuş olup, talep ön inceleme duruşmasında değerlendirilmiş,—- —- arasında mütekabiliyet esası olduğu anlaşıldığından, teminat alınmasına yer olmadığına kararı verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce dava dilekçesi, cevap dilekçesi, ıslah dilekçesi, ıslaha karşı beyan dilekçesi, —– takip sayılı dosyası, taraflarca dosyaya sunulan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmiştir.
Dosya, — alanında—- uzman bilirkişi ile bir mali müşavir bilirkişi heyetine tevdi edilmiş; —- havale tarihli rapora göre dosyadaki bilgi, belge ve sözleşme ışığında, davacı tarafından— tanzim tarihli —– faturanın davalı— adet fatura olduğu, toplam —- olduğu, ancak bunların adı üzerinde — fatura olduğu, —- bir satış öncesi bilgilendirme amacıyla düzenlendiği gözetildiğinde, bu —- ilişkin olarak — kayıtlarına geçmiş orijinal faturaların dosya kapsamında yer almadığının tespit edildiği,—-sonucunda, müzekkere cevabında da belirtildiği gibi, davacı firma tarafından, taşıyıcı firma olarak ——- gönderilen bir gönderinin mevcut olmadığı, faturaya dayalı alacak davalarında davalı akdi ilişkiyi açıkça kabul etmemiş ise, taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunduğunu ispat külfetinin faturayı düzenleyen alacaklı tarafa düştüğü, alacağının olduğunu iddia eden tarafın bunu yazılı belgeler ile ispat etmesi gerektiği, davacının, davalı ile aralarında akdi bir ilişki olduğunu, bir başka anlatımla takibe konu faturadaki fatura konusu hizmet ifası ile ilgili ticari ilişkiyi ispat etmeden iddia ettiği alacağın tahsilini sağlamasının mümkün olmadığı, akdi ilişkinin ise, taraflar arasında düzenlenen imzası davalı tarafından kabul edilmiş bir sözleşme, faturaya konu malların borçluya teslim edildiğine dair bir irsaliye ve —- belgelerle ispat edilebileceği, satışın yapılıp malın/hizmetin teslim edildiğini ve satışın veresiye yapıldığını davacının ispatlaması gerektiği, ispatın konusunun ise malın teslim edilmesi olduğu, malın teslim edildiği ispat edilememiş ise davalının herhangi bir ispat külfeti altında olduğunun söylenemeyeceği, söz konusu edilen ürünlerin davalıya, davacının yerleşim yeri olan —- gönderildiğinin beyan edildiği, yegâne dayanak da nakil fişi tercümesi ile sunulan bir belge olduğu, oysa dış ticarette, sevk irsaliyesi yerine geçecek olan belgenin, malların taşınma şekline göre ——olduğu, dosya kapsamında bu tür bir belgenin mevcut olmadığı, davacının gönderdiğini iddia ettiği emtiaya ait ——- de mevcut olmadığı, —- incelenmesi sonucunda, davacı tarafından veya gönderici olduğu belirtilen — tarafından taşınan, iletilen bir gönderiye rastlanmadığı, davacının sunmuş olduğu borcu kabul mektubunun, — tüzel kişilik olan davalı — tarafından değil, ——firması tarafından gönderildiği, tüzel kişilik olan şirket yetkililerinin aynı kişi olmasının, şirketlerin aynı olacağı anlamına gelmeyeceği, davacının iddiasını dayandırdığı —- yerleşik firmanın borcu kabul yazısının, imza yetkilisinin aynı şahıs olması nedeniyle sadece —- yerleşik olan aynı kişinin yetkili olduğu firmayı da bağlayacağı savının yerinde olamayacağı, her biri farklı ülkelerde yer alan ve bulundukları ülke hukukuna tabi olan, — davalı —— firmalarının hukuki sorumluluk anlamında aralarında bir bağ bulunduğuna, aralarından birinin üçüncü şahıslara karşı borçlarından dolayı diğerinin sorumlu olduğuna dair bir delile dosya kapsamında rastlanmadığı, davacının bu konudaki iddiasının dayanaklarından birinin de davalının —– olduğu, davalının——– altında iletişim bilgileri olduğu, iletişim bilgilerine bakıldığında her birinin farklı tüzel kişiliğe sahip olduğu, —– ilgili maddeleri incelendiğinde, tarafların herhangi bir fikri mülkiyet hakkının ihlali halinde, davacının bu durumu yazılı olarak davalıya bildirmesi gerektiğinin düzenlendiği, sözleşmenin imzalanması aşamasında derdest olan —–ilgili açılan davanın sonuçlanması neticesinde davacı tarafından pazarlaması yapılan ilgili ürünlerin —– dağıtımının yapılamayacağının anlaşılması üzerine davacının bu durumu yazılı olarak önce davalıya bildirmesi gerektiği ardından —-uyarınca ilgili ürünlerin satışını derhal durdurma hakkına bağlı olarak, davalının belirleyeceği usulde ya imhaları ya da davalıya iadesi yoluna gidilmesi gerektiği, ne var ki davacı tarafından davalı şirkete gönderilen —- tarihli mektupta ilk kez bu hususa değinildiği ve bahsi geçen davanın davalı aleyhine sonuçlanması neticesinde ilgili ürünlerin satışından —- tarihinden itibaren men edildiklerinin belirtildiği, dosya kapsamında, söz konusu mektup dışında, davacının artık bu ürünleri satamayacağı, bu neden ile zararının doğduğu ve bu zararın tazmin edilmesi yönünde davalıya gönderilmiş herhangi bir yazılı ihtar, sonrasında da ürünlere ne yapılacağına ilişkin alınmış herhangi bir karar olmadığının görüldüğü, sözleşmenin —- ifade edilen bağlı ortaklık teriminin, her üç şirketin de birbirinin borcundan müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları anlamına geldiğinin kanıtı olarak değerlendirmeye yeterli olmadığı, perdenin kaldırılması ilkesinin son derece istisnai hallerde uygulandığı, söz konusu ilkenin uygulanmasına karar verilebilmesi için hile ve alacaklıyı zarara uğratma kastının somut verilerle kanıtlanması gerektiği, davacı vekili tarafından—- davalı şirketin bağlı iştirakleri olduğunu kanıtlar nitelikte herhangi bir belge sunulmadığı, bu nedenle — düzenlenen ve—— ibareli mektupların iş bu davada davalının borç ikrarı olarak değerlendirilemeyeceği, perdenin kaldırılması ilkesinin uygulanmasını gerektirecek nitelikte kanıtlar sunulamadığından söz konusu kabul mektuplarının davalı şirketi sorumlu kılmaya yetmeyeceği, davacının alacak talebinin sözleşmeden kaynaklandığını kanıtlayamadığı rapor edilmiş olup; bilirkişi raporunun bu yönleriyle gerekçeli, denetime elverişli ve hükme esas alınabilir nitelikte bulunması sebebiyle yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması cihetine gidilmeyerek, davacı tarafın davalıdan herhangi bir alacağı bulunmadığı, dosyaya ibraz edilen ——— davamız konusu edilen olay ile bire bir ilgisinin bulunmadığı ve bahse konu ilamlara konu edilen uyuşmazlıkların farklı uyuşmazlıklar olduğu, davacı tarafın kendi üzerine düşen ve yapması gereken yükümlülükleri raporda açıklandığı şekilde yerine getirdiğine dair dosyaya herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığı, sonuç olarak davacının davasını ispat edemediği anlaşılmakla sübut bulmayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan her ne kadar davalı tarafça ıslaha bağlı olarak davacıdan icra takibi tazminatı talebinde bulunulmuş ise de 2004 sayılı İİK madde 68’de yer alan yasal koşullar oluşmadığından talebin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Dava tarihi olan — tarihi itibariyle efektif satış kuru —–
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-İİK 68. maddesindeki yasal şartlar oluşmadığından davalı tarafın icra takibi tazminatı talebinin reddine,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.278,14 TL harç ile 59,40 TL ıslah harcının toplamı olan 2.337,54 TL harcın mahsubuyla arta kalan 2.256,84 TL harcın dosyanın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 16.649,79 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Karar kesinleştiğinde varsa bakiye gider avansının yatırana iadesine,
Dair, davacı vekillerinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde —-Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
08/02/2022