Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1161 E. 2022/125 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/1161 Esas
KARAR NO: 2022/125
DAVA: İtirazın İptali (Limited Şirket Ortaklığından Kaynaklanan )
DAVA TARİHİ: 30/12/2019
KARAR TARİHİ: 10/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Limited Şirket Ortaklığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili ile davalı— olduğunu, davalının — yılından itibaren işlemleri tek başına yapması ve müvekkilini şirkete sokmaması nedeniyle —- dosyası ile —— fesih ve tasfiyesine karar verildiğini, son atanan —- tamamladığını ve —–talebi üzerine— tarihli kararı ile — kapatıldığını ve —- silindiğini, bu süreçte —-tutarındaki tüm masrafların müvekkili tarafından karşılandığını, tasfiye devam ederken,—-alındığını, yapılan inceleme sonucunda—- saldığını, salınan vergilere — kesildiğini, müvekkili tarafından — ödendiğini, —- miktara indirildiğini ve bu miktarın — tarihinde müvekkil tarafından ödendiğini, bu kez —– olarak müvekkili tarafından ödendiğini, tasfiyenin kapatılması için açılan—-görülen dava sırasında bu —- anlaşıldığını ve toplamda — tutarındaki —-tarihinde müvekkili tarafından ödendiğini, davalının — ortağı ve müştereken ve müteselsilen şirket müdürü olması dolayısıyla —- tasfiye, dava ve vergi cezaları, —- diğer idari cezalar için müvekkili tarafından tümü ödenen — alacakların faiziyle birlikte rucuen tahsili için —– davalı aleyhine takip başlatıldığını ancak borçlunun takibe itiraz ettiğinden takibin durduğunu, dava şartı olan arabulucuya başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığın ileri sürerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla, davanın kabulüne,—– davalının borca ve fer’ilerine yönelik itirazlarının iptaline, takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP: Davalı tarafından 6100 Sayılı HMK’nın 126-131 maddeleri kapsamında cevap dilekçesi verilmemiştir. Davalı duruşmalara katılmamış; kendisini vekille temsil de ettirmemiştir.
DELİLLER: —— dosyadaki diğer tüm bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava , İtirazın İptali ve tazminat (Limited Şirket Ortaklığından Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
Basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete karşın davacı vekilinin beyanına göre tarafların sulh olmak istememeleri üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş ve karar duruşmasına katılan davacı vekilinin son sözleri dinlenerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Davaya konu —- dosyası getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusuyla uyumlu olduğu görülmüştür. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesinde —- Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak,—- alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.— Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın — yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. ——– yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. —-Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır.
Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre somut olaya baktığımızda; davacı tarafından —- dosyasından davalı hakkında dava dışı tasfiye edilen —- borçlarından dolayı davalı payına düşen miktarın tahsili için icra takibi başlatıldığı , takibe yapılan itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve bir senelik hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce yukarıda açıklanan usul işlemlerine müteakip davalı taraf davaya cevap vermediğinden iddianın inkar edildiği kabul edilerek davacı vekili tarafından gösterilen ve resen getirtilmesi gereken bilcümle delil toplanmış ve dosya alacağın varlığı ve miktarı yönünden rapor düzenlenmesi için alanında uzman bir bilirkişiye verilmiştir. Bu kapsamda —- tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda özetle ; tarafların dava dışı şirketin — oranında ortağı oldukları, davacının şirket için tahakkuk eden —-borcunu ödediğini, anılan kamu borçlarının dava dışı şirketten tahsilinin mümkün olmadığı, davalının payına düşen —— kısımdan sorumlu olduğu yönünde tespit ve görüşlere yer verilmiştir. Anılan rapor davacı vekiline ve davalıya usulünce tebliğ edilmiştir. Bilirkişi raporuna karşı davacı vekili tarafından yöneltilen itirazlar kapsamında ek rapor düzenlemesi istenmiştir. Bilirkişi tarafından sunulan ek raporda kök rapordaki görüşün muhafaza edildiği beyan edilmiştir. Mahkememizce yapılan değerlendirmede öncelikle dava dışı —-ve tasfiyesine karar verildiği ve—– sayılı karar gereğince tasfiyenin kapatılmasına karar verildiği ve sicile —— tarihinde tescil edildiği açıktır. Öte yandan dinlenen tanık beyanları ve sair yazılı delillere göre tasfiye aşamasında şirketin kamu borçlarının davacı ortak tarafından ödendiği konusu da tartışmasızdır.
Bilindiği —- kanuni temsilciler şirket müdürleri ise de getirilen bir düzenleme ile kanuni temsilciye ilaveten ortaklar da kamu borcundan sorumlu tutulmuştur. Buna göre limited şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen kamu alacakları ortaklardan, ortaklık payı oranında istenebilecektir —
Temsilcinin bu şekilde ödediği vergi için asıl mükellefe rücu etme hakkı bulunmaktadır —– Dolayısıyla yukarıda belirtilen tüzel kişi temsilcileri, ödedikleri kamu alacağının “tamamını” öncelikle asıl mükelleften rücuen talep edebilirler.
Kanuni temsilcilerin asıl mükellef dışındaki diğer sorumlulardan talepte bulunabilmesi için öncelikle bu kamu alacağının asıl yükümlüden tahsilinin mümkün olmaması gereklidir. Zira asıl yükümlüsünden tahsili mümkün olduğu halde bu alacağı kamu idaresine ödeyen kanuni temsilcilerin, asıl yükümlü dışındaki diğer sorumlulardan rücuen talepte bulunmaları mümkün değildir.Tarafların dava dışı şirketin ortağı oldukları ve fesih ve tasfiye sonucunda ortaklıklarının sona erdiği , davacının ortaklığın devam ettiği döneme ilişkin olarak şirketin kamu borcunu ödediği hususları az yukarıda açıklandığı üzere sabittir. Tarafların ortağı oldukları dava dışı şirketin mahkeme kararı sonucunda fesih ve tasfiye edildiği konusu da tartışmasızdır. Bu kapsamda —– karar içeriği de dikkate alındığında; —– gibi——ilişkin ödeme imkanı olmayan bir şirketin anılan borcundan dolayı ortaklardan birisinin şirket hakkında takip yapılmasını beklemeksizin bu borcu ödemesi şirket ortağı olarak hem kendisi, hem şirket, hem de diğer ortaklar yararınadır. Şirket hakkında takip yapılması ve bu takibin semeresiz kalması sonucu ortağın bu borcu ödemesi faiz ve diğer masraflar bakımından ortakların yükümlülüklerini artırmaktadır. Bu durumda, şirketin ödeme imkânının olmadığını bilen bir ortağın şirket adına amme borcunu ödemesi, salt idare tarafından şirket hakkında her hangi bir takip başlatılmadı diye borcu ödeyen ortağın yine borcu ödedikten sonra öncelikle şirketten tahsil imkanını araştırmaması diğer ortaklara hisseleri oranında rucü imkanını ortadan kaldırmayacaktır. Kaldı ki somut olayda davaya konu borçların şirketin tasfiyesi aşamasında ve bu amaçla davacı ortak tarafından ödenmek zorunda kalındığı anlaşılmakla, tasfiyeye göre esasen şirketin mal varlığının bulunmadığı ve şirket aktiflerinden ödeme yapılamadığı, şirketin ödeme imkanı olmadığı hususu da kabul edilmelidir. Binaenaleyh, davacının ödemiş olduğu kamu borçlarını payı oranında şirket ortağından isteyebileceği ve ödemenin ve miktarının dosyaya mübrez bilirkişi kök ve ek raporlarının da gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilmiş ve işbu bilirkişi raporu da gözetildiğinde davanın, TMK’nın 6. HMK’nın 190 maddeleri nazarında usulüne uygun olarak ispat edildiği düşünülmüştür. Her ne kadar davacı vekili tarafından şirketin tasfiye sürecinde tasfiyenin gerçekleşmesi için başkaca giderler ve ödemeler yapıldığı öre sürülse de kamu borçları dışında olduğu anlaşılan ve davalının sorumluluğuna delalet eden ve ödendiğine ilişkin somut deliller bulunmayan fazlaya ilişkin alacak istemi dinlenmemiştir. Böylece davacının vaki ödeme tarihinden itibaren yasal faiz isteyebileceği hususu da gözetilerek davanın kısmen kabulü ile, davalının—- asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık — yasal faiz işletilmek suretiyle devamına, fazlaya ve işlemiş faize——-davanın/ talebin ise reddine karar verilmiştir.
Davacının İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise —–kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Bu açıklamalar ışığında somut olayda sonucu yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporuna göre ulaşılması, takipte gösterilen miktar ile hükmedilen miktarın ve işletilen faizin farklılığı, davanın niteliği ve sorumluluğun niceliğine göre borç muayyen olmadığından koşulları oluşmayan tazminat talebi dinlenmemiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında 6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden sorumluluk, aynı yasanın 326/2 maddesi gereğince tarafların haklılık durumu ve oranı (kabul-ret) esas alınarak belirlenmiştir. Bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi—– bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de kabul ve ret oranına göre karşılıklı olarak taraflardan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nın 26 ve 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KISMEN KABUL;KISMEN REDDİNE,
2-)2004 sayılı İİK’nın 67/I Maddesi gereğince davalının—– asıl alacak ve —İşlemiş faiz kısmına yönelik yapmış olduğu itirazın İPTALİ ile icra takibinin —-asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık —-yasal faiz işletilmek suretiyle DEVAMINA, fazlaya ve işlemiş faize —– ilişkin davanın/ talebin REDDİNE,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nın 67/II maddesi gereğince koşulları oluşmadığından icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 5.638,59 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 1.225,48 TL peşin harcın mahsubuyla bakiye 3.643,28 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-)Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 1.225,48 TL peşin harç, 6,40 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 1.276,28 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)Davacı tarafından yapılan 128,00 TL posta masrafı ve 1.150,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.278,00 TL masraftan oluşan yargılama giderinden davanın kabul (%81,35) ve ret (%18,65) oranına göre 1.039,65 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerine bırakılmasına, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —– bütçesinden ödenen kabul edilen miktar (%81,35) üzerinden hesaplanan 1.073,82 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
8-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca ——- bütçesinden ödenen red edilen miktar (%18,65) üzerinden hesaplanan 246,18 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
9-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1, maddesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 11.530,28 TL nispi vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansının yatırana iadesine, ——–
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda ;6100 sayılı HMK’nın 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle —- Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
10/02/2022