Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1153 E. 2022/261 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/1153 Esas
KARAR NO: 2022/261
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/12/2019
KARAR TARİHİ:17/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin tek ortağı —-tarihine kadar davalı firmada kıdemli muhasebe müdürü ve mali müşavir olarak çalıştığını, Müvekkil şirketin, —-tarafından davalı şirket bünyesindeki işinden ayrıldıktan sonra kurulduğunu, davalı şirket yetkililerinin müvekkile —-iadesinin şirket bünyesinde yapılamadığını belirterek ilgili iadenin müvekkil tarafından yapılmasını talep ettiklerini, yapılan toplantı neticesinde ——– tarihli resmi gazetede yayımlanan asgari ücret tarifesinde de belirtildiği gibi—oranı üzerinden anlaşıldığını, —- ile davalı firmanın —yıldır süre gelen hukuku nedeni ile yazılı olarak sözleşme yapılmadığını,—– üzerinden ödeme yapılması, süreç sonunda da bakiyesinin fatura karşılığında ödenmesinin kararlaştırıldığını, müvekkil şirketin üzerine düşen yükümlülüklerin tamamını yerine getirdiğini, tüm mahsupları yaparak —– yoluyla davalı şirket adına tahsil ettiğini, işlem sonunda dava konusu faturayı kestiğini ne var ki davalı firmanın icra takibine rağmen ödemeyi gerçekleştirmediğini, arabuluculuk aşamasında da anlaşılamadığını, iadeye konu alacağın —- bedeli,—– sevki, — alınması ve —sevki ve —- iade servisine teslimi süreçlerinin müvekkil tarafından gerçekleştirildiğini, aynı dönemde davalı şirketin — iadesini de yapamadığını, tahsil edilen— mahsuben iadesi için davalı tarafça mali müşavirlik bedeli faturaları karşılığında toplamda —- Ödendiğini, taraflar arasındaki anlaşma gereğince iadesi sağlanan —tutarındaki iadenin — ödenmesi gerekirken —- ödenmediğini, tüm yapılan —- müvekkil şirketçe davalı şirketin şifreleri kullanılmak sureti ile yapıdığını—— iade mahsup dilekçeleri, hesaplama tabloları mail ile davalı şirketin muhasebe departmanına mail atıldığını, imzalatılan belgelerin müvekkile teslim edildiğini ve müvekkilce vergi dairesine teslim edildiğini, davalı tarafça icra takibine konu —– bedelli faturanın ödenmediğini, tahsili amacı ile—— dosyası üzerinden başlatılan icra takibine de sırf tahsilatı geciktirmek amacı ile haksız ve mesnetsiz olarak itiraz edildiğini ileri sürerek her türlü hakları saklı kalmak kaydı ile davalı tarafın—- dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, davalı aleyhine 20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmolunmasına, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin tek ortağı ve sahibi —- yılları arasında —- şirket ve bağlı şirketlerde —-olarak çalıştığını, akabinde emeklilik talebi ile kendisine kıdem tazminatı—— ödenerek müvekkil şirket nezdindeki sigortalı çalışmasının kendi isteği ile sona erdiğini, uzun yıllar çalışmış olması nedeni ile kendisine duyulan güven neticesi çalıştığı dönemde şirket içerisinde yürütülen —- işlemlerini tamamlanması için yardım alındığını, davacının iddiasının aksine müvekkil şirketin bünyesindeki —- işlemlerinin davacı şirket sahibinin çalıştığı dönemde Müvekkil şirketin hizmet aldığı — başlanıldığını, bu dönemde kendisine talep etmiş olduğu tüm ödemelerin yapıldığını, —- işlemlerinin ancak ve ancak —-tarafından yapılabildiğini, —-ilişkin rapor hazırlama, sunma ve talep yetkisi bulunmadığını, işbu nedenle davacının talep etmiş olduğu, —- yer alan —oranın iş bu davaya uygulanamayacağını, — tarihinde kabul edilen artış öncesinde— ortalamasına ulaştığını, davacının — iadesi sürecinde dışarıdan — ettiğini iddia ettiğini, bu hususun davacı şirketin —- kayıtları ile ispatlanması gerektiğini, davacının bizzat düzenlemiş olduğu faturalar karşılığı —–civarında bir ödeme yapılmış akabinde artış talebi müvekkil şirketin kendisine duyduğu güven ve itimat neticesinde—- olarak revize edildiğini ve bu kapsamda bizzat davacı tarafından düzenlenen faturaların eksiksiz bir şekilde zamanında ödendiğini, bu nedenle davacının müvekkil şirketten hiçbir alacağı kalmadığını, —– oranında bir tutar ile anlaşıldığına ilişkin iddiaların kesinlikle gerçek dışı ve haksız menfaat sağlama gayesinden ibaret olduğunu ileri sürerek haksız ve mesnetsiz davanın reddini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER: —- dosyası, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk son tutanağı, Ticari Defter ve Belgeleri, Faturalar, ——- Kayıtları, Elektronik posta yazışmaları, Bilirkişi Raporları, dosyadaki sair bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ :
Dava, 2004 Sayılı İİK’nın 67.maddesi gereğince açılmış İtirazın İptali ve Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve uyuşmazlık belirlenmiştir. Akabinde esasları, süreci ve hukuki sonuçları açıklanarak taraf vekillerinin sulh olmaya davet ve teşvik edilmelerine karşın, tarafların sulh olmak istememeleri üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş, deliller toplanıp incelenmiş ve karar duruşmasında taraf vekillerinin son sözleri dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Öncelikle davaya esas —–dosyası fiziken getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı zorunlu arabuluculuk sürecinin yerine getirildiği ve anlaşma sağlanamaması üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesinde; —–Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. —- Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın —- yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. —-Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.— Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır.
Yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda somut olaya bakıldığında evvelin, —- sayılı dosyasından davalı-borçlu hakkında mali müşavirlik hizmet sözleşmesi kapsamında kesilen —- tarihli toplam —–miktarlı faturaya bağlı olarak icra takibi başlatıldığı ,icra takibe yapılan itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve bir senelik yasal hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce açılan dava üzerine taraf teşkili sağlanarak işin esasının incelenmesine geçilmiş, taraf vekillerince gösteriler deliller ve davanın niteliği gereği resen toplanması gereken deliller toplanmış ve 6102 Sayılı TTK’nin 83-85 maddeleri ve 6100 Sayılı HMK’nin 221.maddeleri kapsamında inceleme gün ve saati belirlenerek taraf şirketlerin ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve bu minvalde dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir. Bilirkişi —- tarafından her iki tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan raporda özetle mealen; tacir olan her iki tarafın incelenen—— yıllarına ait ticari defterlerinin TTK ve VUK hükümlerine uygun olarak açılış ve kapanış onaylarının bulunduğu ve usulüne uygun tutulduğu, davacının davalıya ötv iade mahsup işlemleri kapsamında —- üzerinden hesaplanan faturalara göre hizmetin sunulduğu, sözleşme ilişkisinin bulunduğu ve netice itibariyle davacının takip tarihi itibariyle —- alacaklı olduğu yönünde tespit, hesap ve görüşüyle rapor verilmiştir. Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve beyan ve itirazlar değerlendirilmiştir. Bu kapsamda dosya aynı alanda farklı bir bilirkişiye verilerek rapor düzenlenmesi istenmiştir. Bilirkişi —- tarafından dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda hazırlanan işbu raporda ise özetle ve mealen; davacı-davalı şirketlerin ibraz edilen —- yıllarına ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak yaptırıldığı, defterlerin kayıt nizamı bakımından uygun olduğu ve defter kayıtlarının birbirini doğruladığını, davacının ticari defter kayıtlarına göre davalıdan —– alacaklı göründüğünü, davalının ticari defterlerine göre ise borcun bulunmadığını, taraflar arasındaki cari hesap farkının takip konusu olan faturadan kaynaklandığını, davacı firma tarafından davalı şirkete —— iadesi müşavirlik ve danışmanlık hizmeti açıklamasıyla düzenlenen işbu faturanın davacı tarafından —– beyan edildiği ,davalı tarafından ise beyan edilmediği gibi ticari defterlerinde de bulunmadığı, faturanın tebliğine ilişkin belgeye rasıtlanmadığını , taraflar arasında mesleki sözleşme düzenlenmesi gerektiği ancak böyle bir sözleşme bulunmadığı, taraflar arasında sözleşme bulunmadığı ancak taraflar arasında e-mail yazışmalarına göre tarafların düzenlemiş olduğu faturalar için mutabık kaldıkları, davacının işlerin bittiğini ve son faturayı düzenleyeceğini beyan ettiğini, ancak davacının — tarihinde yazdığı bu mailden sonra — tarihli fatura düzenlediği ancak bu tarih itibariyle ticari ilişki bitmesine rağmen davacının—- tarihinde dava konusu faturayı düzenlediğini, tespit edilen yazışmalara göre işbu faturanın geçersiz olduğunu, ayrıca davacının hizmet bedeli için düzenlediği faturalarda hizmet bedelini iade tutarının oranının — olduğu, taraflar arasındaki yazışmalarında bu oranı doğruladığını, ancak mahkemece hizmetin — üzerinden hesaplanması halinde takip tarihi itibariyle alacağın —-olacağı yönünde tespit ve hesap ve görüşlere yer verilmiştir. Alınan işbu bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve beyan ve itirazlar değerlendirilmiştir. Mahkememizce yapılan değerlendirme ve incelemeye geçmeden önce fatura üzerinde kısaca durmakta yarar vardır. Zira uyuşmazlığın temeli faturadır.
— göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır —- Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami — içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır —- 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.—- Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır —–
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz —–
Fatura tek başına alacağın kanıtı değildir. Faturanın dayanağı olan temel ilişkinin ispatı gerekir. Tek yanlı düzenlenen faturanın, düzenleyen tarafın kendi ticari defterlerine kayıt edilmiş olması alacağın varlığını ispatlamaz—-Malın tesliminin satıcı tarafından kanıtlanması gerekir. Faturanın sadece satıcının ticari defterlerinde kayıtlı olması malın teslimi için de karine teşkil etmez —–Yukarıdaki açıklamalar ışığında tekrar somut olaya dönersek ; taraflar arasında bir sözleşme ilişkisinin bulunduğu ve sözleşme ilişkisi kapsamında taraflar yükümlülüklerini yerine getirdiği , davacının sözleşme ilişki bittikten sonra daha önce sözleşme ilişkisi kapsamında düzenlenen faturalardaki oran olan —-bedelinin ortalama —– oranı üzerinden bir fatura daha düzenlediği, söz konusu faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olmasına rağmen davalı ticari defterlerinde kayıtlı da olmadığı, bu anlamda faturanın tebliğinin ve iade edilmiş olmasının bin öneminin bulunmadığı kaldıki faturanın iade edilerek kabul edilmediğinin açık olduğu, dolayısıyla tek taraflı olarak düzenlendiği anlaşılan işbu faturanın alacağın varlığını kanıtlamayacağı , asgari ücretin —- olmasının asgari ücretin altında iş ve sözleşme yapılmasına mani olmayacağı, bu hususun olsa olsa mesleki sorumluluk gerektireceği, tarafların önceki faturalara yansıyan ve hiç sorun çıkmadığı anlaşılan faturaların hiçbirinin — üzerinden düzenlenmediği, bir an için davacının iddialarının doğru ve alacağının bulunduğu düşünülse bile her iki bilirkişi raporunda bulunan alacak rakamının — olmasına rağmen davacı tarafca fatura ve takip konusu yapılan alacağın —- olduğundan olayların gerçekleşme biçimi ve olaya ilişkin nesnel tüm hususlar ışığında esasen davacının düzenlediği işbu faturanın sözleşmeye bağlılık——– ilkesi ve dürüstlük kuralına da açıkca aykırı olduğu değerlendirilmiştir. —–davacı taraf faturaya bağlı alacağını sözleşme ilişkisi ve faturaya bağlanan hukuki sonuçlar ve deliller itibariyle ispat edememiştir. Ne var ki davacı taraf dava dilekçesinde yemin deliline dayanmıştır. Bilindiği üzere Yemin delili 6100 sayılı HMK’nin 225 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Yemin kesin delillerdendir. Yemin deliline dayanan taraf iddia veya savunmasını diğer delillerle ispatlanmamış olması nedeniyle bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; mahkeme yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek ve ispat sahibine hatırlatmakla yükümlüdür. Bu kapsamda mahkememizce davacı tarafa yemin teklif etme hakkı hatırlatılmış ancak yemin teklif etmediklerini beyan etmiştir. Binaenaleyh TMK’nin 6. HMK’nin 190 ve 222/3 maddeleri nazarında usulüne uygun olarak ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. maddesi gereğince tamamen aleyhine hüküm verilen davacı şirket sorumlu tutulmuştur. Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi —– bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de yargılama gideri kapsamında davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nın 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-) Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının başlangıçta alınan 1.821,02 TL peşin harçtan mahsubuyla bakiye 1.740,32 TL karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
4-)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca hesaplanan 18.273,80 TL nispi vekalet ücretinin ve 6.40 TL vekalet harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-)Davalı tarafından vekille temsil dışında yapılmış yargılama gideri bulunmadığından işbu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca ——bütçesinden ödenen 1.320.00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
7-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansın yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, taraf vekillerinin ve davacı şirket yetkilisinin yüzlerine karşı ;6100 sayılı HMK’nın 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; ——– Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/03/2022