Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1152 E. 2021/681 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/498 Esas
KARAR NO: 2021/604
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 16/06/2020
KARAR TARİHİ: 13/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının—-aynı projenin — tarihinde davacı firma tarafından ihale yoluyla alınmasıyla bu projedeki iş ve işçilerin tamamının davacı firmaya devredildiği, aynı işin davacı firma —- tarihine kadar sürdürdüğü için davaya konu ödemenin yapıldığı çalışan da bu tarihe kadar istihdam edildiği, — göre iş ve işçinin devri gerçekleştiği için müvekkil bu çalışanın kıdem tazminatını ekteki imzalı bordro ve çek suretinden de anlaşılacağı üzere —olarak ödendiği, çalışanın davalı nezdindeki hizmetinin— gün olduğu ve davacı nezdindeki hizmetinin —-olduğu, hizmet sürelerine göre çalışana ödenen paranın davalıya isabet eden kısmının ödenmesi için davalıya yazılı ihtarname iadeli taahhütlü olarak gönderildiği ve bu ihtarnamenin — tarihinde davalıya tebliğ edildiği belirtilerek; arz edilen sebeplerden dolayı — kıdem tazminatından davalı taraf bünyesinde geçen çalışma süresine isabet — çekin ödendiği tarih olan —- tarihinden itibaren ticari faiziyle beraber rücuen davalıdan tahsiline ve tüm yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dışı —- tarihleri arasında şoför olarak çalıştığını, şahsın çalıştığı işin davacı tarafından devralınması üzerine müvekkil nezdindeki işi sona erdiğini, müvekkil nezdindeki son maaşı brüt olarak —- olduğunu, müvekkil tarafından dava dışı şahsa brüt maaşından başka herhangi bir ek ödeme vs. Yapılmadığını, davacı tarafın beyanlarından dava dışı şahsın iş akdinin —- tarihinde sona erdirildiği anlaşıldığını, ancak ne dava dilekçesinden ne eklerinden şahsın iş akdinin hangi sebeple sona erdirildiği anlaşılmadığını, şahsın iş akdinin kıdem tazminatını hak etmeyecek şekilde sona erdirilmesi ihtimali mevcut olduğunu, öncelikle bu durumun açığa kavuşturulması gerekmekte olduğunu, şayet dava dışı şahsın kıdem tazminatını hak etme koşulları oluşmadıysa müvekkilin herhangi bir şekilde kıdem tazminatı sorumluluğu olmayacağını, bu hususun davacı tarafından ispat edilmesi gerekmekte olduğunu, müvekkil şirketteki son maaşı brüt olarak —– olduğundan müvekkil açısından bir hesaplama yapılacaksa bu rakam üzerinden yapılması gerektiğini, bu sebeple davacı tarafın yapmış olduğu hesaplama kıdem tazminatında rücuya ilişkin temel ilkelere aykırı olduğunu, yukarıdaki itiraz ve beyanlarımız kapsamında davacının talepleri haksız ve hukuka aykırı olduğundan; öncelikle iş akdinin fesih sebebinin araştırılıp şayet iş akdi kıdem tazminatını hak etmeyecek şekilde sonlandırıldıysa davanın reddine, eğer kıdem tazminatı ödenmesi gerekir bir durum varsa, müvekkilin sorumluluğunun işçinin kendi nezdinde çalıştığı süre ve aldığı son maaşı ile sınırlı olarak belirlenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
DELİLLER: Davacı şirket tarafından sunulmuş dava dışı çalışana ait ücret bordroları, kıdem tazminatı ödemesine ait çek ve ihtarname, ——- tarafından sunulmuş dava dışı çalışana ait ücret bordrosu,—- dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık, tacirler arasındaki hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan ve iş akdi sona eren işçiye davacı tarafından ödenen kıdem tazminatından daha önceki işverenin sorumlu olup olmayacağına yönelik alacak davasıdır.
—- kararında da işaret edildiği üzere,—— kapsamında alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatları bakımından; alt işverenlerinin değişip değişmediğine bakılmaksızın aralıksız olarak aynı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde çalışmış olanların bu şekilde çalışmış oldukları sürelere ilişkin kıdem tazminatına esas hizmet sürelerinin, aynı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde geçen toplam çalışma süreleri esas alınarak tespit olunacağı, bunlardan son alt işverenleri ile yapılmış olan iş sözleşmelerinin —- —- tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olanların kıdem tazminatlarının ilgili kamu kurum veya kuruluşları tarafından, işçinin banka hesabına yatırılmak sureti ile ödeneceği hususları düzenlenmiştir.—- işverenleri arasındaki rücu işlemi düzenlenmiş olmakla birlikte, kamu asıl işvereninin alt işverenlere rücu işlemine dair herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği anlaşılmaktadır. —- yürürlükte olup, anılan kanun hükmü gereğince asıl işveren alt işveren ilişkisinde asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur. Bu çerçevede, son alt işveren ile asıl işveren tüm işçilik alacaklarından birlikte sorumludur. Önceki alt işverenler ise kıdem tazminatı açısından kendi çalıştırdıkları süre ve devir anındaki ücret seviyesiyle sınırlı sorumludur. Önceki alt işverenlerin ise devir nedeniyle fesih söz konusu olmadığından feshe bağlı haklardan ihbar tazminatı ile yıllık izin alacağından sorumlulukları yoktur. Diğer işçilik alacaklarından ise önceki alt işverenler kendi çalıştırdıkları sürede doğan alacaklardan sorumludur ve sorumlulukları devir tarihinden itibaren– yıllık hak düşürücü süreyle de sınırlıdır. — işçilik alacaklarından işverenlerin sorumlulukları yukarda belirtildiği üzere kabul edilmektedir. ——eklenen son fıkra ile —- işverene bırakılan işlerde çalışan işçilerin, kıdem tazminatına esas hizmet sürelerinin birleştirileceği ve son kamu kurum ve kuruluşu tarafından kıdem tazminatının ödeneceği düzenlemesi getirilmiştir. Buradaki asıl sorun,—- kamu kurumları açısından kıdem tazminatından sorumluluğun salt son işveren kamu kurumu ile sınırlandırılıp sınırlandırılmadığıdır.——- kıdem tazminatından asıl işveren ve alt işverenin birlikte sorumluluğunun söz konusu olduğu ve sözü edilen hükümde bir değişiklik yapılmadığı halde —- alt işverenlik sözleşmeleri kapsamında çalışanların kıdem tazminatının salt son kamu kurumunda ödeneceğinin öngörülmesi, işçi açısından seçimlik hakkı bertaraf etmeyeceği gibi müteselsil ve müştereken sorumluluğu de bertaraf etmemektedir.
şeklinde karar verilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı ile; bilirkişinin— tarihli hükme esas alınan gerekçeli, kapsamlı ve denetime elverişli raporunda; davacı dışı — tarihleri arasında, davacı şirkette ise— çalıştığı bu durumun bordrolardan da tespit edildiği ve tarafların da kabulünde olduğu,— numaralı davacıya ait iş yerinde çalışan dava dışı çalışan için kıdem tazminatı hesaplamasında şahsın son ay brüt ücreti— hesaplandığı, buna göre toplamda — ödenmesi gereken kıdem tazminatı rakamı belirlenmiş olduğu ve bunun da— şirkette dava dışı çalışanın son aldığı brüt ücretin son maaşı brüt olarak —-olduğu, dava dışı çalışanın ihale kapsamında iş için davalı şirket bünyesinde sigortalı olarak çalışmakta iken, söz konusu ihaleyi davacı şirketin aldığı ve dava dışı çalışanın aynı görevde farklı iş veren ile çalışmaya devam ettiği, davalı yine aynı ihaleyi almış olsa idi çalışanın da aynı şartlar ve koşullar ile (asgari ücret davalı şirkette çalışmaya yüksek ihtimalle devam edeceği, çünkü çalışanın davalı şirkette — yılında dava dışı çalışanın brüt — olduğu yani dava dışı çalışanın ilgili dönemde asgari ücretin —dava dışı çalışan davalı şirkette çalışmaya devam etseydi — brüt ücret alması gerektiği, davacı şirketin, yol ve yemek ücreti ilavesi ile son bordroda çalışana —- hesaplama yaparak kıdem tazminatı ödediği ancak davalı şirketin işveren olduğu dönemde söz konusu yan haklar için çalışana böyle bir bedel ödemediği, bunun yanı sıra dava dışı çalışanın kıdem tazminatı hesaplamasının son brüt ücret üzerinden yapılması gerekeceğinden —– yapılarak dava dışı çalışanın çalışmış olduğu tüm dönemler için ve davalının ödemekle mükellef olduğu bakiye kısım için yapılması gerekmekte olduğunu, bu anlamda davalı yanın davacı şirkete ödemesi gerekli tutar— sınırlı olacağını tespit edilerek davanın kısmen kabulü ile, —– tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
—- tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.014,28 TL karar ve ilam harcına peşin alınan 688,89 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.325,39 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, davacı tarafından peşin yatırılan 688,89 TL harçtan kabul ve red oranına göre davacının sorumlu olduğu 541,84 TL harcın mahsubu ile bakiye 147,05 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-) Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, posta masrafı 70 TL ve 600 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 724,40 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre 529,54 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan masrafların davacı üzerine bırakılmasına,
4-) Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-) Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 4.423,11 TL nispi vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-) Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Uyarınca 4.080 TL nispi/maktu vekalet ücretinın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-) Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca—— bütçesinden ödenen 1.320 TL arabuluculuk ücretinden davanın kabul ve ret oranına göre 964,92 TL’nin davalıdan, 355,08 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
😎 HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansının yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve ——— tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize verilecek dilekçe ile ———Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/09/2021