Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1110 E. 2022/86 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2019/1110 Esas
KARAR NO: 2022/86

DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/12/2019
KARAR TARİHİ : 03/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketi ile daval—– tarihinde — sözleşmesi imzalandığını, davalı sigorta şirketinin — yevmiye sayılı azilname ile müvekkil şirketini —- sözleşmesinden kaynaklanan yetkilerden azletmiş dolayısıyla acentelik sözleşmesini de herhangi bir haklı gerekçe göstermeden tek taraflı olarak haksız ve hukuka aykırı bir şekilde feshettiğini, bunun üzerine 12/11/2019 tarihinde— başvurulduğunu, davalı yanın anlaşmaya yanaşmaması nedeniyle arabulucu faaliyetlerinin sona erdiğini, arabulucuk faaliyeti sırasında hak düşürücü süreler işlemediğinden 1 yıllık kanuni süre içerisinde dava yoluna gidildiğini, —sözleşmesinin haksız olarak feshinden ötürü müvekkil şirket TTK. Md.122/1-a,b,c uyarınca maddi zarara uğradığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik — sözleşmesinin haksız feshinden ötürü– tazminatının fesih bildirim tarihi olan— tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama harç ve giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının — tarafından müvekkil şirkete— talepli dava yöneltilmişse de davanın zaman aşımı sebebi ile reddi gerektiğini, açılan davanın belirsiz alacak davası olduğu ancak alacağın davacı tarafından belirlenebilir olması nedeni ile huzurda görülmekte olan davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkilinin — sebebi ile fesih ettiğini, bu sebeple feshin haklı nedenlere dayandığı, davacının — talep etme hakkı bulunmadığını, müvekkilinin davacı acenteye üretim yetersizliği ve verimsizliği nedeni ile,—– olması gerekirken 63.673,00 TL olduğunu, bu üretimin beklentinin — olduğunu, —tarihinde —toplam üretimin——- olması gerekirken 124.803,00 TL olduğu, bu üretimin — eşit olduğunu, — dönemi itibari ile toplam üretimin — olması gerekirken 176.647,00 TL olduğu, bu üretimin beklentinin ——- eşit olduğunu yazılı olarak bildirdiğini ancak — hiçbir gelişme kaydedilmediği bu sebeple müvekkilinin — sözleşmesini haklı nedenle fesih ettiğini,—- sözleşmesi’nin haklı nedenlerle fesih edilmiş olduğundan Türk Ticaret Kanunu 122.Maddesine göre davacının denkleştirme talep hakkı bulunmadığını, Sigortacılık Kanunu 23.Madde 16.fıkrasına göre somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde portföy tazminatı ödenmesinin hakkaniyete uygun düşmesi gerektiğini, davacının sözleşmesinin verimsizliği nedeni ile fesih edilmiş olduğundan — tazminatı ödenmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu,—bu yönde olduğunun iddia edildiğini, İlgili karar da, ” Sözleşmenin davalı tarafından feshinin haklı nedenlere dayandığı ve bu sebeple davacının davalıdan — tazminatının dayanağının bulunmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, davacı tarafça müvekkil şirket aleyhine belirsiz alacak davası açılmasının usul ve yasaya aykırı olup, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER : Arabuluculuk Son Tutanağı, ———- yevmiyeli azilname. —— Kayıtları, Bilirkişi raporları, dosyadaki sair bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ :
Dava, TTK’nın 122/2 maddesi uyarınca acentelik sözleşmesinden kaynaklanan — tazminatı istemine ilişkindir.
Basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete karşın taraf vekillerinin sulh olmak istememeleri üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş, deliller toplanmış, incelenip değerlendirilmiş ve karar duruşmasına — davacı vekilinin son sözleri dinlenerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
— tazminatı — sona erdikten sonra bu ilişkinin devamı boyunca — müşteri çevresinden akidinin halen yararlanması,— ise yararlanması nedeni ile uğradığı kaybın karşılığıdır. 6102 Sayılı TTK’nın 122. maddesi ile 5684 Sayılı Sigorta Kanunun 23/16. maddesi uyarınca sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra— sayesinde — elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa— tazminat talep edebilecektir.
6102 Sayılı TTK’nın 121(1) maddede belirsiz bir süre için yapılmış olan — sözleşmesinin, taraflardan her birinin üç ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebileceği, ancak sözleşme belirli bir süre için yapılmış olsa bile, haklı sebeplerden dolayı her zaman fesholunabileceği hükmü düzenlenmiştir.– denkleştirme bedeline hak kazanabilmesi için “sözleşmenin denkleştirme talebine İmkân verecek biçimde sona ermesi”—- bulduğu –sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da davalının önemli menfaatler elde etmesi”, — ücret kaybına uğraması” ve “denkleştirme bedeli ödenmesinin hakkaniyete uygun olması” şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Yukarıda anlan yasal düzenlemeler ,yapılan yargılama ve toplanan deliler ışığında somut olaya bakıldığında; taraflar arasında——- yoluyla tek taraflı olarak sona erdirilmiştir. Davacı taraf sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek tazminat talep etmektedir. Mahkememizce taraflarca gösterilen ve işin niteliği gereği resen toplanması gereken tüm deliller toplanmış ve dosya tazminat konusunda rapor düzenlenmesi için bilirkişi heyetine verilmiştir. Bilirkişiler — tarafından hazırlanan ilk raporda özetle; sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiği , davacnın ticari defterlerine göre fesih tarihine kadar elde— olduğu, tüm dönemlere göre elde edilen toplam —olduğu, davacnın sözleşmenin feshinden sonraki beş yıllık kaybının 40.235,58 TL ve net değer tutarının 29.660,83 TL olabileceği, davalı defterlerine göre 38.784,79 TL kaybın bu günkü değer tutarının 29.080,83 TL olabileceği yönünde rapor verilmiştir. Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş rapora karşı davalı vekili tarafından itiraz edilmiş; davacı vekili tarafından ise rapor gereğince dava ıslah edilmiştir. Mahkememizce yapılan değerlendirmede raporun yetersiz ve hüküm kurmaya elverişli olmadığı düşüncesiyle yeni bir bilirkişi heyeti görevlendirilerek rapor verilmesi istenmiştir. Bu kere bilirkişiler–hazırlanan raporda özetle ve mealen ; mahkemece takdir edilmesi halinde 42.535,02 TL denkleştirme tazminatı talep edilebileceği yönünde görüş bildirilmiştir. İşbu bilirkişi raporu da tarafların bilgi ve denetimlerine sunulmuştur. Mahkememizce yapılan incelemede öncelikle ‘ taraflar arasında düzenlenen acentelik sözleşmesinin 10.2.maddesinde ‘ sözleşme taraflardan her birince üç ay öncesinden bildirmek şartıyla dilediğinde feshedebilir. — fesih dolayısıyla birbirlerinden tazminat ve/veya portföy kaybı ve sair herhangi bin nam altında talepte bulunamayacağını kabul ve taahhüt etmiştir.’ düzenlemesi görülmüştür. Sözleşmenin 10.3 maddesinin paragrafında ise ‘—- nitelikte çalışması halinde —– yazılı bildirim yapmak suretiyle —— feshedebilir’ ifadesi bulunmaktadır. Bu açıdan bakıldığında davalı—- üretim yetersizliği konusunda yazılar tebliğ etmesine rağmen—- dönemlere göre hiç birinde hedeflenen verimin % 40’nı aşamadığı anlaşılmaktadır. — günümüzün ticari işleyişi rekabete ve verimliliğe dayalı olup — piyasa koşullarına göre belirlenen satış ve— oranın çok altında kalmasının haklı fesih nedeni sayılması gerekmiştir. Kaldı ki bu —sözleşmesinin 10.3 maddesinde açıkça düzenlenmiş durumdadır. Belirlenen verimlilik ve üretim oranı gözetildiğinde de acentenin bulduğu yeni müşteriler nedeniyle — önemli menfaatler elde ettiğini söyleme imkanı da yoktur. Zira davalı—–yakaladığı oranlar karşılaştırıldığında — düzenlediği poliçelerin münhasıran davalı— kendi—- varlığına ve ticari itabarına atfedilebileceği; — ileriye dönük yeni ve kalıcı bir müşteri kitlesi oluşturamadığı değerlendirilmiştir. Binaenaleyh somut olayda gerek sözleşme ilişkisi gerekse haklı fesih ve hakkaniyet ilkesi nazarında tazminat koşullarının oluşmadığı sonuç ve kanaatiyle TMK, 6 ve HMK,190.maddeleri nazarında ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. Maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. maddesi gereğince tamamen aleyhine hüküm verilen davacı taraf sorumlu tutulmuştur. Ayrıca bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi –ödenen arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nın 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Yapılan Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 170,78 TL peşin harç ve 325,86 TL ıslah harcından mahsubu ile bakiye 415,94 TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile– ödenen — davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-)Davalı tarafından yapılan 1.300,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan— 13/1 maddesi uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL nispi/maktu vekalet ücretinın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( yazı işleri müdürü tarafından bölge adliye ve adli yargı ilk derece mahkemeleri ile cumhuriyet başsavcılıkları idari ve yazı işleri hizmetlerinin yürütülmesine dair yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına,)
Dair, davacı vekilinin e-duruşma kanalıyla yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda ; 6100 sayılı HMK’nın 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.