Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1093 E. 2022/523 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/1093 Esas
KARAR NO: 2022/523
DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/12/2019
KARAR TARİHİ: 23/06/2022
BİRLEŞEN (—–) DOSYADA;
BİRLEŞEN DAVA: Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ: 25/12/2019
KARAR TARİHİ: 23/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı —- tarafından—– arsa payı karşılığı —- inşa edileceği taahhüt edildiğini, bu taahhüt kapsamında proje henüz kaba yapı seviyesinde yani inşa halindeyken; inşa edilecek —-tarafından —– tapuda devir ve tescil edilmek suretiyle Müvekkil tarafından satın alındığını, akabinde müvekkili —–numaralı bağımsız bölümü —- tarihinde satıp devrettiğini, satın alım tarihinde proje inşaatı henüz ——– seviyesinde olduğu için —- tarafından arsa sahipleri ile imzalanan —– yevmiye numaralı —— bir örnek teslim edilerek bu sözleşmeye göre projenin inşasının yapılıp teslim edileceği belirtildiğini, tapu sicil müdürlüğü nezdinde yapılan tapu devir işlemi sırasında da arsa sahiplerinin tapu kaydında tapuya şerh edilmiş şekilde sözleşme olduğunun görülmesi üzerine Müvekkili, bağımsız bölümlerin sözleşmeye uygun olarak teslim edileceğine ikna olduğunu, ancak davalı —vaad edildiği şekilde ve zamanda ne yazık ki teslim edilmediğini,—- yevmiye numaralı ——teslimi ile kullanıma bağlı olarak inşaat ayıpları ve sözleşmede yer alan imalata dair taahhütlerin yerine getirilmediği fark edildiğini, bunun üzerine —– yetkilileri tarafından davalı ile görüşmeler sağlandığını, davalı bir kısım eksikleri ve ayıpları gidermeye çalışmış ancak esaslı ayıpları aşırı maliyetli olacağını anlayınca borçlarını yerine getirmekten kaçındığını, davalı satıcı, şerh edilen ve teslim edilen sözleşmeye aykırı davrandığını, davalı satıcı, tapuda şerh edilen sözleşmeye açık şekilde aykırı davrandığını, davalı, bağımsız bölümlerin teslim tarihinden itibaren süre gelen ayıpların giderilmesi için —– kat maliklerinin baskısı sonucu kimi zaman ayıpları gidermek adına çalışmalar yaptığını, ancak bu çalışmaların kimi maliyetli kimisi de sonuçsuz kalacağından çalışmalar tespit davasından önce sona erdirildiğini, davalının sözleşme’ye aykırı olarak eksikler ve ayıplı olarak taşınmazın teslim edildiği —– dosyası ile teknik tespitler yapıldığını, müvekkilinin, işbu davayı ikame etmeden önce arabulucu nezdinde uzlaşmak için çaba sarf ettiyse de davalı şirket ile uzlaşamadığını beyan etmiş, tespit edilecek bu tutarların bilirkişi incelemesi veya ——- dosyasında yer alan bilirkişi raporunun kabul ile ortaya çıkacak olması nedeni ile tespit edilecek tutar üzerinden verilecek talep arttırım dilekçesi ile arttırmak ve eksik harcı ikmal etmek ve fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak üzere, şimdilik —– ileride kesin olarak belirlenecek ve talep artırım dilekçesi ile artılacak tutar açısından işleyecek faizi de kapsamak üzere- işleyecek ve hesaplanacak bankaların uyguladıkları en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı müvekkili şirket, —– arsa malikleri ile olan sözleşmeye istinaden inşa etmiş olup, sözleşmenin tarafı olmayan davacıya, —- haricen davacıya satarak, tapuda devir ve tescil ettiğini, davacı, dava dilekçesinde belirtilen ——taraf olamamakla birlikte, taşınmazın satış anında büyük oranda tamamlandığını, davacı taşınmazı görerek, kontrol ve muayene ederek satın aldığını, anılan sözleşme hükümleri, davacıya taahhüt edilmediğini, dolaysıyla davacının sözleşme hükümlerine aykırı olarak taşınmazı satın aldığı iddiasının dayanaksız olduğunu, düzenleme —– müvekkili şirket tarafından, davacıya teslim edildiği iddiası gerçeği yansıtmamakla birlikte, her hâlükârda davacı ve davalının birlikte imzalarına havi olmayan sözleşmeye dayanılarak, davalının, davacıya karşı sorumlu tutulması mümkün olmadığını, dava dilekçesinde belirtilen, —– nolu sözleşmenin taraflarına, ilgili taşınmazlar —- yılının — ayında fiili olarak teslim edilmiş olmakta, Davacıya da davaya konu taşınmazlar, —— ayında devir ve tescil edildiğini, bu halde, davacının taşınmazları, diğer maliklerle imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesindeki şartlara istinaden satın aldığı iddiasının dayanaksız olduğu ortaya çıktığını, zira davacı, taşınmazı satın almadan önce muayene imkanı bulmuş ve taşınmazın fiili teslime ilişkin tutamak imzalandıktan sonra tapuda devir ve tescil yapıldığını, her ne kadar davacı taşınmazı görerek ve kontrol ederek satın —— ile bağlı değilse de, taşınmazı fiilin teslim ve tapuda devir aldıktan sonralda süresi içinde ihbar külfetini yerine getirmediğini dosya kapsamında, ileri sürülen ayıp iddiaları, nitelik itibariyle açık ayıp vasfında olduğunu, yapının davacıya —– yılında teslim edildiğini, aradan geçen sürede davalı Müvekkili Şirkete yasada bahsedilen “uygun süre içinde” ihbar yükümlülüğü yerine getirilmediğini, huzurdaki davanın haksız ve kötüniyetle ikame edildiği, yapının projeye uygun olarak inşa edilmediği iddiasının samimi olmadığı, projeye ve mevzuata uygun olarak tamamlanarak iskan belgesi aldıktan sonra, iskan için mutlaka aranan imalatlardan sığınak inşasının eksik yapıldığı yönündeki beyanla dahi ortaya konduğunu, arsa maliklerinden biri tarafından açılan —— sayılı delil tespiti dosyası ile durumdan haberdar olan Davalının yaptığı harici incelemede, yapıda iskan incelemesinin ardından sığınak alanından başka değişiklikler de olduğu anlaşıldığını, bu bilgi üzerine ——- sayılı dosyasından delil tespiti talep edildiğini, yapılan inceleme sonrası çöp bacalarının, yangın çıkış hollerinin ve yangın çıkış merdivenlerinin daire içlerine alındığı ve yeni alan yaratıldığı anlaşıldığını, davacıların, iskan için yapılan inceleme ve iskan belgesinin alınmasından sonra yapılan değişikliklere değinmeyip uygun gördükleri alanları dava konusu yaparak davalı müvekkili şirketin sözleşmeye, projeye aykırı, ayıplı imalat yaptığı yönündeki iddiasının iyiniyetten uzak olduğunu, davacı tarafından taşınmazlar, —— ibaresini taşıyan teslim evrakları şerhsiz olarak imzalandığını, gerek telim evraklarının şerhsiz olarak gerekse aradan geçen —- yıllık sürede davalı müvekkilline başvuru yapılmamış olması yapının hem açıkça hem de zimnen mevcut haliyle kabul edildiği anlamına geldiğini, her ne kadar yapıda var olduğu iddia edilen ayıplar açık ayıp niteliğindeyse de, her halükarda gizli ayıplar yönünden de 477. Madde kapsamında, eser kabul edilmiş sayılacağını beyan etmiş, haksız ve kötüniyetli davanın reddine, yârgılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
—— BİRLEŞEN DAVADA;
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;davalı satıcının şerh edilen ve teslim edilen sözleşmeye aykırı davrandığını, davalının eksiklikleri ve ayıpları gidermek için bir takım çalışmalar yaptığı ancak bir kısım eksik işin ve bir kısım ayıpları giderilmesi maliyetli olduğundan çalışmaları yarıda bıraktığını, davalının sözleşmeye aykırı olarak eksikler ve ayıplı olarak taşınmazın teslim edildiği —– sayılı dosyası ile tespit edildiğini, tespitin tazminine dair arsa sahiplerinin neredeyse tamamı tarafından ——sayılı dosyası ile dava açıldığını, TBK 219. Madde vd uyarınca davalı edimlerini alıcı davacıya karşı herhangi surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması nedeniyle ifanın ayıplı olduğunu, —- uyarınca davalının bu ayıplı ifadan bizzat sorumlu olduğunu, davacı dava dışı— temlik sözleşmesi ile dava haklarını aldığından iş bu davayı davalı — karşı ikame edebildiğini, —- numaralı bağımsız bölümler için davalıya karşı aynı talepli dava ikame edildiğini, işbu davanın HMK 30.madde gereği usul ekonomisi ve HMK 166.madde uyarınca birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP /TALEP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davalı tarafından davacıya taahhütte bulunulmadığını, taşınmazın davalıdan satın alınmamış olması, tapunun önceki malikten devir alınması nedeniyle davalının davada pasif husumet ehliyeti olmadığını, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, huzurdaki mahkemenin görevli olmadığını, açılan davayı kabul etmediklerini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Son Tutanakları, ——- , Tapu Kayıtları, Bilirkişi Raporu, Dosyadaki Sair Bilgi Ve Belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ :
Dava ,6098 sayılı TBK’nin 470 vd maddeleri gereğince eser sözleşmesinin ayıplı ifası nedeniyle aynı yasanın 475 maddesi gereğince tazminat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen Basit yargılama usulüne tabi işbu asıl davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete karşın taraf vekillerinin beyanına göre tarafların sulh olmak istememeleri üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş ve karar duruşmasına taraf vekillerinin son sözleri dinlenerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Yine yargılama sırasında mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verilen ——- dosyasından mahkemesince ön inceleme duruşması ve bağlı işlemler yerine getirildiğinden dava birleştiği ve kaldığı yerden sürdürülüp yukarıda açıklanan yasal prosedür gereğince sonuçlandırılmıştır. Birleşen dosya yönünden da dava şartı arabuluculuk sürecinin tamamlandığının görüldüğü de ifade edilmelidir.
Davanın esasına gelince ; 6098 Sayılı TBK’nın 470. maddesinde “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” hükmünü; aynı kanunun 471. maddesi “Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.’ şeklinde düzenlenmiştir.
Ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumluluğunun düzenleyen 6098 sayılı TBK’nin 474. maddesi uyarınca açık ayıplar yönünden iş sahibi imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde, gizli ayıplar yönünden ise, 477/son maddesi uyarınca da, ortaya çıkar çıkmaz gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorunluluğu bulunmaktadır. Ayıbın bildirilmemesi halinde eser kabul edilmiş sayılır. Ayıp ihbarı yapılması vakıasından lehine sonuç çıkaracak olan iş sahibi olduğundan ayıp ihbarı yapıldığını HMK’nin 190 ve TMK’nin 6. madde gereğince iş sahibi ispatlamalıdır. Eksik işler yönünden ise ihbar yapılmasına gerek olmayıp, zamanaşımı süresi içerisinde eksikler yönünden istemde bulunulması mümkündür.
Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, 6098 sayılı TBK’nin 474-478. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Ayıp, imâl edilen bir eserde veya malda, sözleşme ve ekleri ile iş sahibinin beklediği amaca ve dürüstlük kurallarına göre bulunması gereken vasıfların bulunmaması, bulunmaması gereken vasıfların ise bulunmasıdır. Şayet, imâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içersinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. Bu hakkın kullanması için iş sahibi tarafından ayrı bir dava açılabileceği gibi, yüklenici tarafından aleyhine açılmış olan bir davada da bu hususu def’i olarak ileri sürebilir.
Eksik iş ise sözleşme ve eklerine göre yapılması gerektiği halde yapılmayan (noksan bırakılan) işleri ifade eder. Eksik işler bedelinin istenebilmesi için teslim sırasında ihtirazi kayıt konulmasına ya da ihtar çekilmesine gerek bulunmamaktadır. Eksik işler yönünden TBK’nin 474 ve 477. maddesindeki hükümler uygulanmaz.
——doğrultusunda, iş bedelinin tamamının yüklenici tarafından taşerona veya iş sahibince yükleniciye ödenmesi halinde eksik ve kusurların giderim bedeli hüküm altına alınabilir ise de iş bedelinin ödenmemiş olması halinde eksik ve kusurların giderim bedeli değil, varsa fazla ödenen bedelinin iadesine karar verilmesi gerektiği, bu nedenle eksik ve kusurlar gözetilerek yapılan işin fiziki oranı belirlenip iş bedeline uygulanarak mukayese edilmesi sonucu eksik veya fazla ödemenin belirlenmesi gerektiği; sözleşme dışı ve fazla işler yönünden ise iş yapılmış ve bunun iş sahibinin yararına olması durumunda TBK’nin 529. maddesine göre vekâletsiz iş görme hükümleri uyarınca işin yapıldığı tarihteki mahalli piyasa rayiçlerine göre belirlenecek bedelinin istenebileceği kabul edilmektedir.
6098 sayılı TBK 475. maddesinde eserin ayıplı olması halinde iş sahibinin kullanabileceği seçimlik haklar sayılmıştır. Bunlar 475/1. maddesi hükmünce eserin iş sahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme, 475/2. maddesine göre eseri alıkoyup bedelden indirim isteme, aynı maddenin 3. bendi gereğince aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere eserin ücretsiz onarılmasını isteme haklarıdır. Yine aynı maddede iş sahibinin genel hükümlere göre tazminat isteme hakkının saklı olduğu belirtilmiştir. ———
Kural olarak, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri ise karşılıklı edimleri içeren, iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdir. Sözleşmenin taraflarından arsa sahibi, sözleşmeye uygun koşullarda arsasını yükleniciye teslim etmek, yüklenici kendisine karşı edimini yerine getirdiğinde de edimi karşılığı yükleniciye bırakılan bağımsız bölümlerin tapusunu ona devretmekle yükümlüdür. Sözleşmenin diğer tarafı olan yüklenicinin bedele, başka bir anlatımla sözleşmede kararlaştırılan tapu payı veya bağımsız bölümlere hak kazanabilmesi için inşaatı sözleşme ve ekleri ile tasdikli proje ve inşaat ruhsatı ile kamu düzeninden olan imar mevzuatı ve bu doğrultuda çıkartılan —— hükümlerine uygun olarak tamamlayıp, arsa sahiplerine teslim etmesi gerekir.
Yüklenicinin, iş sahibine olan borçlarına aykırı olarak, imalini yüklendiği eserin ayıplı olması durumunda; iş sahibi, açık ayıplarda TBK’nın 474. maddesi, gizli ayıplarda ise TBK’nın 477. maddesi hükümlerine uygun olarak ihbarda bulunduğu takdirde, TBK’nın 475. maddesinde tanınan hakları kullanabilir. Eksik iş, sözleşme ve eklerine göre yapılması kararlaştırıldığı halde tam yapılmayan iştir. Ayıplı eser sözleşmede kararlaştırılan vasıfları veya olmasından vazgeçilmez bazı vasıfları taşımayan eserdir. Diğer anlatımla ayıp, bir malda ya da eserde sözleşme ya da yasa hükümlerine göre normal olarak bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır. Ancak, kasten sakladığı bozukluklarla, usulüne uygun yapılan gözden geçirmede farkedilemeyecek ayıplar için yüklenicinin sorumluluğu devam eder. Eğer, meydana getirilen eserin, teslim alındığı sırada usulüne uygun yapılan gözden geçirme ile varolan bozukluğu görülmemişse, ortada gizli bir ayıbın olduğu kabul edilir. Açık ayıplar, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz bizzat yapılan veya uzmanına yaptırılan gözden geçirme sonucu saptanınca, uygun sürede; gizli ayıplar da ortaya çıkar çıkmaz, gecikmeksizin yükleniciye bildirilmelidir. Ayıp bildirimi süresinde yapılmadığı takdirde iş sahibi bu ayıbı örtülü olarak kabul etmiş sayılır. Eksik işler bedeli ise ihbar koşuluna ve ihbar süresine bağlı olmaksızın teslim tarihinden itibaren kural olarak beş yıllık zamanaşımı süresinde (TBK m.147/son) talep edilebilir. Eğer eser iş sahibinin beklediği amacı karşılamıyorsa kural olarak ayıplı yapıldığı kabul edilir. Ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp süresinde ayıp ihbarının yapıldığı her türlü delille ve tanık beyanıyla dahi kanıtlanabilir.——-
Yukarıda yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda somut olaya bakıldığında; davalı—- dava dışı arsa sahipleri arasında —- ve davalının bu işin müteahhitliğini üstlendiği, asıl dosyamız davacısı —- satın aldığı daha sonra —- bölümü ise birleşen dosyanın davacısı —- sattığı ve böylece asıl davada davacının —- numaralı bağımsız bölümün maliki olarak birleşen davada ise davacının —-numaralı bağımsız bölümün maliki olarak eksik ve ayıplı işler nedeniyle tazminat talep ettikleri vazıhtır. Dosyaya yansıyan bilgi ve belgelere göre aynı olaya ilişkin olarak—–dosyası ve işbu dosya ile birleşen —– ayrı dava daha bulunduğu anlaşılmıştır. Öncelikle birleşen dosya yönünden davacının sıfatına yönelik itiraz ayıplı ve eksik işler yönünden yeni malik sıfatıyla talepte bulunulmasına engel yasal bir düzenleme bulunmadığından dinlenmemiştir. Mahkememizce —– ve hükme esas alınan bilirkişi raporu celbedilmiş dosyaya kazandırılmıştır. Mahkememizce usul ekonomisi ilkesi çerçevesinde hareket edilerek —- tarihli bilirkişi 2.ek heyet raporu esas alındığında eksik ve ayıplı işlerin tamamlanması için bulunan toplam—— rakamının davacıların bağımsız bölümlerinin arsa payına ayrı ayrı bölünmesi suretiyle davacıların zararını da kolayca tespit edilebileceği ve uyuşmazlığın bu şekilde çözülebileceği anlaşılmıştır. Dolayısıyla aynı işlemlerinin tekrar edilmesine ve yeniden bilirkişi raporu alınmasına, tanık dinlenmesine gerek görülmemiştir. Filvaki asıl-birleşen dosya davacı vekilinin konuya ilişkin beyan ve talep arttırım dilekçesi de gözetilerek anılan —— tarihli bilirkişi ek raporu da denetlenmek ve benimsenmek suretiyle davacıların eksik ve ayıplı işler yönünden bağımsız bölümlerinin arsa payı oranında tazminata hak kazandıkları sonucuna ulaşılmıştır. Binaenaleyh, davacı-birleşen dosya davacılarının TMK’nin 6 , HMK’nin 190. ve TBK’nın 470 vd. maddeleri nazarında davalarını ispat ettikleri sonuç ve kanaatiyle tarafların sıfatı ve işin ticari niteliği, taleple bağlılık ilkesi, davanın niteliği ve davanın niteliği ile bağdaşmayan istenen faiz tür ve oranı ve davanın belirsiz alacak davası olarak açılması ve harcın tamamlanmasına göre temerrüt olgusu gibi tüm hususlar düşünülmek, denetlenmek ve gözetilmek suretiyle davaların ayrı ayrı kabulü ile asıl davada —- tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek bankaların uyguladıkları en yüksek mevduat faiz oranını geçmemek üzere avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine; birleşen davada ise —- tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek bankaların uyguladıkları en yüksek mevduat faiz oranını geçmemek üzere avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. maddesi gereğince her iki dava yönünden de tamamen aleyhine hüküm verilen davalı şirket sorumlu tutulmuştur. Ancak dava dosyalarında adı geçen ve istenen tespit dosyalarının dosyalarımızın davacılarına ait olmaması nedeniyle işbu dosyalardan yapılan giderler değerlendirmeye alınmamıştır. Öte yandan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi ——bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretlerinin de yargılama gideri kapsamında davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
MAHKEMEMİZİN —–DAVA DOSYASI YÖNÜNDEN;
1-)Davanın KABULÜ ile,——– tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek bankaların uyguladıkları en yüksek mevduat faiz oranını geçmemek üzere avans faiziyle birlikte; davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 5.799,83 TL karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 44,40 TL harcın ve 1.449,96 TL tamamlama harcının mahsubuyla bakiye 4.305,47 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-)Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı 44,40 TL peşin harç, 1.449,96 TL tamamlama harcı, 6,40 TL vekalet harcı, 141,10 TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.686,26 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca 11.837,59 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine,——
——- YÖNÜNDEN;
1-)Davanın KABULÜ ile, 38.300,88 TL tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek bankaların uyguladıkları en yüksek mevduat faiz oranını geçmemek üzere avans faiziyle birlikte; davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.616,33TL karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 44,40 TL harcın ve 654,09 TL tamamlama harcının mahsubuyla bakiye 1.917,84 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca ——– bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-)Davacı tarafından bu dosya için yapılan 44.40 TL başvurma harcı 44,40 TL peşin harç, 654,09 TL tamamlama harcı ve 27,50 TL posta masrafı, olmak üzere toplam 770,39 TL yargılama giderinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca 5.745,13 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, asıl ve birleşen dosya davacısı vekili ile asıl ve birleşen dosya davalısı vekilinin yüzlerine karşı ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle——— Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/06/2022