Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1077 E. 2020/224 K. 17.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/1077
KARAR NO: 2020/224
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ: 23/12/2019
KARAR TARİHİ: 17/06/2020
Tarafları yukarıda belirtilen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından ibraz edilen dava dilekçesinde özetle davacının temsilcisi olduğu ———————– ünvanlı şirketin yüklenici sıfatıyla inşa etmekte olduğu ve ———— kayıtlı taşınmaz üzerindeki apartman inşaatı ile ilgili olarak yargılama süreçleri olduğu,——– İdare Mahkemesinin ————– Karar sayılı ve ayrıca —————– Asliye Hukuk Mahkemesinin ———– Esas sayılı dosya üzerinden verilen kararın sefahatten geçerek kesinleştiği,——- İdare Mahkemesinin ———- Esas sayılı dosyası üzerinden işlem gören ve henüz derdest olan dava bulunduğu halde herhangi bir ihtar ve ihbar yapılmadan söz konusu şirketin———— resen terkin edildiği ileri sürülerek derdest dava ve muhtemel takipler gözetilerek şirketin ihyasına ve ——– tesciline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davalı ————- vekili tarafından ibraz edilen cevap dilekçesinde yasal düzenleme hatırlatılarak ve davalının yasal hasım olması nedeni ile yargılama giderinden sorumlu olmadığı ileri sürülerek davanın reddine karar verilmesi istenmiştir.
Davacı vekili ön inceleme duruşmasında imzalı beyanında yukarıda özetlenen dava dilekçesini tekrar ederek bu davada şirketin tam ihyasını karar verilmesini istediklerini ifade ederek talebi bu şekilde belirginleştirmiştir.
Dava TTK. Geçici 7. Maddesi uyarınca ticaret sicilinden resen terkin edilmiş olan —————- ünvanlı şirketin ihyasının gerekip gerekmediği hususunun aydınlatılmasına yöneliktir.
————cevabına göre söz konusu şirketin ———- tarihinde resen terkin edildiği, şirketin adresinin ——————- olduğu ve Mahkememizin yargı alanı içinde kaldığı, davacının şirketi münferiden temsile yetkili olduğu belirlenmiştir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. Maddesinin 2. fıkrası:
”(2) Davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz.”
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. Maddesinin 15. fıkrası:
”(15) Bu maddede düzenlenmeyen hususlarda ilgili kanun ve esas sözleşmelerde öngörülen usullere göre hareket edilir. Bu madde gereğince tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek malvarlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder. Hazine bu şirket ve kooperatiflerin borçlarından sorumlu tutulmaz. Tasfiye memurlarının sorumlulukları konusunda, özel kanunlardaki sorumluluğa ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun veya Kooperatifler Kanunu hükümleri uygulanır. ——– silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.”
Şeklinde olup yukarıya aynen alınmıştır.
TTK’nin “Ek tasfiye” başlıklı 547.maddesi:
“(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler.
(2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.”
hükmünü içermektedir.
Dava dilekçesinde açıklanan dava dosyalarına ilişkin yazışmalar yapılmış olup müzekkere cevaplarına ve eklerine göre dava dilekçesinde özetlenen şekilde davalar bulunduğu halde şirketin resen terkin edilmiş olduğu anlaşıldığından davanın 5 yıllık hak düşürücü süreye tabi olmadığı anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere şirketlerin tüzel kişiliği ——– terkin ile sona ermektedir. Ancak tüzel kişiliğin sona erebilmesi için şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılmış olması gerekmektedir. Tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eden fesih ve tasfiye işlemi aynı zamanda hukuki bir işlemdir. Bu işlemin veya kararın hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün değildir. Eksik veya hatalı işlem sonucu şirketin sicilden tasfiye sonucu terkinine karar verilmiş ise, bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına sahiptir.
Eldeki dava yönünden, söz konusu şirketin varlığı sona ermediğinden dolayı tasfiyenin şeklen ve eksik olarak ——— kayıtlarına yansıdığı ancak eldeki bu dava ile şirketin kalıcı olarak ve tam ihyasının talep edilmiş olması karşısında bu yönden irdeleme yapılması gerektiği ve buna göre söz konusu yasal düzenlemeler, temsilci adına davanın açılmış olması, geçici 7. Maddeye göre resen terkin işleminin maddi gerçeklikle örtüşmediğinin anlaşılmış olması, davacının ön inceleme duruşmasındaki imzalı beyanı, davacı tarafın şirketin varlığını herhangi bir tasfiye şartına bağlanmadan sürdürmesi yönündeki iradesi ve bu konuda davacı tarafın hukuki yararının bulunduğunun esas olması ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacı şirketin 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. Maddesinin 15. Fıkrası uyarınca tam ihyasına karar verilmesi için gerekli yasal ve maddi şartların olayda gerçekleştiği sonuç ve kanaatine varıldığından bu doğrultuda aşağıdaki karar verilmiş olup şirket temsilcisi tarafından açılan ihya davası ve sebebine göre bir nevi terkin işleminin iptali ile şirketin tekrar faaliyetlerine devam edecek olmasına göre TTK’nın 547/2. maddesine göre ek tasfiye memuru atanmasına gerek görülmemiştir.
Yargılama gideri yönünden yapılan irdelemeye bağlı olarak: davalı ——————— yasal hasım konumunda olması ve şirket hakkında davacı tarafın iddia ettiği alacaklara ilişkin hususları bilecek durumda olmaması nedeni ile sorumluluğu bulunmadığından yargılama giderinden sorumlu tutulmamıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın kabulü ile;
a)————- numarasında kayıtlı iken resen terkin edilmiş olan ————– ünvanlı şirketin —- kaydının ihyası ile şirketin———— yeniden tesciline,
b)Kararın———————— tescil ve ilanına,
2-Maktu karar harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 10 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Gerekçede açıklanan nedenlerle:
a)Davalı ———————-yargılama giderinden sorumlu tutulmasına yer olmadığına,
b)Davacı tarafça yapılan harç ve giderin üzerinde bırakılmasına,
c)Davacı vekili yararına avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
d)Davalı tarafça masraf yapılmadığından bu konuda başkaca bir karar verilmesine yer olmadığına,
4-Artan avansın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
İlişkin olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı aleni olarak yapılan yargılama sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ————————– Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/06/2020