Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1071 E. 2022/222 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/1071 Esas
KARAR NO: 2022/222
DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 20/12/2019
KARAR TARİHİ: 03/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin — tarihinde davalı ——- bedel ile satın aldığını, aracın henüz sadece —- tarihinde seyir halindeyken —- vurması sonucunda aracın — iki yerinde — açıldığını ve —- kullanılamaz hale geldiğini, söz konusu aracın satın alınmadan önce —-sorunsuz olduğunun bildirildiğini, aracın bunun üzerine davalının işyerine çekildiğini, davalının da —- tarihinde davalı şirket yetkililerinin tanıdığı bir —- aracı teslim ettiğini, aracın tamiri için Müvekkil şirket tarafından —-masraf yapıldığını, davalı şirket yetkililerinin de tamiri yapan işletmeye elden —- işçilik ödemesi yaptığını müvekkiline bildirdiğini, müvekkilinin ücretsiz onarım isteme hakkının bulunduğunu, benzer bir olayda verilen — anlaşılacağını, aracın —–tarihinde tamir edilerek Müvekkil şirkete teslim edildiğini, davalı şirkete aracın iade alınması ve yapmış oldukları masrafların tazmin edilmesi için ihtar çekildiğini, ancak davalı şirketin taleplerini reddettiğini, davalı tarafın ortaya çıkan zararı karşılama konusunda hiç bir adım atmadığını, arabuluculuk görüşmesinde de herhangi bir sonuca varılamadığını, müvekkilinin davaya konu olan aracı şirketin pazarlamacısının kullanması amacıyla satın aldığını ancak bu aracın söz konusu arızayı yapması ve —-kullanılamaması sebebiyle Müvekkil şirketin ticaretinin olumsuz yönde etkilendiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin tüm dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile aracın tamiratı için ödediğimiz —- tamirat ücretinin TTK m. 1530 uyarınca ticari temerrüt faizi ile birlikte müvekkiline iadesine, ayıplı aracın tamirde geçen —günlük sürede kullanımamış olması sebebiyle — aracın görmüş olduğu tamirat neticesinde uğramış olduğu değer kaybı bedeli olarak — TTK m. 1530 uyarınca ticari temerrüt faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, davalı tarafa noter vasıtasıyla gönderilen ihtarın ücreti olan —-müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin dava dışı — koyarak talebini net olarak belli edemediği gibi ne talep etmesi gerektiğini de bilmediğini, —- ticareti hakkında ——- gereği davanın reddi gerektiğini, ekspertiz raporunun aracın satış öncesi durumunu açıkça gösteren bir rapor olduğunu, davacının iddia ettiği piston vurması hususunun yağ eksikliğinden kaynaklanabilecek bir durum olduğunu, davacının aracı bu durumu bilerek ve kabul ederek satın aldığını, davacının iddia ettiği gibi ayıplı bir malın satışının söz konusu olmadığını, müvekkilinin iyiniyetini göstermek amacıyla; aracın tamir edildiği yere işçilik ücreti olarak —–elden ödeme yaptığını, dava dilekçesinde emsal gösterilen yargıtay kararlarının iş bu dava ile bağdaşmadığını, davacı şirketin taleplerinin haksız ve sebepsiz zenginleşme sağlamaya yönelik olduğunu, işbu dava konusu aracın araba çekme belgeli, hasar kayıtlı bir araç olduğunu, davacının aracı alırken bu durumu bildiğini ve ekspertiz yaptırdıktan sonra alarak da bu durumu kabul ettiğini, davacı şirketin aracın —- olarak çalışan işçisinin kullanması için aldığını ve aracın —- kullanılmaması sebebiyle ticari kazançlarından zarar ettikleri iddia etmekteyse de bu iddialarının gerçekle bağdaşmadığını, hiçbir basiretli tacirin işçisine —– almayacağını, davacının iddiaları haksız çıkar sağlamaya yönelik olduğunu, dava konusu araca ekspertiz yapan şirketin davada taraf olarak eklenmesinin gerektiğini ileri sürere haksız olarak açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER :—- yevmiye numaralı satış sözleşmesi, —- Kayıtları, Arabuluculuk Tutanağı, —Kayıtları, —-Raporu, dosyadaki diğer tüm bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava, 6098 sayılı TBK’nın 217-231 maddelerinde düzenlenen ayıplı mal nedeniyle satış bedelinde indirim istemine ilişkindir.
Basit yargılama usulüne tabi işbu davada dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak gönderilen ve yapılan davetiyeler sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve yapılan teşvike ragmen tarafların sulh yoluna gitmek istememeleri üzerine uyuşmazlık belirlenmiş ve tahkikata geçilmiştir. Bu aşamada mevcut ve toplanan deliler incelenip değerlendirilerek tahkikat tamamlanmış, son duruşmada taraf vekillerinin beyan ve talepleri dinlenerek yargılama bitirilmiş ve aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır. Öncelikle dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı da ifade edilmelidir.
Bilindiği üzere 6098 sayılı TBK’nın 207. maddesinde; satıcının, satılan malı alıcının ödemek zorunda olduğu bedel karşılığında alıcıya zilyetlik ve mülkiyetini devretme borcunun bulunduğu belirtilmiş, bu asıl borç yanında satıcının satılan mal nedeniyle zapt ve ayıp nedeniyle de sorumlu olduğu devam eden maddelerde düzenlenmiştir. Ayıba karşı satıcı sorumluluğunu düzenleyen TBK’nın 219-223 maddelerinde ise, satıcının alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması nedeniyle sorumlu olacağı gibi nitelik ve niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olduğu, satıcının bu ayıplardan sorumlu tutulması için onları bilmesi gerekmediği, alıcının ayıbı öğrendiğinde satıcıya uygun bir süre içinde bildirimde bulunması gerektiği, uygun süre içinde bildirimde bulunmadığı takdirde satılanı ayıplı hali ile kabul etmiş sayılacağı düzenlenmiştir. Satıcı, satış sözleşmesine konu taşınır malın niteliği ve kullanım amacı bakımından malın değerini ve kullanım amacını azaltan veya ortadan kaldıran mülkiyet hakkının sonucu olan tasarrufi işlemler yapmasını engelleyen bir eksikliğin bulunmamasını sağlama borcu altında olup ayıba karşı sorumluluğu ise satıcının mülkiyeti geçirme borcunun tamamlayıcısıdır.
6102 sayılı TTK’nın 23/c maddesinde “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü  maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. ” hükmü ve bu madde yollaması ile Türk Borçlar Kanunu 223/2 maddesinin “Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.”
6098 sayılı TBK’nın 223. maddesinde ayıp ihbarı için herhangi bir şekil şartı ise getirilmemiştir. Ancak 6102 sayılı TTK’nın 18-(3) maddesi uyarınca, taraflar tacir ise ihbarın noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemiyle yapılması gerekmektedir.
6098 Sayılı TBK’ nın 227.maddesinde ise “Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme;
2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme,-
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme,
4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme. Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir. Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler, yapılan açıklamalar, toplanan deliller ve yapılan yargılama ışığında somut olaya bakıldığında; davacı şirket davalı şirketten dava konusu — aracı —– yevmiye numaralı ara satış sözleşmesi ile —– bedelle satın almıştır. Davacı şirket aracın gizli ayıplı olduğu gerekçesiyle davalıya noter kanalıyla bildirilmiş ve davalı tarafından aynı yöntemle cevap verilmiştir. Dolayısıyla ayıp ihbarına ilişkin yasal prosedür yerine getirilmiş durumdadır. Bu kapsamda öncelikle davacının ayıbı satıcıya bildirme yükümlülüğünü yerine getirdiği anlaşılmakla birlikte ayıbın varlığı ile açık veya gizli olup olmadığı hususu aydınlatılması gerekmiştir. Mahkememizce gösterilen delillerin toplanmasına müteakip dosya bilirkişiye verilerek malın ayıplı olup olmadığı, ayıbın niteliği, onarım gerekip gerekmediği ve ayıp oranında bedel indirimi hakkında rapor tanzimi istenmiştir. —– tarafından hazınlanan rapora özetle ve mealen ; satışa konu aracın hasar sorgu kayıtlarına göre sel/su baskını ağır hasarlı kaydının bulunduğu, bu nedenle araç motorunun değiştirilmesi gerektiği , aracın gizli ayıplı mal niteliğinde olduğu, satıcının ayıptan sorumlu olduğu, sözleşmeden dönme halinde satış bedelinin —, satış bedelinden indirim miktarının—-olduğu yönünde tespit, hesap ve görüş bildirilmiştir. Mahkememizce bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve vaki itirazlar gözetilerek bilirkişiden ek rapor düzenlemesi istenmiştir. Bilirkişi ek raporunda aracın satışı sırasında gizli ayıplı olduğu ve satışın hileli olduğu ,motordaki arızanını kullanıcı hatasından kaynaklanmadığı, aracın net iade bedelinin — bedelde indirim miktarının ise —- olduğu yönünde tespit, hesap ve görüş bildirilmiştir. Kuşkusuz işbu ek raporda taraf vekillerine tebliğ edilerek beyan ve itirazlar değerlendirilmiştir. Yargılama sırasında davacı vekiline dava dilekçesindeki talep sonucunu açıklaması için süre verilmiş buna göre davacı vekili tarafından ıslah dilekçesi verilerek iradenin aracın alıkonularak satış bedelinde indirim istemek yönünde olduğu anlaşılmıştır. Mahkememizce yapılan değerlendirmede satışa konu araçtaki ayıbın; ekspertiz raporları, aracın marka ve modeli ve bilirkişi raporları gözetildiğinde ağır ve gizli ayıp niteliğinde olduğu ve işbu ayıptan satıcı davalının sorumlu tutulması gerektiği konusunda tam bir hukuki ve vicdani inanç oluşmuştur. Bu kapsamda taleple bağlılık ilkesi ve kısmi ıslaha göre ve özellikle bilirkişi ek raporunda bedelde indirim konusunun hesabının teknik olarak doğru bulunması gözetilerek 6098 sayılı TBK’nın 219 vd. maddelerinde düzenlenen ayıba karşı tekeffül hükümlerine göre dosyaya mübrez satış sözleşmesi, noter kanalıyla yapılan ayıp ihbarı, faturalar, ——bilirkişi ek raporu ve sair tüm deliler gözetildiğinde davaya konu aracın gizli ayıplı olduğu ve davacının seçimine göre bedelde indirim isteyebileceği sonuç ve kanaati hasıl olmuştur. Binaenaleyh, davacının davasını TMK’nın 6, HMK’nın 190 ve TBK’nın 219 vd. maddeleri nazarında satılanın gizli ayıplı olduğu ve bedelde indirim gerektiğine ilişkin olarak açıkça ispat ettiği anlaşılmakla; davanın, kısmi ıslah doğrultusunda ayıplı aracın satış bedelinin indirilmesine yönelik ek bilirkişi raporundaki bedel esas alınarak kısmen kabulü ile —- tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya —– ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında 6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden sorumluluk, aynı yasanın 326/2 maddesi gereğince tarafların haklılık durumu ve oranı (kabul-ret) esas alınarak belirlenmiştir. Bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi —- bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de kabul ve ret oranına göre karşılıklı olarak taraflardan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nın 26 ve 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-)Davanın, kısmi ıslah doğrultusunda ayıplı aracın satış bedelinin indirilmesine yönelik kısmen kabulü ile —- tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya —- ilişkin talebin REDDİNE,
2-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.115,90 TL karar ve ilam harcınına 259,58 TL peşin harcın ve 500,00 TL tamamlama harcı toplamının mahsubu ile bakiye 1.356,32 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —- bütçesinden ödenen kabul edilen miktar (%83,22) üzerinden hesaplanan 1.098,50 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —– bütçesinden ödenen ret edilen miktar (%16,78) üzerinden hesaplanan 221,50 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-)Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 6,40 TL vekalet harcı ve 259,58 TL peşin harç ve 500,00 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 810,38 TL harçtan oluşan yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-)Davacı tarafından yapılan 64,50 TL posta gideri, 321,50 TL noter masrafı ve 750,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.136,00 TL yargılama giderinden davanın kabul (%83,22) ve ret (%16,778) oranına göre 945,37 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın (190,62 TL) davacı üzerine bırakılmasına, davalı tarafından vekille temsil dışında yapılmış yargılama gideri bulunmadığından işbu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-)Davacı kendisini davada vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca kabul edilen (30.975,00) miktar üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL nispi vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-)Davalı kendisini davada vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca reddedilen (6.244,00 TL) miktar üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL nispi vekalet ücretinın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına,)
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı ; 6100 sayılı HMK’nın 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle —— Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/03/2022