Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1043 E. 2021/662 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/1043 Esas
KARAR NO: 2021/662
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 18/12/2019
KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan Manevi Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP;Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı—- plakalı araç ile seyir halinde iken, sokağa giriş yaptığı esnada, davacı —— olan ve annesinin refakatinde karşıdan karşıya geçmeye çalışan— aracının ön kısmı ile çarptığını ve — aracın altında sürüklediğini, kazada— hayatını kaybettiğini, kazanın oluşumunda —-plakalı araç sürücüsü ———- maddesini ihlal etmesi sebebi ile asli kusurlu olduğunun, yaya —- ise herhangi bir kusurunun bulunmadığının kaza tespit tutanağı ile sabit olduğunu,— kapsamında yürütülen soruşturma kapsamında alınan— tarihli Bilirkişi raporu ile sürücü — yeterli dikkat ve özeni göstermediğinden ihlali bulunduğu” kanaatine varıldığını, davalı hakkında devam etmekte olan —— Göre—– özen yükümlülüğüne aykırı davranışı ile asli kusurlu olduğu”na karar verildiğini, davalı, —–motorlu taşıtın sahibi olduğundan işleten sıfatına haiz olduğunu, ——–plakalı aracın—— şirketi tarafından yapıldığını, poliçe kapsamına göre de manevi tazminattan sorumlu olduğunu, Müteveffanın kendi kusuru olmaksızın maruz kaldığı kazada hayatını kaybettiğini, müvekkilleri üzerinde bir travma etkisi yarattığını, ruhen çöküntü yaşamalarına sebep olduğunu, manevi tazminat davalarının kabulü ile davacılardan —– manevi tazminat’ın kaza tarihi olan —– tarihinden işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP:Davalı———davalı ——vekili cevap dilekçesinde; Söz konusu kazanın meydana gelmesinde Müvekkil şirkete ve araç sürücüsüne yükletilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, olay esnasında araç sürücüsünde alkol bulunmadığını, kavşak kurallarına uygun sinyalini vermek suretiyle sağa dönüş yaptığını, aracın hızının o bölgede belirtilen— dahi altında olduğunu, bu maddi olgular ve deliller doğrultusunda müvekkili ——- ilgili diğer yönetmelik ve yasa maddeleri kapsamında ihlal ettiği hiçbir kuralın bulunmadığını, davacı ——– kendi gözetimi altında bulunan çocuğunu dikkatsiz ve tedbirsiz davranarak kontrolsüz bıraktığını ve söz konusu kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, çarpma noktasının ——–a girdikten sonra olduğunu, bu dönüş esnasında bir anda fırlayan çocuğun o saniyede görülmesi ve kazanın engellenmesinin hiçbir şekilde mümkün olmadığını, bu durumda “sürücünün dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı”nın dahi ifade edilemeyeceğini, Müvekkiline ait aracın kapalı kasa kamyonet olduğunu, bu nedenle etrafı görüşünün sınırlı olduğunu,——– maddesi gereğince sürücüye kusurun yüklendiğini, ancak hangi kuralın ihlal edildiğinin söz konusu değerlendirmeden anlaşılamadığını, — esnasında ifadesi alınan tanık —- müteveffa çocuğun davacının elini bıraktığını ve aracın olduğu yöne doğru koştuğunu açık bir dille ifade ettiğini, kaldı ki— yaşlarında bir çocuğun, bir anda yola fırlayarak,——dönüşüne başlamışken ———- —- yakınından görülmesinin, ya da herhangi bir aynadan fark edilmesinin fiilen imkansız olduğunu, ayrıca çarpmanın aracın önünden değil, elden fırlayan küçüğün aracın arka tekeri ile kaldırım arasında sıkışması ile meydana geldiğini, talep edilen manevi tazminat miktarın oldukça fahiş olduğunu, müvekkil şirketin kazanın oluşumunda herhangi bir kusuru olmadığı göz önüne alınarak hem müvekkil şirket hem de diğer müvekkili araç sürücüsü — yönünden reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalı ——Vekili cevap dilekçesinde; Kabul anlamına gelmemek üzere müvekkil şirketin sorumluluğunun teminat limitleri ile sınır olduğunu, davacının limit üzerinde kalan taleplerinin reddi gerektiğini, ayrıca aynı veya poliçe döneminde meydana gelen başka bir kazada başka vefat eden ya da sakatlanan kişi bulunup bulunmadığının da tespiti ile, olması halinde poliçe limitinin garame hesabına göre paylaştırılması gerektiğini, poliçe teminatının işlerlik kazanabilmesi için, kazanın oluş şeklinin incelenmesi ve kusurun kime ait olduğunun belirlenmesini, davacıların zararını, sigortalı araç sürücüsünün kusurunu ve kaza ile zarar arasındaki illiyet bağını kanıtlamasını, kusur oranlarının tespiti bakımından dosyanın adli tıp trafik ihtisas kurumuna sevk edilmesi gerektiğini, davacıların manevi tazminata ilişkin taleplerinin fahiş olduğunu, davacı tarafın kaza tarihinden itibaren faiz talebinin —– aykırı olduğunu, faizin başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerektiğini, davacıların usule uygun olarak başvuru yapmadığı kabul edilerek temerrüt tarihinin dava tarihi olarak alınması gerektiğini, davanın esastan ve usulden reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER :
———- dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava, Trafik Kazası sonucunda çocuklarını kaybeden anne ve baba tarafınadan 6098 Sayılı TBK’nın 56/2 maddesi gereğince açılan Manevi Tazminat — istemine ilişkindir.
Basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve tarafların sulh olmaması nedeniyle tahkikata geçilmiştir. Tahkikat aşamasında ise gösterilen deliller toplanmış ve mevcut ve toplanan tüm deliller incelenip değerlendirilerek tahkikat tamamlanmış ve karar duruşmasına katılan davacı vekilinin son beyanları alınarak aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Bilindiği üzere Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmaktadır. Haksız fiilin unsurları ise eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak gösterilmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğmalı, zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ile zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir. Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6 ve 6100 Sayılı HMK’nın 190. maddelerinie göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı, haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.6098 Sayılı TBK’nın 50.maddesine göre de zarar gören ,zararını ve zarar verenini kusurunu ispat yükü altındadır.
2918 sayılı KTK’nın 85. maddesi gereğince, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Aynı yasanın 88. maddesi gereği de, bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Yine ——– müteselsil sorumluluk esaslarına göre; birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır. Müteselsil sorumlulukta, kural olarak borçlulardan her biri, —- maddelerine—— göre, borcun tamamından sorumludur. —- uyarınca, sorumluların iç ilişkide kusur oranına göre, birbirlerine rücu hakları da mevcuttur—– – uyarınca ise diğerlerine rücu hakkına sahip olan borçlulardan her biri ,tediye ettiği miktar kadar alacaklının haklarına halef olmaktadır.
Dosyada bulunan belge ve kayıtlara göre kaza tarihi olan —- plakalı aracın davalı şirket adına kayıtlı olduğu ,sürücüsünün davalı — olduğu ve aracın —- başlanğıç-bitiş tarihli olarak kaza tarihini kapsar şekilde davalı sigorta şirketine —– sigortalı olduğu ve işbu sigorta poliçesine göre —- limitle manevi tazminat —– teminatı bulunduğu tespit edilmiştir. Bu cümleden olmak üzere———-Sigortacı, işbu poliçede gösterilen aracın kullanılmasından doğan ve —— göre aracın işletenine terettüp eden hukuki sorumluluğu ve bu poliçe teminat kapsamında olmak şartıyla——— hadlerinin üzerinde kalan kısmını, poliçede yazılı hadlere kadar temin eder.” düzenlemesi bulunduğu da ifade edilmelidir.
Dosyaya mübrez—- raporuna göre de olayda —— %80 oranında kusurlu olduğu, davacı anne —— bakım ve gözetim yükümlülüğü nedeniyle %20 oranında kusurlu olduğuna yönelik kusur raporu tanzim edilmiştir.
Yukarıdaki yapılan genel açıklamalar ve yapılan yargılama ışığında somut olaya baktığımızda; ——–“Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmüne yer verilmiştir. 6098 sayılı TBK 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. ———– gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Bu açıklamalar ışığında tekrar somut olayımıza dönüldüğünde kazanın meydana geldiği zaman ve mekan —— tarafların mahkememizce benimsenen — raporundaki kusur durumu ve oranı, davacı anne ve babanın çocuklarının ölümü nedeniyle yaşadığı ve ömürleri boyunca yaşayacakları elem ve keder, toplumumuzda evlat acısı olarak tarif ve tabir edilerek kimsenin yaşamaması dilenen işbu hadisenin bu dünyada yaşanabilecek en büyük acı olarak görülmesi, ölen çocuğun yaşı, taraflarının ekonomik ve sosyal durumları ve bu kapsamda davalıların ortaklaşa sorumluluğuna göre davalıların ikisinin ticari şirket birisinin gerçek kişi olmasının yanında mevcut—– limiti, özellikle sürücü yönünden de istenmeyen, beklenmeyen ve umulmayan acı bir olayın vuku bulduğunun ve kendisinin de üzüntü yaşadığına olan inanç, olay ve dava tarihindeki ekonomik ve sosyal şartlar ve paranın satın alım gücü, manevi tazminatın bir sebepsiz zenginleşme aracı olmaması ile birlikte zarar verenler açısından da her halükarda caydırıcılık etkisine sahip olmasının gerekmesi, belirlenen tazminatın davacılarda yaratacağı huzur ve tatmin duygusu ve özellikle güncel içtihat ve yargısal uygulamalar da gözetilerek hak ve adelete uygun olduğu sonuç ve kanaatiyle davacıların davasının ayrı ayrı kısmen kabulü ile, her bir davacı için —-manevi tazminatın haksız fiil/kaza tarihi olan — tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte; davalı Sigorta şirketinin poliçe limitiyle sınırlı ve sorumlu olması kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin davanın/talebin ise reddine karar verilmiştir. ——–
—— Maddesinde sayılan yargılama giderlerinden sorumluluk ise 326/2. Maddesi gereğince tarafların haklılık durumu (kabul-ret) esas alınarak aşağıdaki şekilde belirlenmiştir. Bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi ——bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de kabul -ret oranına göre taraflardan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nın 26, 297/2 maddesleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-)Davanın KISMEN KABUL;KISMEN REDDİNE,
2-)Davacı — manevi tazminat davasının kısmen KABULÜ ile; —- manevi tazminatın haksız fiil/kaza tarihi olan — tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte; davalı —- poliçe limitiyle sınırlı ve sorumlu olması kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı —verilmesine, fazlaya ilişkin davanın/talebin Reddine,
3-)Davacı —- manevi tazminat davasının kısmen KABULÜ ile;— manevi tazminatın haksız fiil/kaza tarihi olan —-tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte; davalı —— poliçe limitiyle sınırlı ve sorumlu olması kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı — verilmesine, fazlaya ilişkin davanın/talebin Reddine,
4-)Harçlar Kanunu gereğince kabul edilen miktar üzerinden alınması gereken 10.929,60 TL karar ve ilam harcından; peşin alınan 683,10 TL harcın mahsubuyla bakiye 10.246,50 TL karar ve ilam harcının davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca ——- bütçesinden ödenen kabul edilen miktar (%80) üzerinden hesaplanan 1.056,00 TL arabuluculuk ücretinin davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —– bütçesinden ödenen ret edilen miktar (%20) üzerinden hesaplanan 264,00 TL arabuluculuk ücretinin davacılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
7-)Davacılar tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı 683,10 TL peşin harcı, 6,40 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 733,90 TL Harcın davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
😎 Davacılar tarafından yapılan 413,40 TL posta ücreti ve 700,00 TL Adli Tıp ücreti olmak üzere toplam 1.113,40 TL yargılama giderinden davanın kabul (%80) ve ret (%20) oranına göre 890,72 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, kalan kısmın davacılar üzerine bırakılmasına,
9-)Davalılar tarafından vekille temsil dışında (HMK.323/1/ğ) yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-)Davacılar kendilerini davada vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 10/1 maddesi uyarınca kabul edilen miktarlar üzerinden her bir davacı yönünden ayrı ayrı hesaplanan 11.200,00 TL’şer vekalet ücretinin davalılardan ortaklaşa olarak alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine,
11-)Davalı —— kendisini davada aynı vekil ile, Davalı— kendisini davada farklı bir vekille temsil ettirdiğinden ve ret sebepleri ortak olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 10/1,10/2 ve 3/2 maddeleri uyarınca reddedilen kısımlar yönünden ayrı ayrı 4.080.00 TL’şer vekalet ücretinin davacılardan ayrı ayrı alınarak 1/3 oranında ayrı ayrı davalılara verilmesine,
12-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ——
Dair, davacılar vekilinin yüzüne karşı ve davalı sigorta şirketi vekilinin, davalılar ———vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 sayılı HMK’nın 341/1,342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince iki hafta içinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle——– Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/09/2021