Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/51 E. 2023/810 K. 15.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/51 Esas
KARAR NO: 2023/810
DAVA: Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ: 19/01/2023
KARAR TARİHİ: 15/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı dava dilekçesinde özetle; şirket kurucu ortakları ——— ile ———– tarafından, 14.03.2019 tarihinde 10.000,00 TL sermaye ile 20 Mart 2019 tarih ve ——– sayılı ———- ———- sayfasında yayınlanan … kurulduğunu, şirket merkez adresi “——— Mahallesi ———- Sk. ——— Apt. No:——— ——— ———” olarak belirlendiğini, ——— Noterliğinin 03.01.2020 tarih ve ——— yevmiye numaralı Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi ile şirket ortağı ——–, şirketteki 50 adet hisseye karşılık 5.000,00 TL’lik hissesini şirket dışından müvekkili … devrettiğini, davaya konu şirket faaliyetlerini istikrarlı bir biçimde yürütmediğinden dolayı ortaklık yapısı bozulduğunu, öyle ki Genel Kurul toplanamadığından şirkete ait imza sirküleri dahi hâlihazırda çıkarılmadığını ve şirketin kuruluş amacının gerçekleştirilmesi için gerekli adımlar atılamadığından dolayı şirket kurulduğu tarihten bu yana kâr elde edemediğini, aksine şirketin birtakım borçları mevcut olduğunu, şirket vergi beyannameleri hâlihazırda boş olarak verildiğini, kaldı ki şirkete ait 2019 yılı vergi levhası matrahsız olarak bildirildiğini, ancak Mahkeme aksi kanaatte ise müvekkilinin şirket pay sahipliğine son verilmemesi halinde şirketin feshine karar verilmesi gerektiğini, zira söz konusu şirketin tüzel kişilik kazandığı andan itibaren aktif olarak faaliyet göstermediğinden ve şirketin yalnızca 20.03.2019 tarihli kuruluş tescili ile 27.02.2020 tarihli pay devrine ilişkin sicil kaydı haricinde işbu tarihten bu yana herhangi bir sicil kaydı da bulunmadığından ötürü şirketin faaliyetleri mevcut olmadığı gibi şirketin yıllık faaliyetlerinin değerlendirileceği Genel Kurul toplantıları da yapılmadığını, ancak şirket esas sözleşmesinin 9. maddesinde yer alan “Genel Kurullar olağan ve olağanüstü toplanırlar. Olağan genel kurul, her yıl hesap döneminin sona ermesinden itibaren 3 ay içende; olağanüstü toplantı genel kurullar ise, Şirket işlerinin gerektirdiği hallerde ve zamanlarda toplanır.” hükmü gereğince Genel Kurul toplantılarının hangi dönemde ve hangi aralıklarla yapılacağı açıkça belirtildiğini, hesap dönemi ise yine esas sözleşmenin 11. maddesine göre “Şirketin hesap yılı, Ocak ayının 1. gününden başlar ve Aralık ayının 31. günü sona erer. Fakat birinci hesap yılı, Şirketin kesin olarak kurulduğu tarihten itibaren başlar ve o senenin aralık ayının otuz birinci günü sona erer.” olarak belirtildiğini, ancak müvekkilinin pay sahibi olduğu şirket genel kurulu hesap devresi sonunda toplanmadığı gibi yılda bir defa dahi olağan genel kurul toplantıları yapılmadığını, bu hususlar müvekkiline, TTK md. 636 “Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir.” hükmü gereği şirketin feshini talep etme hakkını verdiğini, kaldı ki; temelde kar elde gayesiyle esas sözleşmede belirlenen amaçları gerçekleştirmek için kurulan bir ticari şirketin yukarıda açıklanan sebepler neticesinde işletme konusunu ve kuruluş amacını gerçekleştiremeyecek olmasından dolayı şirketin fesih edilmesi gerektiğinin kabulü gerektiğini tüm bu nedenlerle müvekkilinin ——– Şirketi’ndeki pay sahipliğine son verilmesine, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde … TTK’nın ilgili madde hükümleri gereğince feshine ve tasfiyesine karar verilmesini ve yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkememizce davalı şirketin ticaret sicil kaydı incelendiğinde; davacının hem şirket ortağı hem de şirketi müştereken temsille yetkili olduğu görülmekle, davanın sürdürülüp sürdürülmemesi konusunda şirket ve ortağı arasında menfaat çatışması doğduğu anlaşılmakla,——–Ticaret Sicil Müdürlüğünün ——– sicil numarasında kayıtlı olan davalı … münhasıran işbu Mahkememizin ——– Esas sayılı dava dosyasında temsil etmek üzere bilirkişi listesinden resen seçilen … TC kimlik numaralı, SMMM … temsil kayyımı olarak atanmasına karar verilmiştir. Davalı şirketin temsil kayyımı beyanında şirketin sadece borca batık olmasının fesih için yeterli olmadığını, diğer sebepler oluşmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkememizce; ——– Ticaret Sicili Müdürlüğü’nden davalı şirketin kuruluşundan itibaren tüm sicil kayıtları, ——— davalı şirketin tüm vergi kayıtları ile şirket kuruluşundan dava tarihine kadar tüm vergi beyannameleri varsa eklerinde yer alan bilanço ve gelir tabloları celp edilerek incelenmiş ve davalı şirketin tüm yasal ticari defterler ve kayıtları üzerinde mahkememizce resen seçilecek bir mali müşavir bilirkişiden rapor alınarak taraflara tebliğ edilmiştir. Dava, limited şirketin ortağının haklı sebeple şirket ortaklığından çıkarılması, mümkün olmaması halinde ise TTK 636/3. maddesi uyarınca haklı sebeplerle şirketin fesih ve tasfiyesi talebine ilişkindir.TTK,’nun 636/3. maddesinde, “Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.”638. maddesinde, “Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir. Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.”, şeklinde düzenlemeler mevcuttur.Limited ve anonim şirketlerde, şirketin haklı sebeplerle feshi ve şirket ortaklığından çıkma için haklı sebep teşkil edecek nedenlerin hangi haller olduğu hususu Türk Ticaret Kanununda sayılmamış, doktrinde ve ——— Dairesinin emsal içtihatlarında “şirketin kötü yönetilmesi ve ortaklar arasında ciddi anlaşmazlıklar bulunması,” “şirketin kuruluş gayesini gerçekleştirmesinin imkansız olması,” “şirket varlıklarının yanlış kullanılması veya israf edilmesi,” “azınlığa karşı fiili veya manevi güç baskı uygulanması,” “azınlığın meşru taleplerinin devamlı olarak reddedilmesi” ve pay sahiplerinin şirketteki hareket kabiliyetinin ortadan kalkması, şirketin feshi açısından haklı sebep sayılmıştır.Toplanan delillere, alınan bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; 14/03/2019 tarihinde kurulan davalı şirketin iki ortaklı olduğu, davacı ortağın, şirketin tüzel kişilik kazandığı andan itibaren aktif olarak faaliyet göstermediği ve ortaklık yapısının bozulduğu iddialarıyla davalı şirket ortaklığından e ayrılmasına, talebin kabul görmemesi halinde ise gayrifaal olan şirketin tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava ettiği, dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporundan davalı şirketin incelenen 2021 , 2022 , 2023 yıllarında ibraz edilen belgelere göre 0 satış yaptığı, ——– ve ——- Ortaklar Hesaplarına göre şirketin ortaklara borcu ya da ortaklardan alacağı bulunmadığı, şirketin bankalara kredi borcunun 3 sene hiç değişmeyerek 7.285,34 TL olarak görüldüğü, 31.03.2023 tarihli geçici mizana göre şirketin toplam ticari alacağının 11.659,50 TL, toplam ticari borcunun 127.976,75 TL ve | toplam kamu borcunun 30 082 822 TL olduğu, şirketin öz sermayesinin -140.822,92 TL. bakiyede olup şirketin teknik olarak iflas ettiği davalı şirketin borca batık durumda olduğu, amacı ortaklarına kazanç sağlamak olan davalı şirketin borca batık olması nedeniyle kar elde etmesi ve ortaklara gelir sağlamasının imkansız hale geldiği, bu durumda fiilen sona eren bir şirketin hukuken devamında da hukuki yarar kalmadığı, her ne kadar davacı ilk talebinde ortalıktan çıkma isteminde bulunmuş ise de haklı sebeple fesih yerine alternatif çözüme hükmedilebilmesi için bu çözümün ilgililerin menfaatine olması gerektiği, elde davalı şirketin feshi yerine yaşatılmasını gerektirecek ekonomik ve rasyonel veriler mevcut olmadığı, şirketin ticari faaliyetinin olmadığı, şirketin devamında genel ekonomik menfaatler için yarar bulunduğunun tesbit edilemediği, hiç kar dağıtmayan ve uzun zamandır zarar eden ekonomik yönden kötü durumda olan bir şirkette diğer pay sahibinin şirketin devamına ilişkin menfaatinin önemli görülemeyeceği sonucuna varılmakla ekonomik faaliyeti durmuş bulunan şirketin devamında genel ekonomik menfaatler açısından bir fayda bulunmadığı kabulüyle davacının ortaklıktan çıkma talebinin reddi ile davanın TTK’nun 636/3. maddesi uyarınca kabulü ve davalı şirketin fesih ve tasfiyesi yönünde aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM (Yukarıda Açıklanan Nedenlerle):
1-)Davacının ortaklıktan çıkma talebinin reddi ile davanın, TTK’nun 636/3. maddesi uyarınca KABULÜNE; ——– Ticaret Sicil Müdürlüğünün ——– sicil numarasında kayıtlı davalı … FESİH ve TASFİYESİNE,
2-)Davalı şirketin tasfiye işlemlerini yapmak üzere resen seçilen ——— TC kimlik numaralı SMMM ——– tasfiye memuru olarak atanmasına
3-)Tasfiye memuru için bir defaya mahsus olmak üzere 15.000,00 TL ücret takdirine; ücretin ve ayrıca 7.000,00 TL tasfiye masraf avansı olmak üzere toplam 22.000,00 TL’nin karar kesinleştiğinde davacı tarafından mahkeme veznesine yatırılmasına, bundan sonra tasfiye memuruna görevinin tebliğine,
4-)Tasfiye memuru ücretinin ve tasfiye masraflarının, tasfiye memuru tarafından tasfiye giderlerine eklenmesine,
5-)Kararın kesinleşmesinden sonra, TTK’nun 283. maddesi uyarınca Ticaret Sicilinde tescil ve ilanına,
6-)Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin yatırılan toplam 80,70 TL hacın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-)Davacı tarafça yapılan 385,40 TL dava açılış masrafı ve 8.247,25 TL yargılama masrafından ibaret toplam 8.632,65‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-)Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı şirket kayyımının yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde——–Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/11/2023