Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/163 Esas
KARAR NO: 2023/763
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 08/03/2023
KARAR TARİHİ: 07/11/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili davacı aleyhine davalı ——– Şti. tarafında ——— nezdinde ——— numarasına kayıtlı takip dosyası ile Kambiyo vasfı taşımayan imzası Müvekkiline ait olmayan senede dayanarak haksız kazanç elde etmek amacıyla kötü niyetli Kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığını, Müvekkilinin davalı-alacaklıya herhangi bir borcu bulunmadığını, bono altındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını beyanla; davanın kabulüne, ———- Esas Sayılı dosyası ile icra takibine konan düzenleme ve vade tarihi bulunmayan 25.000,00TL bedelli senet nedeniyle müvekkilin davalılara karşı borçlu bulunmadığının tespitine ve takibin iptaline, davalı tarafından haksız ve kötü niyetli şekilde müvekkil aleyhine takip yapıldığından %20’den aşağı olmamak üzere müvekkili lehine tazminata hükmedilmesine, Yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı yan kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, kambiyo senetlerine özgü başlatılan icra takibi nedeni ile borçlu olunmadığının tespitine yönelik olarak açılan menfi tespit davasıdırMahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış, davacılar tarafından imza inkarında bulunulduğundan davacı şirket yetkilisinin imza örneklerinin bulunduğu belgeler celp edilmiş ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi tarafından verilen raporda özetle; ” Yazı ve imza incelemelerinde geçerli tüm grafolojik tanı yöntemleri dikkate alınarak; ———, ———, ———— ve ——— kullanılarak yapılan incelemelerde; İnceleme konusu; Borçlusu ———- Şti., alacak ———– Şti., ödeme tarihi 02.01.2023, miktarı 25.000-TL olan senetteki ———- Şti.’ne atfen atılmış borçlu imzalarının ———– ait karşılaştırma imzalarına kıyasla, ———- eli ürünü olmadığı” şeklinde rapor sunulmuştur. Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir , Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir . Ayrıca, adi senette borçlu olarak gözüken kimse, senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığının ve dolayısıyla, senet borçlusu konumunda bulunmadığının tespiti amacıyla, cebri icra tehdidi ile karşı karşıya ise, icra takibinin yapılmasından önce; süresi içinde ödeme emrine karşı imzaya itiraz yoluyla itirazda bulunmayı ihmal etmiş ve takip kesinleşmişse, takibe başlanılmasından sonraki evrede sahtelik davası açabilir, böyle bir sahtelik davası hukukî niteliği itibariyle 2004 sayılı İİK 72’de düzenlenmiş olan menfi tespit davasıdır varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer . Fakat, alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer .Senet borçlusu tarafından senette yer alan imzanın kendisine ait olmadığının iddia edilmesi halinde çözümü özel veya teknik bilgi gerektirdiğinden bilirkişi incelemesine karar verilir. İmza incelemesinde öncelikle senedin düzenleme tarihinden öncesine ilişkin borçluya ait olduğu muhakkak olan karşılaştırmaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişi tarafından mukayeseye esas alınmalıdır. Yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. Nitekim bu ilkeler, ———- sayılı kararında da benimsenmiştir.Davacı tarafından gösterilen deliller toplanmış, davacı şirketler yetkililerinin imza örnekleri getirtilmiş, imza örnekleri alınmış, dava konusunun uzmanlık alanına girmesi nedeni ile bilirkişiden rapor tanzim edilmesi istenilmiş, bilirkişi tarafında verilen raporda çek üzerinde yer alan keşideci ve ciranta imzalarının davacı şirketlerin yetkililerinin el ürünü olmadığı tespit edilmiştir.Dosya kapsamı, deliller ve bilirkişi raporu bir arada değerlendirildiğinde çek üzerindeki keşideci ve ciranta imzalarının davacı şirket yetkilisinin el ürünü olmadığının bilirkişi raporu ile sabit olduğu dolayısıyla takip alacaklısına karşı sorumlu olamayacağı kanaatine varılarak, usul ve yasaya uygun olarak hazırlanan bilirkişi raporu hükme esas alınarak davacının menfi tespit talebi yönünden davanın kabulü yolunda karar vermek gerekmiştir.Bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup; bağımsız borç ikrarını içerir . Bonoda; şekil şartları 6102 sayılı TTK.’nun776. maddesinde sayılmıştır. Bunlar; “Bono” yada “Emre Muharrer Senet” ibaresi, kayıtsız şartsız bir bedel ödeme vaadi, vade, ödeme yeri, lehtar, keşide yeri ve tarihi, tanzim edenin imzasıdır. Bunlardan vade ve ödeme yeri esaslı şekil şartlarından değildir. Zorunlu şartlardan biri eksik olduğu takdirde, senedin bono niteliği kaybolur. Sayılan zorunlu şekil şartlarının yanında seçimlik şartlar da vardır. Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden ya da malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir. Dava konusu takibe dayanak senet; Türk Ticaret Kanunu’nda öngörülen zorunlu unsurları (düzenleme tarihi) taşımadığından kambiyo senedi niteliğinde değildir. Kambiyo senedi niteliğinde olmadığından; kambiyo yolu ile icra takibi yapılamayacağı için de davacı taraf davalı tarafa ilgili icra takibi sebebiyle borçlu değildir. Bu yönden de davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir .2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi, menfi tespit davası açan borçlunun tazminat isteme hakkı vardır. Anılan maddenin 5. fıkrası aynen; “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” hükmünü içermektedir.Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır.Başka bir ifadeyle; İİK.nun 72/5. maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde, istem varsa, davacı (borçlu) lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötüniyetli olduğunu iddia eden davacı (borçlu)’nun üzerindedir. Somut olayda davalının kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,——— Esas sayılı dosyasında takibe konulan keşidecisi ———– Şti., lehtarı ———– Şti., ödeme tarihi 02.01.2023, miktarı 25.000-TL olan bono nedeniyle davacının davalıya borcu olmadığının tespitine,
2-Koşulları bulunmadığından davacıların kötüniyet tazminatı isteminin reddine,
3-Karar harcı 1.712,87 -TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 428,22-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.284,65-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 179,90-TL başvurma harcı, 428,22- TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 608,12-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 71,25 -TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.500,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.571,25 -TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 17.900,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ———– Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/11/2023