Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/98 E. 2023/57 K. 27.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/98 Esas
KARAR NO: 2023/57
DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ: 10/02/2022
KARAR TARİHİ: 27/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı alacaklının, müvekkili aleyhine ———– sayılı dosyası üzerinden başlattığı takip başlatığını, davalının haksız biçimde —— koyduğu haciz neticesinde hukuken var olmayan bir borcu tahsil ettiğini, icra dosyasına konu borç, unsurlarını taşımadığından borç niteliği kazanmadığını takibe konu borç herhangi bir açıklama yazılmayan banka dekontlarından oluştuğunu takibe konu olan dekontların tamamının davalı alacaklının müvekkil şirketle yapmış olduğu iş neticesindeki borcunun ödenmesi olduğunu müvekkili şirket ile aralarında kıymetli maden alış-satış işlemi gerçekleştirilmiş bunun neticesinde de takibe konu olan dekontlardaki miktarı davalı/alacaklı borcuna karşılık müvekkil şirkete ödeme yaptığını müvekkili şirketin davalı alacaklıya herhangi bir borcu bulunmadığını davalı alacaklının müvekkili şirketten alacaklı olduğuna dair iddiasını yasal delillerle ispat edemediğini tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulüne, müvekkil şirketin davalı alacaklıya borçlu bulunmadığının tespitine, Müvekkilin borçlu olmadığı halde ödemek zorunda kaldığı — ödeme tarihlerinden ——— ödenme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile istirdadına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının hak kazanılmayan bir alacak olmadığı iddialarının gerçek olmadığını müvekkilinin alacağı yatırım vaadiyle dolandırıcılıktan kaynaklandığını yapmış oldukları takip davacıya ödenen meblağların iadesini sağlamak için yapıldığını davacıya herhangi bir hukuki temele dayanmaksızın yapılmış olan ödemelerin iadesini rızaen sağlayamadıklarından tahsil amacıyla icra takibi başlatılıp tahsil edildiğini davacının dilekçesinde müvekkili ile arasında kıymetli maden satım ilişkisi bulunduğunu iddia ettiğini müvekkili ile davacı arasında hiç bir şekilde altın alımına dair bir sözleşme yapılmadığını. Zaten bu satım sözleşmesinin de davalı tarafından sunulmadığını. Böyle bir sözleşme olmadığından tarafımızca ödenen ilgili bedelin iadesi amacıyla takip yapıldığını. Müvekkilinin —-isimli —-tarafından dolandırıldığını. Bu yasa dışı—– yatırımcılardan para alırken——- banka hesaplarını kullandığını. Davacı şirket gibi birçok şirketin banka hesaplarını kullanan yasadışı —— yüksek kar vaadiyle müvekkili ve birçok kişiyi alenen dolandırdığını davacının tacir olup, ticari işletmesiyle ilgili tüm faaliyetlerde basiretli bir tacir gibi davranmakla yükümlü olduğunu, uzun yıllardır ——— faaliyet gösterdiği iddia edilen —- kurulduğunu, taraflarınca yasal yollara başvurulmasını müteakiben şirket ünvanı——olarak değiştirildiğini Bahsedildiği şekilde yıllardır faaliyet gösterdiği iddia edilen şirketinin —- tarihinde kurulmuş olup —— tarihinde unvan değişikliğine gitmesi ilgili iddia ile çeliştiğini. Öte yandan müvekkilinin —— ikamet etmekte olup —–bulunan davacı şirketten iddia edildiği üzere altın alımı yapmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğunu davacı tarafından iddia edilen kıymetli maden alımıyla ilgili tarafımıza hiç bir şekilde teslimi gerçekleşmeyen kıymetli madene ilişkin olarak ödendiği iddia edilen meblağların tarafımıza iadesi gerekmiş olduğunu bu meblağların tahsili amacıyla başlatıp sonuçlandırdığımız takiple müvekkil alacağına kavuştuğunu tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, İstirdat davasıdır
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda özetle; Davalı ——tarafından, Davacı —– aleyhine—— tutarında icra takibi başlatıldığı, Bahsi Geçen takip talebinde davacının; ——– Toplam Alacak talep edilmiş olunduğu ve ve davalı tarafından bahse konu takip tutarının tahsil edildiği Davacı —— tarafından dosya kapsamı içerisine, sadece —– sunulmuş olunduğu—— Davacı ——–dosya kapsamı kapsamı içerisine sunmamış olunması hesabiyle, kanuna göre tutmakla yükümlü olduğu tüm defterleri tutup/ tutmadığı tespit edilemediği Davacı ——–Yıllarına ait, —— dosya kapsamı kapsamı içerisine sunmamış olunması hesabiyle, —–Yıllarına ait ticari defter ve kayıtlarının birbirini doğrulayıp/ doğrulamadığı tespit edilemediği Davacı ——lehine delil olarak kullanılmak istenen —–Yevmiye Defterinin kapanış tasdikinin zamanında yasal süre içersinde yapmamış olması ve—– dosya kapsamı kapsamı içerisine sunmamış olunması hesabiyle, davacı tarafından dosya kapsamı içerisine sunulmuş olunan —- ait Yevmiye defterlerin HMK 222. ve devam maddelerine göre lehine delil olarak kullanamayacağı Davacı—–olarak kullanamayacağı —– ait Yevmiye Defter İçeriğinde; Davalı —Tarafından, gönderilmiş olunan, ——- tutarında—– işlemi ile ilgili her hangi bir kayıt işlemine rastlanılmamış olunduğu, Yine Davacı —– lehine delil olarak kullanamayacağı —- yıllarına ait —– İçeriğinde; Davalı——Tarafından, gönderilmiş olunan, —- tarihli ve —- tutarında —— işlemi, karşılığında iade/fiyat farkı/indirim faturası ile ilgili her hangi bir kayıt işlemine rastlanılmamış olunduğu Davacı —– lehine delil olarak kullanamayacağı ——— tarihleri arasında herhangi bir satış/iade/fiyat farkı/indirim faturası vb. gibi gelir getirici herhangi bir işleme rastlanılmamış olunduğu hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
—— tarihli yazı cevabında —– tarihinde —— hisseye sahip şirket ortağı ve müdürü,—– tarihine kadar —- tarihinden itibaren şirketin ——-yetkilisi olarak faaliyette bulunduğu, —— mükellefi olarak faaliyette bulunduğu, —– tetkikinde, —- tarihleri arasında —- mükellefiyet kaydı bulunduğu, —-arasında işletme hesabına göre defter tuttuğundan—– yükümlülüğünün bulunmadığı görülmüş olup, —– ilişkin beyan ettiği hususları tespit edilerek mahkememize bildirilmiştir.
—- yazı cevabında ——— tacir kaydına rastlanamadığı tespit edilerek mahkememize bildirilmiştir
Davaya konu uyuşmazlığın TTK’da düzenlenen mutlak ticari dava anlamında bir uyuşmazlık niteliğinde olmadığı gibi, davalı tarafın limited şirketin ortağı olmasının davalıya tacir sıfatı kazandırmayacağı, dolayısıyla nispi ticari dava ölçüleri yönünden de ilgili şartların oluşmadığı, davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi mümkün olmayıp 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2/2 maddesi gereğince görüm ve çözüm yerinin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda anlatılan nedenlerle TTK’nun 4(1) maddesindeki düzenleme nedeniyle somut davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsiz olup davaya bakmanın mümkün olmadığı, görevin dava şartlarından olduğu ve HMK nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, görevli Asliye Hukuk mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden REDDİNE,
2-Taraflardan birinin, karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli —– Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Yasal süre içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tebliği ile İHTARINA,
4-Dava dosyasının talep üzerine gönderilmesi halinde yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı , gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile —— Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/01/2023