Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/894 E. 2023/123 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/894 Esas
KARAR NO: 2023/123
DAVA : Mülkiyet (Tespit İstemli)
DAVA TARİHİ : 26/11/2020
KARAR TARİHİ: 01/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Mülkiyet (Tespit İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin —– ile kayıtlı ——- olduğunu şirketin esas sözleşmesinden de anlaşılacağı üzere müvekkilinin adı geçen şirketin — nolu ——-ortağı olduğunu ve şirket adresinin ——- olduğunu, şirket esas sözleşmesinin ——- senetleri başlıklı maddesinin ” Madde 9: “Şirket —— adet bedelsiz ve serbestçe devri kabil ——- çıkarmıştır. Bu kurucu ————-kurulmasında, müsbet bir çalışma sahası sağlanmasında ve mesaisinin tanziminde ifa ettiği hizmetten dolayı verilmiş ve artan 1.000 adedi ise ilk sermayeyi teşkil eden 10.000.000 TL’nin —- taahhüt edilen beher 10.000-TL’na bir adet verilmek üzere, ilk sözleşmede ismi bulunan kuruculara dağıtılmıştır. —-şirketimize devri ile ilgili olarak yapılan sermaye artırımı. sebebiyle, —– sermayeyi temsilen birinci paragrafta konu edilen ——- senedine ilaveten aynı hakları haiz,—- bedelsiz ve serbestçe devri kabil ——- çıkarılmıştır. Bu ——— devir öncesi sermayesindeki payları oranında bedelsiz olarak dağıtılmıştır. Böylece ——- senedi sayısı —-adede ulaşmıştır.” hükmü yer almakta olduğunu, esas sözleşmenin ilgili maddesinden de anlaşılacağı üzere şirketin kuruluş sermayesinin —- olduğunu, kuruluş sermayesinin ödenmesi karşılığı her bir ——-ortağa verilmek üzere —–senedi ihraç edildiğini, aradan çok uzunca bir zaman geçmiş olması ve müvekkilinin hem işlerinin yoğunluğu ve hem de fazlaca mekan değişiklikleri nedeniyle başlangıçta kendisine, tevdi edilen ——— kaybettiğini, dava tarihi itibariyle de tüm aramalara rağmen bulunamadığını, tüm bu nedenlerle müvekkilinin sahibi bulunduğu ——— nezdindeki ——- adetinin mülkiyet yönüyle tespitine; tespitle birlikte —- gerekli ilanların yapılmak suretiyle zayi olan —— senetlerinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizin—– ilamı ile davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin istinafı üzerine, —- Karar sayılı ilamı ile kaldırılarak, iş bu dosya numarasını almıştır.
Dava, davacının —–ortağı olduğu, dava dışı ——- tarafından ihraç edilerek kendisine verilen ——-adedinin ve davacıya ait olduklarının tespiti ve bu senetlerin zayii nedeniyle iptalleri istemine ilişkindir.
Davacı tarafından ileri sürülen ilk talep; kendisinin —ortak olduğu, sermaye koyma borcunu yerine getirdiği, şirket ana sözleşmesinin ——maddesine dayalı olarak sermayenin ödenmesi karşılığında her bir —–ortağa verilmek üzere —- senedi ihraç edildiği, 08/12/2020 tarihinde şirket sermayesinin 10.000.000,00-TL’den 120.000.000,00-TL’ye çıkarıldığı, bu durumda ———ortakların arttırılan sermayeye katkıları oranında ——senedi sahibi olmaya hak kazandıkları, nitekim sermaye arttırımı öncesi kuruluş sermayesine katkıları oranında tüm ——–ortaklara ——-senetlerinin basılı ve fiziken verildiği, ancak bu senetlerin kaybedildiği iddialarına dayalı olarak, davacının kuruluş sermayesine katkı oranının, bunun karşılığında kendisine kaç adet ——-senedi verildiğinin ve bunların mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespiti talebidir.——sayılı ilamında da vurgulandığı üzere bu talep hukuki mahiyeti itibariyle; davacının dava dışı şirketteki pay oranının tespiti istemini de içermekte olup, pay oranının tespiti istemini de içeren bu tür davalarda husumet mutlaka ilgili şirkete yönetilmelidir. Yargıtay kökleşmiş içtihatları ve yerleşmiş görüşü de bu yöndedir. Ancak işbu davada davacı davayı şirkete yöneltmemiş, hasımsız olarak açmıştır.
Taraf ehliyeti dava şartlarından olup, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 50’inci maddesi uyarınca taraf ehliyeti medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olmakla mümkündür. HMK. m. 50 uyarınca, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine sahiptir. Buna göre, taraf ehliyeti, bir davada taraf olarak bulunabilme ehliyeti olup, maddi hukuktaki hak ehliyeti kavramının medeni usul hukukundaki yansımasıdır.
Yukarıda belirtildiği gibi, davacı işbu davayı, pay oranının tespitini istediği şirkete yöneltmemiştir. Bu nedenle işbu davada davalı tarafta taraf ehliyeti bulunan kimse yoktur.
Ancak, davacının bundan sonra davayı pay oranının tespitini istediği şirkete yöneltmesinin mümkün olup olmadığının tartışılması gerekmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Tarafta iradi değişiklik” başlıklı 124’üncü maddesinde; bir davada taraf değişikliğinin, ancak karşı tarafın açık rızası ile olanaklı olduğu bildirildikten sonra, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği isteminin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edileceği, dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkimin karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği isteminin kabul edebileceği açıklanmıştır. Nitekim madde gerekçesinde de, taraf değişikliğini mutlak olarak davalının rızasına bağlamanın yargılama ilişkisini katı bir şekle bağlayarak yargılamaya hâkim olan ilkelerden “usul ekonomisi ilkesi” ile bağdaşmayacağı belirtilmiştir.
Bu durumda; davacı kendisinden beklenen tüm çaba, özen ve önlemlere rağmen davalının tespit edemiş ya da tespit edememe durumu bir yanılgıya dayanıyor ve bu da açıkça dürüstlük kuralına aykırılık arz etmiyor ise; bu dava ilişkisi yönünden, daha sonra da kendilerine dava açılması mümkün olmalıdır.
Ancak işbu davada davacı, —–ortağı olduğu şirketin kuruluş sermayesine katkı oranının, bunun karşılığında kendisine kaç adet ——–senedi verildiğinin ve bunların mülkiyetinin kendisine ait olduğunun tespitini talep etmekte olup, bu şirketin davalı gösterilmesi gerektiğini bilmesi gereklidir. Bu nedenle HMK.nun 124. maddesinin bu davada uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Ayrıca Medeni usul hukukumuzda, dahili dava yoluyla dava açıldıktan sonra dahili dava yoluyla davanın yeni davalıya yöneltilmesi müessesi de bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle, davacıya bu yönde bir süre verilmesi de mümkün görülmemiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere HMK 114/1-d maddesi uyarınca tarafların taraf ehliyetine sahip olmaları dava şartıdır.
İşbu davada, davalı tarafta pay oranının tespiti istenilen şirketin bulunması zorundulur.
Davacı, davayı ilgili şirkete yöneltmemiştir.
HMK.nun 115. maddesine göre Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmak zorundadır.
Tüm bu nedenlerle, HMK’nun 114/1-d ve 115. maddeleri gereğince davalı tarafın taraf ehliyeti bulunmadığından, davacının dava dışı —– tarafından ihraç edilerek kendisine verilen ——— adedinin ve davacıya ait olduklarının tespitine yönelik açtığı davanın usulden reddine dair karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafından ileri sürülen ikinci talep ise; dava konusu edilen senetlerin zayii nedeniyle iptalleri istemine ilişkindir. ——–sayılı kaldırma kararında, “..sair istinaf sebeplerinin bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına.” denilerek, mahkememizce ilk hükümde bu kısma ilişkin verilen karara ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır.
—– senetleri anonim şirketlerin ——- verilen ——senetleridir. Sadece—– sözleşmesinde yazılı olmak şartıyla geçerli olurlar. —– için çıkarılanlar da dahil olma üzere, —–senetleri emre veya hamiline yazılı olarak çıkarılabilir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden davacı tarafın zayi olduğu iddia edilen —–senetlerinin nama yazılı olduğu anlaşılmakla, TTK 657/1 md gereğince aksine özel hükümler bulunmadıkça nama yazılı senetlerin hamile yazılı senetlere ilişkin hükümlere göre iptal olunacağı yazılıdır.
TTK’nın 661/1 maddesine göre pay senetleri ——- hamile yazılı senetlerin iptaline hak sahibinin istemi üzerine mahkemece karar verileceği düzenlenmiş olup aynı maddenin (3) nolu bendinde dilekçe sahibinin senedin zilyedi bulunduğu ve onu zayi ettiği yolunda ki iddialarının mahkemece inandırıcı bulunması gerektiği düzenlenmiştir.
Davacı tarafça veya dava dışı ilgili şirket tarafından zayi davasına konu ———senetlerinin fotokopisi ve kaydedilmiş listesinin sunulamadığı, talep konusu senetlerin örnekleri veya ayırt edici özelliklerinin sunulup bildirilmediği, zayi olduklarına dair inandırıcı delil sunulamadığı anlaşıldığından, —–sayılı ilamı da dikkate alınarak, ilk karardaki görüşle senetlerin zayi nedeniyle iptalleri istemine yönelik davanın esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM (Yukarıda Açıklanan Nedenlerle):
1-Davacının dava dışı —- tarafından ihraç edilerek kendisine verilen ——- adedinin ve davacıya ait olduklarının tespitine yönelik açtığı davanın usulden, senetlerin zayi nedeniyle iptalleri istemine yönelik davanın esastan ayrı ayrı REDDİNE,
2-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin yatırılan toplam 54,40 TL hacın mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —– Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/03/2023