Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/876 E. 2023/622 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/876 Esas
KARAR NO: 2023/622
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 17/11/2022
KARAR TARİHİ: 28/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete ait, ——– plakalı araç ile davalı ———- sevk ve idaresindeki, davalı ——— maliki olduğu, davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı bulunan ——— plakalı aracın karıştığı trafik kazasında müvekkili şirkete ait araçta maddi hasar meydana geldiğini, taraflar arasında anlaşmalı olarak maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı düzenlendiğini, tramer sorgu sonucuna göre davalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunun belirlendiği ve müvekkilinin zararını kusuru oranında gidermekle yükümlü olduğunun tespit edildiğini, davalı sigorta şirketinin müvekkili şirkete 5.852,05 TL tutarında ödeme yaptığını, kalan bakiyenin tahsili amacıyla ——— Esas sayılı icra dosyası üzerinden takip başlatıldığını, itirazlar üzerine takibin durduğunu bildirdiğinden bahisle icra dosyasına yapılan itirazların iptali ile takibin aynen devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Davalı ——— Şirketi cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkili şirketin kaza sonrasında davacıya ödeme yaptığını, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebi hakkının bulunmadığını, müvekkili şirketin dava açılmadan evvel usulen temerrüde düşürülmediğini, müvekkili şirkete usulüne uygun başvurunun da yapılmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.Diğer davalılar ———– ve ——— eldeki davaya herhangi bir cevap vermemiş, HMK 128 madde hükmü uyarınca davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılmıştır.

İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle ———- Esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır. Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez. İtirazın iptali istemine konu,——— Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buluduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.Aynı kanunun 91. Maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir. Sorumluluk sigortaları TTK.nın 1473. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. “(1) Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde belirtilmiştir.Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir . 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.Bir zarar sigortası türü olan zorunlu mali sorumluluk sigortasında sigortacı işletenin sorumluluğunu yine ancak sorumlu olduğu çerçevede karşılamakla yükümlüdür. Bu bakımdan zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile işletenin poliçe limiti dahilinde tazminat sorumluluğunu yüklenen sigorta şirketi gerçek zarardan, işletenin ve eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında sorumlu tutulabilecektir.Mahkememizce aldırılan 27/04/2023 tarihli bilirkişi raporu ile ——— plakalı otomobilin sürücüsü ——- kazanın meydana gelmesinde asli ve %100 oranında kusurlu olduğu, ——— plakalı aracın sürücüsü ——— meydana gelen kazada herhangi bir kusurunun olmadığı, davaya konu aracın davaya konu kazadaki hasar bedeli servis faturasına göre KDV dahil,7.597,58 TL’ olduğu, davacı onarımı yapan firmaya 27.12.2019 tarihinde 7.597,57 TL ödemiş olduğu, davacı ekspertiz hizmet bedeli olarak 20.12.2019 tarihinde 213,59 TL ödemiş olduğu, davalı davacıya 06.01.2021 tarihinde davacıya 5.852,05 TL hasar bedeli ödemiş olduğu, bu durumda davacının talep edebileceği tazminat bedelinin 1.959,11 TL olduğu, davalı ——— şirketi kazaya etken ——— plakalı aracın 22.01.2019-22.01.2020 tarihleri arası ——– sayılı poliçesi ile trafik sigortacısıdır. Araç başına maddi hasar tazminatı 36.000 TL olduğu, hasar bedeli trafik sigortası teminatları kapsamında olduğu, icra takibi yönünden: asıl alacağın 1.959,11 TL ( harca esas değer: 1812,16 TL) olduğu, faiz başlangıç tarihi: ödeme tarihi 27.12.2019, icra takip tarihi: 28.04.2021 , faiz talebi: Yıllık reeskont avans faiz , işlemiş faiz: 343,05 TL olduğu, davacının talep edebileceği icra takibine konu toplam alacağın 2.302,16 TL olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir.Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde bilirkişinin hasar bedeli hesaplamasının usulüne uygun olduğu, araç sahibi, sürücü ve sigortanın sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında zarardan sorumlu olacağı nazara alınarak davanın kabulü yolunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.Ekspertiz ücretinin yargılama gideri olarak değerlendirilmesi gerekir. Davacı yanın talep etmiş olduğu ekspertiz ücreti ise yargılama giderlerinden olup bu anlamda maddi tazminat içerisinde değerlendirilemeyecektir. Bu cihette, davacı tarafça talep edilen ekspertiz ücreti alacağı, yukarıda belirtilen emsal kararlarda işaret edildiği üzere yargılama giderleri içersinde değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla, açıklanan sebeple davacının ekspertiz ücreti tahsil talebinin, reddine karar verilmiştir; Lakin ekspertiz ücreti, yargılama giderlerinde değerlendirilmesinden sebeple tarafların leh veya aleyhinde herhangi bir vekalet ücreti hesabına konu edilmemiştir.İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden, mahkemece koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalıların——– Esas sayılı takip dosyasına yapmış oldukları itirazlarının 1.745,52 asıl alacak 343,16 TL işlemiş faiz yönünden iptaline, takibin devamına,
2-Alacak likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden, şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Ekspertiz ücretinin yargılama giderleri arasında değerlendirilmesine,
4-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
5-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 269,85 TL’den dava açılırken yatırılan 86,70 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 183,15 TL karar ve ilam harcının davalılar ——— ve ——— müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafça yatırılan 86,70 TL peşin harç, 80,70 başvurma harcı olmak üzere toplam 167,40 TL harcın davalılar ——— ve ——– müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 259,00 TL posta gideri, 213,59 TL olmak üzere toplam 3.472,59 TL yargılama giderinin davalılar ——— ve ——— müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenecek 2.088,68 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
10-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.600,00 TL arabuluculuk ücretinin davalılar ——— ve ——— müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
11-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin e-duruşma vasıtası ile yüzüne karşı davalının yokluğunda, miktar itibari ile kesin olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.28/09/2023