Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/790 E. 2023/838 K. 24.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/790
KARAR NO : 2023/838

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/10/2022
KARAR TARİHİ : 24/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Taraflar arasında 20.07.2020 tarihinde—– hizmet Binaları Tarihi Bina Taşıyıcı Sistem Yenilenmesi-Restorasyon İşi ve Ek Hizmet Binası Tadilat Onarım İşi” sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmenin 5.1. maddesinde sözleşme bedelinin, KDV hariç olmak üzere toplam 35.853.453,53 TL olduğunu, bu bedel üzerinden Damga Vergisi Kanunu uyarınca (Belli bir parayı ihtiva eden kağıtlar kapsamında, binde 9,48 oranı üzerinden) taraflar üzerine birlikte doğan 339.890,74 TL damga vergisinin tamamı, 04.08.2020 tarihinde davacı şirket tarafından vergi dairesine ödendiği, sözleşmeye konu işin %15.08’inin tamamlanmasının akabinde davacı şirketin talebi üzerine; mücbir sebep hali davalı tarafından da kabul edilerek sözleşme hakkında karşılıklı tasfiye kararı alındığını, davacı şirket tamamladığı toplam işe oranla KDV hariç olmak üzere, toplam 5.405.072,84 TL hakediş ödemesine hak kazandığını, sözleşme karşılıklı mutabık kalınarak sona erdirilmiş olup işin tamamlanma oranı ve hakediş bedellerinde ihtilaf bulunmadığını, sözleşmeye konu işin tamamlanma oranı davalı şirketin kendi tespitiyle de belirlendiğini, yasal düzenlemelerin yanı sıra taraflarca akdedilen ilgili sözleşmenin 35.1. maddesinde, “damga vergisinin sözleşme bedeline dahil olduğu” kararlaştırıldığını, sözleşmenin tamamlandığı takdirde müvekkil şirketin alacağı bedele, ödemiş olduğu damga vergisinin de dahil sayılacağı konusunda mutabık kalındığı ancak sözleşmenin karşılıklı tasfiyesi sebebiyle işin tamamlanan %15.08’ine karşılık gelen 5.405.072,84 TL (KDV hariç) bedel müvekkile ödendiği, sözleşmenin ilgili 35.1. maddesi doğrultusunda, sözleşme bedeline dahil edilen damga vergisinden, yalnızca işin tamamlanan kısmına oranla müvekkil şirketin sorumlu olacağı açıkça anlaşıldığı, müvekkil şirket, 339.890,74 TL olarak ödemiş olduğu damga vergisinden işin tamamlanan %15,08’ine oranla 51.255,52 TL tutarında sorumlu olduğu bu bedel üzerinden, sözleşmenin durumu gözetilerek ilgili mevzuat hükümleriyle, sözleşme hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; ödenen damga vergisinin 288.635,22 TL tutarındaki kısmının müvekkil şirkete, davalı tarafından ödenmesi gerektiğini, davalı şirkete gönderilen, —-Noterliği’nin —- yevmiye numaralı ve 16.06.2022 tarihli ihtarnamesinde davaya konu; damga vergisi ödemesinin iadesi istendiğini ancak davalı şirket üzerine düşen ödemeyi yapmadığını, arabuluuculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını, tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulüne taraflarca akdedilen sözleşme kapsamında, müvekkil şirketin ödemiş olduğu 339.890,74 TL damga vergisinin, ilgili sözleşmenin 35.1. maddesi uyarınca; işin %15.08’i tamamlanabildiği gözetilerek; 288.635,22 TL tutarındaki kısmının, ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte, şimdilik 100 TL olarak davalı şirket tarafından müvekkil şirkete ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.Davacı vekili ıslah dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde 100 TL olarak talep etmiş olduğu kısmi alacak taleplerini 169.945,37 TL üzerinden ıslah ettiklerini 169.945,37 TL’nin bilirkişi raporunda belirtilen, davacının temerrüt tarihi olan 01.07.2022 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile davalıdan alınarak müvekkil şirkete ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine, karar verilmesini ıslah ve beyan etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
İşbu davanın damga vergisi alacağına ilişkin olması nedeniyle görevli mahkemenin vergi mahkemeleri olduğunu, davacı tarafından keşide edilen—–noterliği’nin 16.06.2022 tarihli ve —– yevmiye no.lu ihtarnamesi ile mezkur sözleşme tahtında ödenen 339.890,74 tl damga vergisinden 288.635,22 TL’nin iadesi talep edildiğini, iade talebine mukabil taraflarınca keşide edilen —–Noterliğinin 01.07.2022 tarihli ve —— no.lu ihtarnamesiyle”Damga vergisinin 488 Sayılı Kanunun 1’inci, 2’nci ve 3’üncü maddeleri kapsamında, “geçerli bir şekilde yürürlüğe girmiş sözleşmeler” ile imza edilerek yürürlüğe konulmuş tüm “hukuki değer ifade eden yazılar” yönünden tahakkuk eden bir vergi olması, Mezkur sözleşmenin taraflarca imza edilerek yürürlüğe konulmuş, hüküm ve sonuçlarını doğurmuş olması ve sonradan tasfiye edilmiş olmasının Damga Vergisinin iadesini gerektirmemesi karşısında davacı Şirketin iade talebinin hukuken kabul edilebilir bulunmadığından, herhangi bir iade/ödeme yapılamayacağı davacı Şirkete cevaben bildirildiğini, asla kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacının Damga Vergisi Kanunun 24. maddesinde düzenlenen, birden fazla kişi tarafından imza edilen kağıtlara ait vergi ve cezanın tamamından imza edenlerin müteselsilen sorumlu olacağına ilişkin hükme istinaden talepte bulunması da hukuken kabul edilebilir bir gerekçe olmadığını, taraflar arasındaki iç ilişki değerlendirildiğinde,—— Hizmet Binaları Tarihi Bina Taşıyıcı Sistem Yenilenmesi-Restorasyon İşi Ve Ek Hizmet Binası Tadilat Onarım İşi Sözleşmesi’nin 35.1.maddesi gereği, sözleşmeden doğan damga vergisi ödeme yükümlülüğünün yüklenici konumundaki davacı üzerinde olduğu açıkça ortada olduğunu, Davacı, 6102 Sayılı TTK madde 18/2 hükmü kapsamında basiretli bir tacir olarak anılan Sözleşmenin hükümlerini okuyarak, sonuçlarını öngörerek kabul etmiş ve imzaladığını, Anılan sözleşmenin tarafların karşılıklı iradeleriyle tasfiye edilmesi hali, Sözleşmede düzenlenen maddeleri değiştirecek ve ortadan kaldıracak nitelikte olmadığını, Kaldı ki, Sözleşmenin 35.1. maddesini değiştirecek nitelikte hiçbir ek protokol de yapılmadığından Sözleşme maddeleri aynen yürürlükte olduğunu, tüm bu nedenlerle açılan davanın görev yönünden, husumet yönünden, usul yönünden, dava şartı yokluğu yönünden ve esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir

İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasıdır.Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan kök ve ek raporda özetle; her iki tarafın 2020-2021 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin incelendiği, tarafların e-defter kullanıcısı mükellef olduğu, 2020 ve 2021 yılları GİB onaylı Yevmiye ve Defter-i Kebir e-defter beratları ile Envanter defterlerinin noter onaylarının zamanında yapılmış olduğu, T.T. K” nu ve V.U. K” nu hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, tarafların kendi ticari defter kayıtlarının birbirlerini doğruladığı, Somut olayda; taraflar arasında akdedilen 20.07.2020 tarihli sözleşme kapsamında, sözleşmenin 5.1. maddesinde sözleşme bedelinin, KDV hariç olmak üzere toplam 35.853.453,53 TL olarak belirlendiği, bu bedel üzerinden hesaplanan 339.890,74 TL damga vergisinin tamamının 04.08.2020 tarihinde davacı şirket tarafından vergi dairesine ödendiği, sözleşmeye konu işin *615.08” lik kısmı tamamlandığı, davacı şirketin talebi üzerine; mücbir sebep halinin davalı tarafından da kabul edilerek sözleşmenin karşılıklı tasfiyesi kararı alındığı, bu kapsamda davacı şirket tamamladığı toplam işe oranla KDV hariç olmak üzere, toplam 5.405.072,84 TL hakediş ödemesine hak kazandığı, Somut olayda taraflar arasında eser sözleşmesi bulunmakta olup sözleşmede damga vergisinin davacı tarafından ödeneceği kararlaştırıldığı. Zira taraflar arasındaki sözleşmenin 35. Maddesi aynen “İşbu sözleşme ile ilgili damga vergisi ve her türlü vergi, resim, harç giderleri vb. giderler ile ulaşım sözleşme kapsamındaki her türlü sigorta giderleri yüklenici genel gider ve kârı sözleşme bedeline dâhildir” şeklinde olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin davacının ikale önerisinin davalı tarafından kabul edilmesi sonucu sona ermiş olduğu uyuşmazlık konusu olmadığı, davacı tarafın 30/12/2021 tarihli ikale önerisi incelendiğinde, fiyatların hızlı şekilde arttığı, fiyatlardaki istikrarsızlığın ve ürün teminin de yaşanan zorlukların devam ettiği, bu durumların sözleşmenin 27.1.2.3. maddesinde belirtilen hallerden olduğu, bu nedenle sadece güçlendirme imalatlarının devam ettirilmesi ile kalan işlerin tasfiyesi ve yeniden ihale edilmesi istendiği, Davalı taraf davacıya gönderdiği 16/2/2022 tarihli ikale önerisini kabul ettiği irade beyanında sözleşmenin kurulma anında mevcut olmayan ve sonradan ortaya çıkan fiyat artışları sözleşmenin yerine getirilmesine engel olduğundan bu durumun mücbir sebep olarak kabul edilerek işin tasfiye edilmesi uygun bulunduğu, yine davalının aynı irade beyanında konuya ilişkin tasfiye hak edişinin düzenleneceği belirtildiği davacı tarafça yapılan ikale önerisi ve davalının ikaleye ilişkin kabul beyanı nazara alındığında taraflar arasındaki sözleşmenin ileriye etkili şekilde 16/02/2022 itibari ile sona erdiğinin kabul edilmesi gerekeceğe bu durumda sözleşmenin nasıl tasfiye edileceği, yine taraflar arasındaki sözleşmede kısmen de olsa düzenlendğii, sözleşmenin 27.1.1.3 hükmünde sözleşmenin ikale ile sona ermesi halinde sözleşmenin genel hükümlere göre tasfiye edileceği, kesin teminat ve varsa ek teminatların iade edileceği düzenlendiği, ancak hükümde, sözleşmeye göre davacı tarafından ödenmesi gereken ve tamamı ödenmiş damga vergisinin akıbetine ilişkin düzenleme yer almadığı, bu durumda sözleşme boşluğunun doldurulması için öncelikle tarafların bu sözleşmeyi yapmakla örtülü de olsa bu hususu kararlaştırmış olduklarının söylenip söylenemeyeceğinin nazara alınması gerekeceği, bu yönde bir farazi irade tespit edilemiyorsa genel hükümlerde yer alan tasfiyeye ilişkin hükümler (sebepsiz zenginleşme, sözleşmeden dönme, vekaletsiz işgörme, haksız fiil gibi) kıyasen, taraf menfaaetlerini dengeleyecek şekilde uygulanmalıdır ve hâkim önüne gelen uyuşmazlıkta ikale sözleşmenin amacını dikkate alarak mevzuatta tasfiyeye ilişkin hükümlerden ayrılan bir çözüme de gidebilmelidir. (—-). Bu genel bilgilerden hareketle sözleşmenin başında davacı tarafından ödeneceği kararlaştırılan damga vergisi bedelinin taraflar arasındaki hakkaniyet dengesini korumak bakımından taraflar arasında bölüştürülmesi gerektiği düşünüldüğü, Olmayan vergi metoduyla değerlendirme yapmak gerekirse, bu sözleşme ikale ile ortadan kaldırılmamış ve TBK m. 138 anlamında aşırı ifa güçlüğü nedeniyle hâkimden feshi talep edilmiş olsaydı menfaatler dengesinin sağlanması amacıyla bir denkleştirme (hakkaniyet) bedelinden bahsedilecekti (—–). Bu ihtimalde sözleşme tarafının zararı tazmin edilmeksizin fedakârlığın denkleştirilmesi esasına göre hareket edilerek menfaatlerin denkleştirilmesi, riskin paylaştırılması gerekecektir. Dolayısıyla somut olayda da, damga vergisine ilişkin (davacının boşa giden masrafı niteliğinde) Damga Vergisi Kanunun m.24. Maddesinin “Birden fazla kişi tarafından imza edilen kagıtlara ait vergi ve cezanın tamamından imza edenler müteselsilen sorumludurlar” şeklindeki ifadesinden hareketle, davacının ödediği bedelin yarısının davalıdan talep edebileceği değerlendirildiği, Zira TBK m. 162 uyarınca müteselsil borçluluk ancak kanunda öngörülen hâllerde doğar. Yine TBK m. 167 uyarınca aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumlu oldukları, davacı tarafın, davalıdan 339.890,74/2-169.945,37 TL talep edebileceği, Davacı taraf damga vergisinin ödendiği tarihten itibaren işlemiş faiz talebinde bulunmuş olup sözleşmenin henüz ikale ile sona erdirilmediği bir tarihten başlayacak şekilde işlemiş faiz talep edilmesi mümkün olmadığı, davacı taraf söz konusu bedeli davalıdan 16/6/2022 tarihli noter ihtarı ile talep etmiş olup bu ihtarda davalıya uygun süre de verilmediği gibi ihtarın davalıya ‘ne zaman ulaştığı dosyadan anlaşılmadığı, ancak davalının bu ihtara 1/7/2022 tarihinde cevap verdiği nazara alındığında cevap tarihinden dava tarihine kadar 8.915,15 TL tutarında işlemiş faiz talep edebileceği, hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
Taraflar arasında 20.07.2020 tarihinde “—-Hizmet Binaları Tarihi Bina Taşıyıcı Sistem Yenilenmesi-Restorasyon İşi ve Ek Hizmet Binası Tadilat Onarım İşi” sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmenin 5.1. maddesinde sözleşme bedelinin, KDV hariç olmak üzere toplam 35.853.453,53 TL olduğunu, bu bedel üzerinden Damga Vergisi Kanunu uyarınca 339.890,74 TL damga vergisinin tamamı, 04.08.2020 tarihinde davacı şirket tarafından vergi dairesine ödendiği, sözleşmeye konu işin %15.08’inin tamamlanmasının sonra davacı şirketin talebi üzerine; sözleşme hakkında karşılıklı tasfiye kararı alındığını akabinde, fesihname düzenlendiği görülmekle somut olayda davacının talebe konu sözleşme kapsamında, ödediği 339.890,74 TL damga vergisinin, işin tamamlanan kısmı olan haricindeki kısma yönelik miktarın tarafına ödenmesi amacıyla açılmış bir alacak davasından ibaret olduğu görülmüştür. Uyuşmazlığa konu sözleşmenin ikale ile sona erdirildiği tespit edilmekle ; sözleşmenin ikale halinde sözleşmenin nasıl sona erdirileceği madde 27.1.1.3 hükmünde düzenlenmekle ilgili madde metninde ;”sözleşmenin ikale ile sona ermesi halinde sözleşmenin genel hükümlere göre tasfiye edileceği, kesin teminat ve varsa ek teminatların iade edileceği düzenlendiği” ancak sözleşmenin sona erdirilmesi halinde ödenmiş damga vergisinin rücu edilmesine yönelik bir düzenlemenin yer almadığı görülmekle ; Damga Vergisi Kanunun m.24. Maddesinin “Birden fazla kişi tarafından imza edilen kağıtlara ait vergi ve cezanın tamamından imza edenler müteselsilen sorumludurlar” şeklindeki ve TBK m. 167 uyarınca aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumlu olduklarına yönelik düzenlemeler davaya konu sözleşmenin tarafların ortak iradeleri ile sonlandırıldığı da gözetilmek suretiyle kıyasen uygulanarak ve bedel artırım dilekçesi de dikkate alınarak davacı tarafın davalıdan müteselsil sorumluluk ilkesi uyarınca ödenen damga vergisi bedelinin yarı oranı olan 169.945,37 TL talep edebileceği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının DAVASININ KABULU ile
169.945,37 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi davalıdan alınarak davacıya verilmesine, tespite ilişkin yönelik talebin reddine,
2-Karar harcı 11.608,97 TL ‘den davacı tarafından yatırılan 80,70 TL peşin harç ve 2.900,55 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 2.981,25‬ TL harçtan mahsubu ile bakiye 8.627,72‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç ve 2.900,55 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 3.061,95‬ TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
4-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.108,00 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 27.191,26 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekiline ( e duruşma sistemi üzerinden)kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —-Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.