Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/761 Esas
KARAR NO: 2023/504
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 11/10/2022
KARAR TARİHİ: 11/07/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirkete —— numaralı kasko poliçesiyle sigortalı dava dışı —– ait —– plakalı araç ile davalı şirkete —— numarasıyla sigortalı —– Şirketi’ne ait —— sevk ve idaresindeki —— plakalı araç 30/08/2021 tarihinde çift taraflı maddi hasarlı trafik kazasına karıştığını, sigortalı tarafından müvekkil şirkete hasar bedelinin ödenmesi amacıyla başvuru yapılmış, akabinde tahkim komisyonuna başvurulduğunu, Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 06.04.2022 tarihli —— sayılı ilamının, —— E. Sayılı dosyasıyla icraya konulmuş olduğunu, müvekkil şirket tarafından 20.06.2022 tarihinde ödeme yapıldığını, davalı şirket sigortalısı aracın %100 kusurlu olduğunu, davalı şirket —— başvuru yapıldığını, ancak işbu dilekçemiz ekinde sunulan mail yazışmalarından da görüleceği üzere, davalı sigorta şirketinin ödeme yapmayı reddettiğini, bu doğrultuda müvekkilinin alacağının tahsilinin temini için—— E. Sayılı dosyasından Genel Haciz Yolu İle İlamsız İcra Takibine başlandığını, ancak takibe itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, yapılan arabuluculuk görüşmelerinden de bir sonuç alınamadığını beyanla; davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle, Karayolları Trafiık Kanunu 91. Madde gereği ve aynı kanunun 85. Maddesinde düzenlenen işletenin sorumluluğunu mevzuat ve genel şartlar çerçevesinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası poliçesini düzenleyen müvekkili şirketin sigortalı aracın işletilmesinden dolayı üçüncü şahısların uğradığı zararları tazminle mükellef olduğu araç başına teminat limitinin de 43.000,00 TL olduğunu, davacı sigorta firmasına 28/07/2022 tarihinde 2.315,10 TL; 31.01.2022 tarihinde 256,03 TL 22.10.2020 tarihinde 8.929,73 TL 29.12.2021 tarihinde 4.309,60 TL; 29/12/2021 tarihinde 1.673,52 TL hasar tazminatı için ödeme yapıldığını, ayrıca aracın değer kaybı için 4.000 TL sigortalı araç sürücüsüne ödeme yapıldığını, dava dilekçesinde trafik kazasının meydana gelmesinde kusurun sigortalı araç sürücüsüne ait olduğu iddia edilmiş ise de bu iddianın kabulünün mümkün olmadığını beyanla; davanın reddine, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —— E sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettirİİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır. Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez. İtirazın iptali istemine konu, —— E sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi heyetinden alınan raporda,” Kusur Yönünden: ——- plakalı otomobilin sürücüsü —— kazanın meydana gelmesinde asli ve %100 oranında kusurlu olduğu, —— plakalı aracın sürücüsü ——- meydana gelen kazada herhangi bir kusurunun olmadığı, Davaya konu kazada —–plakalı aracın hasar bedeli 20.661,14 TL olduğu, Davacı —– şirketinin —— plakalı aracın —— sayılı poliçe ile 14.10.2020 -14.10.2021 tarihleri arası kasko sigortacısı olduğu, Davalı —— —— plakalı aracın 06.05.2021-06.05.2022 tarihleri arası —— sayılı poliçesi ile —— sigortacısı olduğu, araç başına maddi hasar teminat limitinin 43.000 TL olduğu, Davacı Sigorta şirketi —– şirketi hasar bedeli olarak 17.483,98 TL ödemiş olduğu, ve karşı araç —— sigortacısı —— Kooperatifi bu bedeli davacıya ödemiş olduğu, davacı sigorta şirketinin bu hasar içinde yer alan 2. 315,10TL’lik kısmı faiz ve vekalet ücreti ferileri ile birlikte sigortalısına ——- Esas sayılı dosyasına 5.395,34 TL olarak ödediği, —– şirketinin sadece 2.315 TL’lik kısmı ödediği ve bakiye 3.080,24 TL’lik kısım yönünden ödeme yapmadığı, —— şirketinin 3.080,24 TL’lik kısım yönünden davalı aleyhine —— Esas sayılı dosyası ile takip başlattığı ve takipte yer alan 3.080,24 TL asıl alacak ile işleyen faizini —— şirketinden talep edebileceği,” şeklinde rapor sunulmuştur.TK m. 1472’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak —— sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. —— sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44 üncü maddesine (TBK m. 52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır. Somut olayda davacı sigorta şirketi sigortalısına ödediği tazminatı rücu için , sigortalısının haklarına halef olarak kazaya karışan karşı tarafın sigortasına ve aracın malikine karşı dava açmış olup dava açmakta aktif husumeti bulunmaktadır.Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.Davacı —– şirketinin —— plakalı aracın —— sayılı poliçe ile 14.10.2020 -14.10.2021 tarihleri arası kasko sigortacısıdır. Davalı —— Kooperatifi —— plakalı aracın 06.05.2021-06.05.2022 tarihleri arası —— sayılı poliçesi ile —— sigortacısıdır ve kaza 30.08.2021 tarihinde meydana gelmiştir. Somut olayda Davacı şirkete kasko sigortası ile sigortalı olan ——- plaka sayılı aracın davalı sigorta şirketine —– ile sigortalı olan —— plaka sayılı aracın karıştığı kazada davalı sigortalısı olan aracın dava dışı araç sürücüsünün % 100 oranındaki kusuru ile davacının sigortalısının aracının trafik kazasında hasarlandığı, bu durumun bilirkişi raporu ile de sabit olduğu, davacıya sigorta şirketine ait ait dava dışı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığı, aracın hasar bedelinin usul ve yasaya uygun olarak bilirkişi raporu ile tespit edildiğine göre, davalının sigortalı olan aracın sürücüsünün kusuru oranında davacının sigortalısına ait araçta oluşan hasardan doğan zarardan sorumlu olduğu, değerlendirilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.Eldeki davada tazmini gereken alacak miktarı bilirkişi raporuyla belirlendiğinden bu halde likit alacaktan sözetmek mümkün olmayacağından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının —— E. Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin 3.080,24 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
2-Alacak likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden, şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Karar harcı 269,80 -TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 80,70 -TL harcın mahsubu ile bakiye 189,10 -TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 161,40 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 93,00-TL tebligat ve müzekkere gideri, 5.000,00 -TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.093,00-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 3.080,24-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——bütçesinden ödenen 1.560-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı miktar itibari ile kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/07/2023