Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/719 E. 2022/634 K. 30.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/719
KARAR NO:2022/634

DAVA:3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:29/09/2022
KARAR TARİHİ:30/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan — Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline,—sayılı yazısı ile “Çalışılmadığına dair bildirim girişi yapılmaması nedeni ile uygulanan — cezası” hakkındaki para cezasına ilişkin tebligat gönderildiğini, para cezasının , — ile ilgili olarak, müvekkilinin bu şirketin ortağı olduğundan bahisle kendisine gönderildiğini, işbu tebligat ile, müvekkilinin, adının bu şirkette ortak sıfatı ile geçtiğini öğrendiğini bunun üzerine— cezasına itiraz ettiğini, müvekkilinin, haberi olmaksızın bilgileri kullanılarak ve sahte evrak düzenlenerek söz konusu şirkette ortak olarak gösterildiğini, nitekim müştekinin bu şirketle uzaktan yakından hiçbir ilgisi bulunmamakta, ortakları da tanımamakta olduğunu, müvekkilince iş bu hususta— soruşturma numaralı dosya üzerinden, suç duyurusunda bulunulduğunu, ancak — gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiğini, yine vakit kaybetmeden—-tarihinde ulaşan yazı ile bu hususta bilgi vererek kendisi adına sahte kimlikle başka bir şahsın kendi bilgileri kullanılarak yapılmış işlemlerle hiçbir bağlantısının olmadığı beyanında bulunulduğunu, dolayısı ile, müvekkilinin kimlik bilgileri kullanılmak suretiyle aleyhine hareket eden şirketin kendisi tarafından kurulmadığının sabit olduğunu, zira, hayatın olağan akışında bir kişinin kendisi tarafından kurulan bir şirketin sahibinin olması karşısında bu kadar mücadele etmeyeceğinin sabit olduğunu, ayrıca; İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığının ispatı için menfi tespit davası açabileceğini, hukuksal sonucun doğumunu ileri süren taraf, gerçekleşmesi gereken şartların, unsurların somut olarak gerçekleştiğini ispat etmelidir. İspat kural olarak davacıya düşer yani davacı davasını dayandırmış olduğu hususları ispat etmelidir şeklinde olduğunu, ancak menfi tespit davasında ispat yükü kural olarak davalıya, yani alacaklı olduğunu iddia eden taraf düşmekte olduğunu, davalının, davacı müvekkilinden, alacağının bulunduğunu ispat etmekle mükellef olduğunu, zira, kendi nezdlerinde borcun doğumuna sebep veren somut olay gerçekleşmediğini, yani—-adlı şirketin borçlarından müvekkilinin sorumluluğu bulunmamakta olduğunu, dava konusu olan şirketin müvekkilinin bilgisi dışında kimlik bilgileri kullanılarak kendi adına açıldığını, müvekkilinin dava dışı şirket ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını dolayısı ile borçlu olmadığının da tespitinin yapılması gerekmekte olduğunu, gelinen aşamada, dava dışı şirketin borçları nedeniyle müvekkilinin halihazırda mağdur edilmeye çalışıldığının ortada olduğunu, müvekkilinin bunun gibi başkaca takipler tehdidi altında olduğunu, tüm bu nedenlerle müvekkilinin—- kendisi tarafından kurulmadığı ve/veya hissedarı olmadığı, bu şirkette davacı adına yapılan işlemlerde sahte imza ve belgeler kullanıldığının, davalı — herhangi bir borcu olmadığının tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Dava, şirket hissedarı olmadığı gerekçesiyle davalı kuruma borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.İş Mahkemeleri, 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş istisnai nitelikte özel mahkemeler olup, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 106’ncı maddesi ile mülga 1479 sayılı Kanunun 70’inci maddesinde ve 506 sayılı Kanunun 134. maddesinde, bu Kanunların uygulamasından doğan uyuşmazlıkların yetkili iş mahkemelerinde görüleceği, 5510 sayılı Kanun’un 101’inci maddesinde de, aksine hüküm bulunmayan hallerde, 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği düzenlenmiştir.
Dosya kapsamı ve dava dilekçesindeki talebe göre, bu davanın da iş mahkemesinde görülmesi gerekir.Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir.Tüm bu yapılan açıklamalar neticesinde, görev hususu dava şartı olduğundan, —- Karar sayılı ilamı doğrultusunda dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddesine göre mahkememizin görevsizliğine ve davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) DAVANIN GÖREVSİZLİK NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-) Kararın kesinleşmesinden itibaren — hafta içinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili —-
3-) 6100 sayılı HMK md. 331/2 uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede hüküm altına alınmasına ancak Mahkememiz görevsizlik kararı sonrasında görevli ve yetkili mahkemede yargılamaya devam edilmemesi ve bu durum belirtilerek Mahkememizden talepte bulunulması durumunda harç ve yargılama giderleri konusunda Mahkememizce karar verilmesine,Dair; tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren —hafta içinde—istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile tensiben karar verildi.