Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/7 E. 2022/674 K. 07.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/7 Esas
KARAR NO:2022/674

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:05/01/2022
KARAR TARİHİ:07/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı —-ile müvekkili şirket arasında uzun süreden bu yana devam etmekte olan ticari ilişki kapsamında muhtelif mal/hizmet alımı gerçekleştirilmiş olup, bu mal/hizmet alımı karşılığında da düzenlenen—istinaden taraflarca cari hesap ekstreleri düzenlenmekte ve Davalı firmaya usulüne uygun düzenlenen ve de bugüne kadar herhangi bir itiraza uğramamış olan — kaynaklı cari hesap ekstresi bakiye olarak—- bulunmakta olduğunu, söz konusu alacağa ilişkin defaatle yazılı ve sözlü talepte bulunulmuş ve herhangi bir sonuç alınamamış olması neticesinde —. “İHTARNAME” başlıklı yazı düzenlenerek davalı şirkete gönderilmiş olduğu halde tüm girişimlerine rağmen olumsuz sonuçlanması üzerine davalı aleyhine —-Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, takibin durduğunu, arabuluculuk görüşmelerine anlaşma sağlanamadığını, tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takibe konu alacak üzerinden — az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin hiçbir nam altında davacıya borcu bulunmadığını, taraflar arasında akdedilmiş bir sözleşme ve cari hesaba dayalı bir ticari ilişki bulunmamasına karşın mesnedi belirsiz alacak kalemleri çıkarılarak alacaklı olduğu iddiasına itibar edilemeyeceğini, Dava dilekçesinde iddia edildiğinin aksine taraflar arasında bir alacak/borç durumu söz konusu ve iddia edildiği gibi borcun var olduğunu kabul eder/ispatlar mutabakat da bulunmamakta olduğunu, taraflar arasında akdedilmiş bir sözleşme ve süregelen bir ticari ve— ilişkisi bulunmamakta olup, davacı tarafından müvekkiline verilmiş bir hizmet ve/veya teslim edilmiş bir mal da bulunmamakta olduğunu, müvekkili adına düzenlenmiş fatura olduğu ve müvekkile tebliğ edildiği ve söz konusu fatura nedeniyle müvekkilinin davacıya borçlu olunduğu kabullerinde olmayıp, müvekkilinin borcunun olmadığının ticari defter ve kayıtlarla da sabit olduğunu, davacı tarafından tanzim edilip müvekkile teslim edilen bir fatura da bulunmamakta olup, Davacının dava dilekçesinde sunmuş olduğu “—-” dökümünde alıcı adresi olarak—- yazılmış ise de müvekkil firmanın —-olduğundan müvekkili firmaya tebliğ edilmiş bir faturadan bahsetmenin mümkün olmadığını tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine, davacının —az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —-sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili—- yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. — dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmişse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren — yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren”—- yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “—yıllık süre” hak düşürücü süredir. —yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse,—yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez. İtirazın iptali istemine konu, —-esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan —incelemesi yaptırılmıştır. —tarafından alınan raporda özetle; Davacı şirketin ticari defterlerinde, davacı şirketin davalı şirketten —- asıl alacaklı durumda bulunduğu, davalı şirketin ticari defter kayıtlarında ise, davalı şirketin davacı şirkete —borçlu durumda bulunduğu,—-mutabakat farkı bulunduğu, tarafların incelenen ticari defter kayıtlarının fatura ve tahsilat/tediye kayıtları yönünden tam bir karşılıklılık içinde oldukları, —- mutabakat farkının, davalının kendi ticari defterlerinde kur değerlemesi, yuvarlama, küsurat farkı, vb. kaynaklı işlemlerden kaynaklandığı tespit edilmiş olup davacının takip/dava konusu yaparak talep ettiği alacağın —- olması ve davalı şirket ticari defter kayıtlarının davacının —- alacak talebini teyit eder nitelikte olması nedeniyle, davalının kayıtlarında yer alan ve davacının takip talebiyle aynı tutar olan —-asıl alacak bakiyesine itibar edilebileceği, davaya konu ihtilafın; davacı şirketin davalı şirketten takip konusu yaparak talep ettiği faturalara dayalı açık—- alacağının varlığı ve varsa miktarı hususlarında toplandığı dosya münderecatı ile tarafların ticari defter ve dayanak belgeleri birlikte incelendiğinde, taraflar arasında yazılı bir sözleşmeye dayalı olmayan ve —- yılı öncesinden süre geldiği görülen mal alım/satımına dayalı yoğun bir ticari ilişki bulunduğu, bu ticari ilişki kapsamında davacı şirketçe davalı şirket adına muhtelif tarihlerde faturaların düzenlediği ve düzenlenen bu faturaları usul ve yasaya uygun tutulduğu tespit olunan ticari defterlerinde davalı şirket adına borç kaydetmiş olduğu, davalı şirketin incelenen ticari defterlerinde, davacı şirketçe adına düzenlenmiş bulunan faturaların davacı şirket alacağı olarak yasal nitelikli bir itiraza konu edilmeksizin ve benimsenerek ticari defterlere kaydedilmiş oldukları, tarafların ticari defter kayıtları incelendiğinde, davacı şirketçe davalı şirket adına düzenlenen işbu faturalara ilişkin davalı şirketçe davacı şirkete yapılmış muhtelif tarih ve tutarlarda ödemeler yapılmak suretiyle davacıya olan fatura borçlarından mahsup edildiği, davalı şirketçe davacı şirkete yapılan bu ödemelerin davacı şirketin incelenen ticari defterlerinde davalı şirketin fatura borçlarından mahsup edilmek suretiyle kayıt altına alındığı, tarafların fatura ve tahsilat/tediye kayıtları yönünden tam bir mutabakat içinde olan ve birbirlerini teyit eden yasal ticari defter kayıtları muvacehesinde; davacı şirketin davalı şirketten takip/dava talebinde olduğu gibi toplam —– asıl alacağı bulunduğu hususlarını beyan ve rapor etmiştir Somut olayda tarafların ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu,davacı şirketin davalı şirketten — asıl alacaklı durumda bulunduğu, davalı şirketin ticari defter kayıtlarında ise, davalı şirketin davacı şirkete —-borçlu durumda bulunduğu, tarafların kendi lehlerine delil niteliğine sahip olduğu, her iki şirketin ticari defterleriyle büyük oranda uyumlu olduğu —- farkın —değerlemesi, yuvarlama, küsurat farkı, vb. kaynaklı işlemlerden kaynaklandığı tespit edildiği görülmüştür. Davacı şirketin davalı şirketten alacağının —- alacaklı olduğu, HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (—- 7251 Sy. Kanun-23.madde)yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. —-. 7251 Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü uyarınca da ve davalı yanın basiretli tacir olduğu usul ve yasaya uygun tutulan ticari defterinde dava konusu alacak miktarını davacı alacağı olarak kaydettiği dikkate alınarak , davalı yanın beyan ve itirazları mahkememizce dikkate alınmamıştır. Dava konusu alacağın —-raporuyla da belirlendiği anlaşılmakla usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak itirazın iptaline karar verilmiştir.İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve —- raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın —-oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının—-Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin asıl alacak üzerinden devamına,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın —oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı—- davacı tarafça peşin olarak yatırılan— harcın mahsubu ile bakiye —-harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan—başvurma harcı, — peşin harç olmak üzere toplam—- harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam —-yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen —- maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8- Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —bütçesinden ödenen—- arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren— haftalık süre içinde—Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.