Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/652 E. 2023/658 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/652 Esas
KARAR NO: 2023/658
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 14/09/2022
KARAR TARİHİ: 05/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından dava dışı sigortalı ——— şirketi adına kayıtlı ———- plaka sayılı araç için Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi tanzim edildiğini, 25/07/2018 günü meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davalı tarafından sigortalı bulunan ———– plaka sayılı aracın aniden şerit değiştirerek yolun en sağ şeridinde bulunan ———– plaka sayılı araca çarptığını ve ardından sol şeritte seyreden müvekkili şirket nezdinde sigortalı bulunan ———- plaka sayılı araca çarparak hasar almasına sebebiyet verdiğini, müvekkili nezdinde sigortalı bulunan araç için 5.487,14 TL ödeme yapıldığını, halefiyet kuralı uyarınca müvekkili şirketin hasar sorumlusuna karşı yasal takip yürütme hakkı kazandığını, borçlu sigorta şirketi hakkında ———- Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlattıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu bildirdiğinden bahisle icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin aynen devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu uyuşmazlık konusu aracın müvekkili şirket nezdinde tanzim edilen poliçesi kapsamında müvekkilinin hasar bedeli anlaşmalı tedarikçi servise 22/09/2018 tarihinde 9.444,00 TL ödediğini, herhangi bir sorumluluğunun kalmadığını, davacı tarafın sigortalı araç üzerinde meydana gelen hasar akabinde müvekkili şirkete başvurduğunu ve davacıya 28/07/2020 tarihinde 9.900,00 TL tutarında ödeme yaptığını beyanla sorumluluğu kalmayan müvekkili hakkında davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle ———-Esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır. Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez. İtirazın iptali istemine konu,———– Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buluduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.Aynı kanunun 91. Maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir. Sorumluluk sigortaları TTK.nın 1473. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. “(1) Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde belirtilmiştir.Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir . 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.Bir zarar sigortası türü olan zorunlu mali sorumluluk sigortasında sigortacı işletenin sorumluluğunu yine ancak sorumlu olduğu çerçevede karşılamakla yükümlüdür. Bu bakımdan zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile işletenin poliçe limiti dahilinde tazminat sorumluluğunu yüklenen sigorta şirketi gerçek zarardan, işletenin ve eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında sorumlu tutulabilecektir .Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporu ile davacı ———- şirketi nezdinde dava dışı sigortalısı ———- şirketi ait ———- plakalı vasıtanın ———– sayılı poliçe ile kaza tarihini kapsar kasko sigortası mevcut bulunduğunu, 25/07/2018 tarihinde kasko sigortalı ———– plakalı vasıtaya davalı sigortalısı ———– ait ———- plakalı vasıtanın çarpması sonucunda maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, ———– Amirliğince Trafik Kazası Tespit Tutanağı düzenlendiğinin anlaşıldığını, davacı sigorta Ģirketi tarafından sigortalı vasıta üzerinde ekspertiz incelemesi yaptırılmış ve ————Hizmetleri’ne 19.09.2018’de 3.169,00 TL, ———– Şti’ne 16.08.2018 tarihinde 2.198,13 TL, ———– Şti’ne 16.08.2018 tarihinde 120.01 TL olmak üzere toplamda 5.487,14 TL hasar ödemesi yaptığını, davacı sigorta Ģirketi TTK 1472 madde kapsamında sigortalısının haklarına halef olduğunu, davalı ——— şirketi 22.09.2018 tarihinde 9.444,00-TL, 28/07/2020 tarihinde 9.900-TL tutarında davacı tarafa ödeme yaptığını beyan etmişse de ödeme belgesi dosyada mevcut olmadığını, davadan önce davalı aleyhine ———— Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, takip talebi incelendiğinde 5.487,14 TL asıl alacak ile ödeme tarihinden itibaren takip tarihine kadar işleyen 1.365,9 TL ticari faizin talep edildiğinin görüldüğünü, kazaya sebebiyet veren araç hususi olduğundan yasal faiz talep edilmesi gerekeceği kanaatine varıldığını, davacı sigorta şirketi tarafından iki farklı tarihte ödeme yapılmış olduğundan, bu ödeme tarihleri dikkate alınarak yasal faiz hesabı yapıldığını, 2.318,14TL asıl alacak Başlangıç Tarihi Bitiş Tarihi Gün Faiz Oranı Faiz Tutarı 16.08.2018 19.12.2019 490 %9 280,08TL 3.169,00 TL asıl alacak Başlangıç Tarihi Bitiş Tarihi Gün Faiz Oranı Faiz Tutarı 19.09.2018 19.12.2019 456 %9 356,32TL olduğunu, davacı sigorta şirketinin 5.487,14 TL asıl alacak ile takip tarihine kadar işleyen 636,4 TL yasal faizi, takip tarihinden sonra işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan talep edebileceği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde bilirkişinin hasar bedeli hesaplamasının ve faiz hesaplamasının usulüne uygun olduğu, davalının zarardan sorumlu olacağı nazara alınarak davanın kısmen kabulü yolunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden, mahkemece koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalıların ———- Esas sayılı takip dosyasına yapmış oldukları itirazlarının 5.487,14 TL asıl alacak 636,04 TL işlemiş faiz yönünden iptaline,
2-Alacak likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden, şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 418,27 TL’den dava açılırken yatırılan 82,77 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 335,50 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 82,77 TL peşin harç, 80,70 başvurma harcı olmak üzere toplam 163,47 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 94,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.094,00 TL yargılama giderinin davada haklı çıktığı %89,35 oranında olmak üzere 2.764,49 TL sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ ye göre belirlenen 6.123,18 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ ye göre belirlenen 729,86 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
9-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.393,86 TL sinin davalıdan, 166,14 TL sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, miktar itibari ile kesin olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.05/10/2023