Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/646 E. 2023/706 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/646 Esas
KARAR NO: 2023/706
DAVA: Menfi Tespit (Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 13/09/2022
KARAR TARİHİ: 25/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde davalı … tarafından, ———- esas sayılı dosyası ile aleyhime icra takibi başlatıldığını ancak, davalı … ——– isimli şahsa böyle bir borcum bulunmadığını, davalı … eşi ———- araç kiralama işi yapmakta olduğunu, 2018 yılı içerisinde tarafına ait olan fakat arkadaşı ———- adına kayıtlı olan ——– plaka sayılı aracı, acil nakit paraya ihtiyacı olması nedeniyle ———- 50.000 TL bedel karşılığında sattığını, ancak, aracın satışından eşinin haberinin olmaması ve onun tepkisi karşılaşmak korkusu ile, satmış olduğu bu aracı ———– aylık 2.000 TL kiralama ücreti karşılığında kiraladığını, söz konusu aracı kiralarken, ———- ile araç kiralama sözleşmesi yaptıklarını, ———— ticari defterleri ve muhasebe kayıtları incelendiğinde söz konusu araç kiralama ilişkisi ortaya çıkacağını, ayrıca bu konuda tanıklarının da mevcut olduğunu, zira ———– banka hesapları incelendiğinde bu kişiye göndermiş olduğu araç kiralama ücretlerinin de görüleceğini, davalı … tarafına karşı ———- Esas sayılı dosyası ile başlattığı icra takibine konu senedin ise bahsettiği araç kira sözleşmesinin altında yani ekinde bulunan senet olduğunu, söz konusu senet incelendiğinde üzerindeki kira sözleşmesinden koparıldığının açıkça anlaşılmakta olduğunu, davalının eşi ———– ile aralarında düzenlenen araç kiralama sözleşmesinin imzalanması sırasında, o anki deneyimsizliğinden yararlanmak suretiyle, kiralama sözleşmesi altındaki senede de imza attırdığını, söz konusu icra takibi ile birlikte öğrendiğini, nitekim, senet üzerinde yer alan yazı ve ibarelerin hiçbirinin kendisine ait olmadığı, tüm yazı ve ibarelerin ———- ait olduğu ve hatta düzenleme tarihinin imzanın üzerine sonradan yazıldığının bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacağını, miktar kısmına 1.000,000,00 TL yazılarak, senedin alacaklı kısmına davalının adının yazıldığını ve … ile aralarında hiçbir alacak-borç ilişkisinin bulunmadığını, dava konusu senedin bedelsiz olduğunu ve davalı … da bu senedin bedelsiz olduğunu bildiği halde icra takibine koyduğunu, kendisinin davalıya ya da davalının eşi ———- herhangi bir borcunun bulunmadığını tüm bu nedenlerle davalı … ile aralarında mevcut ve geçerli bir hukuki ilişkinin bulunmadığının ve davalıya borcum olmadığının tespitine, Takip miktarının %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla, alacağın davalıdan kötüniyet tazminatı alınarak davacıya verilmesine, ———- Esas Sayılı dosyası ile başlatılan haksız icra takibinin – durdurulmasına bu mümkün olmaz ise, icra veznesine girecek paranın davalıya ödenmemesi için teminatsız şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve yargılama giderlerinin davalıya tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın, ———– esas sayılı takibine konu Bono (senet) altındaki imzasının inkâr etmemiş, imza itirazında bulunmadığını, davacının, icra takibine konu senedin oto kiralama sözleşmesinin eki niteliğinde olduğunu, oto kiralama sözleşmesinin son bölümünün boş olarak imzalatıldığını ve bu bölümün daha sonra doldurulmak suretiyle senede dönüştürüldüğünü, aracın kiralama bedelinin ödendiğini ileri sürerek takip konusu senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istediğini ancak davacının, ileri sürdüğü bu iddialarını senetle ispatlamak zorunda olduğunu, senedin bedelsiz olduğunu iddia eden davacının bu iddiasını senet (kesin) delili ile ispatlaması gerekmekle davacının, senedin bedelsiz kaldığı iddiasını senet (kesin) delil ile ispatlayamadığı takdirde davanın reddi gerektiğini, kayıtsız şartsız borç ikrarını havi ve alacağın kesin bir belgesi niteliğinde olan ve aynı zamanda illetten de bağımsız olan bonoya karşı, senet (kesin) delili dışında başkaca ispat vasıtaları ileri sürülemeyeceğinden, senede karşı tanık dinlenmesine ve başkaca delillerin ileri sürülmesine muvafakatlerinin olmadığını, davacı tarafın takibe konu senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak nitelikte, kesin delil (senet) sunmadığını tüm bu nedenlerle ispattan yoksun haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davacının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkememizce;———– Esas sayılı dosyası UYAP üzerinden celp edilerek incelenmiştir.Dava, ——— esas sayılı takip dosyasına konu senet nedeniyle davacının davalıya borçlu olup olmadığı ve senedin bedelsiz olup olmadığı hususlarına ilişkindir.Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalı(alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi sadece inkâr etmekle yetinir ise, başka bir deyişle bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmüş ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalıya düşer. Fakat, menfi tespit davasını açan davacı (borçlu), davalının (alacaklı) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip, bilakis bu ilişkinin doğduğunu bildirerek başka bir nedenle hukukî ilişkinin geçersiz olduğunu veya son bulduğunu ileri sürmekte ise bu iddiayı ispat yükü TMK’nın 6. maddesi gereğince davacıya düşer.Bedelsizlik iddiası, TTK’nın 687. maddesi anlamında bir kişisel def’îdir. Bedelsizlik bir kişisel def’î olduğundan düzenleyen tarafından kural olarak ancak senet lehtarına karşı ileri sürülebilir. Menfi tespit davasının konusunu oluşturan senedin bedelsizliğine dair iddiayı ispat yükü üzerinde olan senet borçlusu bu iddiasını, HMK’nın 201. maddesi gereğince ancak yazılı delille/kesin delille ispatlayabilir.Davacı senet borçlusu iddiasını, HMK’nın 201. maddesi gereğince ancak yazılı delille ispatlayabilecektir. Ancak davacı taraf iddialarını ispata yarar delil hasredememiş ve davacının dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığı görüldüğünden 05/07/2023 tarihli celsede kendisine yemin deliline dayandığı hatırlatılmış, davacı, davalıya yemin teklif etmiştir. 04/10/202 tarihli celsede davalı asil “dava konusu senedin kocam ———- ile davacı arasında araç kiralama sözleşmesi ile bağlantısı olmadığına, dava konusu senedin onların arasındaki sözleşmenin eki olan senetlerden olmadığına, sözleşmenin teminatı olarak verilmediğine, anlaşmaya aykırı olarak doldurulmadığına, senet altına davacının imza attığına, imza dışındaki tarih, bedel ve lehtar kısımlarının da davacı tarafından imzalandığına, imza dışındaki alanların ———- tarafından doldurulmadığına, senedin üstündeki tüm yazı ve ibarelerin ———— tarafından doldurulmadığına, davacı tarafından bizzat doldurulduğuna, senedin miktar kısmına 1.000.0000 TL’yi davacının yazdığına, kocası tarafından senedin alacaklısı olarak senede isminin yazdırılmadığına, davacı ile bizzat aramızda alacak ve borç ilişkisi olduğuna ve bu senedin aradaki ilişki için verildiğine, davacının senet tutarı kadar tarafıma borçlu olduğuna buna ilişkin olarak namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerler üzerine yemin ederim” diyerek yemini eda etmiştir.Sonuç itibariyle; ispat yükü üzerinde olan davacı takip dayanağı bonoların bedelsizliğini ispatlayamamış, sübut bulmayan davanın reddi yönünde aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. İcra ve İflas Kanunu’nun 72/4. maddesinde, ”Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.” hükmünün yer aldığı, buna göre, somut olayda davalı alacaklı lehine tazminata hükmedilebilmesi için Mahkememizce verilen tedbir kararının, teminat yatırılmadığından uygulanamadığı, dolayısıyla tazminat koşulların oluşmadığı anlaşılmakla davalının tazminatı talebinin de reddine dair aşağıdaki şekilde karar hüküm oluşturulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-İİK nın 72/4 maddesi uyarınca yasal koşulları oluşmadığından, davalının tazminat talebinin REDDİNE,
3-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL harcın peşin yatırılan toplam 23.745,83 TL harçtan bahsubu ile arta kalan 23.475,98 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihi tibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen, 182.952,23 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
7-Davalı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ———— Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/10/2023