Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/613 E. 2023/456 K. 20.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/613 Esas
KARAR NO: 2023/456
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 01/09/2022
KARAR TARİHİ: 20/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili —–, —– yazılımını kullanmakta olan firmalara yazılım danışmanı olarak Depo, Üretim planlama, İhracat, Yurt içi satış, Muhasebe, İnsan Kaynakları, Bilgi işlem bölümlerinin —- destek ve raporlama çalışmalarına ilişkin hizmet sunduğunu, Davalı/Borçlu tarafın ise, firmalara —– programının hem satışını yapan hem de satış sonrası danışmanlık adı altında teknik destek hizmeti veren bir firma olduğunu, Davalı/Borçlu firmanın üstlenmiş olduğu iş ve projelerde zaman zaman müvekkil ile anlaşmakta ve müvekkil de davalı/borçlunun —– programını satın alan ve kullanan müşterilerine yazılım danışmanlığı hizmeti verdiğini, 2019 yılından beri bu şekilde devam eden ilişkide müvekkilinin vermiş olduğu bu hizmetlerin karşılığı ücretini davalı/borçlu firmaya faturalandırıp onlardan tahsil ettiğini, Davalı/borçlu yetkilisi——, kendi müşterileri olan —– şirketi ve aynı şirkete bağlı —— programının kullanımıyla ilgili —— adı altında teknik destek ve yazılım danışmanlığı işleri için davacı/alacaklı müvekkil ile anlaşmış ve 19.08.2020 tarihli mailiyle söz konusu projeye müvekkilini görevlendirdiğini, Müvekkilinin de bu proje kapsamında —– ve —— şirketlerine üzerine aldığı işi bihakkın yerine getirdiğini ancak hak edişi olan ödemeleri alamadığını ödenmemiş fatura borcu için —— sayılı icra dosyasıyla takip başlatıldığını, davalı borçlunun takibe itiraz ettiğini, yapılan itiraz neticesinde takibin durduğunu, yapılan arabulculuk görüşmelerinden de bir sonuç alınamadığını beyanla, davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20.den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı yan kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,—– sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır. Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez. İtirazın iptali istemine konu, —— sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği, borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” Davacı Şirketin 2020-2021-2022 yılına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, davacı şirketin sahibi lehine delil niteliğine haiz ticari defterlerine göre davalı şirketten 199.920,00 TL alacaklı olduğu, davalı şirketin inceleme gününde ticari defter ve belgelerini incelememe ibraz etmediği, yerinde inceleme talebinin olmadığı, dosya kapsamında yapılan incelemeler neticesinde, davacı —— ile davalı —– şirketi arasında yazılı bir anlaşma görülmediği, davacı —– davalı şirkete verdiği danışmanlık hizmetine karşılık fatura düzenlediği, bu faturanın suretinin incelemeye sunulduğu, davalı şirketin takibe konu alacak talebine yönelik hizmeti almadığı iddiası ile yasal süresinde itiraz ettiği ve davacı şirkete ihtarname ile birlikte iade ettiği, ancak dosya kapsamına ibraz edilen e-mail yazışmaları, toplantı tutanaklarından davacının alacak talebine konu fatura içeriğine yönelik hizmeti verdiğinin tespit edildiği, ayrıca davalı şirketin defter ve belge ibrazında bulunmadığı, İzah edilen nedenlerle Mahkemeye ait olmak üzere 18.03.2022 tarih ——- numara 78.470,00 TL (KDV Dahil) tutarındaki açıklamalı faturadan kaynaklı 78.470,00 TL tutarında alacak talebinde bulunabileceği, işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı” şeklinde rapor sunulmuştur.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.Davalı taraf inceleme gününde defterlerini ibraz etmemiş, dosyaya yerinde inceleme talebinde de bulunmamıştır. Bu sebeple usulüne uygun olarak tutulan davacı ticari defterleri HMK 222/3. Maddesi gereğince lehine delil olarak değerlendirilmiştir.Bilirkişi tarafından davacı tarafın ticari defterleri incelenmiş, davacı tarafın ticari defterlerine göre de davacının davalıdan 78.470,00 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, dosya kapsamındaki tutanak ve mail yazışmalarında faturaya konu 66,5 adam biriminde hizmet verildiğinin anlaşıldığı, bu sebeple de davalının faturaya itiraz etmesinin tek başına hizmet almadığını göstermediği, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında, davacının faturaya konu hizmeti davalıya sunduğu kanaati ile davanın faturaya konu bedel yönünden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Davalı taraf takip öncesinde usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faize yönelik talebin reddine karar verilmiştir.İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının —– Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin 78.470,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine, işlemiş faiz talebinin reddine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 5.360,28 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 954,89 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.405,39‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 954,89 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 1.035,59 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 66,00 TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.066,00 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 2.050,49 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderleri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 12.555,20 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 593,36 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
10-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.548,29-TL.sinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 11.71 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —— Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/06/2023