Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/61 Esas
KARAR NO : 2023/173
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/09/2021
KARAR TARİHİ : 21/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ile arabulucu —– huzurunda 23.06.2021 tarihinde geçici iş göremezlik ve sürekli iş görmezlik ile tedavi ve bakıcı giderine ilişkin tazminat talepleri karşılığında anlaşmanın sağlannuş olduğunu, bu anlaşmanın 3 maddesine göre; ödeme 16.7.2021 tarihine kadar başvuran—– adına kayıtlı banka hesabına yapılacağını, davalı ile anlaşma belgesi imzalanmasına rağmen belirtilen sürede hiçbir ödemenin yapılmadığını, ödemenin yapılmaması üzerine 19.7.2021 tarihinde davalıya karşı ilamsız icra takibi yapıldığını, davalının takibe hiçbir borcum yoktur diyerek itiraz ettiğini ayrıca 142,861.00 TL haricen ödemenin yapılmış olduğunu beyanla; davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20.den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dayacının arabuluculuk anlaşmasına davalı alacağını——esas sayılı ilamsız icra takibi ile müvekkili şirketten talep etmiş olduğunu, anlaşma belgesinin ilam niteliğinde belge olduğunu, ilama dayalı bir alacağın ilamsız takip konusu yapılamayacağını, dava konusu tazminat borcunu 04.08.2021 tarihinde ödendiğini, ödemenin 16.7.2021 tarihine kadar yapılması gerektiği, ancak ödeme yapılmadığı için 3 gün sonrasında 19.07.2021 tarihinde müvekkili şirket aleyhine ilamsız icra takibi yapıldığının beyan edildiğini, 15.7.2021 tarihine denk gelen işlemlerin tamamlanma anının resmi tatil sebebiyle ödemenin yapılmasının engel olduğunu, dolayısıyla davacının resmi tatil dikkate alınmaksızın kötü niyctli olarak icra takibine yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —–sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez. İtirazın iptali istemine konu, ——- sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” Mevcut anlaşma tutanağının ilanısız takibe konu edilebileceği, Dosya kapsamının incelenmesinden, taraflar arasındaki arabuluculuk görüşmelerinin anlaşmayla sonuçlarımış olduğu, davalı tarafından 22,9,2021 tarihli dekont ile başvuran —–adına kayıtlı banka hesabına 136.480, 00 TL yine aynı tarihli 6.380.85 TL. ödeme yapılmış olduğu, toplam ödemenin 142.860.85 TL olduğu görülmekte olup, söz konusu ödeme tutarının anlaşma tulanağında gösterilen bedelin altında olduğu, bu hali ile ödemenin kısmi ödeme mahiyetinde olduğu, kısmi ödeme ile takip sona ermeyeceğine göre yapılan kapak hesabı dikkate alınarak ödenmediği tespit edilen miktar yönünden (171.615.98 TL- 142.860.85) takibe devam edilmesinde hukuki bir engelin olmadığı ” şeklinde rapor sunulmuştur.Bilirkişi tarafında verilen ek raporda özetle; “Kök rapordan dönmeyi gerektirecek herhangi bir durumun mevcut olmadığı, bu haliyle somut olay yönünden ve kök raporda sonuç bölümünde gösterilen ödeme miktarları ve ödenmesi gereken miktarlar dikkate alındığında davacının talep hakkının devam ettiği” şeklinde rapor sunulmuştur.6325 sayılı Kanunun 18. maddesinde, “(1) Arabuluculuk faaliyeti sonunda varılan anlaşmanın kapsamı taraflarca belirlenir; anlaşma belgesi düzenlenmesi hâlinde bu belge taraflar ve arabulucu tarafından imzalanır.
(2) Taraflar arabuluculuk faaliyeti sonunda bir anlaşmaya varırlarsa, bu anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesini talep edebilirler. Dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuşsa, anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, arabulucunun görev yaptığı yer sulh hukuk mahkemesinden talep edilebilir. Davanın görülmesi sırasında arabuluculuğa başvurulması durumunda ise anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilir. Bu şerhi içeren anlaşma, ilam niteliğinde belge sayılır.
(3) İcra edilebilirlik şerhinin verilmesi, çekişmesiz yargı işidir ve buna ilişkin inceleme dosya üzerinden yapılır. Ancak arabuluculuğa elverişli olan aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda inceleme duruşmalı olarak yapılır. Bu incelemenin kapsamı anlaşmanın içeriğinin arabuluculuğa ve cebri icraya elverişli olup olmadığı hususlarıyla sınırlıdır. Anlaşma belgesine icra edilebilirlik şerhi verilmesi için mahkemeye yapılacak olan başvuru ile bunun üzerine verilecek kararlara karşı ilgili tarafından istinaf yoluna gidilmesi hâlinde, maktu harç alınır. Taraflar anlaşma belgesini icra edilebilirlik şerhi verdirmeden başka bir resmî işlemde kullanmak isterlerse, damga vergisi de maktu olarak alınır.
(4) (Ek: 12/10/2017-7036/24 md.) Taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesi, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılır.
Somut olayda davacı ile davalı arasında 23/06/2021 tarihinde geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik, tedavi ve bakıcı giderine ilişkin olarak ihtiyari arabuluculuk tutanağı düzenlendiği, arabuluculuk tutanağında tarafların imzasının bulunmadığı, vekillerin ve arabulucunun imzasının bulunduğu, icra edilebilirlik şerhinin de bulunmadığı, bu hali ile ilamlı icraya konu edilemeyeceği, davacının ilamsız takip başlatmasında bir usulsüzlük bulunmadığından davalı tarafın ilamlı icra yapılmasına yönelik itirazları dikkate alınmamıştır.İhtiyari arabuluculuk tutanağında mutabık kalınan tazminat miktarı olan 136.480,00 TL ve 8460,00 TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 144.940,00 TL7nin 16/07/2021 tarihine kadar ödeneceği hususunda tarafların anlaştığı, anlaşılan miktarın ödenmemesi gerekçesiyle davacının 19/07/2021 tarihinde ilamsız icra takibi başlattığı, davalının 04/08/2021 tarihinde toplam 142.860,85 TL ödemeyi davacı vekilinin hesabına havale ettiği, ödeme emrinin 02/08/2021 tarihinde davalı borçluya tebliğ edildiği görülmüştür. Davalı taraf 15/07/2021 tarihinin resmi tatile denk gelmesi sebebiyle ödeme yapılamadığını beyan etmiş ise de 16/07/2021 günün idari izin sayılmasının HMK 93. Maddesi gereğince ödeme süresine etki etmeyeceği, davalının idari izinli sayılan 16/07/2021 gününde ödeme yapabileceği, —– Karar sayılı ilamı,——Sayılı kararlarında da aynı doğrultuda olduğu dikkate alınarak davalının ihtiyari arabuluculuk tutanağında belirtilen tarihte ödeme yapmadığı, davacının takip başlatmakta haklı olduğuna kanaat getirilmiştir.Davalı tarafından 142.860,85 TL’yi davacı vekilinin hesabına haricen ödediği hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. İlgili İcra Müdürlüğünden ödeme tarihinde ödeme yapılan miktar düşülerek yapılan hesaba göre davacının halen 27.146,89 TL davalıdan alacaklı olduğu, davalının itirazında haksız olduğu anlaşıldığından davanın taleple bağlı kalınarak kabulüne karar verilmiştir.İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Alacağın likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının ——Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin aynen devamına, ödendiği hususunda ihtilaf bulunmayan 142.860,85 TL’nin infaz aşamasında icra müdürlüğü tarafından dikkate alınmasına,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 1.513,06-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 378,26 -TL harcın mahsubu ile bakiye 1.134,80-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 378,26 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 437,56 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 141,70 -TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.200,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.341,70-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —– Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.